Büyük Mücadele

22/45

19.—KARANLIĞIN İÇİNDEN GEÇEN IŞIK

Allah’ın yeryüzündeki işi, çağlar boyunca, her büyük reform ya da dinsel harekette çarpıcı bir benzerlik sergiler. Allah’ın insanlarla ilgilenme ilkeleri her zaman aynıdır. Günümüzün önemli akımlarının geçmişte paralelleri vardır, kilisenin önceki çağlarda yaşadığı deneyim de zamanımız için büyük değeri olan dersler içermektedir. BM18 369.1

Kutsal Kitap’ta hiçbir gerçek, Allah’ın, kurtuluş işinin ilerletilmesi için hizmetkârlarını Kutsal Ruhu ile yeryüzündeki büyük hareketlerde özellikle yönlendirdiği kadar açıkça öğretilmemiştir. İnsanlar Allah’ın elinde araçlardır, lütuf ve merhamet hedeflerini gerçekleştirmek için O’nun tarafından kullanılırlar. Her birinin kendi rolü vardır; her birine zamanının gereklerine göre uyarlanmış ve Allah’ın ona verdiği görevi yapmasına gereken ölçüde ışık verilir. Ancak hiç kimse, Gök tarafından ne kadar şereflendirilmiş olursa olsun, büyük kurtuluş planını tamamen anlayamamış, hatta kendi zamanındaki çalışmada ilahî amacı dahi eksiksiz olarak kavrayamamıştır. İnsanlar Allah’ın kendilerine yapmaları için verdiği iş aracılığıyla ne gerçekleştireceğini tam olarak anlamazlar; O’nun adıyla ifade ettikleri mesajı tüm yönleriyle kavramazlar. BM18 369.2

“Tanrı’nın derin sırlarını anlayabilir misin? Her Şeye Gücü Yeten’in sınırlarına ulaşabilir misin?” ” ‘Benim düşüncelerim sizin düşünceleriniz değil, sizin yollarınız benim yollarım değil’ diyor RAB. ‘Çünkü gökler nasıl yeryüzünden yüksekse, yollarım da sizin yollarınızdan, düşüncelerim düşüncelerinizden yüksektir.’ ” “Tanrı benim, benzerim yok. Sonu ta başlangıçtan, henüz olmamış olayları çok önceden bildiren... benim” (Eyüp 11:7; Yeşaya 55:8, 9; 46:9, 10). BM18 370.1

Ruh’un özel aydınlatması ile lütuf bulan peygamberler dahi, kendilerine teslim edilen vahiylerin kapsamını tam olarak kavramadılar. Anlam çağlar boyunca, Allah’ın halkı onlarda yer alan talimatlara ihtiyaç duydukça açılacaktı. BM18 370.2

Müjde aracılığıyla açığa çıkarılan kurtuluş hakkında yazan Petrus, şunları söylüyor: “Size bağışlanacak lütuftan söz etmiş olan peygamberler, bu kurtuluşla ilgili dikkatli incelemeler, araştırmalar yaptılar. İçlerinde olan Mesih Ruhu, Mesih’in çekeceği acılara ve bu acıların ardından gelecek yüceliklere tanıklık ettiğinde, Ruh’un hangi zamanı ya da nasıl bir dönemi belirttiğini araştırdılar. Şimdi size de bildirilen gerçeklerle kendilerine değil, size hizmet ettikleri onlara açıkça gösterildi” (1. Petrus 1:1012). BM18 370.3

Ancak, peygamberlerin kendilerine bildirilen şeyleri tam olarak anlamaları sağlanmamış olsa da, Allah’ın açıklamayı uygun gördüğü tüm ışığı elde etmek için samimiyetle çalıştılar. “Dikkatli incelemeler, araştırmalar yaptılar,” “İçlerinde olan Mesih Ruhu[’nun]... hangi zamanı ya da nasıl bir dönemi belirttiğini araştırdılar.” Hristiyanlık çağında, bu peygamberliklerin Allah’ın hizmetkârlarına kendileri yararına verildiği Allah halkı için ne güzel bir ders! “Şimdi size de bildirilen gerçeklerle kendilerine değil, size hizmet ettikleri onlara açıkça gösterildi.” Henüz doğmamış kuşaklar için kendilerine verilen vahiyleri ‘dikkatle inceleyen ve araştıran,’ Allah’ın bu kutsal adamlarına bakın. Onların kutsal gayretini, sonraki çağların ayrıcalıklı kişilerinin Gök’ün bu armağanına gösterdikleri duygusuz kayıtsızlıkla kıyaslayın. Peygamberliklerin anlaşılamayacağını memnuniyetle ilan eden, rahatına düşkün ve dünyayı seven aldırışsızlığa ne kadar büyük bir azarlama! BM18 370.4

İnsanların sınırlı zihinleri Sonsuz Olan’ın düşüncelerine dahil olmaya veya tasarılarının gerçekleştirilmesini tamamen anlamaya yeterli olmasa da, Gök’ün mesajını böylesine sönük bir biçimde algılamalarının nedeni çoğunlukla kendilerine ait bir yanılgı ya da ihmaldir. İnsanların, hatta Allah halkının zihinleri çoğu zaman insanî görüşlerle, insanların gelenekleri ve sahte öğretileriyle öylesine körleşir ki, O’nun kendi sözünde açıkladığı harika şeyleri yalnızca kısmen kavrayabilirler. Mesih’in öğrencilerinin durumu da, Kurtarıcı bizzat kendileriyle birlikteyken dahi böyleydi. Zihinleri, İsrail’i evrensel imparatorluk tahtına oturtacak dünyasal bir önder olan Mesih kavramıyla doldurulmuştu, bu yüzden O’nun çekeceği acıları ve ölümünü önceden bildiren sözlerinin anlamını kavrayamıyorlardı. BM18 371.1

Mesih’in kendisi, onları şu mesajı iletmeleri için göndermişti: “Zaman doldu... Tanrı’nın Egemenliği yaklaştı. Tövbe edin, Müjde’ye inanın!” (Markos 1:15). Bu mesaj, Daniel 9. bölümdeki peygamberlik sözlerine dayanıyordu. “Mesholunan hükümdar”ın1 gelişine dek altmış dokuz haftanın geçeceği melek tarafından açıklanmıştı, öğrenciler de büyük umutlar ve sevinçli beklentilerle Mesih’in tüm dünyaya hükmedecek olan krallığının Yeruşalim’de kurulmasını bekliyorlardı. BM18 371.2

Mesih’in kendilerine teslim ettiği mesajı vaaz ediyorlardı, ancak anlamını kendileri dahi yanlış yorumlamışlardı. Bildirdikleri duyuru Daniel 9:25 ayetine dayalı olmasına rağmen, aynı bölümde, hemen bir sonraki ayette Mesih’in kesilip atılacağını görmemişlerdi. Doğdukları günden beri kalpleri dünyasal bir imparatorluğun görkeminin beklentisiyle doluydu, bu da onların hem peygamberlik sözlerinin niteliklerine hem de Mesih’in sözlerine karşı anlayışlarını körleştiriyordu. BM18 371.3

Yahudi ulusuna merhamet davetini sunarak görevlerini yerine getirdiler, bundan sonra, tam Rableri’ni Davut’un tahtına çıkarken görmeyi umdukları zamanda, bir suçlu gibi tutuklandığını, kırbaçlandığını, alaylara maruz kaldığını ve mahkûm edildiğini, sonunda da Golgota’da haç üzerinde kaldırıldığını gördüler. Bu öğrencilerin kalpleri, Rableri’nin mezarda uyuduğu günler boyunca kim bilir nasıl bir umutsuzluk ve ızdırapla sıkılmıştır! BM18 372.1

Mesih tam olarak peygamberlik sözünde bildirilen zamanda ve şekilde gelmişti. Kutsal Yazı’nın tanıklığı, O’nun hizmetinde tüm ayrıntılarıyla yerine gelmişti. Kurtuluş mesajını vaaz etmişti ve “yetkiyle konuşu[yordu].” 2 Dinleyicileri kalpleriyle bunun Gök’ten olduğuna tanıklık etmişlerdi. Allah’ın sözü ve Ruh’u, O’nun Oğlu’nun ilahî görevine tanıklık etmişlerdi. BM18 372.2

Öğrenciler yine de sevgili Efendileri’ne ölümsüz bir sevgiyle bağlı kaldılar. Ancak zihinleri belirsizlik ve şüpheyle kuşatılmıştı. Izdırapları içindeyken, Mesih’in daha önce söylediği çekeceği acılara ve ölümüne ilişkin sözlerini hatırlamadılar. Nasıralı İsa gerçek Mesih olsaydı, böyle bir kedere ve hayal kırıklığına kapılırlar mıydı? Kurtarıcı, ölümü ile dirilişi arasındaki Şabat gününün ümitsiz saatlerinde mezarında yatarken, canlarına işkence eden soru işte buydu. BM18 372.3

Keder gecesinin karanlığı İsa’nın bu izleyicilerini kuşattıysa da, terk edilmemişlerdi. Peygamber şöyle diyor: “Karanlıkta kalsam bile RAB bana ışık olur... beni ışığa çıkaracak, adaletini göreceğim.” “Karanlık bile karanlık sayılmaz senin için, gece, gündüz gibi ışıldar, karanlıkla aydınlık birdir senin için.” Allah şöyle demişti: “Karanlıkta ışık doğar dürüstler için.” “Körlere bilmedikleri yolda rehberlik edeceğim, onlara kılavuz olacağım bilmedikleri yollarda, karanlığı önlerinde ışığa, engebeleri düzlüğe çevireceğim. Yerine getireceğim sözler bunlardır. Onlardan geri dönmem.” (Mika 7:8, 9; Mezmur 139:12; 112:4; Yeşaya 42:16). BM18 372.4

Öğrencilerin Rabb’in adıyla duyurduğu bildiri tüm ayrıntılarıyla doğruydu ve işaret ettiği olaylar daha o zamandan gerçekleşmeye başlamıştı. Mesajları, “Zaman doldu... Tanrı’nın Egemenliği yaklaştı” 3 olmuştu. “Zamanın,” yani Daniel 9. bölümde belirtilen, Mesih’e (Mesholunan hükümdara) dek geçecek olan altmış dokuz haftanın sonunda, İsa, Yahya tarafından Şeria Irmağı’nda vaftiz edilmesinin ardından Ruh ile meshedilmişti. Yaklaştığını duyurdukları “Tanrı’nın Egemenliği” de, Mesih’in ölümü ile kurulmuştu. Bu egemenlik, kendilerine öğretildiği gibi dünyasal bir imparatorluk değildi. “Göklerin altındaki krallıklara özgü krallık, egemenlik ve büyüklük kutsallara, Yüceler Yücesi’nin halkına veril [diği]” zaman kurulacak olan, “bütün ulusla[rın] ona kulluk edip sözünü dinleyece[ği],” gelecekteki ölümsüz krallık da değildi (Daniel 7:27). Kutsal Kitap’ta geçen “Allah’ın krallığı” 4 ifadesi, hem lütuf krallığını hem de yücelik krallığını belirtmek için kullanılmaktadır. Lütuf krallığı, Pavlus tarafından İbranilere Mektup’ta gözler önüne serilmektedir. Elçi, “zayıflıklarımızda bize yakınlık du[yan]” merhametli arabulucu Mesih’e işaret ettikten sonra şunları söylüyor: “Onun için Tanrı’nın lütuf tahtına cesaretle yaklaşalım; öyle ki, yardım gereksindiğimizde merhamet görelim ve lütuf bulalım” (İbraniler 4:15, 16). Lütuf tahtı lütuf krallığını simgeler; zira tahtın varlığı bir krallığın varlığını ima etmektedir. Mesih pek çok benzetmesinde “göklerin krallığı” ifadesini, ilahî lütfun insanların kalplerinde işleyişini belirtmek için kullanmıştır. BM18 373.1

Aynı şekilde, yücelik tahtı da yücelik krallığını simgeler; bu krallığa ise Kurtarıcı’nın sözlerinde şu şekilde atıfta bulunulmuştur: “İnsanoğlu kendi yüceliği içinde, bütün kutsal meleklerle birlikte geldiğinde, o zaman kendi yüceliğinin tahtı üzerine oturacaktır. Ve bütün uluslar O’nun önünde toplanacak” (Matta 25:31, 32 [Kİ]). Bu krallık şu an için gelecektedir. Mesih’in ikinci gelişine dek kurulmayacaktır. BM18 373.2

Lütuf krallığı, insanın düşmesinden hemen sonra, suçlu neslin kurtarılması için bir plan tasarlandığında kurulmuş oldu. O zaman Allah’ın tasarısında ve vaadinde mevcuttu; insanlar ise iman yoluyla onun tebaası olabilirlerdi. Ancak Mesih’in ölümüne dek gerçek anlamıyla tesis edilmedi. Kurtarıcı, yeryüzündeki görevine başladıktan sonra dahi, insanların inatçılığından ve nankörlüğünden yorularak, Golgota’daki kurban olmaktan vazgeçebilirdi. Getsemani bahçesinde elindeki üzüntü kâsesi titredi. Kana benzeyen teri alnından silerek, günahkâr nesli fesatlarının içinde mahvolmaya terk edebilirdi. Böyle yapmış olsaydı, düşkün insanlık için hiçbir kurtuluş bulunamazdı. Fakat Kurtarıcı canını verdiğinde ve son nefesinde “Tamamlandı” diye haykırdığında, kurtuluş tasarısının gerçekleşeceği kesinlik kazandı. Aden bahçesinde günahlı çifte verilen kurtuluş vaadi onaylandı. Daha önce Allah’ın vaadinde mevcut olan lütuf krallığı, o zaman kurulmuş oldu. BM18 374.1

Böylece Mesih’in ölümü öğrencilerin son umutlarının da yok olması olarak gördükleri olayaslında bunu sonsuza dek kesinleştiren şey oldu. Onlarda büyük bir hayal kırıklığı yaratmış olsa da, inançlarının doğru olduğunun en büyük kanıtıydı. Onları yas ve çaresizlik içinde bırakan olay, aslında Adem’in tüm çocuklarına umudun kapısını açmış ve Allah’ın tüm çağlardaki sadıklarının gelecekteki hayatlarının ve ebedî mutluluklarının odak noktası olmuştu. BM18 374.2

Ebedî merhametin tasarıları, öğrencilerin hayal kırıklığı ile de olsa, yerine gelmekteydi. Kalpleri, ‘hiç kimsenin hiçbir zaman konuşmadığı gibi konuşan’ 5 Kişi’nin öğretisinin ilahî lütfu ve kudretiyle kazanılmış olsa da, dünyasal gurur ve bencil tutkuların değersiz alaşımı, İsa’ya olan sevgilerinin saf altınına karışıyordu. Fısıh odasında, Efendileri’nin Getsemani’nin gölgesine girmeye başladığı o ciddi saatte dahi, “aralarında hangisinin en üstün sayılacağı konusunda bir çekişme oldu” (Luka 22:24). Hemen önlerinde Getsemani bahçesinin utanç ve ıstırabı, mahkeme kürsüsü, Golgota’nın haçı yattığı halde, gözlerini taht, taç ve yücelik hırsı bürümüştü. Yüreklerindeki gurur, dünyasal yüceliğe duydukları açlık, kendi zamanlarının sahte öğretisine inatla tutunmalarına ve Kurtarıcı’nın kendi krallığının gerçek doğasını açıklayan ve yaklaşan acılarına ve ölümüne işaret eden sözlerini kulak arkası etmelerine neden olmuştu. Bu yanılgılar ise, doğrultulmaları için başlarına gelmesine izin verilen sert fakat gereklidenemeyle sonuçlandı. Öğrenciler, ilettikleri mesajın anlamını yanlış algılamalarına ve beklentilerinin gerçekleştiğini görememelerine rağmen, kendilerine Allah’tan verilen uyarıyı duyurmuşlardı ve Rab de onların imanını ödüllendirerek, itaatlerini şereflendirecekti. Dirilen Rabb’in muhteşem müjdesini tüm uluslara duyurma görevi onlara teslim edilecekti. Kendilerine bu kadar acı gelen deneyime, onları bu göreve hazırlamak için izin verilmişti. BM18 374.3

Isa, dirilişinden sonra Emmaus yolunda öğrencilerine göründü ve “Musa’nın ve bütün peygamberlerin yazılarından başlayarak, Kutsal Yazılar’ın hepsinde kendisiyle ilgili olanları onlara açıkladı” (Luka 24:27). Öğrencilerin kalpleri harekete geçti. İman alevlendi. Isa onlara kendisini açıklamadan önce dahi “yaşayan bir umuda” “yeniden doğmuşlardı.” 6 O’nun amacı onların anlayışını aydınlatmak ve “daha emin peygamberlik sözü”ne 7 olan imanlarını sağlamlaştırmaktı. Gerçeğin, yalnızca O’nun kişisel tanıklığıyla değil, aynı zamanda törensel yasanın8 simgelerinin ve gölgelerinin ve Eski Ahit’in peygamberlik sözlerinin sunduğu tartışmasız kanıtlarla da desteklendiği için, zihinlerinde sağlam kök salmasını istiyordu. Mesih’in izleyicilerinin, yalnızca kendi yararlarına olması için değil, Mesih’in bilgisini dünyaya taşıyabilmeleri için de Kutsal Kitap’a dayanan bir imana sahip olmaları gerekiyordu. Bu bilgiyi iletmenin en baştaki adımı olarak, Isa öğrencilerini “Musa[’ya] ve bütün peygamberle[re]” yönlendirdi. Dirilen Kurtarıcı’nın, Eski Ahit Yazıları’nın değerine ve önemine ilişkin tanıklığı işte böyleydi. BM18 375.1

Öğrenciler Efendileri’nin sevgi dolu yüzüne bir kez daha bakarken, kalplerinde ne kadar da büyük bir değişim meydana gelmişti! (Luka 24:32). Her zamankinden daha tam ve mükemmel bir anlamda, “Musa’nın Kutsal Yasa’da hakkında yazdığı, peygamberlerin de sözünü ettiği” 9 kişiyi bulmuşlardı. Belirsizlik, ızdırap ve umutsuzluk, yerini mükemmel güvenceye ve gölgelenemeyen imana bıraktı. O’nun yükselişinden sonra “Allah’ı yüceltip överek sürekli tapınakta” bulunmalarına10 şaşmamalı. Kurtarıcı’nın yalnızca aşağılayıcı ölümünden haberdar olan halk, yüzlerinde keder, kargaşa ve yenilgi ifadesi görmeyi beklerken, memnuniyet ve zafer görüyordu. Öğrenciler kendilerini bekleyen göreve ne kadar da iyi hazırlanmışlardı! Tecrübe etmeleri mümkün olan en çetin denemeden geçmişlerdi ve insanın hiçbir şey göremediği zamanlarda Allah’ın sözünün nasıl zaferle yerine geldiğini görmüşlerdi. Artık imanlarını ne yıldırabilirdi, sevgilerinin ateşini ne soğutabilirdi? En yoğun kederde “kuvvetli teselli,” “canın gemi demiri gibi, hem emin hem de sağlam olan” bir umut bulmuşlardı (İbraniler 6:18, 19 [Kİ]). Allah’ın hikmetine ve kudretine tanık olmuşlardı ve emindiler ki, “ne ölüm, ne yaşam, ne melekler, ne yönetimler, ne şimdiki ne gelecek zaman, ne güçler, ne yükseklik, ne derinlik, ne de yaratılmış başka bir şey” onları “Rabbimiz Mesih İsa’da olan Tanrı sevgisinden” ayırmaya yetemeyecekti. “Bizi sevenin aracılığıyla bu durumların hepsinde galiplerden üstünüz” diyorlardı (Romalılar 8:38, 39, 37). “Rabb’in sözü sonsuza dek kalır” (1. Petrus 1:25). Ve “kim suçlu çıkaracak? Ölmüş, üstelik dirilmiş olan Mesih İsa, Tanrı’nın sağındadır ve bizim için aracılık etmektedir” (Romalılar 8:34). BM18 376.1

Rab şöyle diyor: “Halkım bir daha utandırılmayacak” (Yoel 2:26). “Gözyaşlarınız belki bir gece akar, ama sabahla sevinç doğar” (Mezmur 30:5). Öğrenciler dirildiği gün Kurtarıcı’yla karşılaştığında ve O’nun sözlerini dinlerken kalpleri içlerinde alev alev yandığında; kendileri için yaralanan başına, ellerine ve ayaklarına baktıklarında; Isa yükselişinden önce onları Beytanya’nın yakınlarına kadar götürüp, ellerini kaldırarak onları kutsadığında 11 ve onlara “Dünyanın her yanına gidin, Müjde’yi bütün yaratılışa duyurun” emrini vererek, “İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim” diye eklediğinde (Markos 16:15; Matta 28:20); Pentikost Günü vaat edilen Yardımcı12 indiğinde ve yücelerden güç verildiğinde ve imanlıların canları, yükselmiş olan Rableri’nin mevcudiyetini bilerek heyecanla dolduğunda - işte o zaman, yollarının O’nun yolu gibi fedakârlığa ve şehitliğe gittiğini bilmelerine rağmen, O’nun lütfunun müjdesine hizmet etmeyi, O’nun gelişinde alacakları “doğruluk tacı”nı, 13 önceki öğrenciliklerinde umut etmiş oldukları dünyasal bir tahtın görkemiyle değişirler miydi? Pavlus, “Dilediğimiz ya da düşündüğümüz her şeyden çok daha fazlasını yapabilecek güçte” 14 olan Kişi’nin onlara, O’nun sıkıntılarının paydaşlığıyla birlikte sevincin - “ağırlıkta büyük... sonsuz bir yücelik” 15 olan, tarif edilemez, “bir anlık sıkıntımızın hafifliği”nin16 ‘karşılaştırılmaya bile değmeyeceği’, 17 “birçok oğulu yüceliğe eriştir[me]” 18 sevincinin, paydaşlığını verdiğini söylüyor. BM18 377.1

Mesih’in ilk gelişinde “krallığın müjdesini” duyuran öğrencilerin deneyimi, O’nun ikinci gelişinin mesajını duyuranların deneyiminde aynen tekrarlandı. Öğrencilerin “Zaman doldu, Tanrı’nın Egemenliği yaklaştı” duyurusuyla ortaya çıkmaları gibi, Miller ile çalışma arkadaşları da Kutsal Kitap’ta gözler önüne serilen en uzun ve son peygamberlik döneminin sona ermek üzere olduğunu, yargının yaklaştığını ve sonsuza dek kalıcı krallığın gelmekte olduğunu duyurdular. Öğrencilerin zamana ilişkin vaazları, Daniel 9'daki yetmiş haftalık süreye dayanıyordu. Miller ile çalışma arkadaşlarının duyurduğu mesaj, yetmiş haftalık süreyi de içeren Daniel 8:14 ayetindeki 2300 günlük sürenin dolduğunu bildiriyordu. Her bir grubun vaazları, aynı büyük peygamberlik döneminin farklı bir kesiminin yerine gelmesine dayanıyordu. BM18 378.1

İlk öğrenciler gibi, William Miller ile çalışma arkadaşları da, taşıdıkları bildirinin kapsamını kendileri tümüyle kavramamışlardı. Kilisede uzun süreden beri yerleşik olan yanılgılar, peygamberlik sözündeki önemli bir unsuru doğru yorumlamalarına engel oldu. Bu nedenle, Allah’ın dünyaya iletmek üzere kendilerine emanet ettiği bildiriyi duyurmalarına rağmen, anlamını yanlış kavradıkları için hayal kırıklığına uğradılar. BM18 378.2

Miller, Daniel 8:14 ayetindeki “2300 akşam, sabah olacak, sonra kutsal yer yeniden düzene konulacak” ifadesini açıklarken, belirtildiği gibi, dünyanın “kutsal yer” olarak algılandığı genel kabul gören görüşü benimsedi ve kutsal yerin düzene konulmasının Rabb’in gelişinde yeryüzünün ateşle arıtılmasını temsil ettiğine inandı. Bu nedenle, 2300 günlük dönemin sonunun kesin olarak önceden bildirildiğini bulduğunda, bunun ikinci gelişin zamanını açıkladığı sonucuna vardı. Hatası, kutsal yerin ne olduğu konusundaki yaygın görüşü kabullenmekten kaynaklanıyordu. BM18 378.3

Mesih’in kurbanlığının ve rahipliğinin gölgesi olan örneklemeli sistemde, tapınağın temizlenmesi19 yıllık hizmet düzeninde başrahibin gerçekleştirdiği son hizmetti. Kefaretin tamamlanış eylemi - İsrail’in günahlarının giderilmesi, ya da ortadan kaldırılmasıydı. Gökteki Başrahibimizin, göksel kayıtlarda yer alan halkının günahlarının silinmesi hizmetindeki tamamlanış çalışmasını önceden bildiriyordu. Bu hizmet bir araştırma çalışması, bir yargı işi içerir; Mesih’in gökteki bulutlar üzerinde büyük güç ve görkemle gelişinin hemen öncesinde olacaktır; zira O geldiğinde her davaya karar verilmiş olacaktır. İsa şöyle der: “Vereceğim ödüller yanımdadır. Herkese yaptığının karşılığını vereceğim” (Vahiy 22:12). Vahiy 14:7 ayetinde birinci meleğin mesajında duyurulan, işte ikinci gelişten hemen önceki bu yargılama işidir: “Tanrı’dan korkun! O’nu yüceltin! Çünkü O’nun yargılama saati geldi.” BM18 378.4

Bu uyarıyı ilan edenler doğru zamanda doğru bildiri verdiler. Fakat ilk öğrencilerin Daniel 9. bölümde yer alan peygamberlik sözüne dayanarak “Zaman doldu, Tanrı’nın Egemenliği yaklaştı” diye duyururken, aynı yazıda öngörülen Mesih’in ölümünü kavrayamadıkları gibi, Miller ile çalışma arkadaşları da Daniel 8:14 ve Vahiy 14:7 ayetlerine dayalı bildiriyi vaaz ederken, Vahiy 14. bölümde gözler önüne serilen ve yine Rabb’in gelişinden önce verilecek olan diğer bildirileri göremediler. Öğrencilerin yetmiş haftanın sonunda nasıl bir krallığın kurulacağı hususunda yanıldıkları gibi, Adventistler de 2300 günün sonunda meydana gelecek olan olay hususunda yanılmışlardı. Her iki durumda da, zihni gerçeğe karşı körleştiren yaygın yanılgıları kabulleniş, daha doğrusu bunlara bağlılık söz konusuydu. Her iki grup da Allah’ın verilmesini istediği bildiriyi ileterek O’nun isteğini yerine getirdi ve her ikisi de kendi mesajlarını kendileri yanlış algılamalarından ötürü hayal kırıklığına uğradı. BM18 379.1

Buna rağmen Allah yargı uyarısının olduğu gibi duyurulmasına izin vererek kendi merhametli tasarısını gerçekleştirdi. Büyük gün yakındı, O ise kendi takdiriyle insanları, kalplerindeki şeyleri kendilerine göstermek üzere, kesin bir zaman testine tabi tuttu. Bu mesaj, kilisenin denenmesi ve arındırılması için tasarlanmıştı. Bağlılıklarının bu dünyaya mı, yoksa Mesih’e ve göğe mi olduğunu görmeye yönlendirileceklerdi. Kurtarıcı’yı sevme iddiasındaydılar; şimdi de sevgilerini kanıtlayacaklardı. Dünyasal umutlarını ve ihtiraslarını terk ederek, Rableri’nin gelişini sevinçle karşılamaya hazır mıydılar? Bu bildiri onların kendi gerçek ruhsal durumlarının farkına varmalarını sağlamak için tasarlanmıştı; onları Rabb’i tövbe ve alçakgönüllülük ile aramaya teşvik etmek için, merhamet ile gönderilmişti. BM18 379.2

Hayal kırıklığı da, verdikleri mesajı yanlış anlamalarından kaynaklanmasına rağmen, iyiye kullanılacaktı. Uyarıyı almış olma iddiasındakilerin kalplerini yoklayacaktı. Hayal kırıklığı karşısında deneyimlerini düşünmeden bir kenara bırakacak ve Allah’ın sözüne olan güvenlerinden vaz mı geçeceklerdi, yoksa peygamberlik sözünün anlamını kavrayamadıkları noktayı dua ve alçakgönüllülük ile bulmaya mı çalışacaklardı? Kaç kişi korkudan, ya da dürtü ve heyecandan dolayı hareket etmişti? Kaç kişi gayretsiz ve inançsızdı? Büyük kalabalıklar Rabb’in görünüşünü sevgiyle beklediklerini iddia ediyordu. Dünyanın alaylarına ve kınamasına ve gecikme ve hayal kırıklığı denemesine tahammül etmeye çağrıldıklarında imanı terk edecekler miydi? Allah’ın kendileriyle nasıl ilgilendiğini hemen anlamadıkları için, O’nun sözünün en açık tanıklığıyla desteklenen gerçekleri bir kenara mı bırakacaklardı? BM18 380.1

Bu deneme, Allah’ın sözünün ve Ruhu’nun öğretisi olduğuna inandıkları şeye gerçek imanla itaat etmiş olanların gücünü ortaya çıkaracaktı. Onlara, Kutsal Kitap’ın kendi kendisini yorumlamasına izin vermek yerine insanların kuramlarını ve yorumlarını kabul etmenin tehlikesini, ancak böyle bir deneyimin yapabileceği bir şekilde öğretecekti. İman çocukları için, yanılgılarının neden olduğu şaşkınlık ve keder, gereken düzeltmeyi sağlayacaktı. Peygamberlik sözünü daha yakından incelemeye yönlendirileceklerdi. Onlara imanlarının temelini daha dikkatle incelemeleri ve gerçeğin Kutsal Yazılar’a uymayan her şeyi, Hristiyan aleminde ne kadar yaygın bir şekilde kabul edilirse edilsin, reddetmeleri öğretilecekti. BM18 380.2

Bu imanlılar için, ilk öğrencilerle olduğu gibi, deneme saatinde anlayışlarına karanlık gelen şey sonradan açıklığa kavuşturulacaktı. “Rabb’in ettiği sonucu” 20 gördüklerinde, hatalarından kaynaklanan denemeye rağmen, O’nun kendilerine yönelik sevgi tasarılarının sürekli bir şekilde yerine gelmekte olduğunu bileceklerdi. Kutlu bir deneyimle O’nun “çok şefkatli ve merhametli” olduğunu; “antlaşmasındaki buyruklara uyanlar için” O’nun tüm yollarının “sevgi ve sadakate dayan[dığını]” öğreneceklerdi. 21 BM18 381.1