Sevgi öğretmeni

73/88

72. “Beni Anmak İçin”

“İsa, ele verileceği gece eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve şöyle dedi: Bu, sizin uğrunuza feda edilen benim bedenimdir. Beni anmak için böyle yapın. Bu ekmeği her yediğinizde ve bu kaseden her içişinizde Rab'bin gelişine dek Rab'bin ölümünü ilan etmiş olursunuz.”1 SO 647.1

İsa Mesih'in varlığı iki dini düzenlemenin ve bayramlarının ortak noktasını oluşturuyordu. İsa, Allah'ın kusursuz kuzusu- kendisini günah adağı sunmak üzereydi ve bu şekilde dört bin yıldır kendisinin ölümünü işaret eden kurban ve tören sistemini sona erdirecekti. Öğrencileri ile Fısıh yemeğini yediğinde kendisinin vereceği büyük kurbanın anısı olacak hizmeti kurdu. Yahudiler'in milli bayramı sonsuza dek geçerliğini yitirecekti. İsa'nın yolundan gidenler, tüm ülkelerde çağlar boyunca O'nun kurduğu bu hizmeti yerine getireceklerdi. SO 647.2

Fısıh, İsrail'in Mısır'daki tutsaklığından kurtuluşunun bir anısı olarak buyrulmuştu. İsrail'in çocukları bu buyruğun anlamını sorduklarında, bunun anlamının nesiller boyunca onlara anlatılmasını buyurdu. Böylece bu harikulade kurtuluş hatırlanacaktı. Rab'bin sofrasının buyruğu da O'nun ölümü ile gerçekleşen büyük kurtuluşun anısı olarak buyruldu. Rab sonsuz gücü ve görkemi ile ikinci kez gelinceye dek bu buyruk yerine getirilecektir. Bu, O'nun bizim için gerçekleştirdiği işleri hatırlamamızı sağlar. SO 647.3

Mısır'dan kurtuluşlarının zamanında İsrail'in çocukları bellerinde kuşakları ve ellerinde değnekleri ile yolculuğa hazır bir şekilde Fısıh yemeğini yediler. Bu buyruğa o anki durumlarına uygun bir şekilde uydular; çünkü Mısır'dan çıkmak üzereydiler ve önlerinde acı ve zorluklarla dolu uzun bir çöl yolculuğu vardı. Fakat İsa'nın zamanında şartlar değişmişti. Onlar bu kez yabancı bir ülkeye gitmek zorunda değildiler ve kendi ülkelerinde yaşıyorlardı. Sofranın etrafındaki minderlere yaslanarak Fısıh yemeğini gayet rahat bir ortamda yiyorlardı. Bu durumda sofrada oturan biri başını yanındaki kişinin göğsüne yaslayabiliyordu. Ayaklar grubun dışından geçen biri tarafından yıkanabiliyordu. SO 647.4

İsa, Fısıh yemeğinin hazırlandığı sofraya oturdu. Önünde Fısıh için hazırlanan mayasız ekmek ve mayalanmamış Fısıh şarabı vardı. Bu semboller O'nun kendi kusursuz kurbanını temsil ediyordu. Günahın ve ölümün sembolü olan maya ile “Allah'ın lekesiz Kuzusu”2asla temsil edilemezdi. SO 648.1

Yemek sırasında İsa eline ekmek aldı. Şükran duasını yapıp ekmeği böldü ve öğrencilerine verdi. “Alın, yiyin. Bu benim bedenimdir” dedi. Sonra bir kase alıp şükretti ve bunu öğrencilerine vererek: “He-piniz bundan için” dedi. “Çünkü bu benim kanimdir. Günahların bağışlanması için birçokları uğruna akıtılan antlaşma kanıdır. Size şunu söyleyeyim; Babamın egemenliğinde sizlerle birlikte içeceğim güne dek bağın bu ürününden bir daha içmeyeceğim.”3 SO 648.2

Bu sırada O'na ihanet edecek olan Yahuda da İsa'nın yanındaydı. Isa'nın bedeninin ve kanının simgeleri olan mayasız ekmeği yedi ve üzüm suyunu içti. İsa: “Beni anmak için böyle yapın” dedi.4Ve Allah'ın Kuzusu'nun yanında oturan hain Yahuda, yüreğindeki kötü düşüncelerle, gerçekleştireceği ihanet planını düşünüyordu. SO 648.3

Öğrencilerinin ayaklarını yıkarken İsa, Yahuda'nın nasıl bir karaktere sahip olduğunu anladığını açıkça gösterdi ve şöyle dedi: “Sizler temizsiniz; fakat hepiniz değil.”5Sahte öğrenci, İsa'nın, bu sözleri ile kendisinin gizli planını anladığına ikna oldu. İsa bu kez daha açık bir şekilde konuşmuştu. İsa, sofrada otururken öğrencilerine doğru bakarak şöyle dedi: “Hepiniz için söylemiyorum. Ben seçtiklerimi bilirim, ekmeğimi yiyen bana el kaldırdı' diyen Kutsal Yazı'nın yerine gelmesi için böyle olacak.”6 SO 648.4

Öğrenciler bu kez bile Yahuda'dan şüphelenmediler; fakat İsa'nın son derece üzgün göründüğünü fark ettiler. Farkında olmadan Onun üzülmesine neden olan yanlış bir hareket yaptıklarını zannettiler. Yüreklerini sebebini bilmedikleri ağır bir sıkıntı sardı. Onlar sessizce beklerken İsa şöyle dedi: “Size doğrusunu söyleyeyim; içinizden biri beni ele verecek.”7İsa'nın bu sözleri öğrencilerin yüreğinde korku ve şaşkınlık yarattı. İçlerinden birinin İlahi Öğretmenlerine nasıl ihanet edebileceğini anlayamadılar. O'na kim, niçin ihanet edebilirdi? Yüreğinde böyle haince bir plana kim yer verebilirdi? Onun öğretilerini herkesten daha iyi bilme ayrıcalığına sahip olan, sonsuz sevgisini paylaşan On İkiler'den biri mi bunu yapacaktı! SO 649.1

Onun sözlerinin öneminin farkına vardıklarında ve söylediklerinin doğru olduğunu hatırladıklarında korkuya kapıldılar ve birbirlerine karşı şüphe duymaya başladılar. “Bu sözler onları kedere boğdu. 'Rabbi, yoksa beni mi demek istedin?' diye sormaya başladılar. Yahuda sessizce sofrada oturuyordu. Öğrencilerden biri: “Rab, o kimdir?”8diye sordu. İsa: “Lokmayı sahana batırıp kime verirsem odur. İnsanoğlu, kendisi için yazılmış olduğu gibi gidiyor. Ama O'nu ele verenin vay haline! O adam hiç doğmamış olsaydı, kendisi için daha iyi olurdu” diye cevap verdi.9Öğrenciler: “Rab, o ben miyim?” diye sorarken dikkatle birbirlerinin yüzlerine baktılar ve Yahuda'nın sessizliği, bir anda herkesin dikkatini çekti. Şaşkınlık dolu soru ve cevapların ortasında Yahuda İsa'nın, Yuhanna'nın sorusuna verdiği cevabı duymamıştı. Diğer öğrencilerin sorularından kaçmak için Yahuda da onlarla aynı soruyu sordu: “Rab, yoksa beni mi demek istedin?” İsa: “Söylediğin gibidir” dedi.10 SO 649.2

Maksadı açıkça ortaya çıkan Yahuda, hemen oradan ayrılmak istedi. İsa, Yahuda'ya: “Yapacağını tez yap” dedi. Yahuda, lokmayı aldıktan hemen sonra dışarı çıktı. Gece olmuştu.11Mesih'ten ayrıldığında ve dışarıya çıktığında hain için de gece olmuştu. SO 649.3

Yahuda o ana dek günahından dönmek için hiçbir çaba göstermemişti. İsa'nın ve öğrencilerin yanından ayrıldıktan sonra son kararını verdi. Yahuda sınırı aşmıştı. SO 650.1

İsa bu hırçın öğrencisine karşı gayet nazik davranmıştı. Onu doğru yola getirmek için çaba harcamıştı. Rab'bine ihanet etmek için ikinci kez karar verdikten sonra bile İsa ona tövbe etme şansı verdi. İsa, onun yüreğindeki gizli amacı okuyarak, ilahiliğinin son bir kanıtını daha gösterdi. Bu sadakatsiz öğrencinin tövbe etmesi için son çağrıydı. Mesih her türlü ilahi ve insani daveti yapmıştı. Merhameti kibirli bir şekilde reddedilmesine rağmen İsa, şefkatini ve ilgisini ondan asla esirgememişti. Gizli amacı ortaya çıkan Yahuda, amacını gerçekleştirmek için daha da kararlı hale geldi. Fısıh yemeğinden sonra bu planını gerçekleştirmek için dışarı çıktı. SO 650.2

Yahuda için üzüldüğünü belirten İsa, diğer öğrencilerine karşı da daima merhametliydi. Bu şekilde onlara mesihliğinin en belirgin kanıtlarından birini gösterdi: “Size şimdiden, bunlar olmadan önce söylüyorum ki, bunlar olunca, benim O olduğuma inanasınız.”12İsa, kendisinin başına gelecek olanı bilmiyormuş gibi sessiz kalsaydı, öğrenciler O'nun ilahi bir görüşe sahip olmadığını düşünebilir ve kötü niyetli kişilerin kurdukları tuzaklara düşebilirlerdi. İsa, bir yıl önce öğrencilerinden on ikisini seçtiğini ve onlardan birinin kötü niyetli olduğunu söylemişti. Yahuda'nın ihanet edeceğini önceden bildiğini açıkça gösteren İsa'nın sözleri, O'nun gerçek öğrencilerinin imanını güçlendirecekti; ve Yahuda bu korkunç sona geldiğinde İsa'nın, onun hakkında söylediği merhamet dolu sözleri hatırlayacaklardı. SO 650.3

Kurtarıcı'nın başka bir maksadı vardı. Hain olduğunu bildiği kişiye hizmet etmekten çekinmedi. İsa, öğrencilerinin ayaklarını yıkarken şöyle demişti: “Sizler temizsiniz; fakat hepiniz değil.” Sofrada ise şöyle demişti: “ekmeğimi yiyen bana el kaldırdı”13öğrenciler, İsa'nın bu sözlerle ne demek istediğini anlayamadılar; fakat İsa daha sonra bunu açıkladığında, Allah'ın, en büyük hatayı yapan kullarına karşı bile sabırlı ve merhametli olduğunu anladılar. SO 650.4

İsa, Yahuda'nın niyetini en başından beri bildiği halde onun ayaklarını yıkadı ve Yahuda, İsa ve diğer öğrencileriyle birlikte olma ve Fısıh yemeğini yeme ayrıcalığına sahipti. Kurtarıcı, bu günahkarın kendisini kabul etmesi, tövbe etmesi ve günahın bu lekesinden arınması için her türlü olanağı verdi. Bu bizim için de bir ders olmalıdır. Bir kimsenin yanlış yolda ve günahkar olduğunu düşündüğümüzde ondan uzaklaşmamalıyız. Ondan uzaklaştığımızda onu Şeytan'ın tuzağına doğru itmiş oluruz. İsa asla böyle yapmamıştır. Öğrencileri hatalar yaptıkları için İsa, onların ayaklarını yıkadı ve sadece biri dışında tümü tövbe etti. SO 650.5

İsa'nın örneği Rab'bin sofrasından hiç kimsenin dışlanmaması gerektiğini gösterir. Açıkça işlenen günahların bu suçlardan ayrı olduğu doğrudur. Kutsal Ruh bunu açıkça öğretir.14Fakat bunun ötesinde hiç kimse bir yargıda bulunmamalıdır. Allah, bu tür hizmetlere kimlerin katılacağına insanların kendilerinin karar vermesini uygun bulmaz. Çünkü kim insanın yüreğindekini okuyabilir? Kim buğdayla burçağı birbirinden ayırabilir? “Bu nedenle kim uygun olmayan şekilde ekmeği yer ve kâseden içerse, Rab'bin bedenine ve kanına karşı suç işlemiş olur. Kişi önce kendini sınasın, sonra ekmeği yiyip kâseden içsin. Çünkü Rab'bin bedenini fark etmeden ekmeği yiyen ve kâseden içen bu şekilde kendi kendini mahkum eder.”15 SO 651.1

İmanlı kimseler, bu buyrukları yerine getirmek için bir araya geldiklerinde insan gözüyle görülmeyen kutsal elçiler onlara eşlik ederler. Eğer onların arasında Yahuda gibi biri de varsa, o zaman Şeytan m elçileri de onun yanındadırlar; çünkü onlar, Kutsal Ruh'un yardımını reddedenlerin yanında bulunurlar. Gökyüzünün kutsal melekleri de oradadır. Bu tür buyruklar yerine getirildiği yerde onlar sürekli bulunurlar. İmanlılar topluluğuna gerçeğe yürekten hizmet etmeyen; fakat hizmete katılmak isteyenler gelebilir. Onlar, topluluktan dışlanmama- lıdırlar. İsa, öğrencilerinin ve Yahuda'nın ayaklarını yıkarken insan gözüyle görülmeyen tanıklar vardı. SO 651.2

İsa, Kutsal Ruh'un aracılığıyla kendisinin verdiği buyruğu onaylamak için oradadır. İsa, onların yüreklerini sevgi ve imanla doldurmak için oradadır. Pişmanlık dolu hiçbir düşünce O'nun gözünden kaçmaz. O, insanların günahlarından dönmelerini beklemektedir. Günahından dönen kişiyi kabul etmeye hazırdır. Yahuda'nın ayaklarını yıkayan Kişi, herkesin yüreğini günahtan arındırmayı ister. SO 651.3

Layık olmayan kişilerin de topluluğun içinde bulunduğu düşüncesiyle hiç kimse, kendisini topluluktan ayırmamalıdır. Her öğrenci, kendisinin İsa'yı kişisel bir Kurtarıcı olarak kabul ettiğine tanıklık etmek ve topluluğa katılmak için çağrılır. İsa, kendi varlığıyla bu tür birlikteliklerde halkına güç verir. İman dolu yüreğiyle İsa'ya gelen herkes kutsanacaktır. Bu ilahi ayrıcalığı reddedenler, O'nun lütufların- dan yoksun kalacaklardır. İsa onlar hakkında şöyle diyecektir: “Fakat hepiniz temiz değilsiniz.”16 SO 652.1

Ekmek ve şarabı öğrencileriyle paylaşarak İsa, kendisinin onların kurtarıcısı olduğunun güvencesini verdi. Kendisini kabul eden herkesin Allah'ın çocukları olduğu ve kendisiyle birlikte göksel mirasa ortak olduğu yeni antlaşmayı onlara sundu. Bu antlaşma sayesinde yaşamlarında gökyüzünün sunduğu tüm nimetlere sahip olacaklardı. Bu antlaşma İsa'nın kanıyla onaylanmıştı ve günahkar insanlık ailesinin bir bölümünü temsil eden öğrencilerin her biri için ayrı ayrı yapılan bu büyük fedakarlığı onlara hatırlatacaktı. SO 652.2

Fakat bu hizmeti yerine getirirken üzgün olmamalıydılar. Hizmetin amacı bu değildi. Rab'bin öğrencileri sofranın etrafında toplandıkları zaman kendi zayıflıklarını hatırlayıp üzülmemeli. Kardeşleri ve kendi aralarında fark gözetmemelidirler. Bu hizmete katılmadan önce her insan kendini sınamalı, günahlarını itiraf etmeli ve kardeşleriyle barışıp bu hizmete yaklaşmalıdır; böylece imanlılar bu hizmeti yerine getirirken İsa ile buluşmak için gelirler. Onlar, çarmıhın gölgesinde değil; onun koruyucu ışığında duracaklardır. Dürüstlüğün Güneşi'nin parlak ışınlarına yüreklerini açacaklardır. İsa'nın kanıyla arman yürekleriyle O'nun varlığını yanlarında hissedecekler ve O'nun sözlerini duyacaklardır: “Size esenlik bırakıyorum, kendi esenliğimi veriyorum. Ben size dünyanın verdiği gibi vermiyorum.”17 SO 652.3

Rab'bimiz bize şöyle der: “Günahlarınıza karşılık sizin için öldüğümü hatırlayın. Müjde'nin ve benim uğruma baskı ve zulüm gördüğünüzde, sizi kendi yaşamımı feda edecek kadar çok sevdiğimi hatırlayın. Görevleriniz ne kadar zor, sıkıntılarınız ise ne kadar ağır gibi görünse de, sizin uğrunuza çarmıha katlandığımı hatırlayın. Büyük zorluklarla karşılaştığınızda Kurtarıcı'nızın yaşadığını ve Sizler için aracılık edeceğini hatırlayın.” SO 652.4

Rab'bin Sofrası, O'nun ikinci gelişini işaret eder. İsa, öğrencilerinin yüreklerinde bu umudu canlı tutmayı amaçlamıştır. O'nun ölümünü anmak için bir araya geldiklerinde: “Kaseyi alıp şükrettiğin, ve 'hepiniz bundan için; çünkü bu benim kanimdir. Günahların bağışlanması için birçokları uğruna akıtılan antlaşma kanıdır. Babamın egemenliğinde sizlerle birlikte içeceğim güne dek bağın bu ürününden bir daha içmeyeceğim' dediğini” hatırladılar.18Rab'bin tekrar döneceğinin umudu onlara biraz olsun teselli verdi: “Bu ekmeği her yediğinizde ve bu kaseden her içişinizde Rab'bin gelişine dek Rab'bin ölümünü ilan etmiş olursunuz.”19 SO 653.1

Bunlar, asla unutmamamız gereken şeylerdir. İsa'nın sonsuz sevgisini ve sınırsız gücünü daima hatırlamalıyız. İsa, Allah m sevgisini bize göstermek için bu hizmeti kurmuştur. İsa olmadan Allah ile birliktelik kuramayız. Kardeşlerin birbirlerine olan bağlılıkları İsa'nın sevgisiyle daha da güçlenecektir. Ölümünden başka hiçbir şey bize O'nun sonsuz sevgisini daha iyi ifade edemez. İkinci gelişini sevinç içinde beklememiz, O'nun ölümü sayesindedir. O'nun bu büyük fedakarlığı umutlarımızın kaynağıdır. Bu umudu daima canlı tutarak imanımızı güçlendirmeliyiz. SO 653.2

Rab'bin acı çekmesine ve ölümüne işaret eden bu ilahi hizmetler boş ve anlamsız törenler olarak görülürler. Onlar belirli bir amaç için kurulmuştur. Kutsal değerleri anlayabilmemiz için duygularımızın uyarılması gerekir. İsa'nın bizi kurtarmak için çektiği acıları anlamak büyük bir ayrıcalıktır. “Musa çölde yılanı nasıl yukarı kaldırdıysa, İnsanoğlu'nun da öylece yukarı kaldırılması gerekir. Öyle ki, O'na iman eden herkes sonsuz yaşama kavuşsun.”20Bizler de iman dolu yüreğimizle Kurtarıcı'mıza bakmalıyız. Sonsuz şifa için, Mesih'e olan inancımızı itiraf etmemiz gereklidir. SO 653.3

Rab'bimiz şöyle demiştir: “İnsanoğlu'nun bedenini yiyip, kanını içmedikçe sizde yaşam olmaz. Bedenimi yiyenin, kanımı içenin sonsuz yaşamı vardır; çünkü bedenim gerçek yiyecek, kanım gerçek içecek-tir.”21Bizler dünyevi yaşamımızı bile İsa'nın ölümüne borçluyuz. Yediğimiz ekmeğin bedeli O'nun bedeniyle, içtiğimiz suyun bedeli O'nun dökülen kanıyla ödenmiştir. Hiç kimse haklı ya da günahkar olsun, Mesih'in bedeni ve kanı ile bereketlenmeden günlük yiyeceğini alamaz. Çarmıhın gölgesi yenen her lokmada, içilen her yudumda görülür. İsa, bunların tümünü bu büyük fedakarlığını belirtirken öğretmiştir. Yukarı odadaki Rab'bin Sofrası'ndan parlayan ışık günlük yaşamımızda bize kutsal nimetler sunar. Evde kurduğumuz soframız, Rab'bin Sofrası gibi kutsal hale gelir. SO 653.4

İsa'nın, ruhsal yapımızla ilgili söyledikleri ne kadar da doğrudur. “Bedenimi yiyenin, kanımı içenin sonsuz yaşamı vardır; çünkü bedenim gerçek yiyecek, kanım gerçek içecektir.”22İsa'nın bizim uğrumuza çarmıhta feda ettiği yaşamı sayesinde kutsal yaşama kavuşabiliriz ve bu yaşamda O'nun sözlerini kabul edip, buyruklarını yerine getirdiğimizde O'nunla bütünleşebiliriz. “Bedenimi yiyip, kanımı içen bende yaşar, ben de onda. Yaşayan Baba beni gönderdiği ve ben de O'nda yaşadığım gibi, bedenimi yiyen de benim aracılığımla yaşayacaktır.”23Kutsal Yazı'nın bu sözleri özellikle Rab'bin Sofrası ile ilgilidir. Kişi yüreğindeki imanla bu büyük fedakarlığı kabul ettiğinde Rab'bin aracılığıyla ruhsal yaşama kavuşur. Rab'bin Sofrası O'na ruhsal güç verecektir. İmanlılar bu hizmeti yerine getirerek İsa ve Allah ile bütünleşirler. Özel bir duyu sayesinde bağımlı insan ve Allah arasında bir birliktelik oluşur. SO 654.1

Isa'nın bedenini ve kanını simgeleyen ekmeği yediğimizde ve şarabı içtiğimizde İsa'nın, öğrencileri ile birlikte hazırladığı Rab'bin Sofrası'na bizler tüm yüreğimizle katılmış oluruz. Bizler, ölüm savaşı ile kutsanarak tüm günahlarımızı taşıyan İsa ile Getsemani bahçesine girmiş gibi oluruz. Allah ile barışık olmak için gösterilen bu savaşın tanıkları oluruz. Çarmıha gerilmiş olan Kurtarıcı'yı aramızda görürüz. SO 654.2

Kurban edilen Kurtarıcı'ya baktığımızda, Rab'bin yaptığı büyük fedakarlığın anlamını ve önemini daha iyi anlarız. Kurtarılma planını tüm görkemi ile görürüz bu şekilde yüreğimizde kutsal duygular canlanır. Allah'ı ve Allah'ın Kuzusu'nu tüm yüreğimizle yüceltiriz; çünkü Kurtarıcı'nın çarmıhta çektiği büyük acıyı düşünenlerin yüreğinde kibir ve bencillik yoktur. SO 654.3

Kurtarıcı'nın sonsuz sevgisine bakanların düşünceleri yükseltilecek, yürekleri arınacak ve karakterleri düzelecektir. Onlar, bu gizemli sevgiyi dünyaya yayacak ışık olacaklardır. İsa'nın çarmıhta çektiği acıyı ne kadar çok düşünürsek, elçinin şu sözlerini o de o kadar iyi anlayabiliriz: “Rab'bimiz İsa Mesih'in çarmıhından başka hiçbir şeyle övünmem. Onun çarmıhı aracılığıyla dünya benim için çarmıha gerilmiştir. Ben de dünya için.”24 SO 654.4

Bu bölüm Matta 26:20-29; Markos 14:17-25; Luka 22:14-23 ve Yuhanna 13:18-30'a dayanmaktadır. SO 655.1