Sevgi öğretmeni
63. Senin Kral'ın Geliyor
“Ey Siyon kızı, sevinçle coş! Sevinç çığlıkları at, ey Kudüs kızı! İşte kralın! O adil kurtarıcı ve alçakgönüllüdür. Eşeğin sırtına, eşeğin yavrusunun sırtına binmiş sana geliyor!”1İsa'nın do-ğumundan beş yüz yıl önce Zekarya peygamber, kralın İsrail'e gelişini böyle bildirdi. Bu peygamberlik gerçekleşecektir. Krallık onurunu uzun süre reddeden Kişi, Davut'un tahtının vaat edilen mirasçısı olarak Kudüs'e gelir. SO 559.1
İsa haftanın ilk günü böyle görkemli bir şekilde şehre girer. O'nu görebilmek için Beytanya'ya akın eden kalabalık nasıl karşılanacağını merak ettiği için O'na eşlik etti. Birçok kimse Fısıh'ı yerine getirmek için yola çıkmıştı; onlar da İsa'nın yanındaki kalabalığa katıldılar. Tüm doğa sevinçli gibi görünüyordu. Ağaçlar yeşil dallarla kaplıydı ve çiçekleri çevreye hoş kokular yayıyordu. Halkı yeni bir sevinç ve yaşam coşkusu sardı. Yeni krallığın umudu tekrar yeşeriyordu. SO 559.2
Kudüs'e girerken binmek üzere İsa, öğrencilerinden ikisini kendisine bir eşek ve bir sıpa getirmeleri için gönderdi. Kurtarıcı doğduğunda, yabancıların konukseverliğine bağımlıydı. O'nun içinde yattığı yemlik geçici bir süre için kaldığı bir dinlenme yeriydi. Şimdi binlerce tepe üzerindeki sığırlar O'nun olmasına rağmen, onun2kralı olarak Kudüs'e girerken bineceği hayvan için bir yabancının nezaketine bağımlıdır. Fakat O'nun ilahiliği bu işi yerine getirmeleri için öğrencilerine verdiği buyruklarda bile tekrar açıkça görülür. O'nun daha önce-den de belirttiği gibi şu rica bildirilir: “Rab'bin bunlara ihtiyacı var.”3İsa daha önce hiç kimsenin binmediği bir sıpayı kullanmayı yeğledi. Öğrenciler büyük bir heyecan içinde giysilerini hayvanın üzerine serdiler ve öğretmenlerinin binmesine yardımcı oldular. İsa o zamana dek hep yayan yolculuk yapmıştı. Bu yüzden öğrenciler, O'nun şimdi bir hayvan üzerinde yolculuk yapmayı tercih etmesine ilk önce şaşırdılar; fakat O'nun şehre girip krallık gücünü gösterip kendisini kral olarak ilan etmek üzere olduğu düşüncesi onların kalplerini sevinç ve umutla doldurdu. İsa'nın buyruğunu yerine getirmek üzere yola çıktıklarında büyük beklentilerini kendi arkadaşlarına da anlattılar. Böylece civardaki halkın coşkusu ve heyecan en yüksek düzeye ulaştı. SO 559.3
İsa kral olarak kente girişinde Yahudi geleneğine uyuyordu. Üzerinde oturduğu hayvan, İsrail'in krallarının bindiği ve peygamberlerin önceden bildirdiği hayvandı. Mesih bu şekilde krallığına gelecekti. O, hayvanın üzerine biner binmez halk büyük bir coşku ile bağırmaya başladı. Halk, O'nu Mesih ve kendilerinin kralı olarak selamladı. İsa daha önce hiç kabul etmediği hürmeti şimdi kabul etti. Öğrenciler, O'nun tahta oturduğunu görmeyi kendi umutlarının gerçekleşeceğinin kanıtı olarak gördüler. Halk beklentilerinin çok yakında gerçekleşeceğine ikna oldu. Roma ordularının Kudüs'ten kovulduğunu ve İsrail'in tekrar bağımsız bir ulus olduğunu gözlerinde canlandırdılar. Herkes coşkulu ve mutluydu; insanlar O'na hürmet etmek için birbiri ile yarı-şıyordu. O'na ihtişamlı ve şatafatlı hareketler gösteremediler; fakat mutluluk dolu yürekleriyle O'na iman etiler. O'na pahalı hediyeler sunmadılar; fakat giysilerini O'nun yoluna halı olarak serdiler. Bazıları da ağaçlardan dallar kesiyor ve yollara seriyordu. Belki krallara layık bir karşılama töreni hazırlayamamışlardı; fakat doğanın zafer amblemi olan hurma dallarıyla O'nu karşılamaya çıktılar. Yüksek sesle, “Hozana! Rab'bin adıyla gelene, İsrail'in Kralına övgüler olsun” diye bağırıyorlardı.4 SO 560.1
Onlar ilerledikçe, İsa'nın gelişini duyup O'nu karşılamaya gelenlerin de katılmasıyla kalabalık sürekli artıyordu. Onları izleyenler, kalabalığın arasına karışıp “bu kimdir?”5diye soruyorlardı. Tüm bu kalabalığın sebebi neydi? Hepsi de İsa hakkında pek çok şey duymuşlardı ve O'nun Kudüs'e gitmesini beklemişlerdi; fakat o zamana dek kendisini tahta geçirme çabalarının tümünü reddetmişti. Bu onları bü- yük ölçüde şaşırtmıştı. Krallığının dünyasal olmadığını söyleyen Kişi de neden böyle bir değişikliğin gerçekleştiğini merak ediyorlardı. SO 560.2
Onların bu soruları halkın coşkulu sesiyle diner. Kalabalık övgü dolu sözleri defalarca kez hep bir ağızdan söyler. Uzaktaki ve yakındaki herkes hep birlikte bu sözleri söylerken sesleri çevredeki tepelerden ve vadilerden yankılanır. Karşılamaya şimdi Kudüs halkı da katılır. Fısıh için Kudüs'e gelen halktan binlerce kişi, İsa'yı karşılamaya gelir. O'nu ellerinde hurma dallarıyla kutsal ilahiler söyleyerek karşılarlar. Tapınaktaki hahamlar, akşam ibadeti için boruyu çalarlar; fakat çok az kişi buna karşılık verir. Yahudi liderler telaş içinde birbirlerine, “Tüm dünya O'nun peşine takıldı” derler.6 SO 561.1
İsa yeryüzündeki yaşamında böyle bir gösteriye daha önce asla izin vermemişti. Bunun ne ile sonuçlanacağını açıkça gördü. Bu O'nu çarmıha götürecekti. Fakat kendisini Kurtarıcı olarak açıkça tanıtmayı amaçlıyordu. Günahkar dünyayı kurtarmak için görevini yerine getirirken yapacağı büyük fedakarlığa insanların dikkatini çekmek istiyordu. Halk Fısıh bayramını kutlamak için Kudüs'te toplanırken, Allah'ın Kuzusu, kendisini kurban olarak sundu. İsa'nın, dünyanın günahları için ölümünü, üzerinde derin bir şekilde düşünülmesi ve incelenmesi gereken bir konu olarak görmek, O'nun tüm çağlardaki imanlı topluluğu için faydalı olurdu. Bununla bağlantılı olan her gerçek, bir şüpheye fırsat verilmemesi için incelenmeliydi. O zaman tüm insanların gözlerinin O'na çevrilmesi gerekliydi; O'nun büyük fedakarlığından önceki olaylar insanların dikkatini, kendisinin asıl fedakarlığına insanlık uğruna kendi canını feda etmesine çekmeliydi. Kudüs'e girerken halkın kendisini coşku ile karşılamasından sonra tüm gözler, son ana dek O'nun üzerinde gerçekleşen bu ani değişikliği izleyecekti. SO 561.2
Bu sevinç ve coşku dolu karşılama sırasında yaşanan olaylar, daha sonra da defalarca kez anlatılacak ve herkese İsa'yı hatırlatacaktı. Çarmıha gerilmesinden sonra birçok kimse, bu olayların onun yaşadığı zorluklarla ve ölümüyle ilişkili olduğunu hatırlayacaktı. Kutsal Yazıları incelemeye yönelecek ve İsa'nın Mesih olduğuna ikna olacaklardı; ülkede imana dönüş artacaktı. SO 561.3
Yeryüzündeki yaşamındaki bu tek görkemli olayda Kurtarıcı, gökyüzü melekleri ile birlikte görünebilirdi; fakat böyle bir gösteri, O'nun hizmetine ve yaşamını yönlendiren yasaya aykırı olurdu. O, mütevazılığını her zaman korudu. Kendi canını feda edinceye dek insanlığın yükünü taşımalıydı. SO 561.4
Öğrenciler, yaşamlarının en harika günü gibi görünen o gün bu sevinçli olayın, öğretmenlerinin acı çekmesinin ve ölümünün başlangıcı olduğunu bilselerdi, yüreklerine derin bir hüzün bulutu çökerdi. Yapacağı büyük fedakarlıktan onlara defalarca kez söz etmesine rağmen, yaşadıkları olayın coşkusuyla O'nun acı dolu sözlerini unuttular ve Davut'un tahtına görkemli bir şekilde geçmesini arzuladılar. SO 562.1
İsa'yı karşılamaya gelen kalabalık gittikçe artıyordu ve kalabalığa katılan herkes kendisini bu coşkulu ortama kaptırıyordu. Hep birlikte “Hozana” diye haykırırken kalabalığın sesi civardaki tepelerden ve vadilerden yankılanıyordu. “Davut Oğlu'na hozana! Rab'bin adıyla gelene övgüler olsun. En yücelerde hozana!”7 SO 562.2
Yeryüzünde daha önce bu kadar görkemli bir tören alayı görülmemişti. Dünyanın en büyük hükümdarları bile bu kadar görkemli bir şekilde karşılanmamıştı. Kurtarıcı'nın çevresinde günahkar insanlığın yararına gerçekleştirdiği sevgi dolu işlerin görkemli hatıraları vardı. İsa'nın, Şeytan'ın gücüne tutsak olmaktan kurtardığı kimseler kurtarıldıklarından dolayı Allah'a şükranlarını sunuyorlardı. İsa'nın, gözlerini açtığı körler kalabalığa rehberlik ediyor ve dilini çözdüğü dilsizler ve kulaklarını açtığı sağırlar “hozana” diye haykırıyordu. O'nun iyileştirdiği sakat ve kötürüm kişiler şimdi sevinç içindeydiler ve hurma dallarını kırıp ellerine alarak Kurtarıcı'yı selamlıyorlardı. Dullar, yetimler ve öksüzler, kendilerine merhamet eden Kişi'nin adını yüceltiyorlardı. Kurtarıcı'nın iyileştirdiği cüzamlılar tertemiz giysilerini yoluna seriyor ve O'nu Yüce Kral olarak selamlıyorlardı. Ölümden dirilttiği kişiler de bu kalabalığın arasındaydı. Bedeni mezarda çürüyen; fakat şimdi yüreğindeki büyük sevinçle diri ve güçlü bir şekilde kalabalığın arasında duran Lazar, İsa'nın bindiği hayvanı çekiyordu. SO 562.3
Bu olaya birçok Ferisi tanık oldu. Kıskançlık ve nefret dolu kalpleriyle halkın İsa'ya ilgi duymasına engel olmaya çalıştılar. Halkı susturmak için ellerindeki yetkiyi sonuna kadar kullandılar; fakat onların öfkesi ve tehditleri halkın Kurtarıcı'ya duyduğu ilgiyi daha da artırdı. Sayıca çok fazla olan bu kalabalığın, İsa'yı kral olarak ilan etmesinden endişe ettiler. SO 562.4
Ferisiler, çareyi kalabalığın arasından geçip İsa'nın bulunduğu yere gelerek tehdit ve hakaret dolu sözler söylemekte buldular: “Öğretmen, öğrencilerini sustur!”8Böyle yüksek sesle yapılan gösterilerin yasaya aykırı olduğunu ve yetkililerin buna izin veremeyeceklerini bildirdiler. Fakat İsa'nın cevabı karşısında sustular: “Size şunu söyleyeyim; bunlar susacak olsa, taşlar bağıracaktır!”9Bu görkemli olayın gerçekleşmesini Allah önceden belirlemişti. Peygamberler tarafından önceden bildirilmişti ve insani güç, Allah'ın amacına engel olamazdı. İnsanlar, O'nun planını uygulayamasalardı Allah, taşlara ses verir ve onların, Oğlu'nun adını yüceltmelerini sağlardı. Bu durum karşısında sessiz kalan Ferisiler geri çekilince, yüzlerce kişi Zekarya'nın şu sözlerini hep birlikte söyledi: “Ey Siyon kızı, sevinçle coş! Sevinç çığlıkları at, ey Kudüs kızı! İşte kralın! O adil kurtarıcı ve alçakgönüllüdür. Eşeğin sırtına, eşeğin yavrusunun sırtına binmiş sana geliyor!”10 SO 563.1
Tören alayı tepeye ulaşıp şehre doğru indiğinde İsa, kalabalıkla birlikte durdu. Batmak üzere olan güneşin aydınlattığı görkemli Ku-düs önlerindeydi. Tapınak herkesin gözünü kamaştırıyordu. Muhteşem görünümüyle insanları tek ve gerçek diri Allah'a yönlendirmek için gökyüzünü işaret ediyor gibi, diğer tüm binaların arasında hemen fark ediliyordu. Romalılar da onun görkemiyle övünüyorlardı. Romalı bir Kral onu tekrar inşa etmek için Yahudiler ile bir araya gelmişti; bu Romalı hükümdar onu hediyelerle zenginleştirmişti. Gücü, görkemi ve zenginliği tapınağı dünyanın harikalarından biri haline getirmişti. SO 563.2
Güneş ufukta batarken ışınları tapınağın beyaz mermerlerinde ve altın renkli sütunlarında parıldıyordu. İsa'nın ve kalabalığın durduğu tepeden aşağı bakıldığında kar beyazı mermerleri ve yüksek kuleleri ile tapınağın görüntüsü gerçekten muhteşemdi. Tapınağın girişinde yeşil yaprakları ve iri salkımlarıyla en usta sanatkarlar tarafından yapılan altın ve gümüşten bir asma vardı. SO 563.3
Bu fıgür, İsrail'i bereketli bir bağ olarak temsil ediyordu. Altın, gümüş ve canlı yeşil rengi, titiz bir çalışmanın sonucunda ustalıkla bir araya getirilmişti; asma dalları, beyaz ve parlak sütunların her ikisinin de etrafını sararken, altın asma figürleri, gökyüzünün görkemi ile parıldayan güneşle birlikte harikulade bir manzara oluşturuyordu. SO 563.4
İsa bu harika manzaraya bakar; bu muhteşem görüntü karşısında halkın adeta dili tutulur. Herkesin bakışları Kurtarıcı'ya çevrilir. Kendilerini saran hayranlık duygusunu O'nun yüzünde de görmeyi beklerler. Titreyen dudaklarından kalbinin derinliklerindeki acıları bildiren sözleri dinlerken, O'nun gözyaşları içinde ve bedeninin fırtınada savrulan bir ağaç olduğunu görünce şaşırır ve üzülürler. Çok sevdikleri Efendilerinin yüreğinin acı dolu ve göz yaşlan içinde olduğunu görmek, melekleri ne kadar çok üzmektedir! SO 564.1
Zafer çığlıkları atan, hurma dalları ile O'nu selamlayan ve tahta geçmek üzere olduğunu umdukları şehre kadar O'na eşlik eden halk şimdi ne kadar şaşkın ve üzüntülüdür! İsa, Lazar'ın mezarının başında ağladı; bu, O'nun insanların dertleri ve kederleri ile yakından ilgilendiğini açıkça gösteriyordu. Fakat bu ani üzüntü, sevinç şarkıları söyleyen büyük bir koroda hüzün dolu bir ses gibiydi. Herkesin kendisine hürmet ettiği ve sevinç çığlıkları attığı bir ortamda İsrail'in Kralı gözyaşları içindeydi; bu sessiz gözyaşlarının sebebi sevinç değil; yüreğinde dinmeyen acıydı. Halkın çığlıkları dindi. Birçoğu sebebini anlayamadıkları bu acıdan dolayı ağladılar. SO 564.2
İsa kendisinin çekeceği acılardan dolayı ağlamadı. Çok yakında koyu bir karanlığın kendisini saracağı ve büyük acılar çekeceği Getsemani tam önünde duruyordu. Asırlar boyunca kurban edilecek hayvanların geçtiği kapı da görülüyordu. Kapı kısa bir süre sonra dünyanın günahları için sunulan tüm kurbanların işaret ettiği Kişi için, yani Gerçek Kurban için açılacaktı. Çarmıha gerileceği yer de yakındaydı. Buna karşın Kurtarıcı'nın ağlamasının sebebi, tüm bunların O'na kendi ölümünü hatırlatması değildi. İsa'nın çektiği, bencil bir acı değildi. Çekeceği büyük acıların düşüncesi, O'nun asil ve fedakar ruhunu korkutmadı. İsa'yı üzen, Tanrı'nın Oğlu'nu ve O'nun büyük mucizeleriyle ikna olmayı reddeden, O'nun sevgisini hor gören ve Onu öldürmek üzere olan Kudüs'ün görüntüsüydü. Onun, Kurtarıcı'sını reddetmesinin sonucunda ne olduğunu ve eğer kendi yarasını saracak olan tek Kişi'yi reddetmeseydi ne olacağını görürdü. Kurtarıcı onu kurtarmak için gelmişti; onu nasıl terk edebilirdi ki? SO 564.3
İsrail bereketli bir halk olmuştu; Allah, onların tapınağını kendi konutu haline getirmişti; “Yükselir zarafetle, bütün yeryüzünün sevinci Siyon dağı.”11İsa bir babanın çocuğunu koruduğu gibi asırlar bo- yunca onları korumuştu. Sevgisini, şefkatini esirgememişti. Peygamberler tapmakta kutsal uyarılarda bulunmuşlardı. Burada kutsal buhur imanlıların dualarıyla göğe yükselmişti. Kurban edilen hayvanların kanı tıpkı İsa'nın kanı gibi akmış ve Yehova sonsuz merhametiyle yüceliğini göstermişti. Orada hahamlar görevlerini yerine getirmişlerdi; törenlerin ve simgelerin görkemi çağlar boyunca devam etmişti. Fakat tüm bunların sona ermesi gerekiyordu. SO 564.4
İsa, hasta ve acı çeken insanları iyileştirirken yaptığı gibi elini havaya kaldırıp şehri işaret ederek acı içinde şöyle haykırdı: “Keşke bugün sen de esenliğe giden yolu bilseydin!”12İsa, Tanrı'nın Oğlu'nun lütfunu kabul ettiği takdirde Kudüs'ün durumunun ne olacağını söylemeden durdu. Eğer Kudüs, bunun kendisi için nasıl bir ayrıcalık olduğunu bilseydi ve gökyüzünün gönderdiği ışığa ilgi gösterseydi, refah ve bolluk içinde ulusların en yücesi olur ve Allah tarafından verilen güce serbestçe kavuşurdu. Kapılarında silahlı askerler olmaz ve surlarında Roma'nın bayrakları dalgalanmazdı. Kurtarıcı'sını kabul ettiği takdirde Kudüs'ün önündeki aydınlık gelecek Tann'nın Oğlu'nun gözünde canlandı. Kendisinin aracılığıyla Kudüs'ün, çektiği acılardan ve tutsaklıktan kurtulup dünyanın yüce şehri olabileceğini gördü. Barış güvercini onun duvarlarından tüm şehirlere uçabilirdi. Kudüs yeryüzünün görkemli tacı olabilirdi. SO 565.1
Fakat Kurtarıcı'nın gözünde canlanan tüm bu parlak görüntüler, bir anda yok olup gider. Kurtarıcı, Kudüs'ün şu an Roma'nın boyunduruğu altında nasıl ezildiğinin, Allah'ı ne kadar çok üzdüğünün ve bundan sonra başına gelecek felaketleri çekmeye mahkum olduğunun farkındadır. Acı dolu yüreğiyle şöyle der: “Ama bu şimdi senin gözlerinden gizlenmiştir. Senin için öyle günler gelecek ki, düşmanların seni setlerle çevirecek, kuşatıp her yandan sıkıştıracaklar. Seni ve sende oturan çocuklarını yere çalacak, sende taş üstünde taş bırakmayacaklar. Çünkü Allah'ın senin yardımına geldiği zamanı fark etmedin.”13 SO 565.2
İsa, Kudüs'ü halkı ile birlikte kurtarmak için geldi; fakat Ferisilerin kibri, iki yüzlülüğü, kıskançlığı ve nefreti, O'nun bu amacını gerçekleştirmesine engel oldu. İsa, bu şehrin başına gelecek felaketi biliyordu. Kudüs'ün düşman orduları tarafından kuşatıldığını, ölüme ve açlığa terk edilen halkın kendi çocuklarının ölü bedenleri ile beslendiğini, anne babaların ve çocukların, ekmeğin son lokmasını kapabilmek için birbirleriyle yarıştıklarını, doğal sevgi ve şefkatin açlığın pençesinde nasıl yok olduğunu gördü. Yahudilerin, kurtuluşu reddetmelerinde açıkça görülen inatçılığı, onları, ulusu istila eden düşman ordularına boyun eğmeyi reddetmeye de yöneltecekti. Kendisinin yücelti- leceği Golgota'ya, ormandaki ağaçlar kadar sık bulunan çarmıhları gördü. Çarmıha gerilerek ya da işkence edilerek öldürülen insanları, görkemli binaların ve tapınağın harabeye çevrildiğini ve taş üstünde taş kalmayıncaya dek şehrin yerle bir edildiğini gördü. Bu korkunç manzara Onun yüreğini derinden yaraladı ve Kurtarıcı, Kudüs için ağladı. SO 565.3
Kudüs, adeta O'nun çok sevdiği bir çocuğuydu. Bir babanın söz dinlemeyen oğlu için ağladığı gibi, İsa da çok sevdiği şehri için ağladı. O'ndan nasıl vazgeçebilirdi ki? O'nu yok olmaya nasıl terk edebilirdi ki? Kötülük kasesini doldurmasına izin mi vermeliydi? SO 566.1
İsa için bir tek insan bile öylesine değerlidir ki, başka hiçbir şeyle kıyas edilemez. Fakat burada söz konusu olan tüm ulusun yok olma-sıydı. Günbatımında Kurtarıcı'nın lütuf dolu günü de sona erecekti. Tören alayı Zeytin Dağı yamacında durduğunda günahtan dönmek için henüz vakit çok geç değildi. Allah'ın lütfunu ileten kutsal melek, onlara hak ve adalet getirmek için bekliyordu. Fakat İsa, yüreğindeki büyük sevgiyi, sunduğu lütufları reddeden, uyarılarını dinlemeyen ve kendisini öldürmeye çalışan Kudüs için ağladı. Tövbe edip günahlarından dönmesi için henüz çok geç değildi. Batmak üzere olan güne-şin son ışınları tapınağın ve kulelerin üzerinde parlarken, iyilik melekleri onu Kurtarıcı'nın sevgisine yöneltip yaklaşan felakete karşı uyarmazlar mıydı? Peygamberleri taşlayan, Tanrı'nın Oğlu'nu reddeden, tövbe etmeyerek tutsaklık zincirleri ile kendisini bağlayan ve kutsallığını kaybeden şehrin lütuf dolu günü sona ermek üzereydi. SO 566.2
Buna karşın Allah'ın Kutsal Ruhu tekrar Kudüs'e seslenir. İsa için, günbatımından önce başka bir tanıklık daha meydana gelir. Eğer Kudüs çağrıyı duyar ve kapılarından içeri giren Kurtarıcı'yı kabul ederse kurtulacaktır. SO 566.3
Kudüs'teki dini liderlere, İsa'nın büyük bir kalabalık ile birlikte şehre yaklaştığı bildirilir. Fakat bu onları huzursuz eder. Bir an korkuya kapılırlar. Kalabalığı dağıtmayı umut ederek korku içinde O'nunla karşılaşmak için yola çıkarlar. Yahudi liderler Zeytin Dağı'ndan aşağı inen kalabalığın yolunu keserler ve onlara niçin böyle sevinçli ve coşkulu olduklarını sorarlar. “Bu kimdir?” diye sorduklarında öğrenci er, ilham dolu yürekleriyle cevap verirler. Mesih ile ilgili peygamberlikleri tüm açıklığı ile tekrarlarlar. SO 566.4
Adem, size O'nun, yılanın başını ezen kadının soyundan olduğunu söyleyecektir. İbrahim'e sorun. 0, size şöyle diyecektir: O, Ulu Allah'ın rahibi olan Salem Kralı Melkisedek'tir.”14Yakup, O'nun, Yahuda kavminin Sahibi15olduğunu söyleyecektir. Yeşaya, O'ndan “İmanuel, Harika Öğütçü, Güçlü Tanrı, Ebedi Baba, Esenlik Önden” diye söz edecektir.16Yeremya O'nun hakkında size şöyle diyecektir: “Rab, bizim doğruluğumuzdur.”17Daniel, size O'nun Mesih olduğunu söyleyecektir. Hoşea, size, O'nun “RAB diye anılan, her şeye egemen Tanrı”18olduğunu söyleyecektir. SO 567.1
Vaftizci Yahya, şöyle diyecektir: “İşte dünyanın günahını ortadan kaldıran Allah'ın Kuzusu!”19 SO 567.2
Yüce Tanrı şöyle bildirmiştir: “Sevgili Oğlum budur.”20 SO 567.3
Öğrencileri olarak bizler O'nun, İsa Mesih, Yaşam Prensi, ve Dünyanın Kurtarıcısı olduğunu bildiriyoruz. SO 567.4
Karanlıklar Prensi21O'nu şu sözleriyle tanır: “Senin kim olduğunu biliyorum. Allah'ın kutsalısın sen!”22 SO 567.5
Bu bölüm Matta 21:1-11; Markos 11:1-10; Luka 19:29-44 ve Yuhanna 12:12-19'a dayanmaktadır. SO 567.6