Sevgi öğretmeni

47/88

46. İsa'nın Görünümü Değişiyor

Akşam karanlığı yaklaşırken İsa, yanma öğrencilerinden Petrus, Yakup ve kardeşi Yuhanna'yı alarak, tarlalardan ve sarp yollardan geçerek yüksek bir dağa çıktı. İsa yolculuk yaptıkları gün boyunca öğrencilerine dersler verdi ve dağa tırmanmak onları yordu. İsa acı çeken birçok kimsenin zihinsel ve fiziksel olarak yükünü hafifletmiş ve onlara tekrar yaşama gücü vermiştir; fakat yeryüzündeki yaşamında insan özdeşliğini aldığı için dağa çıkmak, öğrencileri ile birlikte O'nu da yormuştu. SO 411.1

Günbatımında güneşin ışınları hala dağ yamacından süzülmektedir; fakat kısa bir süre sonra güneşin ışınları tepelerden ve vadiden çekildiğinde birden karanlık çöker, güneş batının ufkundan gözden kaybolur ve bu yalnız yolcuları gecenin koyu karanlığı sarar. Gecenin karanlığı, adeta onların çevresinde hüzün bulutlarının top-landığı ve yoğunlaştığı acı dolu hayatlarını simgeler. SO 411.2

Öğrenciler, İsa'ya nereye, hangi maksatla gittiklerini sormaya çalışmadılar. O'nun, dağ yamacında dua ederek günlerce kaldığı zamanlar olmuştur. Kendi eliyle dağa ve vadiye şekil veren Kişi, sessizliğin huzuru içerisinde kendisinin evi olan doğa ile birliktedir. Öğrenciler İsa'yı takip ederler; kendileri ile birlikte Öğretmenlerinin de yorgun ve dinlenmeye ihtiyacı olmasına rağmen, O'nun bu yorucu tırmanışı yapmasına şaşırırlar. İsa, onlara daha uzağa gitmemelerini söyler. İnsanlığın uğruna büyük acılar çeken “İnsanoğlu”, onların yarımdan biraz ayrılarak gözyaşları içinde Allah'a tüm içtenliğiyle yakarır. Allah'tan, insanlığın uğruna girişeceği bu zorlu mücadelede-kendisine güç vermesini diler. Mutlak kudreti bizzat kendisinde hissetmeliydi; ancak o zaman geleceği tasarlayabilirdi. Karanlığın gücünün öğrencilerinin üzerinde hüküm sürerek, onların imanlarının azalmasına sebep olmaması için yüreğinden geçenleri onlara tüm açıklığıyla anlattı. Çiğ tanesi O'nun yorgun bedeni için ağırdır; fakat O, buna aldırış etmez. Gecenin koyu gölgesi O'nu tamamen çevreledi; fakat O, bunun verdiği sıkıntıya yenilmez. Saatler yavaş ilerlemektedir. Önce öğrenciler içten bir şekilde İsa ile dua ederler; bir süre sonra yorgunlukları diner ve uyuya kalırlar. İsa çektiği acıları onlara anlatmıştır; kendisi ile birlikte dua edebilmeleri için onları da yanında getirmiştir; şimdi bile onlar için dua etmektedir. Kurtarıcı, öğrencilerinin üzüntülü olduklarını görmüştür ve imanlarının boş yere olmadığı güvencesini vererek, onların üzüntüsünü hafifletmeye çalışmıştır. O'nun vermeyi arzuladığı vahiyi Onikiler bile anlayamaz. Sadece O'nun Getsemani'deki acısına tanık olacak olan üç öğrencisini kendisiyle birlikte dağa çıkmaları için seçmişti. İsa, dünya yaratıl-madan önce Allah'ın yanındayken sahip olduğu görkeminin onlara gösterilebilmesi, krallığının insan gözüne açıkça gösterilebilmesi ve buna bakabilsinler diye öğrencilerinin güçlenebilmesi için dua eder. İsa, Tanrı'nın Oğlu olduğunun kesin kanıtı ve korkunç ölümünün kurtuluş planının bir parçası olduğu gerçeğiyle insanlığın uğruna tarifsiz acıyı çekerken, öğrencilerinin, kendilerini teselli edecek olan ilahiliğine tanık olabilmeleri için Allah'a yakarır. SO 411.3

O'nun duası duyulur. Taşlık yerde tevazu içinde eğildiğinde, ansızın gökler açılır, Allah'ın şehrinin altın kapıları açılır, dağın üzerine' kutsal bir ışık süzülür ve Kurtarıcı'nın görünümü değişir. İlahilik, in-sanlığın içinde parıldar ve gökyüzünün görkemi yeryüzüne iner. İsa ayağa kalkarak ilahi görkemi içinde durur. Ruhundaki acı dinmiştir. “Yüzü güneş gibi parlar ve giysileri bembeyaz olur”1 SO 412.1

Uyanan öğrenciler dağı baştan başa aydınlatan ilahi görkemi görürler. Korku ve şaşkınlık içinde Öğretmenlerinin ışıldayan yüzüne bakarlar. Bu harikulade ışığa bakabilecek duruma geldiklerinde İsa'nın yalnız olmadığını görürler. Yanında kendisi ile konuşan iki gökyüzü elçisi vardır. Onlardan biri, Sina'da Allah ile konuşan Musa ve diğeri de kendisine hiçbir zaman ölümü tatmama imtiyazı verilen İlyas'tı. SO 412.2

Musa, on beş asır önce Pisaga dağı2üzerinden vaat edilen ülkeye doğru bakmıştı; fakat Meriva'daki3günahı yüzünden oraya girmemeliydi. İsrail ordusunu atalarının mirası olan ülkeye götürme sevincini yaşayamadı. Acı içindeki şu dileği gerçekleşmedi: “İzin ver de Ürdün Irmağı'ndan geçip karşı yakadaki o verimli ülkeyi, o güzel dağlık bölgeyi ve Lübnan'ı göreyim.”4Çölde kırk yıl süren göçün karanlığını aydınlatan umut reddedilmeliydi. Yıllar süren mücadele ve yorucu çalışmalar çöldeki bir mezarda son buldu. Fakat “bizde etkin olan kudretiyle, her dilediğimiz ya da düşündüğümüzden çok daha fazlasını yapabilecek güçte Olan, hizmetkarının duasına yine bu sonsuz gücünün ölçüsünde cevap verdi.5Musa da ölüme boyun eğdi; fakat mezarın içinde kalmayacaktı. İsa onu bizzat kendisi yaşama çağırdı. Şeytan, günahından dolayı Musa'nın bedeninin kendisine ait olduğunu iddia etti; İsa, onu mezardan çıkardı.6 SO 412.3

Musa, İsa'nın görünümünün değiştiği dağın üzerinde O'nun günaha ve ölüme karşı kazandığı zafere tanık oldu. O, dürüstlerin dirilişinde dirilecek olanları temsil ediyordu. Ölümü görmeden gökyüzüne alman İlyas, İsa'nın ikinci gelişinde yeryüzünde yaşayacak olanları, “son borazan çalındığında ve ölüler çürümez olarak dirildiğinde bir anda göz açıp kapayıncaya dek değiştirilecek”7olanları temsil ediyordu. İsa, “ikinci kez günah yüklenmek için değil, kurtuluş getirmek için kendisini bekleyenlere göründüğünde”8olacağı gibi gökyüzünün görkemi ile kuşatılmıştı; çünkü O, “Babasının görkemi içinde kutsal melekler ile birlikte gelecektir.9Kurtarıcı'nın öğrencilere verdiği vaat şimdi gerçekleşmişti. Dağın üzerinde geleceğin görkemli krallığı şu örnekte sembolize edilmişti: Isa Kral olarak, Musa ölümden dirilen kutsalların temsilcisi olarak ve İlyas gökyüzüne alınanların temsilcisi olarak. SO 413.1

Öğrenciler tanık oldukları bu olayı henüz tam olarak anlayamamışlardır; fakat sabırlı Öğretmen'in, çaresiz bir yabancı gibi birçok kez göç etmek zorunda kalan bu mütevazı Kişi'nin gökyüzü elçileri tarafından onurlandırılmam onları sevindirir. İlyas'ın, Mesih'in krallığını ilan etmek için geldiğine ve İsa'nın krallığının yeryüzünde kurulmak üzere olduğuna inanırlar. Korkularını ve hayal kırıklıklarını sonsuza dek unutacaklardır. Onlar, burada, Allah'ın görkeminin açıkça görüldüğü yerde kalmak isterler. Petrus şöyle haykırır: “Ya Rab, burada bulunmamız ne iyi oldu. İster- sen burada üç çardak kurayım. Biri sana, biri Musa'ya, biri de İlyas'a.”10Öğrenciler, İlyas ve Musa'nın, Öğretmenlerini korumak ve bir kral olarak O'nun otoritesini kurmak için gönderildiğinden emindiler. SO 413.2

Fakat krallık tacından önce çarmıh gelmeliydi. İsa'nın bir kral olarak ilan edilmesi değil; O'nun Kudüs'teki ölümü, onların İsa ile olan konuşmalarının konusunu oluşturuyordu. İnsanlığın zayıflığını, onun sıkıntılarını ve günahlarının yükünü taşıyarak İsa insanların arasında yoluna tek başına devam etti. Yüreğini, katlanmak zorunda kalacağı büyük zorlukların sıkıntısı kaplarken, kendisini tanımayan bir dünyada ruhen yalnızlık içerisindeydi. Şüpheleri, hırsları ve çektikleri sıkıntılar yüzünden çok sevdiği öğrencileri bile O'nun görevinin sırrını anlayamamışlardı. O gökyüzünün kardeşlik bağının ve sevgisinin arasında yaşamıştı; fakat kendisinin yarattığı dünyada şimdi yalnızlık içindeydi. Gökyüzü, elçilerini İsa'ya gönderdi; onlar melek değil, yeryüzünde zorluklara karşı mücadele ederken Kurtarıcı'nın yanında olabilen, acı ve sıkıntı çekmiş insanlardı. Musa ve İlyas, İsa ile birlikte çalışmışlardı. İsa gibi onlar da insanlığın kurtuluşunu arzulamışlardı. Musa İsrail için şöyle yakarmışti: “Lütfen günahlarını bağışla, yoksa yazdığın kitaptan adımı sil.”11İlyas, üç buçuk yıl süren kıtlık boyunca halkın kendisine kin ve düşmanlık duyması sonucu yalnızlığın ne demek olduğunu çok iyi biliyordu. Allah için tek başına savaşmak üzere Karmel dağına çıktı. Korku ve acılar içinde tek başına çöle kaçtı. Gökyüzü katında diğer meleklerden daha yüce olan bu insanlar çektiği acıları dindirmeye çalışarak İsa ile birlikte oldular ve O'na gökyüzünün güvencesini ilettiler. Dünyanın umudu, yeryüzündeki tüm insanların kurtuluşu ile ilgili olarak konuştular. SO 414.1

Öğrenciler uyuya kaldıkları için İsa ile gökyüzü elçileri arasında geçen konuşmanın çok az bir bölümünü duydular. Bu olayı izleyeme-dikleri ve dua edemedikleri için Allah'ın onlara vermeyi arzuladığı, İsa'nın çektiği acılarla ve bunu takip eden görkem ile ilgili bilgiyi alamamışlardı. O'nun fedakarlığını paylaşarak, kendilerinin olabilecek kutluluğu kaybettiler. Öğrenciler inanmakta yavaş davranıyorlardı ve gökyüzünün onlara vermeye çalıştığı hazinenin farkına yaramıyorlardı. SO 414.2

Buna karşın büyük ölçüde ruhsal olarak aydınlandılar. Yahudi ulusunun İsa'yı reddederek işlediği günahı tüm gökyüzünün bildi-ğinden emindiler. Kurtarıcı'nın işini daha iyi anlamaları için onların anlayışları geliştirildi. İnsan anlayışının ötesinde olan şeyleri kendi gözleriyle görüp kulaklarıyla duydular.12O'nun görkemini kendi gözleriyle gördüler ve İsa'nın gerçekten öncüler ve peygamberlerin tanıklık ettiği Mesih olduğunu ve gökyüzü tarafından da O'nun bu şekilde kabul edildiğini fark etiler. SO 414.3

Onlar dağ yamacındaki bu olayı hala izlemekteyken “parlak bir bulut onları gölgeledi ve buluttan gelen bir ses 'sevgili Oğlum budur, O'ndan hoşnudum, O'nu dinleyin' dedi.”13Çölde İsrail halkına rehberlik eden buluttan daha parlak olan buluta bakıp Allah'ın dağları titreten sesini duyduklarında, öğrenciler yüzüstü yere kapandılar. İsa gelip onlara dokundu ve korkularını dindirdi: “Kalkın, korkmayın!.”14Başlarını kaldırıp bakınca İsa dan başka kimseyi göremediler. Gökyüzünün görkemli görüntüsü ile birlikte Musa ve İlyas'ın görüntüleri de gözden kayboldu. Şimdi dağ yamacında İsa ile yalnızdılar. SO 415.1

Bu bölüm Matta 17:1-8; Markos 9:2-8; Luka 9:28-36'ya dayanmaktadır. SO 415.2