Sevgi öğretmeni
27. “Beni Pak Kılabilirsin”
Doğuda bilinen hastalıkların içinde en çok korkulanı cüzamdı. O'nun tedavi edilemeyen, bulaşıcı ve kurbanı üzerindeki korkunç etkisi, en cesur insanları bile korkutuyordu. Yahudilerin arasında cüzam, günahın sonucunda yaşanan bir felaket olarak görülüyor ve bu yüzden ona “bela” ve “Allah'ın verdiği ceza” deniyordu. O'na günahın sembolü gözüyle bakılıyordu. Ruhsal Yasaya göre cüzamlılar “temiz” sayılmıyordu. Cüzamlı, sanki ölü biriymiş gibi insan ilişkilerinden soyutlanırdı. O'nun dokunduğu her şeyin artık “temiz” olmadığına inanılırdı. Hava onun nefesi ile kirlenirdi. Cüzamlı olduğundan şüphelenilen bir kişi, durumunun incelenmesi için kendisi hakkında karar verecek olan hahamlara başvurmak zorundaydı. Eğer cüzamlı olduğuna karar verilirse, ailesinden u- zaklaştırılır ve İsrail halkı ile olan tüm bağları kesilirdi. Sadece kendisi gibi hastalarla görüşmesine izin verilir ve kendi kaderine terk edilirdi. Yasanın uygulanmasında hiçbir esneklik tanınmıyordu. Krallar ve hükümdarlar bile bundan muaf değildiler. Bu amansız hastalığın pençesine düşen bir hükümdarın tahtı bırakması ve toplumdan uzaklaşması gerekirdi. SO 239.1
Cüzamlı kişi, hastalığın lanetine katlanmak zorunda kalırdı. Başına gelen bu felaketi yazılı bir şekilde ilan etmek, giydiği elbiseleri imha etmek ve lekeli varlığından uzak durmaları için çevresindeki insanları uyararak tehlikeyi haber vermek zorundaydı. Yalnız başına sürgün edilen bu amansız hastalığın pençesinde acı çeken hasta insanların, “Temiz değilim! Temiz değilim!” haykırışları, onların yaşadığı korku ve dehşetin bir göstergesiydi. SO 239.2
İsa'nın görev yaptığı bölgede bu şekilde acı çeken pekçok insan vardı. O'nun çalışmaları ile ilgili haberler onlara ulaştı ve on- larda yeni bir umut ışığı yaktı; fakat İlyas'ın zamanından beri bu hastalığa yakalanan birinin iyileştirildiğine hiç tanık olunmamıştı. İsa'nın daha önce hiç kimse için yapmadığı bir şeyi kendileri için yapmasını beklemeye çalışmadılar. Buna rağmen, kalbinde iman tomurcuğu açan bir kişi vardı. Buna karşın, bu adam İsa'ya nasıl ulaşacağını bilmiyordu. Çevresindeki insanlarla temas kurmaktan men edilmiş olmasına rağmen, insanları iyileştiren Kişi'ye kendisini nasıl gösterebilirdi? Ve İsa'nın, kendisini iyileştirip iyileştiremeyeceğini soruşturdu. O, Allah'ın hükmü altında acı çektiğine inanılan bu kişiyi fark edecek miydi? Yoksa, Ferisiler hatta hekimler gibi onun lanetli olduğunu mu ilan edecekti? Ve çevresindeki insanlardan uzaklaşması için onu uyaracak mıydı? Bu adam kendisine İsa hakkında anlatılan her şeyi düşündü. İsa'dan yardım dileyenlerin hiçbiri geri çevrilmedi. Acı çeken adam Kurtarıcı'yı bulmaya karar verdi. Şehirlerden uzaklaştırılmasına rağmen, dağ yollarından geçerek yoluna devam edebilirdi ya da İsa kasaba dışında ders verirken, O'nu bulabilirdi. Bunu gerçekleştirmesi oldukça zordu; fakat bu onun tek umuduydu. SO 239.3
Cüzamlı adam Kurtarıcı'ya yönelir. İsa göl kenarında ders vermektedir ve insanlar O'nun etrafında toplanmışlardır. Onların biraz uzağında beklerken İsa'nın sesini duyar. O'nun hasta insanlara do-kunduğunu görür. Topal, kör, felçli ve diğer birçok çaresiz hastalıktan dolayı ölmek üzere olan insanların eski sağlıklarına kavuştukları ve hastalıklarından kurtuldukları için Allah'ı yücelttiklerini görür. Kalbindeki iman güçlenir. Kalabalığa yaklaşır. Kendisine getirilen sınırlamaları, orada bulunan insanların güvenliğini ve herkesin kendisine duyduğu korkuyu unutur. O, sadece iyileşme umudunu düşünür. SO 240.1
Hastalık, onun görünüşünde korkunç bir değişikliğe sebep olmuştur ve onun zayıf vücudunu daha da güçsüzleştirmiştir. İnsanlar ona baktıklarında korkuya kapılırlar. O'nunla temas kurmamak için panik içinde kaçışırlar. Bazıları, onun İsa'ya dokunmasına engel olmaya çalışır. Fakat bu fayda etmez. Onları ne görür ne de duyar. Sadece Tanrı'nın Oğlu'nu görür. Sözünün gücüyle hayat veren Kişi'nin sesini duyar. İsa'ya yaklaşarak O'nun ayaklarına kapanır ve, “Rab, eğer istersen beni temiz kılabilirsin” diye haykırır. SO 240.2
İsa, şöyle cevap verir: “İsterim, temiz ol!” Elini onun üzerine koyar. Cüzamlı adam çok hızlı bir değişim yaşar. Bedeni sağlığına kavuşur, hisleri ve kasları güçlenir. Cüzama özgü olan kaba, halsiz görünüş yok olur ve sağlıklı bir çocukta olduğu gibi yüzü kızıl bir renk alır. SO 241.1
İsa cüzamlı adamı iyileştirdikten sonra, bunu hiç kimseye söylememesini ve hemen tapmağa gidip bir takdime sunmasını ve kendisini rahibe göstermesini buyurdu. Böyle bir sunu adamın durumu incelenip onun hastalıktan tamamen kurtulduğu ilan edilinceye kadar kabul edilemezdi. Bu hizmeti yapmak için isteksiz olmalarına rağmen, durumunu inceleyip onun hakkında karar vermekten çekinmezlerdi. SO 241.2
Kutsal Yazı, İsa'nın sessiz ve ağırbaşlı olmanın gerekliliği üzerinde nasıl önemle durduğunu gösterir. “İsa ona, bundan hiç kimseye söz etmemesini buyurdu. 'Git, kâhine görün ve cüzamdan temizlendiğini herkese kanıtlamak için Musa'nın buyurduğu adakları sun'” dedi. Eğer hahamlar cüzamın iyileştirilmesi hakkındaki gerçeği bilselerdi, İsa'ya olan nefretleri, onların olumsuz bir karar almasında etkili olabilirdi. İsa, hahamlar bu mucize hakkında çıkarılan söylentileri duymadan önce adamın kendisini hahamlara göstermesini ister. Böylece onların tarafsız karar vermeleri sağlanabilirdi ve iyileşen cüzamlı adam, ailesi ve arkadaşları ile tekrar bir araya gelebilirdi. SO 241.3
İsa'nın, insanların sessiz ve ağırbaşlı olmalarım buyurmasının başka sebepleri de vardı. Kurtarıcı, çalışmalarına son verdirmek ve insanları yanından uzaklaştırmak için düşmanlarının kendisini aramakta olduğunu biliyordu. Cüzamlıyı iyileştirdiğinin ülke dışında duyulması halinde, bu amansız hastalığa yakalanan diğer insanların da, kendisinin çevresinde toplanacağını ve onlarla temas kuran insanların da hastalığa yakalanacağının iddia edileceğini biliyordu. Mesih'in, cüzamlıları iyileştirmek için sunduğu bu lütuf, onların kendileri ve diğer insanlar için bir mutluluk kaynağı olamayacaktı ve İsa, cüzamlıları yanma çağırarak, ruhsal yasanın getirdiği sınırlamalara uymadığı gerekçesiyle kendisini suçlayanlara fırsat vermiş olurdu. Böylece İsa'nın Müjde'yi vaaz etmek için yaptığı çalışma engellenirdi. SO 241.4
Bu olay İsa'nın, yaptığı uyarıda ne kadar haklı olduğunu doğruladı. Cüzamlının iyileştiğine birçok kişi tanık oldu ve hahamların bununla ilgili olarak nasıl bir karar vereceklerini merak ediyorlardı. Adam arkadaşlarının yanma geldiğinde büyük heyecan duydu. İsa'nın uyarısına rağmen, iyileşmesi ile ilgili gerçeği daha fazla gizlemedi. Aslında bunu gizlemek imkansız olurdu; fakat adam bunu ülke dışında da yaydı. İsa'nın, bu olayı başkalarına açıklamaması konusunda kendisini uyarmasının tek sebebinin sadece O'nun mütevazılığından kaynaklandığını sanarak, kendisini iyileştiren bu Yüce Kişi'nin gücünü duyurmaya başladı. Bu tür gösterilerin, hahamları ve ihtiyar heyetini İsa'yı yok etmek için daha da kararlı hale getireceğini anlayamadı. İyileşen adam, sağlığın çok değerli bir nimet olduğunu anladı. Eski gücüne tekrar sahip olduğu, ailesine ve arkadaşlarına kavuştuğu için çok sevinçliydi. Kendisini sağlığına kavuşturan Kişi'yi yüceltmekten çekinmenin imkansız olduğunu hissetti; fakat bunu ülke dışında yayması, İsa'nın çalışmalarının engellenmesiyle sonuçlandı ve insanların kalabalık gruplar halinde O'na akın etmesine neden oldu. Öyle ki İsa bir süre için çalışmalarına ara vermek zorunda kaldı. SO 242.1
İsa'nın insanlara yardım etmedeki her hareketi amacına fazlasıyla ulaştı. O'nun her davranışı aslında göründüğünden çok daha fazla bir anlam taşıyordu. Cüzamlının durumunda da böyle oldu. Kendisine akın eden insanların tümüne yardım ederken, gelmeyenleri de kutsamayı çok istiyordu. Vergi görevlilerini, putperestleri ve Samiriyelileri kendisine çekerken, sadece kendi geleneklerine ve önyargılı fikirlerine önem veren hahamlara ve din bilginlerine de ulaşmak istiyordu. Onlara ulaşmak için her türlü imkanı denedi. İyileştirdiği cüzamlıyı hahamlara göndererek, önyargılarından vazgeçmeleri için onlara bir fırsat tanıdı. SO 242.2
Ferisiler, İsa'nın öğretisinin, Allah'ın Musa aracılığıyla verdiği yasaya aykırı olduğunu ileri sürdüler; fakat O'nun iyileşen cüzamlıya yasaya uygun olarak bir takdime sunması için verdiği buyruk, onların iddialarının yanlış olduğunu kanıtladı. Bu kanıt ikna olmak isteyen herkes için yeterliydi. SO 242.3
Kudüs'teki liderler, İsa'yı öldürmek için sebepler bulmak üzere bazı ajanlar gönderdiler. O, insanlığa duyduğa sevgiyi, yasaya duyduğu saygıyı, günahtan ve ölümden kurtaran gücünü kanıtlaya- rak, onlara karşılık verdi. Böylece onlara şu tanıklığı iletti: “İyiliğime kötülük, sevgime nefretle karşılık verdiler.”1Dağ üzerinde buyruğu veren Kişi, “Düşmanlarınızı sevin” demişti.2Bunu kendisi uygulayarak bize örnek oldu. “Kötülüğe kötülükle, sövgüye sövgüyle değil, bilakis kutsamayla karşılık verdi.”3 SO 242.4
Cüzamlıyı sürgün edilmesi için yargılayan aynı hahamlar, onun iyileştiğine tanıklık ettiler. Açıkça ilan edilen ve kaydedilen bu karar, İsa için önemli bir tanıklıktı. Ve iyileşen adam tekrar İsrail halkının arasına katılırken, hastalığın hiçbir belirtisini taşımadığına dair hahamlardan güvence aldı ve kendisini iyileştiren Kişi'nin gücüne tanıklık etti. SO 243.1
Sevinç içinde takdimesini sundu ve İsa'nın adını yüceltti. Hahamlar, İsa'nın ilahi gücüne ikna oldular. Gerçeği bilmeleri ve ışıktan yararlanmaları için onlara fırsat verildi. Kabul edilmeyen ışık, bir daha asla geri dönmemek üzere geçip gitti. O, bir çoğu tarafından reddedildi; buna rağmen, O'nu kabul edenler de oldu. O'ndan birçok kalp etkilendi. Fakat bir süre hiçbir belirti göstermediler. Kurtarıcı'nın, yaşamı boyunca yaptığı çağrıda, hahamlar ve öğretmenler, O'nun görevine çok az ilgi gösteriyor gibi görünüyorlardı. Fakat göğe yükselmesinden sonra “hahamlardan birçoğu da iman çağrısına uyuyordu.”4 SO 243.2
İsa'nın cüzamlı adamı bu korkunç hastalıktan kurtarmak için yaptığı çalışma, O'nun insanı günahtan arındırmasını temsil ediyor. İsa'ya gelen adam 'ağır cüzamlı' idi. O'nun öldürücü zehri tüm bedenini kaplamıştı. Öğrenciler, efendilerinin ona dokunmasını önlemeye çalıştılar. Çünkü cüzamlı birine dokunan kişi artık temiz sayılmazdı. Fakat İsa, elini cüzamlının üzerine koyduğunda, bundan dolayı hiç zarar görmedi. O'nun dokunuşu, cüzamlı adama hayat veren bir güç sağladı ve adam iyileşti. Günah da tıpkı cüzam gibi, insan gücüyle iyileştirilemeyen ölümcül bir hastalık gibidir, “Baş büsbütün hasta, yürek büsbütün baygın, ayağın tabanından tepeye kadar da kendisinde sağlık yok; ancak yaralar, bereler ve ezikler var.”5Fakat İsa, insanların arasında yaşamak için gelmesine rağmen, onların zaaflarına kapılmadı ve dürüstlüğünü hiçbir zaman kaybetmedi. O'nun varlığı günahkarı iyileştirme gücüne sahiptir. Her kim ayaklarına kapanıp imanla, “Rab, istersen beni temiz kıla-bilirsin” derse, “İsterim, temiz ol!”6yanıtım alacaktır. SO 243.3
İsa hasta insanları iyileştirirken, bazen kutsayan gücünü hemen vermezdi; fakat cüzamlı yakarmaya başlar başlamaz, İsa O'nu iyileştirdi. Dünyasal bağışlar için dua ettiğimizde, duamıza geç yanıt alabiliriz ya da Allah bize istediğimizden daha farklı bir şey verebilir. Fakat bu, günahtan kurtulmayı istediğimizde böyle ol-maz. O, bizi günahtan arındırmayı, bizim O'nun çocukları olmamızı ve kutsal bir yaşam sürmemizi sağlamayı ister. İsa, “Babamız Allah'ın isteğine uyarak bizi şimdiki kötü çağdan kurtarmak için günahlarımıza karşı kendini feda etti.”7“Allah'ın önünde güvenimiz şu ki, O'nun isteğine uygun ne dilersek bizi işitir. Her ne dilersek, bizi işittiğini bildiğimize göre, O'ndan dilemiş olduklarımızı aldığımızı da biliriz.”8“Ama günahlarımızı itiraf edersek, güvenilir ve adil olan Allah, günahlarımızı bağışlayıp bizi her kötülükten arındıracaktır.”9 SO 244.1
İsa, Kefernahum'daki felçli adamı iyileştirirken aynı gerçeği tekrar vurguladı. Bu mucize O'nun günahları affetme gücünü gösterecekti. Felçli adamın iyileştirilmesi, diğer önemli gerçekleri de açığa çıkarır. Bu olay ümit ve cesaret vericidir ve kibirli Ferisiler ile olan ilgisinden dolayı uyarı niteliğindedir. SO 244.2
Cüzamlı gibi, bu felçli adam da tüm iyileşme umudunu kaybetmişti. Hastalığı günahkar yaşamının sonucuydu ve acı çekmesinin sonucunda pişmanlık duydu. Acı çekmekten kurtulmayı ümit ederek, çok zaman önce, Ferisilere ve doktorlara görünmüştü. Fakat acımasızca, onun tedavi edilmesinin imkansız olduğunu söylediler ve kendi kaderine terk ettiler. Ferisiler, ağır hastalıkları ya da felaketleri, Allah'ın insanlara olan hoşnutsuzluğunun kanıtı olarak görürlerdi. Hasta ve yardıma muhtaç insanlardan uzak dururlardı. Buna karşın sık sık kutsal olduklarını iddia ederek kendilerini üstün gören bu kişiler, aslında suçladıkları acı çeken kişilerden daha suçluydular. SO 244.3
Felçli adam tamamen çaresizdi ve hiç kimseden yardım alamadığını gördüğünde daha fazla umutsuzluğa kapıldı. Daha sonra İsa'nın yaptığı harikulade işleri duydu. Kendisi kadar çaresiz ve günahkar olan diğer insanların, hatta cüzamlıların bile iyileştirdiklerini ona söylediler. Bunları bildiren arkadaşları, eğer İsa'ya götürülürse, iyileştirilebileceğine inanması için onu yüreklendirdiler. Fakat bu hastalığa nasıl yakalandığını hatırladığında umudunu yitirdi. Kendisini iyileştirecek olan Saf Doktor'un onu bağışlamayacağından korkuyordu. SO 245.1
Buna karşın günahtan kurtulmayı, fiziksel olarak iyileşmekten daha fazla istiyordu. Eğer İsa'yı görebilse, affedileceğinin ve gökyüzü ile barış kurabileceğinin güvencesini alabilse, Allah'ın isteğine göre ölmeye ya da yaşamaya razıydı. Ölmek üzere olan adam şöyle haykırdı: “O'na yaklaşabilsem!” SO 245.2
Kaybedilecek vakit yoktu; halsiz vücudu zaten yıkılmak üzereydi. Arkadaşlarından, kendisini yatak üzerinde İsa'ya götürmele-rini istedi. Onun bu isteğini seve seve yerine getirdiler. Fakat Kurtarıcı'nın bulunduğu ev öyle kalabalıktı ki, hasta adam ve arkadaşlarının O'na ulaşmaları ya da O'nun sesini duymaları imkansızdı. SO 245.3
İsa Petrus'un evinde ders veriyordu. Geleneklerine göre öğrenciler O'nun etrafında oturdular. Celile, Yahudiye ve Kudüs'ün çeşitli kasabalarından gelen Ferisiler ve din bilginleri de O'nun yanında oturuyorlardı. O'nu suçlayacak bir sebep bulmak için ajan olarak gelmişlerdi. Bu yetkililerin dışında, saygılı, meraklı, sabırsız ve inançsız insanlardan oluşan kalabalık bir araya toplanmıştı. Burada farklı milletlerden ve sınıflardan insanlar vardı. “Rab'bin gücü iyileştirmek için buradaydı.” Yaşamın Ruhu orada bulunan kalabalığı sardı. Fakat Ferisiler ve din bilginleri O'nun varlığım fark etmediler. Yardıma muhtaç olduklarını hissetmediler ve onlar iyi- leşmek için gelmemişlerdi. “Aç olanları iyiliklerle doyurdu. Zenginleri ise elleri boş çevirdi.”10 SO 245.4
Felçli adamı taşıyanlar, kalabalığın arasından geçerek ilerlemeyi defalarca kez denediler; fakat çabaları sonuç vermedi. Hasta adam etrafına baktığında çektiği tarifsiz acı, yüzünden okunuyordu. Yardım alabilecekleri Kişi bu kadar yakındayken, nasıl ümitsizliğe kapılabilirlerdi? Felçli adam arkadaşlarının kendisini evin çatı-sına taşımalarım önerdi. Çatıyı delerek onu İsa'nın yanına indirdiler. İsa'nın konuşması yarım kaldı. Kurtarıcı, hasta adamın acı dolu ve yakaran gözlerle kendisine doğru baktığını gördü. Onun durumunu anladı. Şaşkınlık ve korku içindeki felçli adama İsa bazı ö- nemli gerçekleri anlattı. Günahları yüzünden pişman olduğunda ve İsa'nın gücünün kendisini iyileştirdiğine inandığında, Kurtarıcı'nın hayat veren merhameti ilk önce onun iman dolu kalbini kutsadı. İsa, imanın ilk pırıltılarının, kendisinin, günahkarın tek umudu olduğu inancına dönüştüğünü gördü. Kendisinin yanma gelmek için gösterdiği her çabada bu imanın daha da güçlendiğini gördü. SO 246.1
İsa, acı çeken adamın kulağında ezgi etkisi yaratan sözlerle şöyle dedi: “Dostum, günahların bağışlandı.” SO 246.2
Umutsuzluğun verdiği sıkıntı, hasta adamın ruhundan çıkar; affedilmesinin verdiği huzur onu sarar ve mutluluğu onun yüzünden okunur. Fiziksel acısı dinmiştir ve tüm bedeni değişime uğramıştır. Çaresiz durumdaki felçli adam iyileşmiştir! Suçlu ve günahkar olan adam affedilmiştir! SO 246.3
İyileşen felçli adam, kalbinde yeşeren iman tomurcuğu ile İsa'nın sözlerini yeni yaşamının lütfü olarak kabul etti ve başka bir dilekte bulunmadı; O'nun sözlerini sessizlik içinde ve dikkatle dinledi. Çok mutluydu. Gökyüzünün ışığı onun yüzüne yansıdı ve orada bulunanlar bu olayı şaşkınlık ve korkuyla izlediler. SO 246.4
Rabbiler, İsa'nın bu durumda nasıl bir yetenek göstereceğini görmek için sabırsızlanıyorlardı. Bu adam yardım dilemek için geldiğinde, ona umut vermeyerek ve sevgi göstermeyerek kendilerinin onu nasıl geri çevirdiklerini hatırladılar. Bundan hoşnut değildiler ve bu adamın, işlediği günahlar yüzünden Allah'ın lanetini aldığı için acı çektiğini belirttiler. Hasta adamı şimdi önlerinde gördüklerinde, bir zamanlar kendilerinin ona nasıl davrandıklarını hatırladılar. Herkesin olayı nasıl ilgiyle izlediğini fark ettiler. Halkın üzerinde kontrollerini kaybetmekten çok korkuyorlardı. SO 246.5
Bu liderler kendi aralarında hiç konuşmadılar; fakat birbirlerinin yüzlerine bakarak, halkın O'na olan ilgisini engellemek için bir şeyler yapmak zorunda oldukları düşüncesini adeta birbirlerinin yüzlerinden okudular. İsa, felçli adamın günahlarının bağışlandığını bildirdi. Ferisiler, bu sözleri Allah'a saygısızlık olarak yorumladılar ve bunu ölüm cezasını gerektiren bir günah olarak göstermeyi plandılar. İçlerinden şöyle düşündüler: “Bu adam neden böyle konuşuyor? Allah'a küfrediyor! Tek Allah'tan başka kim günahları bağışlayabilir?”11 SO 247.1
İsa, onların o an neler düşündüklerini biliyordu ve onlara sordu: “Neden bunlara kafa yoruyorsunuz? Hangisi daha kolaydır? Felçliye günahların bağışlandı demek mi? Yoksa 'kalk, döşeğini kaldır ve yürü' demek mi? Öyleyse 'İnsanoğlu'nun yeryüzünde günahları bağışlamaya yetkili olduğunu bilesiniz diye...” Sonra felçli adama dönüp, “Sana söylüyorum. Kalk, döşeğini kaldır ve evine git” dedi. SO 247.2
Daha sonra İsa'nın yanma sedye üzerinde getirilen adam güçlü ve zinde bir şekilde ayağa kalkar. Hayat veren kan, onun damarlarında dolaşmaya başlar ve vücudunun her organı etkin hale gelir. Sağlığın parıltısı yaklaşan ölümün solgun yüzünü yok eder. “Adam kalktı, hemen döşeğini kaldırıp herkesin gözü önünde çıkıp gitti. Herkes buna şaşırıp kaldı. Allah'ı yücelterek, 'böylesini hiç görme-dik' dediler.” SO 247.3
İsa'nın günahkar ve hasta insanları iyileştiren sevgisi ne büyüktür! İlahi güç onların acılarını dindirir ve hastalıklarını iyileştirir! Allah'ın çocuklarının tanık olduğu bu güç ne büyüktür! Kurtuluş mesajından kim şüphe edebilir? Şefkat ve merhamet dolu Kurtarıcı'nın lütuflarını kim görmezlikten gelebilir? SO 247.4
O'nun yaratıcı gücü, harap olmuş bedeni tekrar sağlığına kavuşturur. Topraktan yaratılan insana yaşam sözü veren Kişi, felçli adama da yaşam sözü vermişti. Bedenine yaşam veren aynı güç, onun kalbini yenilemişti. “Çıinkü O söyleyince, her şey var oldu. O buyurunca, her şey belirdi.-”12O, günahın içinde ölen bedene tekrar can verdi. Bedenin iyileşmesi kalbi yenileyen gücün bir kanıtıydı. İsa, felçliye kalkmasını ve yürümesini buyurdu. “İnsanoğlu'nun yeryüzünde günahları bağışlamaya yetkili olduğunu bilesiniz di-ye...” dedi. SO 247.5
Felçli adam, İsa sayesinde bedenen ve ruhen iyileşti. Ruhen iyileşmesinin ardından beden de iyileşti. Bundan ders alınmalıdır. Günümüzde İsa'nın iyileştirdiği felçli adam gibi şu mesajı almayı ümitle bekleyen, acı çeken binlerce kişi vardır. “Günahların affolundu.” Onlar, ruhlarını iyileştirecek olan Kişi'ye gelmedikçe iyileşemezler. Sadece O, Ruh'a güç, vücuda sağlık veren huzuru armağan edebilir. SO 248.1
İsa, “İblis'in yaptıklarına son vermek için ortaya çıktı.”13“Yaşam O'ndaydı ve O insanların ışığıydı.”14İsa şöyle der: “Ben insanlar yaşama, bol yaşama sahip olsunlar diye geldim.”15“Son Adem16yaşam veren Ruh oldu.”17Ve O hastaları iyileştirerek ve günahkarların günahlarını bağışlayarak yaşam veren gücü daima elinde bulundurmaktadır. O, “bütün suçlarını bağışlar ve bütün hastalıklarını iyileştirir.”18 SO 248.2
Felçli adamın iyileştirilmesi ile halkın üzerinde oluşan etki sonucu, sanki gökyüzü açılmış ve daha iyi bir dünyanın görkemini gözler önüne sermiş gibiydi. İyileşen adam kendisini kuş gibi hafiflemiş hissederek ve attığı her adımda Allah'ı yücelterek kalabalığın arasından geçerken, yol açmak için onun ardından gittiler. Korku ve şaşkınlık dolu gözlerle ona baktılar. Birbirlerine şöyle fısıldadılar: “Bugün çok garip şeyler gördük.” SO 248.3
Ferisilerin şaşkınlıktan dili tutulmuştu, yenilgiden ötürü öfkelenmişlerdi. Kıskançlıklarıyla halkı kışkırtmak için burada hiçbir fırsat bulamayacaklarını gördüler. Onların, Allah'ın gazabına terk ettikleri adamın iyileşmesini sağlayan bu mucize, halkı öylesine etkilemişti ki, Ferisiler bir an için unutuldu. Onların sadece Allah'a özgü olarak gördükleri güce İsa'nın da sahip olduğunu gördüler; buna karşın onların kibirli davranışlarının aksine İsa, son derece alçakgönüllü bir tutum sergiledi. Yüce bir Kişi'nin yanında bulunduklarını anladılar; fakat bunu açıkça söylemediler. Çünkü kendileri açısından hayal kırıklığına uğramışlar ve utanmışlardı. Buna karşın onlar, inançsızlığa bağlı kaldılar. İsa'nın günahları affedebileceğine ilişkin kanıtın bu kadar güçlü ve etkileyici olması, onların inançsızlıklarına daha da gömülmelerine neden oldu. Çalışmalarında Tanrı'nın Oğlu'na engel olmak için yeni planlar yapmak üzere, O'nun sözleriyle iyileşen felçliyi gördükleri yer olan Petrus'un evinden ayrıldılar. SO 248.4
Felçli adamın hastalığı ilerlemiş ve acı verici olmasına rağmen, İsa'nın gücüyle iyileştirilmişti; fakat ruhun hastalığı, gözlerini ışığı görmemek için kapayanları derin bir şekilde sardı. Cüzam ve felç, yobazlık ve inançsızlık kadar tehlikeli değildi. SO 249.1
Kısa bir süre önce üzerinde taşındığı sedyeyi rahatlıkla taşıyarak, ailesinin yanına geri döndüğünde, iyileşen felçli adamın evinde büyük bir mutluluk yaşandı. Sevinç gözyaşlarıyla bir araya geldiler. Gördüklerine inanamadılar. Felçli adam onların karşısında bu kez tamamen sağlıklı ve güçlü bir şekilde duruyordu. Daha önceleri zayıf ve güçsüz görünen kolları, şimdi güçlüydü. Halsiz düşen bedeni şimdi daha zinde ve canlıydı. Rahatça yürüyebiliyordu. Sevinç ve umut, onun yüzünden okunuyordu; günahın ve acının izlerinin yerini sevinç ve huzur almıştı. Ev halkı Allah'a şükranlarını sunuyordu ve Allah umutsuzlara umut veren, hastalan iyileştiren ve onlara güç veren Oğlu aracılığıyla yüceltildi. Bu adam ve ailesi, İsa için kendi hayatlarını feda etmeye hazırdılar. Onların imanına hiçbir zaman şüphe girmedi ve inançsızlık, onların evine ışık getiren Kişi'ye olan sadakatlerini asla bozamadı. SO 249.2
Bu bölüm Matta 8:2-4; 9:1-8, 32-34; Markos 1:40-45; 2:1-12 ve Luka 5:12-28'e dayanmaktadır. SO 249.3