Sevgi öğretmeni
26. Kefernahum 'da
İsa, yolculuğu sırasında bazen Kefernahum'da dinlenirdi ve burası “O'nun şehri” olarak biliniyordu. Celile denizinin kıyısındaydı ve o güzel Ginesar ovasının çok yakınındaydı. SO 229.1
Gölün derin sessizliği ve durgunluğu, onun kıyılarını örten ovaya güneyin o hoş ikliminin görüntüsünü veriyordu. İsa'nın zamanında burada zeytin ve palmiye ağaçları vardı. Burası meyve bahçeleri, üzüm bağları, yemyeşil tarlalar ve rengarenk açan çiçeklerle kaplıydı; ve hepsi yamaçlardan süzülen ırmaklarla sulanıyordu. Gölün kıyıları ve onu çok yakından çevreleyen tepelerde kasabalar ve köyler kurulmuştu. Göl, balıkçı tekneleriyle doluydu. Her yerde çalışan insanlar ve hareketli bir yaşam görüntüsü vardı. SO 229.2
Kefernahum, Kurtarıcı'nın çalışması için çok uygun bir yerdi. Şam'dan Kudüs, Mısır ve Akdeniz'e doğru uzanan işlek bir ana yol üzerindeydi. Diğer ülkelerden gelen insanlar şehrin içinden geçerlerdi ve yolculukları sırasında bazen burada dinlenirlerdi. İsa, burada soylu ve zengin ya da yoksul ve mütevazı her ulustan ve her konumdan insanla tanışabilirdi. O'nun öğretişleri diğer ülkelerdeki insanlara iletilebilirdi. Böylece insanlar, peygamberlikler üzerinde çalışmaya ve Kurtarıcı'ya ilgi duymaya yöneltilebilirlerdi; ve O'nun mesajı burada diğer uluslar tarafından da tanınabilirdi. SO 229.3
Yüksek Kurul'un İsa'ya karşı olmasına rağmen, insanlar O'nun, - görevinde başarılı olmasını sabırsızlıkla beklediler. Tüm gökyüzü heyecan içindeydi. Melekler insanların kalplerini etkileyerek ve onları Kurtarıcı'ya doğru çekerek, O'nun görevi için yolu hazırlıyorlardı. SO 229.4
Kefernahum'da İsa'nın iyileştirdiği soylu adamın oğlu, O'nun gücünün kanıtıydı. Soylu adam ve onun ev halkı imanlarıyla tanıklık ettiler. İlahi Öğretmen'in kendilerinin yanında olduğunu duydukların-da tüm şehir halkı bundan sevinç duydu. Sebt günü havrada öylesine çok sayıda insan bir araya geliyordu ki, birçoğu aşırı kalabalıktan dolayı içeriye bile giremiyordu.. SO 229.5
Kurtarıcı'yı dinleyenlerin hepsi, “Yetkiyle konuştuğu için O'nun öğretişine şaşıp kaldılar.”1“Çünkü onlara kendi din bilginleri gibi değil, yetkili biri gibi ders veriyordu.”2Din yorumcularının ve ihtiyarların öğretileri, soğuk ve şekilciydi; ve sadece ezberlenerek öğrenilen bir ders gibiydi. Allah'ın Söz'ü onlar için önem taşımıyordu ve O'nun yerini kendi fikir ve gelenekleri almıştı. Alışık oldukları ibadet şekilleriyle, yasayı uyguladıklarını iddia ediyorlardı; fakat dinleyenleriyle birlikte onlar, Allah'tan gelen hiçbir esinlemeden etkilenmiyorlardı. SO 230.1
İsa, Yahudilerin kendi aralarındaki anlaşmazlıklara hiç karışmadı. O'nun görevi gerçeği göstermekti. Sözleri öncülerin ve peygamberlerin öğretileri üzerine bir ışık seli döktü ve Kutsal Yazılar insanlara yeni bir vahiy olarak geldi. O'nu dinleyenler Allah'ın sözünün böylesine derin bir anlam taşıdığını daha önce hiç fark etmemişlerdi. SO 230.2
İsa, onların sevinç ve kederlerini tanıyan biri olarak, insanlarla kendi ortamlarında tanıştı. Gerçeği en etkili ve yalın bir şekilde suna-rak, onun ne kadar değerli olduğunu gösterdi. O'nun sözleri bir nehir kadar akıcı, berrak ve temizdi. Rabbilerin sıkıcı sözlerini dinleyenler için bir ezgi gibiydi. Fakat öğretisi basit iken İsa, ilahi yetkiye sahip biri olarak konuştu. Bu özelliği, O'nun öğretisinin diğerlerinden farklı olduğunu gösterdi. Kutsal Yazılar, sanki bir tek şeyi ya da onun zıddını kastetmek için yorumlanabilirmiş gibi, rabbiler şüphe ve tereddütle konuştular. Dinleyiciler her gün başka bir belirsizlik ile karşılaşıyorlardı. Fakat İsa Kutsal Yazıları şüphe götürmez bir gerçek olarak öğretti. İsa anlattığı her konuda gerçeği tüm açıklığıyla kendisini dinleyenlere açıkladı. SO 230.3
Bununla birlikte O, ciddiydi; fakat asla öfkeli değildi. Gerçekleştireceği kesin bir amacı olan bir Kişi olarak konuştu. Sonsuz yaşamın gerçekliklerini gözler önüne seriyordu. Allah her konuda açıklandı. İsa insanların dünyasal zevklere kapılmalarına neden olan aşırılık dönemine son verdirmeyi istiyordu. O, bu dünyanın değerlerinin sonsuz yaşamın değerlerinden sonra geldiğini belirtti; fakat onları önemsiz olarak görmedi. Gökyüzü ve yeryüzünün birbirine bağlı olduğunu ve ilahi gerçek bilgisinin, insanları günlük yaşamlarındaki işlerinde daha başarılı olmaları için hazırladığını öğretti. O, kendisini, gökyüzünü bilen, kendisinin Allah ile olan ilişkisinin bilincinde olan ve bununla birlikte, insanlık ailesinin tümüyle bütünleşen bir Kişi olarak tanıttı. SO 230.4
O'nun lütuf dolu mesajı, dinleyenlerini mutlu kılmak için iletildi. O, “yorgun kişiye sözle destek olmayı bilir”3; çünkü insanlara gerçeğin hâzinesini en etkili şekilde verebilmesi için, lütuf O'nun dudaklarından döküldü. Kendisine ön yargılı düşüncelerle gelen insanlara karşı nasıl bir yaklaşımda bulunması gerektiğini çok iyi biliyordu. Anlattıklarıyla onları şaşırtıyor ve kalplerini kazanıyordu. Onları mantıklı düşünmeye sevk ederek kalplerine ulaşıyordu. Anlattığı dersler onların günlük hayatını yakından ilgilendiren konularla ilgiliydi. Basit olmalarına rağmen derin anlamlar taşıyorlardı. Havada süzülen kuşlar, tarladaki zambaklar, tohumlar, çoban ve koyunlar gibi konularla İsa ölümsüz gerçeği açıkladı; ve O'nu dinleyenler daha sonra buna benzer olayları yaşadıklarında O'nun sözlerini hatırladılar. İsa'nın anlattığı benzetmeler sürekli O'nun verdiği derslerle ilgiliydi. SO 231.1
İsa insanları asla gereğinden fazla sevindirmedi. Onların hayal güçlerini aşacak hiçbir şey söylemedi. Mantıklı ve önyargısız bir bi-çimde düşünenler, O'nun öğretilerini kabul ettiler ve O'nun öğrettiklerinin ışığında kendi düşüncelerini yargıladılar. En yalın şekilde açıklanan ilahi gerçek onları şaşırttı. En yüksek düzeyde eğitim görmüş olanlar bile O'nun sözlerinden etkilendiler. Bilgisiz fakat öğrenmeye istekli olanlar İsa'nın sayesinde eğitildiler. İsa'nın eğitim görmemiş olan insanlara ileteceği bir mesaj vardı ve Mesih, putperestlerin, kendisinin onlara iletecek bir mesajı olduğunu anlamalarını sağladı. SO 231.2
Umutsuz ve üzgün insanlara şefkat ve merhamet dolu kalbini verdi ve şifalı elini onlara uzattı. Öfkeli düşmanlarının arasındayken bile sürekli barışsever bir tutum sergiledi. O'nun yüzünün nuru, karakterinin güzelliği her şeyden daha etkili olan bakışlarındaki ve ses tonundaki sevgi ifadesi, inançsızlıkla kalpleri taşlaşmamış olan herkesi yanma çekti. Sözlerinde ve bakışlarında parıldayan sevgi ve şefkat dolu kalbi, O'nun birçok imanlı insanı bir araya getirmesini sağladı. O'nun yanına gelen hasta insanlar, sevgi dolu ve sadık bir arkadaş olarak O'nun kendileriyle ilgilendiğini hissediyorlardı ve O'nun öğrettiği gerçekler hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorlardı. O'nun sevgisini sürekli kalplerinde hissetmek için O'nunla birlikte olmak istiyorlardı. SO 231.3
İsa ciddi bir şekilde konuşmasına devam ederken, kendisini dinleyen insanların yüz ifadelerinin değiştiğini gördü. Anlattığı konularla ilgilendiklerini görmek O'nu mutlu ediyordu. Gerçeğin oklarının, bencillik engellerini aşarak onların günahtan dönmesini ve minnettarlık duymasını sağlayarak ruhlarına erişmesi Kurtarıcı'yı mutlu etti. Kalabalığa şöyle bir baktı ve daha önce gördüğü kişileri yine orada görünce yüzü sevinçle aydınlandı. Onların içinde hükümranlığı için umut verici insanlar gördü. Açıkça ifade edilen gerçek, kimilerinin fikirlerine ters düştü. Bunun sonucunda İsa, kendisini dinleyenlerin bazılarının yüz ifadelerinin değiştiğini fark etti. İşığı kabul etmek istemediklerinin belirtisi olan bu değişiklik, onların soğuk ve sert bakışlarından okunuyordu. İnsanların barış mesajını reddettiklerini gördüğünde, İsa'nın yüreği derinden yaralandı. SO 232.1
İsa havrada kurmak için geldiği krallıktan ve Şeytan'ın tutsak ettiği kişilere özgürlüğünü geri verecek olan görevinden söz etti. Korkunç bir haykırış ile birden sözü kesildi. Çılgına dönmüş bir adam kalabalığın arasından ortaya çıkıp, şöyle haykırdı: “Ey Nasıralı İsa, bırak bizi! Bizden ne istiyorsun? Bizi mahvetmeye mi geldin? Senin kim olduğunu biliyorum, Allah'ın Kutsalısın sen!” SO 232.2
Herkes şaşkınlık ve tedirginlik içindeydi. Halkın İsa'nın üzerindeki dikkati dağılmıştı ve İsa'nın sözleri yarıda kesilmişti. Şeytan'ın, kurbanını havraya yöneltmesindeki amacı buydu. İsa cini şu sözleriyle azarladı: “Sus, çık o adamdan!” ve cin zarar vermeden adamın içinden çıktı. SO 232.3
Bu zavallı adamın düşünceleri Şeytan tarafından karartılmıştı. Fakat Kurtarıcı'nın varlığında ilahi ışık karanlığı yok etmişti. Adam Şeytan'ın denetiminden kurtulup özgür olmak istiyordu. Fakat cin İsa'nın gücüne karşı direniyordu. Adam kendisine yardım etmesi için İsa'ya geldiğinde cin ona kötü sözler söyletti; o, korku ve acının etkisiyle haykırdı. Cine tutulan adam, kendisini özgürlüğüne kavuştura- bilecek Kişi'nin yanında olduğunu kısmen de olsa anladı; fakat o güçlü ele erişebileceği yere gelmeye çalıştığında, Şeytan ona engel oldu ve kötü sözler söyletti. Şeytan'ın gücü ile adamın özgürlüğüne tekrar kavuşma arzusu arasında zorlu bir mücadele yaşandı. SO 232.4
Çöldeki denenmede Şeytan'ı yenen Kişi, düşmanı ile tekrar yüz yüze gelmişti. Cin, kurbanın kontrolünü elinde tutmak için gücünün tümünü kullandı. Eğer burada kaybederse, İsa'ya zafer kazandırmış olurdu. Acı çeken adam, yaşamını alt üst eden Düşman'la tüm yaşamı boyunca savaşmak zorundaymış gibi görünüyordu. Fakat Kurtarıcı sahip olduğu ilahi yetkiyle konuştu ve cine tutsak olan adamı özgür kıldı. Şeytan'a tutsak olan adam tekrar özgürlüğüne kavuştuğu için şaşkın bakışlarla bu olayı izleyen diğer insanların arasında çok mutlu görünüyordu. Kurtarıcı'nın ilahi gücüne cin bile tanıklık etti. SO 232.5
Adam kendisini kurtardığı için Allah'ı yüceltti. Şeytan'a olan tutsaklığı yüzünden çılgınca bakan gözleri, şimdi akıl ve minnettarlık dolu gözyaşları ile bakıyordu. Halkın şaşkınlıktan dili tutulmuştu. Konuşabilecek duruma gelir gelmez birbirlerine şöyle haykırdılar: “Herkes şaşıp kaldı. Birbirlerine 'bu nasıl şey?' diye sormaya başladılar. 'Yepyeni bir öğreti!... Kötü ruhlara bile yetkiyle buyruk veriyor. Onlar da sözünü dinliyorlar.'” SO 233.1
Adamın yaşamını çekilmez hale getiren durumu ve arkadaşlarına karşı korkunç bir tavır almasının sebebi, onun önceki yaşamı ile ilgi-liydi. Günahın zevklerine kendisini kaptırmıştı ve artık tamamen zevk ve sefa içinde yaşayacağını sanıyordu. 0 zamanlar, kendisinin, çevresine bu kadar zarar verebilecek ve kendi ailesine hakaret edecek biri olabileceğini aklından bile geçirmiyordu. Zamanını kimseye zarar vermeyen basit uğraşlarla harcayabileceğini sanıyordu. Fakat bir gün yolda yürürken, birden ayakları birbirine dolandı. Aşırılık ve uçarılık onun doğal davranışlarını bozdu ve Şeytan onun kontrolünü tamamen ele geçirdi. SO 233.2
Adam çok geç pişman oldu. Kaybettiği kişiliğini tekrar kazanmak için tüm servetini feda edeceği zaman, Düşman'ın tarafına geçti ve Şeytan, onun davranışlarını tamamen kendi kontrolü altına aldı. Ayartıcı onu birçok göz alıcı vaatle kandırdı; fakat zavallı adam onun kontrolüne girdiğinde, öfke dolu Düşman tüm zalimliğini gösterdi ve kötülüklerini acımasızca uyguladı. Kötülüğe teslim olan herkesin başına aynı felaketler gelecektir; onların baş döndürücü ve aldatıcı dünyasal zevkleri ve vaatleri, umutsuzluğun derin karanlığıyla ya da ruhun bir harabeye dönmesiyle son bulacaktır. SO 233.3
Çölde İsa'yı kandırmaya çalışan ve Kefernahumlu adamı kontrolüne alan kötü ruh, inançsız Yahudilerin kontrolünü de ele geçirdi. Fakat sözde imanlı görünerek onların İsa'yı reddetmelerini sağlamaya çalıştı. Onlar cine tutulan adamdan daha da çaresiz durumdaydılar. Çünkü İsa ya ihtiyaç duymuyorlardı ve bu yüzden Şeytan'ın gücünün kontrolüne daha kolay giriyorlardı. SO 233.4
İsa'nın halka kişisel olarak yardım ettiği dönem, Karanlığın Krallığı'nın güçlerinin en fazla etkili olduğu zamandı. Şeytan ve kötü melekleri, çağlardır insanların ruhlarının ve bedenlerinin kontrolünü ele geçirmeye, onları günaha teşvik etmeye ve acı çekmelerine sebep olmaya çalışmaktaydılar. Şeytan, tüm bu sefaletin tek sorumlusu olarak Allah'ı gösterdi. İsa, insanlara Allah'ın karakterini gösteriyordu. Şeytan'ın gücünü kırıyor ve O'nun tutsak ettiği insanlara özgürlüklerini geri veriyordu. Gökyüzünün yeni yaşamı ve sevgisi, insanların kalplerine ulaşıyordu ve kötülük Prensi, kendi krallığını ve egemenliğini kurmak için harekete geçti. Şeytan güçlerini topladı ve attığı her adımda İsa'ya karşı geldi. SO 234.1
Bu, doğruluk ve günah arasındaki son büyük savaşta da böyle o- lacaktır. Yeni yaşam, ışık ve güç, yükseklerden İsa'nın öğrencilerinin üzerine inerken, aşağıda yeni bir yaşam doğuyor ve Şeytan'ın ajanlarına güç veriyor. Şiddet her unsurun denetimini ele geçiriyor. Kötülüğün Prensi, asırlardır devam eden savaşta edindiği kurnazlıkla işini gizlilikle yürütür ve ışık meleği kılığında görünür, “sonraki zamanlarda bazıları aldatıcı ruhlara ve cinlerin öğretilerine kulak verecekler.”5 SO 234.2
İsa'nın zamanında İsrail'in liderlerinin ve öğretmenlerinin Şeytan a karşı koyacak güçleri yoktu. Kötü ruhlardan kendilerini korumalarını sağlayacak olan imkanları reddettiler. İsa'nın kötülük Prensi' yenmesi Allah'ın Söz'ü sayesinde oldu. İsrail'in liderleri, kendilerinin Allah'ın Söz'ünü uyguladıklarını iddia ediyorlardı; fakat onu sadece geleneklerini desteklemek ve kendi icatları olan kurallara uyulmasını sağlamak için inceliyorlardı. Kendi yorumlamalarıyla, Allah'ın asla belirtmediği türde düşünceler ileri sürdüler. SO 234.3
Onların yanlış yorumları, İsa'nın açıkladığı gerçekleri anlaşılamaz hale getirdi. Önemsiz konular hakkında gereksiz yere tartışmaya giriyorlardı ve uygulamada en önemli gerçekleri inkar ediyorlardı. Bu sadakatsizlik artarak devam etti. Allah Söz'ünün gücü etkisiz hale getirilmeye çalışıldı ve kötü ruhlar amaçlarına ulaşmak için tüm güçleriyle çalıştılar. SO 234.4
Tarih yinelenmektedir. Önlerindeki açık Kutsal Kitap'a ve onun öğretisine saygı duyduklarını iddia etmeleriyle, günümüzdeki dini liderlerin birçoğu Allah'ın Söz'ü olarak ona duyulan imanı yok etmektedir. Onlar, Allah'ın Söz'ünü incelerler ve kendi fikirlerini onun en net açıklamalarından daha üstün görürler. Allah'ın Söz'ü, onların elin- deyken hayat veren gücünü kaybeder. Sadakatsizlik ve kötülüklerin ortaya çıkmasının ve artmasının nedeni budur. SO 235.1
Şeytan, Kutsal Kitap'a duyulan imanı yok ettiğinde, insanları güç ve ışık için başka kaynaklara yöneltir. Böylece kendisini kabul ettirir. Kutsal Yazı'nın açık öğretisinden ve Allah'ın Kutsal Ruhu'nun ikna edici gücünden uzaklaşanlar, onların kontrolü altına girmek için cinleri davet etmiş olurlar. Kutsal Yazı hakkındaki yanlış fikirler ve yersiz eleştiriler, Rab'bimiz İsa Mesih'in izinden gittiklerini iddia ederi kiliselerde bile, destek kazanmak için eski putperestliğin günümüzdeki şekli olan ruhçuluk ve teozofıye yol açmaktadır. SO 235.2
Müjde'nin vaaz edildiği yerde bile kötü ruhların aracısı olan ajanlar sürekli iş başındadırlar. Birçok kişi bunlarla sadece merak ettiklerinden dolayı ilgilenirler; fakat insan gücünden daha fazlasının işlediğini görerek, kendilerininkinden daha güçlü bir iradenin kontrolüne girinceye dek sürekli kandırılırlar. Onun gizemli gücünden kaçamazlar. SO 235.3
Kişi bunlara karşı kendisini koruyamaz hale gelir. Artık kendisini günahtan koruyacak hiçbir şeye sahip değildir. Allah'ın Sözü'nün ve Kutsal Ruh'un verdiği buyruklar bir kez reddedildiğinde, hiç kimse kendisinin ne tür bir felaketle karşılaşacağını bilemez. Gizli günah ya da aşırı hırs, tıpkı Kefernahum'da cine tutulmuş adam gibi onu tutsak edebilir. Buna rağmen onun durumu umutsuz değildir. SO 235.4
Biz de İsa gibi, aynı şekilde Allah Sözü'nün gücüyle kötülükleri yenebiliriz. Biz istemedikçe, Allah bizim düşüncelerimizi kontrol etmez; fakat O'nun isteğini bilmek ve yerine getirmek istersek, O'nun vaatleri bizim olur. “Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak”6“Eğer bir kimse Allah'ın isteğini yerine getirmek istiyorsa, bu öğretinin Allah'tan mı olduğunu yoksa kendiliğimden mi konuştuğumu bilecektir.”7Bu vaatlere iman ederek herkes Şeytan'ın tuzaklarından ve günahın denetiminden kurtulabilir. SO 235.5
Herkes kendisinin üzerinde ne tür bir gücün hüküm süreceğini seçmekte serbesttir. Hiçbiri İsa'da kurtuluş bulamayacak kadar al- çalmamıştır ve kötü değildir. Cine tutulan adam dua yerine sadece Şeytan'ın sözlerini söyleyebildi; buna karşın söyleyemediği, fakat yüreğinde sakladığı sözler duyuldu. Yardıma ihtiyacı olan kişi bunu açık- layamasa bile, kendisine yardım edilecektir. Allah'ın Antlaşması'na bağlı kalmayı kabul edenler, Şeytan'ın gücüne ya da kendi güçsüzlük-lerine terk edilmezler. Kurtarıcı tarafından çağrılırlar. “Gücüme tutunsun ve benimle barış kursun.”8Karanlığın kötü güçleri bir kez kendi egemenlikleri altına aldıkları kişiyi kendi kontrolleri altında tutmak için mücadele edeceklerdir; fakat Allah'ın melekleri daha büyük bir güçle sürekli onlara karşı savaşacaktır. Rab şöyle der: “Güçlünün elinden kurbanı alınacak mı? ya da usulüne göre esir düşenler azat edilecekler mi?... Fakat Rab şöyle diyor: 'güçlünün de esirleri elinden alınacak, korkunç adamın ele geçirdiği mal kurtulacak. Çünkü seninle çekişenle ben çekişeceğim ve senin oğullarını ben kurtaracağım.'”9 SO 236.1
Havradaki insanların korkudan dili tutulurken, İsa biraz dinlenmek için Petrus'un evine çekildi; fakat buraya da bir gölge düşmüştü. Petrus'un karısının annesi çok ağır hastaydı ve yüksek ateş içinde yatıyordu. İsa onun hastalığını iyileştirdi. Kadın ayağa kalkıp İsa ve öğrencilerine hizmet etti. SO 236.2
İsa'nın görevi ile ilgili haberler Kefernahum'da hızla yayıldı. Rabbilerden çekindikleri için hiç kimse Sebt günü iyileşmek için gelmeye cesaret edemiyordu; fakat güneş ufukta kaybolduğunda halk evlerden, dükkanlardan, pazar yerlerinden İsa'nın kaldığı eve akın etti. Hastalar yataklar üzerinde getirildiler. Bastonlarına dayanarak ya da arkadaşlarına tutunarak, sendeleyerek Kurtarıcı'nın yanına geldiler. SO 236.3
Saatler ilerledikçe, O'nun yanına gelip gitmeye devam ettiler; çünkü onların hiçbiri ertesi gün sabah uyandıklarında Kurtarıcı'yı yanlarında bulabileceklerinden emin değildiler. Kefernahum'da böyle bir gün daha önce hiç yaşanmamıştı. Hastalıklarından kurtulan insanların sevinç çığlıkları tüm gökyüzünü sarmıştı. Onların mutlu olduğunu görmek İsa'yı memnun etti. Kendisine gelen insanların acı çektiklerine tanık olurken, onlara sağlık ve mutluluk verdiği için yüreği şefkat ve sevinçle doldu. SO 236.4
Acı çeken tek bir kişi kalmayıncaya dek onları iyileştirmeye devam etti. Gece geç saatlerde İsa'nın yanından ayrıldılar ve Şimon'un evine tekrar sessizlik çöktü. Fakat şehir hala uykudayken Kurtarıcı “gün doğmadan çok önce kalkarak, dışarı çıktı. İssız bir yere çekilerek orada dua etti.” SO 237.1
İsa'nın yeryüzündeki yaşamı böyle geçti. Evlerini ziyaret etmeleri ve dinlenmeleri için öğrencilerine sık sık izin verirdi; fakat onların dinlenmek üzere O'nu kendi çalışmalarından bir süre için uzaklaştırma çabalarını nazikçe reddederdi. Tüm gününü halkı eğiterek, hastaları iyileştirerek, körlerin görmesini sağlayarak ve açlık çeken insanları doyurarak geçiriyordu. Akşamları ya da sabah erkenden Babasıyla birlikte olmak için ıssız dağlara çekiliyordu. Çoğu kez geceyi duayla geçiriyordu. Gün doğarken de günlük işine geri dönüyordu. SO 237.2
Petrus ve arkadaşları sabah erkenden İsa'nın yanına geldiler. Kefernahum halkının O'nu aramakta olduğunu söylediler. Kendi halkının İsa'yı kabul etmekte gösterdiği isteksizlik, öğrencilerin büyük ölçüde hayal kırıklığına uğramalarına sebep oldu. Kudüslü yetkililer O'nu öldürmek için fırsat kolluyorlardı; kendi şehrinin halkı bile O'nu öldürmeye çalışmıştı; fakat Kefernahum halkı, O'nun gelişini sevinçle karşıladı. Öğrenciler yeniden ümitlendiler. Özgürlüğü seven Celileliler arasında O'nun ilahi krallığını destekleyecek insanlar bulunabilirdi; fakat onlar, şaşkınlık içinde İsa'nın şu sözlerini duydular: “Öbür kentlere de Allah'ın Egemenliğiyle ilgili müjdeyi yaymam gerek. Çünkü ben bunun için gönderildim.” SO 237.3
Kefernahum'u saran heyecanın etkisinden dolayı, görevinin asıl amacının halk tarafından göz ardı edilmesi tehlikesi vardı. İsa, sadece mucizeler yapan, hastalıkları iyileştiren biri olarak halkın ilgisini çekmekten memnun değildi. Onları, kurtarıcıları olarak kendisine çekmeye çalışıyordu. İnsanlar, O'nun dünyevi krallık kuracak bir kral olarak geldiğine inanma eğilimi içindeydiler. İsa insanların düşüncelerini dünyasal değerlerden ruhsal değerlere çekmeyi arzuluyordu. Dünyasal başarı tek başına O'nun için hiçbir değer taşımıyordu. SO 237.4
İsa'nın yaptığı harikulade işler insanları şaşırttı ve onlar Kurtarıcı'ya ilgi gösterdiler. İsa yaşamı boyunca hiçbir zaman kendisini zorla kabul ettirmeye çalışmadı. 'İnsanoğlu' dünyasal onura, konuma, zenginliğe ve yeteneğe itibar etmedi. İnsanların kendilerini yüceltmek ve başkalarının saygısını kazanmak için başvurduğu yöntemleri asla kullanmadı. Doğumundan asırlar önce O'nun hakkında şöyle peygam- berlik edildi: “Bağırmayacak, sesini yükseltmeyecek ve sesinin sokakta duyulmasını sağlamayacak._ Ezilmiş kamışı kırmayacak ve tüten fitili söndürmeyecek. Yargıyı gerçekleştirecek. Dünyada yargı pekişinceye kadar zayıflamayacak.”10 SO 237.5
Ferisiler, anlamsız törenleri ve aşırılıklarıyla halkla aralarında sınır oluşturmaya çalışıyorlardı. Dini, tartışma konusu haline getirerek amaçlarının ne olduğunu kanıtladılar. Mezhepler arasındaki tartışmalar ve anlaşmazlıklar gün geçtikçe arttı ve uzadı. Sokaklarda bilgili yasa yorumcularının öfkeli tartışmaları sık sık duyulur hale geldi. SO 238.1
İsa'nın yaşamı tüm bu olaylara tamamen zıttı. O'nun yaşamında gürültülü tartışmalar, gösteriş için yapılan ibadetler ve sadece başkalarının beğenisini kazanmak için yapılan hareketlere yer yoktu. İsa Tanrı'da gizliydi ve Tanrı, Oğlu'nun karakterinde kendisini gösterdi. İsa insanların düşüncelerini bu vahiye yönlendirmeyi ve ona saygı göstermelerini arzuluyordu. SO 238.2
Doğruluğun Güneşi sadece görkemli ve gösterişli bir şekilde göz kamaştırmak için dünyanın üzerine doğmadı. İsa ile ilgili olarak şöyle yazılıdır: “O'nun çıkması tan gibi gerçektir.”11Güneş, sessiz ve usulca dünyanın üzerine doğar, karanlığı yok eder ve hayatın devam etmesi için dünyayı uyandırır. Doğruluğun Güneşi de “kanatlarının altında şifa olarak doğmuştur.”12 SO 238.3