Sevgi öğretmeni
28. Levi - Matta
Filistin'deki Romalı yetkililerin arasında kendilerinden en çok nefret edilenler, vergi görevlileriydi. Yabancı bir güç tarafından kendilerinden vergi alınması Yahudilerin sürekli olarak öfkelenmesine yol açıyordu. Bu, onlara bağımsızlıklarını kaybettiklerini hatırlatıyordu. Vergi toplayan görevliler, sadece Roma'nın zulmüne hizmet etmekle kalmıyor, aynı zamanda halkın ödediği paraları kendi he-saplarına geçirip zengin oluyorlardı. Romalılara hizmet için bu görevi kabul eden bir Yahudi, vatan haini ve toplumun yüz karası olarak görülüyordu. SO 250.1
Ginesarlı dört öğrenciden sonra İsa'nın hizmetine çağrılacak olan Levi-Matta da bu gruptandı. Ferisiler, Matta'yı yaptığı işe göre yargılıyorlardı. Fakat İsa, bu adamda gerçeği kabul etmeye açık bir kalp gördü. Matta, Kurtarıcı'nın anlattığı dersleri dinlemişti. Kutsal Ruh onun günahkarlığını açığa çıkarırken, O, İsa'dan yardım dilemek istiyordu; fakat Rabbilerin dışlayıcı bir tutum sergilediklerini biliyordu ve Yüce Öğretmen'in kendisini fark edeceğini sanmıyordu. SO 250.2
İsa yoldan geçerken vergi görevlisi Matta'yı gümrük yerinde otururken gördü. O'na “ardımdan gel” dediğinde, Matta çok şaşırdı. Her şeyi bırakıp O'nun ardından gitti. Rahat yaşamının yerini yoksulluk ve sıkıntıların almasından şüphe ya da tereddüt etmedi. O'nun sözlerini dinlemek, işinde yardımcı olmak için İsa'yla birlikte olması, onun için yeterliydi. Bu, daha önce çağrılan öğrenciler için de böyleydi. İsa, Petrus ve arkadaşlarına kendisini takip etmelerini buyurduğunda, onlar teknelerinden ve ağlarından hemen ayrıldılar. Bu öğrencilerden bazıları geçimlerini sağlamak için onlara bağımlıydılar; fakat Kurtarıcı'nın davetini aldıklarında “nasıl yaşayacağım?” ya da “ailemin geçimini nasıl sağlayacağım?” diye tereddüt etmediler ve sormadılar. Çağrıya itaat ettiler ve İsa daha sonra onlara, “Ben sizi kesesiz, çarık- sız ve torbasız gönderdiğim zaman, herhangi bir eksiğiniz oldu mu?” diye sorduğunda, “Hiçbir eksiğimiz olmadı”1diye cevap verdiler. SO 250.3
Matta zengin haliyle, Andreas ve Petrus yoksul halleriyle aynı denemeden geçtiler; ve hepsi de aynı kutsallığı gösterdiler. Ağların balıkla dolup işlerinde başarılı oldukları ve eski yaşamlarının etkilerinin en güçlü olduğu anda, İsa, Müjde'nin diğer insanlara iletilmesi için göldeki öğrencilerin her şeyi bırakmalarını istedi. Böylece onların içinde aynı şekilde her ruhta bulunan en kuvvetli istek sınanmış olacaktı: dünyasal zenginlik mi, yoksa İsa'yla birlikte olma arzusu mu? SO 251.1
İlkelere uymak özverili olmayı gerektirir. Kişi tüm kalbiyle kendisini kutsal göreve adamadığı ve İsa'nın bilgisinin mükemmelliğini korumaya çalışmadığı sürece Allah'a hizmet etmekte başarılı olamaz. Allah'tan uzak duran kişi, O'nunla birlikte çalışanlardan çok daha az bir değer taşır. İsa'nın bize sunduğu büyük kurtuluşun değerini anladığımızda, İsa'nın yaşamında görülen fedakarlık, bizim yaşamımızda da görülecektir. O nereye giderse, onu sevinçle takip edeceğiz. SO 251.2
İsa'nın öğrencilerinden biri olması için Matta'ya yapılan çağrı büyük öfkeye neden oldu. Bir dini öğretmenin kendisine yardımcı olarak bir vergi görevlisini seçmesi dini, sosyal ve milli geleneklere hakaret sayılıyordu. Ferisiler önyargılı davranmaları için halkı kışkırtarak İsa'ya duyulan ilgiyi nefrete dönüştürmeyi umuyorlardı. SO 251.3
Vergi görevlileri arasında İsa'ya karşı büyük bir ilgi oluştu. Onların kalpleri de ilahi Öğretmen'e yöneldi. İsa'nın yeni öğrencisi olmanın sevincini yaşayan Matta, eski arkadaşlarını İsa'ya getirmek istiyordu. Bu nedenle arkadaşlarını ve diğer yakınlarını bir araya getirerek kendi evinde bir şölen düzenledi. Şölene gelenlerin arasında sadece vergi görevlileri değil, halk arasında itibar görmeyen ve çevrelerindeki acımasız kişiler tarafından hor görülen birçok kişi de vardı. SO 251.4
Şölen İsa'nın onuruna verildi ve O, bu daveti kabul etmekte tereddüt etmedi. İsa bunun şölendeki konuklar arasında bulunan Ferisileri kızdıracağım ve diğer insanların önünde kendisini riske atacağını çok iyi biliyordu; fakat başkalarının duydukları şüphe ya da getirdiği kısıtlamalar, O'nun davranışları üzerinde hiçbir şekilde etkili olmuyordu. Dış görünüş O'nun için önem taşımıyordu. O'nun kalbine hitap eden, yüreğinde yaşam suyuna susayan insandı. İsa vergi görevlilerinin masasında şeref konuğu olarak oturdu. Nezaketi ve in- sanlara olan sempatisi ile ağırbaşlılık örneği gösterdi; ve insanlar İsa'nın güvenini kazanmaya layık olmayı arzuladılar. O'nun sözleri gerçeğe susayan kalplere hayat veren ve kutsayan bir güç verdi. Toplumdan dışlanan bu insanlarda yeni duygular oluştu ve onlara yeni bir yaşam imkanı verildi. SO 251.5
Göğe yükselmesinden sonraya kadar İsa'yı tanımayan birçok kişi, bu tür toplantılarda O'nun öğretisiyle derinden etkilendi. Kutsal Ruh onların üzerine inip üç bin kişi bir gün içinde iman ettiğinde, onların arasında gerçeği ilk kez vergi görevlilerinin davetinde duyanlar vardı ve onlardan bazıları Müjde'nin habercileri oldular. İsa'nın şölende anlattıkları Matta için önemli bir dersti. Toplumdan dışlanan vergi görevlisi, attığı her adımda Efendisini yakından takip eden, O'nun en sadık öğrencilerinden biri oldu. SO 252.1
Rabbiler İsa'nın şölende olduğunu öğrendiklerinde, O'nu suçlama fırsatı buldular. Öğrencileri kışkırtarak ve onların önyargılı davranmalarına sebep olarak amaçlarına ulaşmaya karar verdiler. Bu şekilde onları İsa'dan uzaklaştırmayı umuyorlardı. Kaba ve nezaketsiz bir tutum sergileyerek, İsa'yı öğrencilere, öğrencileri de İsa'ya kötülediler. Bununla birlikte oklarını en etkili noktalara yönelttiler. Şeytan, gökyüzündeki isyandan beri amacına ulaşmak için bu tür yöntemler kullanmaktadır. İnsanların kendi aralarındaki anlaşmazlıklara ve onların Allah'tan uzaklaşmalarına sebep olmaya çalışmaktadır. SO 252.2
Kıskanç Rabbiler sordular: “Efendiniz neden gümrük vergisi toplayanlarla ve günahlılarla yemek yiyor?” SO 252.3
İsa, öğrencilerinin bu suçlamaya cevap vermelerini beklemeden, onlara bizzat kendisi cevap verdi: “Sağlamların değil, hastaların - hekime ihtiyacı var. Gidin de, 'Ben kurban değil, merhamet isterim' sözünün anlamını öğrenin. Çünkü ben doğru kişileri değil, günahkârları çağırmaya geldim.'” Vergi görevlilerinin ve diğer ulusların ruhsal hastalıklarından dolayı yok olduklarını düşünen Ferisiler, kendilerinin ruhsal bakımdan sağlıklı olduklarını iddia ettiler. Öyleyse asıl yardıma ihtiyacı olan halk sınıfına bir doktor gibi gitmek İsa'nın görevi değil miydi? SO 252.4
Fakat Ferisiler, kendilerini bu denli üstün görmelerine rağmen, aslında hor gördükleri insanlardan daha kötü durumdaydılar. Vergi görevlileri onlar kadar yobaz ve kibirli değildi. Bu yüzden onlar gerçeği kabul etmeye daha istekliydiler. İsa Rabbilere, “Gidin de 'Ben kurban değil, merhamet isterim' sözünün anlamını öğrenin” dedi. Böylece, Yahudi liderler, Allah'ın sözünü uyguladıklarını iddia etmelerine karşın, onun ne anlama geldiğini bilmediklerini gösterdiler. SO 252.5
Ferisiler bir an için sessiz kaldılar; fakat bu süre içinde İsa'ya olan nefret ve düşmanlıkları daha da arttı. Ayrıca Vaftizci Yahya'nın öğrencilerini arayıp İsa'ya düşman olmaları için onları kışkırtmak istediler. SO 253.1
Ferisiler Vaftizci'nin görevini kabul etmemişlerdi. Yalnızlık içinde geçen yaşamı, mütevazı davranışları ve kıyafetinden dolayı onu hor görüp tutucu bir kişi olarak ilan ettiler; çünkü Yahya onların ikiyüzlülüğünü kınadı. Onun sözlerini sürekli eleştirdiler ve halkı ona karşı kışkırtmaya çalıştılar. Allah'ın Ruh'u onların günahlı olduklarını göstererek başkalarını hor gören bu insanlar üzerinde etkili olmaya çalıştı; fakat onlar Allah'ın bu önerisini reddettiler ve Yahya'nın kötü ruhlara bağımlı olduğunu iddia ettiler. SO 253.2
İsa onlarla aynı masada yemek yiyerek insanlarla bütünleştiğinde, O'nu yeme ve içmeye düşkün biri diye suçladılar. Asıl suçlu olanlar kendileriydi. Allah'ın yanlış tanıtıldığı ve Şeytan'ın, O'nun gerçek yüzünü, kendi özellikleriyle maskelemeye çalıştığı gibi, kalpleri kötülük dolu olan bu insanlar Rab'bin elçilerinin kılığına girmeye çalıştılar. SO 253.3
Ferisiler, İsa'nın, karanlıkta kalmış insanlara ışık getirmek için onlarla yemek yediği gerçeğini kabul etmek istemiyorlardı. İlahi Öğretmen'in söylediği her sözün, Allah'ı yücelten ürünlerin filizlenmesini sağlayacak olan hayat veren tohumlar olduğunu görmek istemiyorlardı. Işığı kabul etmemekte kararlıydılar; Vaftizci'nin görevine karşı olmalarına rağmen, bu kez onun öğrencileriyle dostluk kurmaya çalıştılar. Onlarla İsa'ya karşı işbirliği yapacaklarını umuyorlardı. İsa'nın eski geleneklere hiç uymadığını iddia ettiler; ve Yahya'nın temiz imanını, İsa'nın vergi görevlileriyle ve günahlılarla yemek yemesi ile karşılaştırdılar. SO 253.4
Yahya'nın öğrencileri bu kez çok üzüldüler. Bu, Yahya'nın mesajı ile İsa'yı ziyaret etmelerinden önce oldu. Çok sevdikleri öğretmenleri hapisteydi ve günleri yas içinde geçiyordu. İsa'nın, Yahya'yı kurtarmak için hiçbir çaba harcamadığını ve hatta onun öğretilerinin gözden düşmesine bile neden olduğunu düşünüyorlardı. Yahya Allah tarafından gönderildiyse, İsa ve öğrencileri niçin bu kadar farklı davranıyorlardı? SO 253.5
Yahya'nın öğrencileri, İsa'nın görevini tam olarak anlayamadılar. Ferisilerin kendi iddialarında haklı olabileceklerini düşündüler. Rabbiler tarafından çıkarılan kurallara uydular ve onların yasasının kendilerini haklı çıkarmasını ümit ettiler. Oruç Yahudiler tarafından Allah'a bağlılık hareketi olarak tutulurdu. Onların arasında en tutucu olan, haftada iki gün oruç tutardı. İsa'ya gelip şu soruyu sorduklarında Ferisiler ve Yahya'nın öğrencileri oruç tutuyorlardı: “Niçin senin öğrencilerin de bizimle birlikte oruç tutmuyor?” İsa son derece nazik bir şekilde cevap verdi. Onların yanlış oruç anlayışını düzeltmeye çalışmadı. Sadece kendi görevi ile ilgili gerçeği onlara göstermeye çalıştı. Bunu, Yahya'nın, kendisine olan tanıklığı için kullandığı bir benzetme ile açıkladı: “Gelin kiminse, güvey odur. Ama güveyin yanında duran ve onu dinleyen dostu onun sesini işitince çok sevinir. İşte benim sevincim böylece tamamlandı.”2İsa'nın anlattığı örneği dinlerken, Yahya'nın öğrencileri O'nun söylediği sözleri hatırladılar: “Güvey aralarında olduğu sürece davetliler oruç tutar mı hiç?” SO 253.6
Gökyüzünün Prensi kendi halkının arasındaydı. Allah'ın en yüce armağanı dünyaya verilmişti. Yoksullara sevinç geldi; çünkü İsa onları kendi krallığının mirasçısı yapmaya gelmişti. Zenginlere sevinç geldi; çünkü İsa onlara yersel değil, sonsuz zenginlikler kazanmayı öğretecekti. Cahillere sevinç geldi; çünkü İsa onların kurtuluşu anlamalarını sağlayacaktı. Bilgelere sevinç geldi; çünkü İsa onlara şu ana kadarki bildiklerinden çok daha derin sırlar açacaktı. Dünyanın yaratılışından beri gizlenen gerçekler, Kurtarıcı'nın görevi ile insanlara açılacaktı. SO 254.1
Vaftizci Yahya Kurtarıcı'yı gördüğünde çok sevinmişti. Gökyüzünün Hakimi ile yürüme ve O'nunla konuşma ayrıcalığını yaşayan öğrenciler için bu ne büyük bir sevinçti! Bu onların oruç ya da yas tutmalarını gerektiren bir zaman değildi. Karanlıkta ve ölümün gölgesinde yaşayan insanlara ışık getirebilmek ve O'nun görkeminin ışığını almak için kalplerini açmalıydılar. SO 254.2
İsa'nın sözleri onların önünde aydınlık bir yaşamın portresini çizdi; fakat bunun ötesinde, sadece O'nun görebildiği koyu bir karanlık vardı: “Ama güveyin onlardan alınacağı günler gelecek. İşte o zaman oruç tutacaklar.” Efendilerine ihanet edildiğini ve O'nun çarmıha gerildiğini gördüklerinde, öğrenciler oruç ve yas tutacaklardı. İsa onlara yukarıdaki odada söylediği son sözlerde şöyle dedi: “'Kısa bir süre sonra beni görmeyeceksiniz; yine kısa süre sonra beni görecek-siniz' dedim. Birbirinizle bu sözü mü tartışıyorsunuz? Size doğrusunu söyleyeyim, siz ağlayıp yas tutacaksınız, dünya ise sevinecektir. Kederleneceksiniz, ama kederiniz sevince dönüşecektir.”3 SO 254.3
İsa ölümden dirildiği zaman onların kederi sevince dönüşecekti. Göğe yükselmesinden sonra, bedeniyle yeryüzünde olmayacaktı; fakat onları teselli eden Tanrı aracılığıyla yine onlarla birlikte olacaktı ve onlar zamanlarını sadece yas tutmak için harcamayacaklardı. Şeytan'ın istediği de buydu. Şeytan onların dünyaya kandırıldıkları ve hayal kırıklığına uğradıkları izlenimini yaymalarını arzuluyordu; fakat onlar, iman içinde İsa'nın Başrahiplik görevini yaptığı Göksel Tapınağa bakacaklar ve O'nun varlığının ışığıyla sevinçle dolan kalplerini Kutsal Ruh'a açacaklardı. Fakat karanlık krallığının liderleri ve bu dünyaya hükmedenler ile olan mücadelelerinde, onları türlü aldatmacalar ve zorluklarla dolu günler bekliyordu. İsa onların yanında değilken ve kendilerine teselli veren Allah'ın varlığını fark edemediklerinde oruç tutmaları daha uygun olurdu. SO 255.1
Ferisiler şekilci törenleri ve ibadetleriyle kendilerini sürekli üstün görmeye çalıştılar. Kalpleri nefret ve kıskançlıkla doluydu. “İşte siz, kavga ve çekişme için, kötülük yumruğu vurmak için ve sesinizin yüksekte duyulmasını sağlamak için oruç tutuyorsunuz. Bugün öyle oruç tutmuyorsunuz ki, yüksek yerde sesiniz duyulsun. Benim seçtiğim oruç, insanın canını alçaltacağı gün, böyle mi olur? Saz gibi başını eğmek ve altına çul ve kül sermek mi? Buna mı oruç ve Rab'bin kabul ettiği gün diyorsunuz?”4 SO 255.2
Gerçek oruç formalite gereği yapılan bir ibadet değildir. Kutsal Yazı Allah'ınm\ “kötülük zincirlerini açmak, boyunduruk bağlarını çözmek, tutsaklan özgürlüğüne kavuşturmak ve her boyunduruğu kırmak için”, “açlar uğruna kendini feda etmek ve yoksulların gereksinimini karşılamak” için buyurduğu orucu tanımlar.5İsa'nın görevinin amacı böylece açığa çıkar. O'nun tüm yaşamı dünyayı kurtarmak için kendisini feda etmesidir. Çöldeki denenmesinde oruç tutarak ya da Matta'nın davetinde vergi görevlileriyle yemek yiyerek, kaybolanlar için kendi hayatını veriyordu. Sadakatli olmak, sadece yas tutmayla, mütevazı davranmayla ya da bazı fedakarlıklarda bulunmayla değil, aynı zamanda, kişinin kendisini tamamen Allah'ın ve O'na iman eden insanların hizmetine adamasıyla olur. SO 255.3
İsa, Yahya'nın öğrencilerine verdiği cevaba bir örnekle devam etti: “Hiç kimse eski bir giysiyi çekmemiş bir kumaş parçasıyla yamamaz. Yoksa yeni yama eski giysiden kopar ve yırtık daha da kötü duruma gelir.”6Vaftizci'nin mesajına gelenekler ve bir takım yanlış inançlar karıştırılmamalıydı. Yahya'nın imanına Ferisilerin kibrini karıştırmaya çalışmak, onlarla Yahya'nın arasındaki farkın daha da büyümesine yol açacaktı. SO 256.1
Ferisilerin şekilcilikleri, İsa'nın öğretileriyle de bütünleşemezdi. İsa, Yahya'nın öğretisi ile ortaya çıkan boşluğu doldurmak için gelmedi. O, eski ve yeni arasındaki farkı daha da belirgin hale getirecekti. Mesih daha sonra gerçeği şu örnekle açıkladı: “Hiç kimse yeni şarabı eski tulumlara doldurmaz. Yoksa şarap tulumları patlatır, şarap da tulumlar da mahvolur. Yeni şarap yeni tulumlara doldurulur.”7Yeni şarabı saklamak için fıçı olarak kullanılan tulumlar bir süre sonra kuruyup sertleşirler ve bu iş için kullanılmaz hale gelirler. İsa bu örnekle Yahudi liderlerin durumunu açıkladı. Hahamlar, din bilginleri ve yöneticiler, törenler ve gelenekler konusunda sabit fikirliydiler. Kalpleri İsa'nın onları tanımlamak için kullandığı şarap tulumları gibi sertleşmişti. Dini, yasalara göre uygulamaktan yana görünmeye çalışıp bundan hoşnut olurlarken, gökyüzünün yaşayan gerçeğini uygulayan kişiler olmaları imkansız hale geldi. Kendi doğruluklarının her şey için yeterli olduğunu düşünüyorlardı ve dinlerinde yenilik yapılmasına karşıydılar. Allah'ın insanlara olan iyi niyetini kendileri için doğal olan bir şey olarak gördüler. Yaptıkları iyi işlerden dolayı bunu kendi meziyetleri olarak gördüler. Sevgi ile işleyen ve insanı arındıran iman, Ferisilerin, insanların kendi buyruklarından ve şekilci törenlerden oluşan dini ile bütünleşemezdi. Ferisilerin, İsa'nın öğretilerini kendilerinin usul ve gelenekleri ile bütünleştirme çabaları sonuç vermeyecekti. Allah'ın asıl gerçeği, mayalanan şarap gibi, Ferisi geleneklerinin şarap tulumlarını parçalayacaktı. SO 256.2
Ferisiler, kendileri çok zeki oldukları için hiç kimseden bilgi almaya, çok dürüst oldukları için kurtarılmaya ve çok onurlu oldukları için İsa tarafından onurlandırılmaya ihtiyaçları olmadığını düşünü- yorlardı. Kurtarıcı, gökyüzünün mesajını alacak başka insanlar bulmak için onlardan uzaklaştı. İsa eğitimsiz balıkçılarda, gümrük yerindeki vergi görevlilerinde, Samiriyeli kadında ve kendisini sevinçle dinleyen halkın içinde, yeni şarabı için fıçılar buldu. Allah'ın kendilerine gönderdiği ışığı memnuniyetle kabul eden kişiler, Müjde'nin yayılmasında aracı olurlar. Onlar, O'nun gerçeğinin bilgisini dünyaya ileten elçilerdir. Halkı, İsa'nın lütfü ile O'nun yeni fıçıları olduğunda, İsa, onları yeni şarapla dolduracaktır. SO 256.3
İsa'nın öğretisi yeni şarap ile temsil edildi; fakat bu aslında yeni bir öğreti değil, başlangıçtan beri öğretilenin tekrar açıklanmasıydı. Allah'ın gerçeği, Ferisiler için artık gerçek önemini ve güzelliğini kaybetmişti. İsa'nın öğretisi onlar için her bakımdan yeniydi ve onlar tarafından tanınmadı ve kabul edilmedi. SO 257.1
İsa, gerçeğe duyulan arzuyu yok eden ve onun fark edilmesini engelleyen yanlış öğretinin gücünü işaret etti; “Eski şarabı içmeye alışık olan yenisini hemen istemez; çünkü o, eskisinin daha iyi olduğunu söyler.” Öncüler ve peygamberler vasıtasıyla dünyaya açıklanan tüm gerçekler, İsa'nın sözlerinde yeni bir ışık ile parladılar; fakat din yorumcuları ve Ferisiler, bu yeni kıymetli şarabı hiç arzulamıyorlardı. Eski gelenekleri, alışkanlıkları ve usulleri bırakıncaya kadar, İsa'nın öğretileri için onların kalplerinde ve düşüncelerinde yer yoktu. Anlamsız formalitelere bağlı kalarak, yaşayan gerçekten ve Allah'ın gücünden uzaklaştılar. SO 257.2
Bu, Yahudi milletinin yıkılışının kanıtıydı ve bu aynı zamanda günümüzde birçok insanın da aynı şekilde yıkılışının kanıtı olacaktır. Bugün binlerce kişi hala, İsa'nın Matta'nın davetinde kınadığı Ferisilerin yaptığı aynı hataları yapmaktadır. Kendi sabit fikirlerinden ya da önyargılarından vazgeçmek yerine, birçoğu Allah'ın ışığından gelen gerçeği reddediyorlar. Kendi benliklerine ve akıllarına aşırı derecede güven duyuyorlar ve ruhsal bakımdan yoksul olduklarının farkına varamıyorlar. Yaptıkları bazı önemli işler sayesinde kurtarılacaklarını iddia ediyorlar. Kibirli davranışlarıyla bir yere varamayacak-larını anladıklarında, kendilerine önerilen kurtuluşu reddediyorlar. SO 257.3
Katı kurallar ile uygulanmaya çalışılan bir din insanları asla İsa'ya yöneltemez; çünkü böyle bir din, sevgiden ve iman ruhundan yoksundur. Sürekli kendisinin haklı olduğunu düşünen ve kendisini başkalarından üstün gören bir kişi, oruç tutup dua etse bile Allah'ın gözünde asla iyi bir yer edinemez. İbadet etmek için oluşturulan kutsal birlik, dini törenlere katılmak, mütevazı görünmek, abartılı kurbanlar sunmak, bunları yapan kişinin, dürüst bir kişiliğe sahip olduğu için kendisini gökyüzüne girmeyi hak eden biri olarak gördüğünü gösterir. Fakat bunların hepsi bir kandırmacadır. Kendi yaptıklarımızla asla kurtuluşa ulaşamayız. SO 257.4
İsa'nın zamanında yaşanan olaylar, günümüzde hala yaşanmaktadır. Ferisiler ruhsal bakımdan yoksul olduklarının farkında değildirler. Onlara şu mesaj gelir: '“Zenginim, zenginleştim ve hiçbir şeye ihtiyacım yok' diyorsun; fakat zavallı ve acınacak durumda, yoksul, kör ve çıplak olduğunu bilmiyorsun. Zengin olasın diye benden ateşle arıtılmış altın, giyinip çıplaklığının ayıbını örtesin diye beyaz giysiler satın almanı salık veriyorum.”8İman ve sevgi, ateşte denenen altındır; fakat birçok kişi bu altını ve kendilerine sunulan bu hâzineyi kaybet-mişlerdir. İsa'nın doğruluğu onlar için hiç giyilmemiş bir elbise ve suyundan hiç içilmemiş bir pınardır. Onlara şöyle denir: “Ne var ki, sana karşı bir sitemim var. Başlangıçtaki sevginden uzaklaştın. Bunun için nereden düştüğünü hatırla, tövbe et ve başlangıçta yaptığın işleri sürdür. Eğer tövbe etmezsen sana gelir ve kandilliğini yerinden kaldırırım.9 SO 258.1
“Senin kabul ettiğin kurban alçak gönüllü bir ruhtur. Alçakgönüllü ve pişman bir yüreği hor görmezsin, ey Allah'ım.”10Kişi tam anlamıyla İsa'ya inanmadan önce kibrinden tamamen vazgeçmelidir. Kibir bırakıldığında, Rab insanı adeta yeniden yaratır. Yeni şarap yeni fıçılara doldurulur. İsa'nın sevgisi, kendisine inanan kişiye yeni bir yaşam sağlar. İmanımızın kaynağı olan Kişi'ye inanan insanların karakteri İsa'nın karakterine benzer. SO 258.2
Bu bölüm Matta 9:9-17; Markos 2:14-22 ve Luka 5:27-39'a dayanmaktadır. SO 258.3