Elçilerin İşleri

12/60

10—İlk Hristiyan Şehit

[Bu bölüm, Elçilerin İşleri 6:8-15 ayetleri ve 7. bölüme dayanmaktadır.]

Yedi görevlinin önde geleni olan İstefanos, derin bir takvaya ve büyük imana sahip bir adamdı. Doğuştan Yahudi olmasına rağmen Grek dilini biliyordu ve Greklerin adetlerine ve görgüsüne aşinaydı. Bu sayede müjdeyi Helenist Yahudi- lerin 1havralarında vaaz etme fırsatı bulmuştu. Mesih’in davasında çok etkindi ve imanını cesaretle duyuruyordu. Bilgili hahamlar ve yasa uzmanları onunla topluluk önünde tartışmaya girerek, kendilerinden emin bir şekilde kolay bir zafer bekliyorlardı. Ancak “onun bilgeliğine ve aracılığıyla konuş-muş olduğu Ruh’a karşı koyamıyorlardı” (Kİ). Yalnızca Kutsal Ruh’un gücüyle konuşmakla kalmıyordu, fakat peygamberlik sözlerinin öğrencisi olduğu ve yasaya dair tüm konularda bilgili olduğu da belliydi. İleri sürdüğü gerçekleri ustalıkla savunuyor, karşıtlarını kesin bir yenilgiye uğratıyordu. Şu vaat onun için yerine geliyordu: “Buna göre kendinizi nasıl savunacağınızı önceden düşünmemekte kararlı olun. Çünkü ben size öyle bir konuşma yeteneği, öyle bir bilgelik vereceğim ki, size karşı çıkanların hiçbiri buna karşı direnemeyecek, bir şey diyemeyecek” (Luka 21:14, 15). EI 83.1

Rahipler ile yöneticiler İstefanos’un vaazına eşlik eden gücü gördüklerinde, şiddetli bir nefretle doldular. Sunduğu kanıtlara boyun eğmek yerine, onu öldürerek sesini susturmaya karar verdiler. Yahudilerin yasayı kendi elleriyle uyguladıkları ve tutukluları kendi ulusal geleneklerine göre yargılayıp, mahkûm ve idam ettikleri durumlarda, Romalı yetkililere ses çıkarmamaları için birkaç kez rüşvet vermişlerdi. İstefanos’un düşmanları kendilerini tehlikeye atmadan böyle bir yolu yeniden izleyebileceklerinden şüphe etmiyorlardı. Olabilecek şeylerin riskini almaya karar verdiler ve böylece İstefanos’u yakalayarak yargılamak için Sanhedrin heyetinin huzuruna getirdiler. EI 84.1

Tutuklunun tezlerini çürütmek amacıyla çevre ülkelerden bilgili Yahudiler çağırılmıştı. Tarsuslu Saul oradaydı ve İstefanos’a karşı ön saflarda durmuştu. Halkı İstefanos’un aldatıcı ve tehlikeli öğretileri vaaz ettiğine ikna etmek için davaya belagatin ağırlığını ve hahamların mantığını uygulamıştı; fakat İstefanos’un şahsında Allah’ın müjdeyi diğer uluslara yaymaktaki amacını tam olarak anlamış birisiyle karşılaştı. EI 84.2

Rahipler ile yöneticiler İstefanos’un açık ve sakin bilgeliğiyle başa çıkamadıklarından, onu başkalarına ibret olsun diye cezalandırmaya karar verdiler; böylece intikam hisleriyle dolu nefretlerini tatmin ederlerken, bir taraftan da korku yoluyla başkalarını onun inancını benimsemekten caydıracaklardı. Onun tapınağa ve yasaya karşı küfürlü sözler söylediğini işittiklerine dair yalancı tanıklık yapmak üzere şahitler tutuldu. EI 84.3

Bu tanıklar ” ‘Nasıralı İsa burayı yıkacak, Musa’nın bize emanet ettiği töreleri de değiştirecek’ dediğini duyduk” dediler. EI 84.4

İstefanos küfür suçlamasına karşılık vermek üzere yargıçlarıyla yüz yüze geldiğinde, çehresinde kutsal bir ışık parladı ve “Kurul’da oturanların hepsi, İstefanos’a baktıklarında yüzünün bir melek yüzüne benzediğini gördüler.” Bu ışığı gören pek çok kişi titreyerek yüzünü örttü, fakat yöneticilerin inatçı inançsızlığı ve önyargısı kırılmadı. EI 85.1

İstefanos, kendisine yöneltilen suçlamaların doğru olup olmadığı sorulduğunda, savunmasına konsey salonunda çınlayan net ve etkileyici bir sesle başladı. Kurulu adeta büyüleyen sözlerle, Allah’ın seçilmiş halkının tarihini anlatmaya başladı. Yahudi sistemini ve onun şimdi Mesih aracılığıyla açığa çıkan ruhsal yorumunu iyice bildiğini gösterdi. Musa’nın Mesih’i önceden bildiren sözlerini tekrarladı: “Allahınız Rab size kardeşlerinizin arasından benim gibi bir peygamber kaldıracak, onu dinleyeceksiniz” (Kİ). 2 Kendisinin Allah’a ve Yahudi imanına bağlı olduğunu açıkça belli ederken, bir taraftan da Yahudilerin kurtuluş için güvendikleri yasanın İsrail’i putperestlikten kurtaramadığını gösterdi. İsa Mesih’in tüm Yahudi tarihiyle bağını ortaya koydu. Süleyman tarafından tapınağın inşa edilmesine, ve hem Süleyman’ın hem Yeşaya’nın sözlerine atıfta bulundu: “Oysa en yüce Olan, elle yapılmış tapınaklarda oturmaz; peygamberin dediği gibi: ‘Gök benim tahtım ve yer ayaklarımın basamağıdır; siz bana nasıl ev yapacaksınız? Rab diyor; ya da benim rahatımın yeri neresidir? Bütün bu şeyleri Benim ellerim yapmadı mı?” (Kİ). 3 EI 85.2

İstefanos bu noktaya geldiğinde, halk arasında kargaşa çıktı. Mesih’in peygamberlik sözleriyle bağlantısını kurduğunda ve tapınaktan böylece bahsettiğinde, dehşete düşmüş gibi yapan rahip giysisini yırtı. İstefanos için bu hareket, sesinin çok geçmeden sonsuza dek susturulacağını gösteren bir işaretti. Sözlerinin karşılaştığı direnci gördü ve son tanıklığını vermekte olduğunu anladı. Vaazının ortasında olmasına rağmen, ani bir şekilde bağlayarak bitirdi. EI 85.3

Takip etmekte olduğu tarihsel olaylar zincirinden birdenbire ayrılarak, öfkeli yargıçlarına döndü ve şöyle haykırdı: “Ey sert enseli, yürekleri ve kulakları sünnetsiz olan sizler! Siz her zaman Kutsal Ruh’a karşı direniyorsunuz; atalarınızın ettiği gibi siz de ediyorsunuz. Atalarınız peygamberlerin hangisine zulmetmediler ki? Ve salih Olan’ın gelişi hakkında önceden bildirenleri öldürdüler; şimdi siz, O’nun ele verenleri ve katilleri oldunuz. Siz ki, meleklerin düzenlemesiyle Yasa’yı aldınız ve tutmadınız” (Kİ). EI 85.4

Bununla birlikte, rahipler ve yöneticiler öfkeden kendilerini kaybettiler. İnsandan ziyade yırtıcı hayvanlar gibi davranarak, dişlerini gıcırdatıp İstefanos’un üzerine yürüdüler. Tutuklu, çev-resindeki zalim yüzlerden kaderini okudu; fakat sendelemedi. Onun için ölüm korkusu yoktu. Onun için öfkeli rahiplerin ve kışkırtılmış kalabalığın korku verici bir yanı yoktu. Önündeki sahne görüşünden yok olup gitti. Ona göğün kapıları aralanmıştı, ve baktığında Allah’ın saraylarının görkemini gördü, ve Mesih, sanki tahtından henüz kalkmış gibi, kendi kulunu gözetmek için hazır bekliyordu. İstefanos, zafer sözleriyle “İşte,” diye haykırdı, “göklerin açıldığını ve İnsanoğlu’nun Allah’ın sağında durmakta olduğunu görüyorum” (Kİ). EI 86.1

Gözlerinin gördüğü görkemli sahneyi tanımladığında, ona zulmedenler buna daha fazla dayanamadılar. Sözlerini duymamak için kulaklarını tıkayarak ve yüksek sesle bağırarak, birlik halinde onun üzerine koştular ve “onu kentten dışarı at[tılar].” “Stefanos, ‘Ya Rab İsa, ruhumu al’ derken ve dua ederken onu taşladılar. Ve diz çöküp yüksek sesle, ‘Ya Rab, bu günahı onlara yükleme’ diye bağırdı. Ve bunu söyleyince uyudu.” EI 86.2

İstefanos için hiçbir yasal hüküm verilmemişti, ancak Romalı yetkililere davayı araştırmamaları için büyük tutarlarda rüşvet verildi. EI 86.3

İstefanos’un şehitliği buna tanık olan herkes üzerinde derin bir etki bırakmıştı. Yüzü üzerindeki Allah’ın mührünün hatırası; duyanların kalbinin derinliklerine dokunan sözleri, tanık olanların zihinlerinde yer etti ve duyurduğu gerçeğe tanıklıkta bulundu. Ölümü kilise için acı bir denemeydi, fakat sonuç olarak şehidin imanı ile sebatkârlığını, ve çehresine vuran görkemi aklından çıkaramayan Saul ikna oldu. EI 87.1

İstefanos’un yargılanma ve ölüm sahnelerinde, Saul çılgınca bir gayretle dolu gibi görünüyordu. Daha sonra, İstefanos’un tam insanlar tarafından alçaltıldığı zamanda Allah tarafından şereflendirildiği şeklindeki gizli kanaati, onu öfkelendirdi. Saul Allah’ın kilisesine zulmetmeye devam etti, onları arayıp buldu, evlerinde yakaladı ve hapsedilip öldürülmeleri için rahipler ile yöneticilere teslim etti. Bu zulmü devam ettirmekteki gayreti, Yeruşalim’deki Hristiyanlara dehşet saçtı. Romalı yetkililer zalim işi durdurmak için hiçbir çaba göstermediler ve Yahudilerin dostluğunu ve beğenisini kazanmak için gizlice onlara yardım ettiler. EI 87.2

İstefanos’un ölümünden sonra, Saul olayda oynadığı rolden dolayı Sanhedrin heyetine üye olarak seçildi. Bir süre için, Şeytan’ın elinde onun Allah’ın Oğlu’na karşı isyanını sürdürebilmesi için güçlü bir araç oldu. Ancak çok geçmeden bu acımasız zalim, şimdi yıkmakta olduğu kilisenin gelişmesi için çalışacaktı. Şeytandan daha Kudretli Biri, şehit edilen İstefanos’un yerini alması, kendi adı için vaaz etmesi ve acı çekmesi, ve kendi kanıyla gerçekleştirilen kurtuluşun haberini dört bir yana yayması için Saul’u seçmişti. EI 87.3