Elçilerin İşleri
50—Ölüme Mahkûm
Pavlus’un Nero’nun huzurundaki son duruşmasında im-
parator elçinin sözlerinden o kadar derinden etkilenmişti ki, davanın karara bağlanmasını erteleyerek Allah’ın suçlanmış hizmetkârını ne akladı ne de mahkûm etti. Ancak imparatorun Pavlus’a karşı garezi çok geçmeden geri döndü. Hristi- yanlık dininin, imparatorun ev halkı arasında dahi, yayılışını kontrol altına alamamanın kızgınlığıyla, makul bir bahane bulunur bulunmaz elçinin öldürülmesi gerektiğine karar verdi. Çok geçmeden Nero, Pavlus’u şehit olarak ölüme mahkûm eden kararı bildirdi. Bir Roma vatandaşına işkence edilemeyeceği için, başının kesilmesine karar verildi. EI 441.1
Pavlus infaz yerine gizlice götürüldü. Birkaç izleyicinin hazır bulunmasına izin verildi; zira ona zulmedenler, etkisinin ulaştığı boyuttan telaşa kapılarak, ölümünün sahneleri sayesinde Hristiyanlığa mühtediler kazanılabileceğinden korkuyorlardı. Fakat ona eşlik eden katı yürekli askerler dahi sözlerini dinlediler ve ölümün karşısında güler yüzlü, hatta sevinçli olduğunu hayretle gördüler. Şehit oluşuna tanıklık edenlerden bazıları için, onun katillerine karşı gösterdiği bağışlayı- cılık ruhu ve Mesih’e son ana dek sarsılmayan güveni, hayata götüren hayat kokusu oldu. Pavlus’un ilan ettiği Kurtarıcı’yı birden fazla kişi kabul etti ve çok geçmeden imanlarını korkusuzca kendi kanlarıyla mühürlediler. EI 441.2
Pavlus’un hayatı, son saatine kadar, Korintlilere söylediği sözlerin doğruluğuna tanıklık etti: ” ‘Işık karanlıktan parlayacak’ diyen Tanrı, İsa Mesih’in yüzünde parlayan kendi yüceliğini tanımamızdan doğan ışığı bize vermek için yüreklerimizi aydınlattı. Üstün gücün bizden değil, Tanrı’dan kaynaklandığı bilinsin diye bu hazineye toprak kaplar içinde sahibiz. Her yönden sıkıştırılmışız, ama ezilmiş değiliz. Şaşırmışız, ama çaresiz değiliz. Kovalanıyoruz, ama terk edilmiş değiliz. Yere yıkılmışız, ama yok olmuş değiliz. İsa’nın yaşamı bedenimizde açıkça görülsün diye İsa’nın ölümünü her an bedenimizde taşıyoruz” (2. Korintliler 4:6-10). Yeterliliği kendisinde değil, canını dolduran ve her düşünceyi Mesih’in iradesine bağımlı kılan ilahî Ruh’un varlığında ve aracılığındaydı. Peygamber şöyle beyan ediyor: “Sana güvendiği için düşüncelerinde sarsılmaz olanı tam bir esenlik içinde korursun” (Yeşaya 26:3). Pavlus’un yüzünde açığa vurulan göksel huzur, müjdeye pek çok can kazandırdı. EI 442.1
Pavlus yanında göğün atmosferini taşıyordu. Onunla birlikte olan herkes, Mesih’le birliğinin etkisini hissediyordu. İlan ettiği gerçeği kendi hayatının örneklemiş olması, vaazlarına ikna edici bir güç veriyordu. Gerçeğin gücü burada yatar. Kutsal bir yaşamın üzerinde çalışılmamış, bilinç dışı etkisi, Hristiyanlıktan yana verilebilecek en ikna edici vaazdır. Tartışma tezi, karşı konulamaz dahi olsa, yalnızca düşmanlık yaratabilir; oysa dindar bir örneklik tamamen karşı konulması imkânsız bir güce sahiptir. EI 442.2
Elçi, önyargılarla ve nefretle ve zulümle başa çıkmak için geride bırakmak üzere olduğu kişiler için duyduğu kaygı yüzünden, yaklaşmakta olan kendi sıkıntılarını gözden kaçırdı. İnfaz yerine giderken kendisine eşlik eden birkaç Hristiyanı, doğruluk uğruna zulüm gören kişilere verilen vaatleri tekrarlayarak, güçlendirmeye ve cesaretlendirmeye çalıştı. Onlara, Rabb’in denenen ve sadık çocuklarına ilişkin söylediği tüm şeylerden hiçbirinin boşa çıkmayacağına dair güvence verdi. Bir süreliğine çeşitli ayartılar nedeniyle kasvet içinde olabilir; dünyasal rahatlıklardan yoksun kalabilirlerdi; fakat “kime inandığımı biliyorum. O’nun bana emanet ettiğini o güne dek koruyacak güçte olduğuna eminim” diyerek, kalplerini Allah’ın sadakatiyle cesaretlendirebilirlerdi (2. Timoteos 1:12). Çok yakında denenme ve ızdırap gecesi bitecek ve selametin ve tam günün şafağı sökecekti. EI 442.3
Elçi büyük ahirete bakıyordu, belirsizlik ya da yılgınlıkla değil, fakat sevinçli umut ve özlem dolu beklenti ile. Şehitlik yerinde durduğunda, celladın kılıcını ya da çok yakında kanını içecek olan toprağı görmez; o yaz gününün sakin mavi gökyüzünden, Ebedî Olan’ın tahtına bakar. EI 443.1
Bu iman adamı, yeri göğe, sınırlı insanı sınırsız Allah’a bağlayan Mesih’i temsil eden, Yakup’un görümündeki merdivene 1bakar. Ataların ve peygamberlerin, kendi desteği ve tesellisi olan ve uğruna canını vermekte olduğu Kişi’ye nasıl güvendiklerini hatırına getirdiğinde imanı güçlenir. Yüzyıllar boyunca imanlarına tanıklık etmiş olan bu adamlardan, Allah’ın sadık olduğuna dair güvenceyi duyar. Mesih’in müjdesini duyurmak için dinsel bağnazlıkla ve putperestlerin batıl inançlarıyla, zulümle ve nefretle yüzleşmek üzere yola çıkan, sadakatsizliğin karanlık labirentlerinde çarmıhın ışığını taşıyabilmek için hayatlarını kendileri için değerli saymayan elçi dostlarının, İsa’ya Allah’ın Oğlu, dünyanın Kurtarıcısı olarak tanıklıkta bulunduklarını duyar. İşkenceden, kazıktan, zindandan, yeryüzünün oyuklarından ve mağaralarından, kulağına şehidin zafer çığlığı düşer. Yoksul, muzdarip ve işkence görmüş olmalarına rağmen, imana korkusuzca ve ciddiyetle tanıklık eden ve “Kime iman ettiğimi biliyorum” diyen sadık canların tanıklıklarını işitir. Bunlar, iman için canlarını teslim ederek, güvenmiş oldukları Kişi’nin tümüyle kurtaracak güçte 2olduğunu dünyaya ilan ederler. EI 443.2
Mesih’in kurbanıyla kurtarılmış, O’nun kanıyla günahtan yıkanmış ve O’nun doğruluğunu giyinmiş olan Pavlus, kendi canının Kurtarıcısı’nın gözünde değerli olduğuna bizzat kendisi tanıktır. Hayatı Mesih’le birlikte Allah’ta saklıdır3 ve ölümü yenilgiye uğratan Kişi’nin kendisine emanet edileni saklayabileceğine ikna olmuştur. Zihni, Kurtarıcı’nın verdiği “son günde ben onu dirilteceğim” vaadini kavrar (Yuhanna 6:40 [Kİ]). Düşünceleri ve umutları Rabbi’nin ikinci gelişine odaklanmıştır. Ve celladın kılıcı inerken ve şehidin çevresine ölümün gölgeleri toplanırken, son düşüncesi, büyük uyanışta ilk düşüncesinin olacağı gibi, kendisini kutsanmış olanların sevincini paylaşmak üzere kabul edecek olan Yaşam Kaynağı’yla karşılaşmak olarak gözlerinin önünden geçer. EI 444.1
Yaşlı Pavlus’un kanını Allah’ın sözüne ve İsa Mesih’in şeha- detine bir tanık olarak dökmesinin üzerinden neredeyse yirmi yüzyıl geçti. Bu kutsal adamın hayatının son sahnelerini gelecek nesillerin okuması için hiçbir sadık el kayda geçirmedi, ancak İlham Ruhu bizim için onun ölürken verdiği tanıklığı korudu. Sesi o zamandan beri tüm çağlar boyunca bir boru gürültüsü gibi çınlamakta, kendi cesareti ile Mesih’e binlerce tanığa ilham vermekte ve binlerce kederli kalpte kendi zaferli sevincini uyandırmaktadır: “Çünkü kanım adak şarabı gibi dökülmek üzere. Benim için ayrılma zamanı geldi. Yüce mücadeleyi sürdürdüm, yarışı bitirdim, imanı korudum. Bundan böyle doğruluk tacı benim için hazır duruyor. Adil Yargıç olan Rab o gün bu tacı bana, yalnız bana değil, O’nun gelişini özlemle beklemiş olanların hepsine verecektir” (2. Timoteos 4:6-8). EI 444.2