Elçilerin İşleri

51/60

49—Pavlus’un Son Mektubu

[Bu bölüm, Timoteos’a İkinci Mektup’a dayanmaktadır.]

Pavlus, kendisi için yalnızca kısa bir süre kazanmış olduğunun farkında olarak, Sezar’ın yargı salonundan hücresine döndü. Düşmanlarının kendisinin ölmesini sağlayıncaya kadar dinlenmeyeceklerini biliyordu. Fakat gerçeğin bir süreliğine galip geldiğini de biliyordu. Kendisini dinleyen büyük kalabalığın önünde çarmıha gerilen ve dirilen Kurtarıcı’yı ilan etmiş olmak başlı başına bir zaferdi. O gün gelişecek ve güçlenecek olan ve Nero ile diğer tüm düşmanların engellemek ya da yok etmek için boşuna uğraşacakları bir çalışma başlamıştı. EI 431.1

Her gün kasvetli hücresinde oturan ve Nero’nun bir sözü ya da işaretiyle hayatının feda edilebileceğini bilen Pavlus, Timoteos’u düşündü ve onu çağırtmaya karar verdi. Efes’teki kilisenin gözetimi Timoteos’a verilmişti, dolayısıyla Pavlus Roma’ya son yolculuğunu yaptığında o geride kalmıştı. Pavlus ile Timoteos alışılmadık ölçüde derin ve güçlü bir sevgiyle birbirlerine bağlıydılar. Timoteos ihtida ettiğinden beri Pavlus’un çalışmalarına ve ızdıraplarına ortak olmuştu, ve ikilinin arasındaki dostluk gitgide daha fazla güçlenmiş, derinleşmiş ve kutsanmıştı, en sonunda sevilen ve saygı duyulan bir baba için oğlu ne ise, yaşlı ve bitkin elçi için de Timoteos öyle olmuştu. Pavlus’un yalnızlığı ve ıssızlığı içindeyken onu görmeyi arzu etmesi şaşırtıcı değildi. EI 431.2

En uygun koşullarda dahi, Timoteos’un Küçük Asya’dan Roma’ya ulaşabilmesi birkaç ay alacaktı. Pavlus hayatta kalıp kalamayacağının belirsiz olduğunu biliyordu ve Timoteos’un kendisini görmek için geç kalmasından korkuyordu. Çok büyük bir sorumluluğun emanet edildiği genç adama vereceği önemli öğütler ve talimatlar vardı; ve onu gecikmeden gelmeye teşvik ederken, dile getirmesine yetecek kadar yaşamayabileceği ölüm tanıklığını da yazdırıyordu. Canı müjdedeki oğlu ve onun gözetimindeki kilise için müşfik bir ilgiyle dolu olan Pavlus, Timoteos’a kutsal emanetine sadakatin önemini aşılamaya çalıştı. EI 432.1

Pavlus mektubuna selamlamayla başladı: “Sevgili oğlum Timoteos’a selam! Baba Tanrı’dan ve Rabbimiz Mesih İsa’dan sana lütuf, merhamet ve esenlik olsun. Durmadan, gece gündüz dualarımda seni anarak atalarım gibi temiz vicdanla kulluk ettiğim Tanrı’ya şükrediyorum.” EI 432.2

Elçi bundan sonra Timoteos’a imanda kararlılığın gerekliliğini aşıladı. Şunları yazdı: “Ellerimi senin üzerine koymamla Tanrı’nın sana verdiği armağanı alevlendirmen gerektiğini hatırlatıyorum. Çünkü Tanrı bize korkaklık ruhu değil, güç, sevgi ve özdenetim ruhu vermiştir. Bunun için Rabbimiz’e tanıklık etmekten de O’nun uğruna tutuklu bulunan benden de utanma. Tanrı’nın gücüyle Müjde uğruna benimle birlikte sıkıntıya göğüs ger.” Pavlus Timoteos’tan, “yaşamı ve ölümsüzlüğü Müjde aracılığıyla ışığa çıkar[an]” Kişi’nin kudretini ilan etmek için “kutsal bir davetle” 1çağrılmış olduğunu hatırlamasını rica etti. “Ben Müjde’nin habercisi, elçisi ve öğretmeni atandım” dedi. “Bu acıları çekmemin nedeni de budur. Ama bundan utanmıyorum. Çünkü kime inandığımı biliyorum. O’nun bana emanet ettiğini o güne dek koruyacak güçte olduğuna eminim.” EI 432.3

Pavlus, uzun hizmet dönemi boyunca, Kurtarıcısı’na sadakatte hiçbir zaman sendelememişti. Her nerede olursa olsun -gerek çatık kaşlı Ferisilerin ya da Romalı yetkililerin önünde olsun; gerek Listra’daki öfkeli kalabalığın ya da Makedonya zindanındaki mahkûm edilmiş günahkârların önünde olsun; gerek kaza geçiren gemideki paniğe kapılmış denizcilerle tartışırken ya da hayatını kurtarmak için Nero’nun huzurunda tek başına savunma yaparken olsun- savunduğu davadan hiçbir zaman utanmamıştı. Hristiyan hayatının en büyük hedefi, adının bir zamanlar kendisini nefretle doldurduğu Kişi’ye hizmet etmek olmuştu; ve hiçbir düşmanlık ya da zulüm onu bu hedeften döndürememişti. Çabayla güçlenen ve fedakârlıkla paklanan imanı, onu ayakta tutmuş ve güçlendirmişti. EI 432.4

Pavlus şöyle devam etti: “Oğlum, Mesih İsa’da olan lütufla güçlen. Birçok tanık önünde benden işittiğin sözleri, başkalarına da öğretmeye yeterli olacak güvenilir kişilere emanet et. Mesih İsa’nın iyi bir askeri olarak benimle birlikte sıkıntıya göğüs ger.” EI 433.1

Allah’ın gerçek hizmetkârı zorluklardan ya da sorumluluktan kaçınmaz. İlahî gücü samimiyetle arayanları asla hayal kırıklığına uğratmayan Kaynak’tan, ayartıya karşı durmasını ve onu yenmesini, ve Allah’ın kendisine verdiği görevleri yerine getirmesini sağlayan gücü alır. Aldığı lütfun niteliği, Allah’ı ve O’nun Oğlu’nu tanıma kapasitesini arttırır. Canı, Efendi’ye makbul hizmette bulunmak için büyük bir arzu duyar. Ve Hristiyanlık yolunda ilerledikçe, “Mesih İsa’da olan lütufta güç[lü]” olur. Bu lütuf onun duyduğu şeylere güvenilir bir tanık olmasını sağlar. Allah’tan aldığı bilgiyi küçümsemez ve göz ardı etmez, fakat bu bilgiyi kendileri de başkalarına öğretecek olan sadık kişilere teslim eder. EI 433.2

Timoteos’a bu son mektubunda, Pavlus genç işçinin önüne yüksek bir ideal koyarak, Mesih’in bir hizmetkârı olarak kendi üzerine düşen sorumluluklara dikkatini çekti. Elçi, “Kendini Tanrı’ya makbul, gerçeğin bildirisini doğru kullanan, alnı ak bir işçi olarak sunmaya gayret et” diye yazdı. “Gençlik arzularından kaç. Temiz yürekle Rab’be yakaranlarla birlikte doğruluğun, imanın, sevginin ve esenliğin ardından koş. Saçma, cahilce tartışmalara girmeyi reddet. Bunların kavga doğurduğunu bilirsin. Rab’bin kulu kavgacı olmamalı. Tersine, herkese şefkatle davranmalı, öğretme yeteneği olmalı, haksızlıklara sabırla dayanmalıdır. Kendisine karşı olanları yumuşak huyla yola getirmeli. Gerçeği anlamaları için Tanrı belki onlara bir tövbe yolu açar.” EI 433.3

Elçi, Timoteos’u kiliseye girmeye çalışacak olan sahte öğ-retmenlere karşı uyardı. “Şunu bil ki” dedi, “son günlerde çetin anlar olacaktır. İnsanlar kendilerini seven, para düşkünü, övüngen, kibirli, küfürbaz, anne baba sözü dinlemez, nankör, kutsallıktan ve sevgiden yoksun... Tanrı yolundaymış gibi görünüp bu yolun gücünü inkâr edenler olacaklar. Böylelerin- den uzak dur.” EI 434.1

“Kötüler ve sahtekârlar, aldatarak ve aldanarak gittikçe daha beter olacaklar” diye devam etti. “Sense öğrendiğin ve güvendiğin ilkelere bağlı kal. Çünkü bunları kimlerden öğrendiğini biliyorsun. ... seni bilge kılıp kurtuluşa kavuşturacak Kutsal Yazıları da çocukluğundan beri biliyorsun. Kutsal Yazıların tümü Tanrı esinlemesidir ve öğretmek, azarlamak, yola getirmek, doğruluk konusunda eğitmek için yararlıdır. Bunlar sayesinde Tanrı adamı her iyi iş için donatılmış olarak yetkin olur.” Allah, dünyada var olan kötülüğe karşı başarıyla savaş vermek için bol miktarda araç sağlamıştır. Kutsal Kitap mücadele için teçhizat kuşanabileceğimiz silah deposudur. Belimiz gerçekle kuşanmış olmalıdır. Göğsümüzdeki zırh doğruluk olmalıdır. İman kalkanı elimizde, kurtuluş miğferi başımızda olmalıdır; ve Allah’ın sözü olan Ruh’un kılıcıyla, günahın koyduğu engelleri ve karmaşaları keserek yolumuzu açmalıyız. 2 EI 434.2

Pavlus kilisenin önünde büyük bir tehlike zamanı olduğunu biliyordu. Kiliselerden sorumlu olarak bırakılanların sadakatle ve samimiyetle çalışmaları gerektiğini biliyordu; ve Timoteos’a şunları yazdı: “Tanrı’nın ve dirilerle ölüleri yargılayacak olan Mesih İsa’nın önünde, O’nun gelişi ve egemenliği hakkı için sana buyuruyorum: Tanrı sözünü duyur. Zaman uygun olsun olmasın, bu görevi sürdür. İnsanları tam bir sabırla eğiterek ikna et, uyar, isteklendir.” EI 434.3

Timoteos kadar gayretli ve sadık birine bu kadar ciddi bir emir verilmesi, müjde hizmetkârının işinin önemine ve sorumluluğuna güçlü bir tanıklıktır. Timoteos’u Allah’ın yargı kürsüsü önüne çağıran Pavlus, ondan insanların deyişlerini ve geleneklerini değil, sözü ilan etmesini; ne zaman bir fırsat çıkarsa Allah’a tanıklıkta bulunmak için hazır olmasını istemektedir - büyük toplulukların huzurunda ve kapalı ortamlarda, yolda ve ocak başında, dostlara ve düşmanlara, gerek güvenlikte iken, gerekse zorluklara ve tehlikeye, kınanmaya ve kayıplara maruz kalmışken. EI 435.1

Timoteos’un ılımlı ve yumuşak başlı mizacının onu işinin zaruri bir bölümünden uzak durmaya yönlendireceğinden korkan Pavlus, onu günahı azarlamakta sadık olmaya, hatta büyük kötülükler işlemekten suçlu olanları sert bir şekilde azarlamaya teşvik etti. Ancak bunu “tam bir sabırla eğiterek” yapmalıydı. Mesih’in sabrını ve sevgisini sergilemeli, azarlamalarını sözün gerçekleriyle açıklayarak güçlendirmeliydi. EI 435.2

Günahtan nefret etmek ve onu kınamak, fakat aynı zamanda günahkâra merhamet ve şefkat göstermek zor bir beceridir. Kalpte ve yaşamda kutsallık kazanmak için çabalarımız ne kadar samimi olursa, günaha dair kavrayışımız o kadar duyarlı ve doğruluktan her türlü sapmayı kınayışımız o kadar karalı olacaktır. Günahkâr kişiye yersiz sertlik göstermemeye dikkat etmeli, fakat aynı zamanda günahın aşırı kötülüğünü de gözden kaybetmemeliyiz. Hata yapan kişiye Mesih’e yaraşır bir sabır ve sevgi göstermek gereklidir, ancak aynı zamanda hatasına haddinden fazla müsamaha göstererek, azarı hak etmediğini düşünmesine ve bunu yersiz ve haksız görerek reddetmesine neden olma tehlikesi de vardır. EI 435.3

Müjde hizmetkârları kimi zaman hata yapanlara gösterdikleri tahammülün yozlaşarak günahlara müsamahaya, hatta onlara ortak olmaya dönüşmesine izin vererek büyük zarara neden olmaktadırlar. Böylece Allah’ın kınadığı şeye göz yummaya ve onu mazur görmeye sürüklenmekte, bir süre sonra ise Allah’ın kınamayı emrettiği kişileri övecek kadar körleşmektedirler. Allah’ın kınadığı kişilere karşı günahkârca bir hoşgörü göstererek ruhsal algılarını köreltenler, çok geçmeden Allah’ın onayladığı kişilere karşı sert ve acımasızca davranarak daha büyük bir günah işleyeceklerdir. EI 436.1

İnsanî bilgeliğin gururuyla, Kutsal Ruh’un etkisini küçümseyerek ve Allah’ın sözünün gerçeklerinden hoşlanmayarak, Hristiyan olma iddiasında bulunan ve başkalarına öğretmek için kendini yeterli gören pek çok kişi Allah’ın bildirdiği gerekliliklerden yüz çevirmeye sürükleneceklerdir. Pavlus Timoteos’a şöyle bildirdi: “öyle bir zaman gelecek ki, sağlam öğretiye katlanamayacaklar. Kulaklarını okşayan sözler duymak için çevrelerine kendi arzularına uygun öğretmenler toplayacaklar. Kulaklarını gerçeğe tıkayıp masallara sapacaklar.” EI 436.2

Elçi burada açıktan dinsiz olanlardan değil, hevesi kendilerine rehber edinen, böylece benliğin kölesi haline gelen sözde Hristiyanlardan bahsetmektedir. Böyleleri yalnızca günahlarını azarlamayan ya da zevk düşkünü yollarını kınamayan öğretileri dinlemeye isteklidirler. Mesih’in sadık hizmetkârlarının açık sözlerinden gücenirler ve kendilerini öven ve pohpohlayan öğretmenleri seçerler. Ve sözde hizmetkârlar arasında, Allah’ın sözü yerine insanların görüşlerini vaaz edenler vardır. Kendilerine verilen emanete ihanet ederek, ruhsal rehberlik için kendilerine bakanları yoldan saptırırlar. EI 436.3

Allah, kendi kutsal yasasının ilkelerinde mükemmel bir hayat kanunu vermiştir; ve bu yasanın zamanın sonuna dek, en küçük bir harfi ya da noktası bile değiştirilmeden, insanoğul- ları üzerindeki yetkisini koruyacağını bildirmiştir. Mesih yasayı büyük ve yüce kılmaya 3gelmişti. Yasanın Allah sevgisinin ve insan sevgisinin geniş temeline dayandığını, 4 ve ilkelerine itaatin insanın tüm görevini meydana getirdiğini5 gösterdi. Kendi hayatıyla, Allah’ın yasasına itaatin örneğini sergiledi. Dağdaki Vaaz’da yasanın koşullarının nasıl görünür davranışların ötesine geçtiğini ve düşünceler ile kalpteki amaçlara önem verdiğini gösterdi. EI 436.4

Yasa, itaat edildiğinde, insanları “tanrısızlığı ve dünyasal arzuları” inkâr etmeye ve “şimdiki çağda sağduyulu, doğru, Tanrı yoluna yaraşır bir yaşam sür[meye]” yönlendirir (Titus 2:12). Fakat doğru olan her şeyin düşmanı dünyayı esir almıştır ve insanları yasaya itaatsizliğe sürüklemiştir. Pavlus’un öngördüğü gibi, büyük kalabalıklar Allah’ın sözünün açık ve içe işleyen gerçeklerinden dönerek, kendilerine arzu ettikleri masalları sunan öğretmenleri tecih etmişlerdir. Hem din görevlileri hem de sıradan halk arasından pek çok kişi Allah’ın emirlerini ayakları altında çiğnemektedir. Böylece dünyanın Yaratıcısı aşağılanmakta ve Şeytan hilelerinin başarısına zafer kazanmışçasına kahkahalarla gülmektedir. EI 437.1

Allah’ın yasasının gitgide artan bir şekilde küçümsenmesiyle birlikte, dine karşı artan bir nefret, ayrıca gururun, zevk sevgisinin, anne-babaya itaatsizliğin ve benliğin arzularına düşkünlüğün arttığı görülmektedir; düşünceli zihinler ise her yerde ‘Bu ürkütücü boyuta ulaşan kötülüklerin düzeltilebilmesi için ne yapılabilir?’ diye endişe içinde sormaktadırlar. Yanıt Pavlus’un Timoteos’a tavsiyesinde bulunmaktadır: “Tanrı sözünü duyur.” Kutsal Kitap’ta en güvenli eylem ilkeleri bulunmaktadır. Kutsal Kitap Allah’ın iradesinin yazılı bir sureti ve ilahî bilgeliğin bir ifadesidir. Hayatın büyük sorunlarını insanın anlayışına açar ve ilkelerine uyanlar için yanılmaz bir rehber olacak, onları yanlış yönlendirilmiş çabaların içinde ha-yatlarını boşa harcamaktan koruyacaktır. EI 437.2

Allah kendi iradesini bildirmiştir ve insanın O’nun dudak-larından çıkanı sorgulaması akılsızlıktır. Sınırsız Bilgelik ko-nuştuktan sonra, insanın çözüme kavuşturacağı hiçbir şüpheli soru, ayarlaması gereken hiçbir tereddütlü ihtimal olamaz. Ondan tek istenen, Allah’ın açıklanmış olan isteğiyle dürüst ve samimi olarak mutabık olmasıdır. İtaat, hem mantığın hem de vicdanın en yüce emridir. EI 438.1

Pavlus emrine devam etti: “Sen her durumda ayık ol, sıkıntıya göğüs ger, müjdeci olarak işini yap, görevini tamamla.” Pavlus yolunu tamamlamak üzereydi ve Timoteos’un kendi yerini alarak kiliseyi, düşmanın çeşitli şekillerde kullanarak müjdenin sadeliğinden uzaklaştırmaya çalışacağı masallardan ve sapkınlıklardan korumasını arzu ediyordu. Onu, kendisini Allah için yaptığı çalışmaya tamamen vermesine engel olacak tüm dünyasal uğraşlardan ve karmaşalardan sakınması; sadakatinin kendisini maruz bırakacağı düşmanlığa, kınanmaya ve zulme sevinçle tahammül etmesi; ve Mesih’in uğruna öldüğü kişilere iyilik etmek için elinden gelen her imkânı kullanarak hizmetini tamamıyla yerine getirmesi için uyardı. EI 438.2

Pavlus’un hayatı öğrettiği gerçeklerin bir örneklemesiydi, gücü de burada yatıyordu. Kalbi derin ve kalıcı bir sorumluluk duygusuyla doluydu ve adalet, merhamet ve gerçek pınarı olan Kişi’yle yakın birliktelik içinde çalışıyordu. Tek başarı güvencesi olarak Mesih’in çarmıhına sarılıyordu. Kurtarıcı’nın sevgisi onu, benliğiyle çatışmalarında ve kötülüğe karşı mücadelelerinde, Mesih’in hizmetinde dünyanın sevgisizliğine ve düşmanlarının muhalefetine karşı yoluna devam ederken, ayağa kaldıran ölümsüz güdüydü. EI 438.3

Kilisenin bu tehlikeli günlerde ihtiyacı olan şey, Pavlus gibi kendisini yararlılık için eğitmiş, Allah’a dair şeylerde derin bir deneyimi olan ve samimiyetle ve gayretle dolu işçilerden oluşan bir ordudur. Kutsanmış ve fedakâr insanlara ihtiyaç vardır; denenmelerden ve sorumluluktan kaçınmayacak insanlara; cesur ve doğru sözlü insanlara; Mesih’in “yücelik ümidi” 6olarak kalplerinde olduğu insanlara; ve kutsal ateşle dokunulmuş dudaklarıyla “Tanrı sözünü duyu[racak]” insanlara. Böyle işçilerin eksikliği yüzünden Allah’ın davası aksamaktadır ve ölümcül hatalar, öldürücü zehir gibi, insan neslinin büyük bir bölümünün ahlâkî değerlerini bozarak umutlarını kırmaktadır. EI 438.4

Sadık ve yorgun bayraktarlar gerçeğin uğruna hayatlarını sunarken, onların yerini almak için kim öne çıkacak? Genç insanlarımız babalarının ellerinden kutsal emaneti alacaklar mı? Sadıklardan ölenlerin boşalttığı yerleri doldurmaya hazırlanıyorlar mı? Gençliği baştan çıkaran bencilliğe ve ihtirasa davetlerin arasında, elçinin emrine kulak verilecek, göreve çağrı işitilecek mi? EI 439.1

Pavlus mektubunu farklı kişilere şahsi mesajlarla bitirdi ve Timoteos’un çok yakında, mümkünse kış bastırmadan önce kendisine gelmesi için acil ricasını tekrarladı. Bazı dostlarının kendisini terk etmelerinden, diğerlerinin ise zaruri nedenle yokluklarından ötürü içinde bulunduğu yalnızlıktan söz etti; ve Timoteos’un Efes’teki kilisenin kendi çalışmalarına ihtiyacı olacağından korkarak tereddüt etmemesi için, Pavlus boşluğu doldurmak amacıyla Tihikos’u çoktan gönderdiğini belirtti. EI 439.2

Nero’nun önündeki mahkemesinin sahnesinden, kardeşlerinin kendisini terk edişlerinden ve antlaşmaya sadık kalan bir Allah’ın destekleyici lütfundan söz ettikten sonra, Pavlus mektubunu sevgili Timoteos’unu yardımcı çobanlar vurulup düşseler bile kendi sürüsünü gözetmeye devam edecek olan Baş Çoban’ın7 koruyuculuğuna emanet etmesiyle bitirdi. EI 439.3