Elçilerin İşleri
34—Adanmiş Bir Hizmet
Mesih kendi hayatında ve derslerinde, kaynağı Allah’ta olan özverili hizmetin mükemmel bir örneğini vermiştir. Allah kendisi için yaşamaz. Dünyayı yaratmasıyla ve her şeyi desteklemesiyle, O sürekli olarak başkalarına hizmet etmektedir. “O, güneşini hem kötülerin hem iyilerin üzerine doğdurur; yağmurunu hem doğruların hem eğrilerin üzerine yağdırır” (Matta 5:45). Baba, hizmete dair bu ülküyü Oğlu’na teslim etmiştir. İsa, kendi örnekliğiyle hizmet etmenin ne demek olduğunu öğretmek için, insanlığın başında durmak üzere verilmişti. O’nun tüm hayatı hizmet yasası altındaydı. O herkese hizmet etti, herkese yardımda bulundu. EI 309.1
İsa kendi ilkesini öğrencileri arasında pekiştirmek için defalarca uğraştı. Yakup ile Yuhanna üstünlük için ricada bulunduklarında şöyle dedi: “Aranızda büyük olmak isteyen, ötekilerin hizmetkârı olsun. Aranızda birinci olmak isteyen, ötekilerin kulu olsun. Nitekim İnsanoğlu, hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları için fidye olarak vermeye geldi” (Matta 20:26-28). EI 309.2
Mesih, göğe yükselişinden beri yeryüzündeki işini seçilmiş elçiler ile yürütmüştür, onlar aracılığıyla insanoğullarına ko-nuşmakta ve ihtiyaçlarına hizmet etmektedir. Kilisenin büyük Başı, işini Allah tarafından O’nun temsilcileri görevini görmek üzere atanmış olan insanlar aracılığıyla denetler. EI 309.3
Allah tarafından O’nun kilisesini inşa etmek üzere sözde ve öğretide çalışmaya çağrılanların konumu, ciddi sorumluluk taşıyan bir konumdur. Mesih’in namına insanlara Allah’la barışmalarını rica etmelidirler ve bu görevlerini ancak yukarıdan bilgelik ve güç alarak yerine getirebilirler. EI 310.1
Mesih’in hizmetkârları, kendi gözetimlerine emanet edilmiş olan insanların ruhsal koruyucularıdır. İşleri gözcülerin işine benzetilmiştir. Eski zamanlarda kentlerin surları üzerine çoğunlukla nöbetçiler yerleştirilirdi, bunlar seyir noktalarından korunması gereken önemli konumları gözetleyebilir, düşmanın yaklaşmakta olduğu uyarısını verebilirlerdi. İçerideki herkesin güvenliği onların sadakatine bağlıydı. Belirli aralıklarla, tümünün uyanık olduğundan ve hiçbirinin zarar görmediğinden emin olmak için, birbirlerine seslenmeleri gerekiyordu. Moral ya da uyarı çağrısı birinden diğerine iletilir, her biri tüm kentin çevresinde yankılanıncaya dek çağrıyı tekrarlardı. EI 310.2
Rab her bir hizmetkâra şöyle bildiriyor: “İnsanoğlu, seni İsrail halkına bekçi atadım. Benden bir söz duyar duymaz onları benim yerime uyaracaksın. Kötü kişiye, ‘Ey kötü kişi, kesinlikle öleceksin’ dediğim zaman, onu uyarmaz, kötü yolundan döndürmek için konuşmazsan, o kişi günahı içinde ölecek; ama onun kanından seni sorumlu tutacağım. Ancak kötü kişiyi uyardığın halde yolundan dönmezse. sen canını kurtarmış olacaksın” (Hezekiel 33:7-9). EI 310.3
Peygamberin sözleri, Allah’ın kilisesinin koruyucuları, Allah’ın sırlarının kâhyaları olarak atanan kişilerin ciddi sorumluluğunu beyan etmektedir. Siyon’un surları üzerinde gözcüler olarak durmalı, düşman yaklaştığında alarm sinyalini vermelidirler. Canlar ayartılar altında düşme tehlikesi içindedir ve Allah’ın hizmetkârları kendilerine emanet edilen sorumluluğu yerine getirmedikleri takdirde bu canlar yok olacaklardır. Herhangi bir nedenle ruhsal algıları tehlikeyi fark edemeyecek kadar hissizleşirse ve uyarı verememeleri yüzünden insanlar yok olursa, Allah kaybolanların kanını onların elinden arayacaktır. EI 310.4
Allah’ın insanlara içlerinde bulundukları tehlikeyi söylemek ve onlara güvenli yeri göstermek üzere kendileri aracılığıyla çalışabilmesi için, Allah’a bu kadar yakında yaşamak ve O’nun Ruhu’nun etkisine açık olmak, Siyon surları üzerindeki gözcülerin ayrıcalığıdır. Onları günahın kesin sonuçlarına dair sadakatle uyarmalı ve kilisenin çıkarlarını sadakatle korumalıdırlar. İhtiyatlarını hiçbir zaman gevşetemezler. Onların görevi, varlığın tüm yetilerinin çalıştırılmasını gerektiren bir iştir. Sesleri boru sesiyle birlikte yükseltilmelidir ve hiçbir zaman titrek ve kararsız bir nota vermemelidirler. Ücret için değil, başka türlü yapamadıkları için, müjdeyi vaaz etmekte başarısız oldukları takdirde üzerlerine düşecek bir üzüntü olduğunu fark ettikleri için çalışmalıdırlar. Allah tarafından seçilmiş, takdis kanıyla mühürlenmiş olarak, insanları yaklaşan yıkımdan kurtarmalıdırlar. EI 311.1
Mesih’in çalışma arkadaşı olan hizmetkâr, işinin kutsallığını ve bunu başarıyla yerine getirmek için gereken zahmetli çalışma ile fedakârlığı derinden hissedecektir. Kendi rahatlığı ya da kolaylığı için çabalamaz. Kendi benliğini unutur. Kayıp koyunu ararken kendisinin yorulduğunu, üşüdüğünü ve acıktığını fark etmez. Gözünün önünde yalnızca bir hedef vardır: kayıp olanların kurtarılması. EI 311.2
İmmanuel’in kana bulanmış bayrağının altında hizmet eden kişi, kahramanca bir çaba ve sabırla dayanma gücü gerektirecek olan şeyi yapmalıdır. Fakat çarmıhın askeri savaşın cephesinde sarsılmaz bir şekilde ayakta durur. Düşman ona karşı saldırıya geçtiğinde o yardım için güçlü kaleye döner, ve sözün vaatlerini Rabb’e getirdiğinde o saatin görevleri için güçlendirilir. Yukarıdan olan güce ihtiyacının farkındadır. Kazandığı zaferler kendisini yüceltmesine yol açmaz, fakat Kudretli Olan’a gitgide daha fazla bel bağlamasını sağlar. Bu Güce dayanarak, kurtuluş mesajını başka zihinlerde titreşecek kadar güçlü bir şekilde sunması sağlanır. EI 311.3
Sözü öğreten kişinin kendisi, Allah ile dua ve O’nun sözünü çalışma yoluyla bilinçli ve sürekli bir birliktelik içinde yaşamalıdır, zira güç kaynağı buradadır. Allah ile birliktelik, hizmetkârın çabalarına vaazının etkisinden daha büyük bir güç katacaktır. Kendisinin bu güçten yoksun kalmasına izin vermemelidir. Reddedilemeyecek bir samimiyetle, kendisini görev ve deneme için güçlendirmesi ve dudaklarına hayat veren ateşle dokunması için Allah’a yalvarmalıdır. Mesih’in elçilerinin çoğunlukla ebedî gerçeklikler üzerine hakimiyetleri çok zayıftır. İnsanlar Allah’la birlikte yürürlerse, O onları Kaya’nın oyuğuna saklayacaktır. 2 Bu şeklde saklanarak, Allah’ı Musa’nın gördüğü gibi görebilirler. O’nun verdiği güçle ve ışıkla, kendi sınırlı muhakemelerinin mümkün kıl-dığından daha fazlasını kavrayabilir ve daha fazlasını gerçek- leştirebilirler. EI 312.1
Şeytan’ın sanatı en başarılı bir şekilde bunalımda olanlara karşı kullanılabilir. Yılgınlık hizmetkârı ezmekle tehdit ettiğinde, Allah’ın önüne ihtiyaçlarını açsın. Pavlus Allah’a en sağlam şekilde gök başının üzerinde tunç gibiyken 3güvendi. Sıkıntının anlamını çoğu kişiden daha iyi biliyordu; fakat ayartılarla ve çatışmalarla kuşatıldığında, adımını göğe doğru atarken seslendirdiği zaferli feryadı dinleyin: “Geçici, hafif sıkıntılarımız bize, ağırlıkta hiçbir şeyle karşılaştırılamayacak kadar büyük, sonsuz bir yücelik kazandırmaktadır. Gözlerimizi görünen şeylere değil, görünmeyenlere çeviriyoruz” (2. Korintliler 4:17, 18). Pavlus’un gözleri her zaman görünmeyen ve ebedî olana dikiliydi. Doğaüstü güçlere karşı savaştığının bilincinde olarak, tüm bağımlılığını Allah’a veriyordu ve gücü bunda yatıyordu. Ancak görünmez olan Kişi görülerek cana güç ve zindelik kazandırılır ve dünyanın zihin ile karakter üzerindeki gücü kırılır. EI 312.2
Bir pastör kendileri için çalıştığı insanların arasına karışmalıdır, zira onları yakından tanıyarak öğretisini onların ihtiyaçlarına nasıl uyarlayacağını bilebilir. Bir din görevlisi vaaz verdiğinde, işi ancak yeni başlamıştır. Yapması gereken kişisel iş vardır. İnsanları evlerinde ziyaret etmeli, onlarla samimiyetle ve alçakgönüllülükle konuşmalı ve dua etmelidir. Allah’ın lütfunun vekilharçları evlerine girerek onlara daha yüce olan yolu göstermediği müddetçe O’nun sözünün gerçeklerinin hiçbir zaman ulaşamayacağı aileler vardır. Ancak bu işi yapanların kalpleri Mesih’in kalbiyle birlik içinde çarpmalıdır. EI 313.1
“Çıkıp yolları ve çit boylarını dolaş, bulduklarını gelmeye zorla da evim dolsun” emri çok şeyi kapsamaktadır (Luka 14:23). Din görevlileri gerçeği ailelerde anlatsın, kendileri için çalıştıkları kimselere yaklaşsınlar, böylece Allah’la işbirliği yaparlarken, O da onları ruhsal güçle donatacaktır. Mesih onları işlerinde yönlendirecek, konuşmaları için onlara dinleyicilerinin kalplerinin derinliklerine ulaşacak sözler verecektir. Pavlus’la birlikte şu sözleri söylemek her din görevlisinin ayrıcalığıdır: “Tanrı’nın isteğini size tam olarak bildirmekten çekinmedim.” “Yararlı olan herhangi bir şeyi size duyurmaktan, gerek açıkta gerek evden eve dolaşarak size öğretmekten çekinmedim... tövbe edip Tanrı’ya dönmeye ve Rabbimiz İsa’ya inanmaya çağırdım” (Elçilerin İşleri 20:27, 20, 21). EI 313.2
Kurtarıcı evden eve gezerek hastaları iyileştirdi, yaslıları teselli etti, sıkıntıda olanları yatıştırdı ve kederli olanlara huzur sözleri söyledi. Küçük çocukları kollarına alarak onları kutsadı, yorgun annelere umut ve teselli sözleri söyledi. Eksilmez bir şefkat ve nezaket ile her tür insanî üzüntüye ve sıkıntıya karşılık verdi. Kendisi için değil başkaları için çalıştı. O herkesin hizmetkârıydı. Karşılaştığı herkese umut ve güç getirmek O’nun yiyeceği ve içeceğiydi. Ve insanlar O’nun dudaklarından dökülen, hahamların öğrettiği geleneklerden ve dogmalardan son derece farklı olan gerçekleri dinlediklerinde, kalp-lerinde umut filizlendi. O’nun öğretisinde sözlerini ikna edici bir güçle vicdana ulaştıran bir samimiyet vardı. EI 313.3
Allah’ın hizmetkârları, O’nun sözünün ambarından kendileri için çalıştıkları kişilerin ruhsal ihtiyaçlarını karşılayacak olan şeyleri alabilmeleri için, Mesih’in çalışma yöntemini öğrenmelidirler. Görevlerini ancak bu şekilde yerine getirebilirler. Mesih’in sürekli olarak almakta olduğu talimatları iletirken içinde yaşayan aynı ruh, bilgilerinin kaynağı ve Kurtarıcı’nın yeryüzündeki işini gerçekleştirmekteki güçlerinin sırrı olmalıdır. EI 314.1
Hizmette çalışan bazı kişiler, dikkatlerini bölünmemiş olarak Rabb’in işine vermedikleri için başarı kazanamamışlardır. Hizmetkârların, canları Kurtarıcı’ya yönlendirmenin büyük işi haricinde, zihinlerini sürekli meşgul eden başka bir konu olmamalıdır. Mesih’in çağırdığı balıkçılar hemen ağlarını bırakarak O’nu izlediler. Hizmetkârlar aynı anda hem Allah için makbul bir iş yapıp hem de büyük kişisel ticari girişimlerin yükünü taşıyamazlar. Böyle bir ilgi bölünmesi ruhsal algılarını karartır. Zihin ve kalp dünyasal şeylerle meşgul olur ve Mesih’in hizmeti ikincil bir yer alır. Şartları Allah’ın taleplerine göre şekillendirmek yerine, Allah için yaptıkları işi şartlara göre şekillendirmeye çalışırlar. EI 314.2
Hizmetkârın aldığı yüce çağrı için onun tüm enerjisine ihtiyaç vardır. Onun en iyi kuvvetleri Allah’a aittir. Kendisini önemli işinden geri döndürecek olan spekülasyonlarla ya da diğer ticari işlerle uğraşmamalıdır. Pavlus, “Askerlik yapan kişi günlük yaşamla ilgili işlere karışmaz; kendisini askerliğe çağıranı hoşnut etmeye çalışır” dedi (2. Timoteos 2:4). Elçi böylece hizmetkârın kendisini Efendinin hizmetine kayıtsız şartsız adaması ihtiyacını vurguladı. Allah’a tamamen adanmış olan hizmetkâr, kendisini bütünüyle kutsal çağrısına vermesini engelleyecek olan işle uğraşmayı reddeder. Dünyasal şeref ya da zenginlik için uğraşmaz; tek amacı, insanoğulları- na ebedî hayatın zenginliklerini getirmek için kendisini feda eden Kurtarıcı’yı başkalarına anlatmaktır. En yüce arzusu bu dünyada hazineler biriktirmek değil, ebediyetin gerçeklerini ilgisizlerin ve sadakatsizlerin dikkatine sunmaktır. Kendisinden büyük dünyasal kazanç vaat eden girişimlere katılması istenebilir, fakat böyle ayartılara karşı şu yanıtı verir: “İnsan bütün dünyayı kazanıp da canından olursa, bunun kendisine ne yararı olur?” (Markos 8:36). EI 314.3
Şeytan, kabul etmesi halinde dünyanın asla fidyeyle kur-tarılamayacağını bilerek, bu teşviği Mesih’e sundu. Ve farklı kisveler altında aynı ayartıyı bugün Allah’ın hizmetkârlarına sunmakta, buna kanacak olanların kendilerine verilen emanete sadık kalmayacaklarını bilmektedir. EI 315.1
Hizmetkârlarının zengin olmaya çalışmaları Allah’ın arzusu değildir. Pavlus bu konuda Timoteos’a şunları yazdı: “her türlü kötülüğün bir kökü de para sevgisidir. Kimileri zengin olma hevesiyle imandan saptılar, kendi kendilerine çok acı çektirdiler. Ama sen, ey Tanrı adamı, bu şeylerden kaç! Doğruluğun, Tanrı yolunun, imanın, sevginin, sabrın, uysallığın ardından koş.” Mesih’in elçisi ilke ve örnek olarak “şimdiki çağda zengin olanlara gururlanmamalarını, gelip geçici zenginliğe umut bağlamamalarını buyur[malıdır]. Zevk almamız için bize her şeyi bol bol veren Tanrı’ya umut bağlasınlar. İyilik yapmalarını, iyilikten yana zengin, eliaçık ve paylaşmaya istekli olmalarını buyur [malıdır]. Böylelikle gerçek yaşama kavuşmak üzere gelecek için kendilerine sağlam temel olacak bir hazine biriktirmiş olurlar” (1. Timoteos 6:10, 11, 17-19). EI 315.2
Elçi Pavlus’un deneyimleri ve hizmetkârın işinin kutsallığına dair açıklamaları, müjde hizmetinde yer alanlar için bir yardım ve ilham kaynağıdır. Pavlus’un kalbi günahkârlar için sevgiyle yanıyordu ve tüm enerjisini can kazanma işine veriyordu. Daha özverili, daha sebatkâr bir işçi hiçbir zaman yaşamamıştır. Aldığı bereketlere, başkalarını bereketlemekte kullanılacak olan pek çok fayda olarak değer verdi. Kurtarıcı’dan bahsetmek ya da zor durumda olanlara yardım etmek için hiçbir fırsatı kaçırmadı. Mesih’in müjdesini vaaz ederek ve kiliseler kurarak oradan oraya gitti. Kendisini dinleyen kişileri bulabildiği her yerde yanlışlığı etkisiz hale getirmeye ve insanların ayaklarını doğruluk yoluna döndürmeye çalıştı. EI 315.3
Pavlus kurmuş olduğu kiliseleri unutmadı. Bir müjdeleme gezisi yaptıktan sonra, o ve Barnaba adımlarını tekrar izleyerek, kurdukları kiliseleri ziyaret ettiler ve aralarından müjdeyi ilan ederken birlik olmak üzere eğitebilecekleri kişiler seçtiler. EI 316.1
Pavlus’un çalışmasının bu özelliği, bugünkü hizmetkârlar için önemli bir ders içermektedir. Elçi, genç adamları hizmet görevi için eğitmeyi işinin bir parçası haline getirdi. Onları müjdeleme yolculuklarında yanına aldı, böylece daha sonra sorumluluk isteyen konumları doldurabilmelerini sağlayan bir tecrübe edindiler. Onlardan ayrıldıktan sonra halen onların çalışmalarıyla bağlantısını sürdürdü, Timoteos’a ve Titus’a yazdığı mektuplar onların başarısı için arzusunun ne kadar derin olduğunun kanıtlarıdır. EI 316.2
Günümüzde deneyimli işçiler, tüm yükü kendileri taşımaya çalışmak yerine, genç işçiler yetiştirip yükleri onların omuzlarına koyduklarında, asil bir iş yapmaktadırlar. EI 316.3
Pavlus Mesih’in bir hizmetkârı olarak kendi üzerine düşen sorumluluğu, ya da kendi tarafından yapılan sadakatsizlik nedeniyle canların kaybolması halinde Allah’ın kendisini sorumlu tutacağını hiçbir zaman unutmadı. Müjde hakkında şöyle bildirdi: “Tanrı’nın sizin yararınıza bana verdiği görevle kilisenin hizmetkârı oldum. Görevim, Tanrı’nın sözünü, yani geçmiş çağlardan ve kuşaklardan gizlenmiş, ama şimdi O’nun kutsallarına açıklanmış olan sırrı eksiksiz duyurmaktır. Tanrı kutsallarına bu sırrın uluslar arasında ne denli yüce ve zengin olduğunu bildirmek istedi. Bu sırrın özü şudur: Mesih içinizdedir. Bu da size yüceliğe kavuşma umudunu veriyor. Her insanı Mesih’te yetkinleşmiş olarak Tanrı’ya sunmak için herkesi uyararak ve herkesi tam bir bilgelikle eğiterek Mesih’i tanıtıyoruz. O’nun kudretle bende etkin olan gücüne dayanarak uğraşıp emek vermemin amacı da budur” (Koloseliler 1:25—29). EI 316.4
Bu sözler Mesih’in işçisinin önüne yüksek bir ideal koymaktadır, ancak bu ideale kendilerini Büyük Öğretmen’in denetimine vererek Mesih’in okulunda her gün öğrenen herkes ulaşabilir. Allah’ın emrindeki güç sınırsızdır, ve büyük ihtiyacı içindeyken Rab’le başbaşa kalan hizmetkâr, dinleyicileri için hayata götüren hayat kokusu4 olacak olan şeyi alacağından emin olabilir. EI 317.1
Pavlus’un yazıları, müjde hizmetkârının öğrettiği gerçeklere örnek teşkil etmesi, “hizme[tin] kötülenmemesi için hiçbir konuda hiç kimsenin sürçmesine neden olma [ması]” gerektiğini göstermektedir. Korintli imanlılara mektubunda bize kendi çalışmasına dair bir resim bırakmıştır: “Tanrı’nın hizmetkârları olarak olağanüstü dayanmada, sıkıntı, güçlük ve elemlerde, dayak, hapis, karışıklık, emek, uykusuzluk ve açlıkta; pak yaşayışta, bilgi, sabır, iyilik, Kutsal Ruh ve içten sevgide; gerçeğin ilanında ve Tanrı’nın gücünde; sağ ve sol ellerimizde doğruluğun silahlarıyla, yücelikte ve onursuzlukta, iyi ünde ve kötü ünde, kendimizi her durumda örnek gösteriyoruz. Aldatanlar sayılıyorsak da dürüst kişileriz. Tanınmıyor gibiyiz, ama iyi tanınıyoruz. Ölümün ağzındayız, ama işte yaşıyoruz. Dövülüyorsak bile öldürülmüş değiliz. Kederliyiz ama her zaman seviniyoruz. Yoksuluz ama birçoklarını zengin ediyoruz” (2. Korintliler 6:3, 4—10). EI 317.2
Titus’a şunları yazdı: “Genç erkekleri de sağduyulu olmaya özendir. İyi olanı yaparak her konuda onlara örnek ol. Öğretişinde dürüst ve ağırbaşlı ol, kimsenin kınayamayacağı doğru sözler söyle. Öyle ki bize karşı gelen, hakkımızda söyleyecek kötü bir söz bulamayıp utansın” (Titus 2:6—8). EI 317.3
Allah’ın gözünde, gerçeğin tohumlarını ekmek üzere yeryüzünün ıssız yerlerine gidip hasat zamanını bekleyen Kendi hizmetkârlarından daha değerli bir şey yoktur. Kendi hizmetkârlarının kayıp olanı ararken gösterdikleri özeni Mesih’ten başka hiç kimse ölçemez. Onlara Kendi Ruhu’nu verir ve onların çabalarıyla canlar günahtan doğruluğa dönmeye yönlendirilir. EI 317.4
Allah, Kendisi için müjdeciler olmak üzere çiftliklerini, işlerini, gerekirse ailelerini bırakmaya gönüllü olan insanları çağırmaktadır. Ve bu çağrı yanıtlanacaktır. Geçmişte, Mesih’in sevgisiyle ve kayıp olanların ihtiyaçlarıyla harekete geçirilerek, evlerinin rahatlığını ve arkadaş topluluklarını, hatta eşlerini ve çocuklarını geride bırakıp, merhamet mesajını duyurmak üzere yabancı ülkelere, putperestlerin ve vahşilerin arasına giden kişiler olmuştur. Pek çok kişi bu teşebbüste hayatlarını kaybetmiştir, ancak işi devam ettirmek üzere başkaları çıkarılmıştır. Böylece Mesih’in davası adım adım ilerledi ve kederle ekilen tohum hasatta bol ürün verdi. Allah’a dair bilgi büyük ölçüde yayıldı ve çarmıhın bayrağı putperest ülkelere dikildi. EI 318.1
Hizmetkâr, bir tek günahkârın ihtida etmesi için kendi kaynaklarını sonuna kadar zorlamalıdır. Allah’ın yarattığı ve Mesih’in kurtardığı can, önündeki imkânlardan, kendisine bahşedilen ruhsal faydalardan, Allah’ın sözü ile canlandırılması halinde sahip olabileceği yeteneklerden ve müjdede sunulan umut aracılığıyla kazanabileceği ölümsüzlükten dolayı büyük değere sahiptir. Ve eğer Mesih bir tek kayıp koyunu aramak ve kurtarmak için doksan dokuz koyunu bıraktıysa, bizim daha azını yapmamız haklı çıkarılabilir mi? Mesih’in çalıştığı gibi çalışmanın, O’nun fedakârlıkta bulunduğu gibi fedakârlıkta bulunmanın ihmal edilmesi, kutsal emanetlere ihanet, Allah’a hakaret değil midir? EI 318.2
Gerçek hizmetkârın kalbi, canları kurtarmak için yoğun bir arzuyla doludur. Zaman ve güç harcanır, zahmetli çabalardan kaçınılmaz; zira kendi canına böylesi mutluluk, huzur ve sevinç getiren gerçekleri başkaları da duymalıdır. Mesih’in Ruhu onun üzerindedir. Canları, hesap vermesi gereken biri gibi gözetir. Gözleri Golgota’daki çarmıha dikili, yüceltilmiş olan Kurtarıcı’ya bakarak, O’nun lütfuna bel bağlayarak, O’nun kendi kalkanı, kendi gücü, kendi etkinliği olarak sona kadar kendisiyle birlikte olacağına inanarak, Allah için çalışır. Allah’ın sevgisine dair güvencelerle karışık davetler ve ricalarla, canları İsa’ya kazanmaya çalışır, ve gökte “çağrılmış, seçilmiş ve O’na sadık kalmış olanlar” arasında sayılır (Vahiy 17:14). EI 318.3