Büyük Mücadele
41.—YERYÜZÜNÜN YIKIMI
“Üst üste yığılan günahları göğe erişti, ve Tanrı onun suçlarını anımsadı... Hazırladığı kâsedeki içkinin iki katını hazırlayıp ona içirin. Kendini yücelttiği, sefahate verdiği oranda ızdırap ve keder verin ona. Çünkü içinden diyor ki, ‘Tahtında oturan bir kraliçeyim, dul değilim. Asla yas tutmayacağım!’ Bu nedenle başına gelecek belalar ölüm, yas ve kıtlıkbir gün içinde gelecek. Ateş onu yiyip bitirecek. Çünkü onu yargılayan Rab Tanrı güçlüdür. Kendisiyle fuhuş yapan ve sefahatte yaşayan dünya kralları onu yakan ateşin dumanını görünce onun için ağlayıp dövünecekler... ‘Vay başına koca kent, vay başına güçlü kent Babil! Bir saat içinde cezanı buldun’ diyecekler” (Vahiy 18:510). BM18 697.1
“Onun aşırı sefahatiyle zenginleşen” dünya tüccarları, “çektiği ızdıraptan dehşete düşecekler. Uzakta durup ağlayacak, yas tutacaklar. ‘Vay başına, vay!’ diyecekler. ‘İnce keten, mor ve kırmızı kumaş kuşanmış, altın, değerli taş ve incilerle süslenmiş koca kent! Onca büyük zenginlik bir saat içinde yok oldu’ ” (Vahiy 18:11, 3, 1517). BM18 697.2
Allah’ın gazabının geldiği günde, Babil’in uğrayacağı yargılar bunlardır. Kötülüğünün ölçüsünü doldurmuştur; zamanı gelmiştir; yıkım için hazırdır. BM18 697.3
Allah’ın sesi halkının esaretini sona erdirdiği zaman, büyük yaşam mücadelesinde her şeylerini kaybetmiş olanların kor kunç uyanışı meydana gelir. Deneme süresi devam ederken bu kişiler Şeytan’ın aldatmacalarıyla kör olmuş, günahlı yollarını haklı göstermişlerdi. Zenginler daha az talihli olanlardan üstün olmakla övünmüşlerdi; oysa zenginliklerini Allah’ın yasasını ihlal ederek kazanmışlardı. Açları doyurmayı, çıplakları giydirmeyi 1, adaletle davranmayı ve merhameti sevmeyi 2 ihmal etmişlerdi. Kendilerini yüceltmenin ve insan kardeşlerinden saygı görmenin yollarını aramışlardı. Şimdi onları büyük kılan her şey ellerinden alınmış, mahrum ve savunmasız kalmışlardır. Yaratıcıları’na tercih ettikleri putların yok edilişine dehşetle bakarlar. Dünyasal zenginlikler ve zevkler için ruhlarını satmışlar, Allah katında zengin olmaya 3 çalışmamışlardır. Sonuçta, yaşamları hüsran olmuştur; zevkleri artık acıya dönüşmüş, hazineleri çürümüştür. Bir ömürlük kazanç, bir anda yok olup gitmiştir. Zenginler görkemli evlerinin yıkılmasına, altınlarının ve gümüşlerinin saçılmasına yanarlar. Ancak inlemeleri, kendilerinin de putlarıyla birlikte yok olacakları korkusuyla susturulur. BM18 697.4
Kötüler pişmanlıkla doludur, ancak bu pişmanlığın nedeni Allah’ı ve insan kardeşlerini günahla ihmal etmeleri değil, Allah’ın galip gelmesidir. Sonucun böyle olmasına ağlarlar; fakat kötülüklerinden tövbe etmezler. Ellerinden gelse, galip gelmek için denenmedik yöntem bırakmayacaklardır. BM18 698.1
Dünya, eğlenerek alay ettikleri ve yok etmeyi arzuladıkları sınıfın salgın hastalıktan, fırtınadan ve depremden zarar görmeden geçtiğini görür. Kendi yasasını çiğneyenler için yakıp tüketici bir ateş olan Kişi, kendi halkı için güvenli bir çardaktır 4. BM18 698.2
İnsanların beğenisini kazanmak için gerçeği feda eden din görevlisi, şimdi öğretilerinin niteliğinin ve etkisinin farkına varmaktadır. Her şeyi gören gözün, masada otururken, sokaklarda yürürken, yaşamın çeşitli sahnelerinde insanlar arasına karışırken kendisini izlediği anlaşılır. Canın her duygusu, yazılan her satır, söylenen her söz, insanları yalanın sığınağında huzur bulmaya yönlendiren her eylem tohumları atmıştır; şimdi ise çevresindeki perişan ve kayıp canlardan meydana gelen hasadı görmektedir. BM18 698.3
Rab şöyle diyor: “Esenlik yokken, esenlik, esenlik, diyerek halkımın yarasını sözde iyileştirdiler.” “Madem incitmek istemediğim doğru kişinin cesaretini yalanlarınızla kırdınız ve canını kurtarmak için kötü kişiyi kötü yolundan dönmemeye yüreklendirdiniz” (Yeremya 8:11; Hezekiel 13:22). BM18 699.1
“Otlağımın koyunlarını yok edip dağıtan çobanların vay başına!... yaptığınız kötülük yüzünden sizi cezalandıracağım.” “Haykırın, ey çobanlar, acı acı bağırın! Toprakta yuvarlanın, ey sürü başları! Çünkü boğazlanma zamanınız doldu. Çobanlar kaçamayacak, sürü başları kurtulamayacak!” (Yeremya 23:1, 2; 25:34, 35). BM18 699.2
Din görevlileri ve halk, Allah’la doğru bir ilişki sürdürmediklerini görürler. Tüm adil ve doğru yasaların Yazarı’na karşı isyan etmiş olduklarını görürler. İlahî ilkelerin bir kenara bırakılması binlerce kötülük, anlaşmazlık, nefret ve fesat kaynağının doğmasına neden olmuş, en sonunda yeryüzü geniş bir çatışma alanı, bir yozlaşma batağı haline gelmiştir. Gerçeği reddeden ve yanılgıyı besleyenlerin şimdi gördüğü manzara budur. İtaatsizlerin ve sadakatsizlerin, sonsuza dek kaybetmiş oldukları şeye, sonsuz yaşama duydukları özlemi hiçbir dil ifade edemez. Yetenekleri ve belagatleri nedeniyle dünyanın kendilerine adeta taptığı kişiler, şimdi bu şeyleri gerçek ışığın altında görmektedirler. Günah yüzünden yitirdiklerinin farkına varırlar ve sadakatlerini aşağılamış ve alaya almış oldukları kişilerin ayaklarına kapanarak, Allah’ın onları sevmiş olduğunu itiraf ederler. BM18 699.3
İnsanlar aldatıldıklarını görürler. Birbirlerini kendilerini yıkıma götürmekle suçlarlar; fakat en sert cezayı din görevlilerinin üzerine yüklemek için birleşirler. Sadakatsiz pastörler hoş şeyler kehanet etmişlerdi 5; dinleyicilerini Allah’ın yasasını boşlamaya ve onu kutsal tutanlara zulmetmeye yönlendirmişlerdi. Şimdi ise bu öğretmenler umutsuzluk içinde dünyanın önünde aldatıcı işlerini itiraf etmektedir. Kalabalıklar öfkeyle dolar. “Mahvolduk!” diye haykırırlar, “yıkıma uğramamızın nedeni ise sensin”; ve sahte çobanlara saldırırlar. Bir zamanlar onlara hayranlık duyanlar, şimdi onları en korkunç lanetlerle lanetleyeceklerdir. Bir zamanlar başlarına defne yaprağından taçlar takan eller, şimdi onları yok etmek için kalkacaktır. Allah’ın halkını öldürmesi için tasarlanan kılıçlar, şimdi onların düşmanlarını yok etmek için kullanılacaktır. Her yerde kavgalar olur ve kan dökülür. BM18 699.4
“Gürültü yeryüzünün dört yanında yankılanacak. Çünkü RAB uluslara dava açacak; herkesi yargılayacak ve kötüleri kılıca teslim edecek” (Yeremya 25:31). Büyük mücadele altı bin yıldır devam etmektedir; Allah’ın Oğlu ve O’nun göksel habercileri, insanoğullarını uyarmak, aydınlatmak ve kurtarmak için kötü olanın güçleriyle çatışmaktadır. Şimdi herkes kararını vermiştir; kötüler Allah’a karşı savaşında Şeytan’la tümüyle birlik olmuşlardır. Allah’ın, çiğnenen yasasının yetkisini kanıtlamasının vakti gelmiştir. Mücadele şimdi yalnızca Şeytan’la değil, insanlarladır. “RAB uluslara dava açacak”; “kötüleri kılıca teslim edecek.” 6 BM18 700.1
“Yapılan iğrenç şeylerden ötürü dövünüp ağlayanların” üzerine kurtarış işareti konulmuştur. Hezekiel’in görümünde ellerinde ölümcül silahlar olan insanlarla simgelenen ölüm meleği ortaya çıkar ve ona şu komut verilir: “Yaşlıyı, genci, genç kızı, kadını, çocukları öldürün. Yalnız alınlarında işaret olanlara dokunmayın. İşe tapınağımdan başlayın.” Peygamber şöyle diyor: “Onlar da tapınağın önünde duran İsrail ileri gelenlerinden işe başladılar” (Hezekiel 9:16). Yok etme işine, halkın ruhsal gözetmenleri olma iddiasındaki kişilerden başlanır. İlk düşecek olanlar sahte gözcülerdir. Hiç kimseye acınmayacak, hiç kimsenin canı bağışlanmayacaktır. Erkekler, kadınlar, genç kızlar ve çocuklar birlikte yok edilir. BM18 700.2
“Dünyada yaşayanları suçlarından ötürü cezalandırmak için RAB bulunduğu yerden geliyor. Dünya üzerine dökülen kanı açığa vuracak, öldürülenleri artık saklamayacak” (Yeşaya 26:21). “Yeruşalim’e karşı savaşan bütün halkları RAB şu belayla cezalandıracak: Daha sağken bedenleri, gözleri, dilleri çürüyecek. O gün RAB insanları büyük dehşete düşürecek. Herkes yanındakinin elini yakalayacak, birbirlerine saldıracaklar” (Zekeriya 14:12, 13). Yeryüzünün kötü sakinlerirahipler, yöneticiler ve gerek zengin, gerek yoksul, gerek üst tabakadan, gerek alt tabakadan halkkendi şiddetli tutkularının çılgınca kavgası yüzünden ve Allah’ın katışıksız gazabının dökülmesiyle düşerler. “O gün RAB dünyayı bir uçtan bir uca öldürülenlerle dolduracak. Onlar için yas tutulmayacak, toplanıp gömülmeyecekler.” Yeremya 25:33. BM18 701.1
Mesih’in gelişinde kötüler tüm yeryüzünden silinirO’nun ağzının soluğuyla yanıp tükenir ve görkeminin parlaklığıyla yok edilirler 7. Mesih halkını Allah’ın Kentine götürür, böylece yeryüzünde yaşayanlar tahliye edilmiş olur. “İşte RAB yeryüzünü harap edip viraneye çevirecek, yeryüzünü altüst edecek, üzerinde yaşayanları darmadağın edecek.” “Dünya tümüyle yağmalanıp viraneye çevrilecek. RAB böyle söyledi.” “Çünkü Tanrı’nın yasalarını çiğnediler, kurallarını ayaklar altına aldılar, ebedi antlaşmayı bozdular. Bu yüzden lanet dünyayı yiyip bitirdi, orada yaşayanlar suçlarının cezasını çekiyorlar. Yaşayanlar bu nedenle yanıyor” (Yeşaya 24:1, 3, 5, 6). BM18 701.2
Tüm yeryüzü ıssız bir çöl gibi görünür. Depremle yıkılmış kentlerin ve köylerin harabeleri, kökünden sökülmüş ağaçlar, denizin fırlatıp attığı ya da yerden kopan büyük kayalar tüm yeryüzü üzerine saçılmıştır, geniş oyuklar dağların temellerinden söküldüğü yerleri göstermektedir. BM18 701.3
Şimdi, Kefaret Günü’ndeki son ciddi hizmette öngörülen olay gerçekleşir. En kutsal yerdeki hizmet tamamlandığında ve İsrail’in günahları günah sunusunun kanı aracılığıyla tapınaktan temizlendiğinde, çöle salınan teke canlı olarak Rabb’in önüne sunulurdu; bundan sonra başrahip topluluğun huzurunda onun üzerine “Israil halkının bütün suçlarını, isyanlarını, günahlarını açıklayarak bunları tekenin başına” aktarırdı (Levililer 16:21). Aynı şekilde, gökteki tapınakta kefaret işi tamamlandığında, Allah’ın, göksel meleklerin ve kurtulanlar topluluğunun huzurunda, Allah’ın halkının günahları Şeytan’a yüklenecek; onların işlemesine neden olduğu tüm kötülüklerden suçlu ilan edilecektir. Çöle salınan tekenin ıssız bir diyara gönderildiği gibi, Şeytan da ıssız yeryüzüne, hiç kimsenin yaşamadığı ve korkunç bir çöle sürgün edilecektir. BM18 702.1
Vahiy yazarı, Şeytan’ın sürgün edilmesini ve yeryüzünün düşeceği kargaşa ve ıssızlık durumunu önceden bildiriyor ve bu durumun bin yıl boyunca süreceğini açıklıyor. Rabb’in ikinci gelişinin ve kötülerin yok edilişinin sahnelerini sunduktan sonra, peygamberlik sözü devam ediyor: “Sonra bir meleğin gökten indiğini gördüm. Elinde dipsiz derinliklerin anahtarı ve büyük bir zincir vardı. Melek ejderhayı İblis ya da Şeytan denen o eski yılanıyakalayıp bin yıl için bağladı. Bin yıl tamamlanıncaya dek ulusları bir daha saptırmasın diye onu dipsiz derinliklere attı, oraya kapayıp girişi mühürledi. Bin yıl geçtikten sonra kısa bir süre için serbest bırakılması gerekiyor” (Vahiy 20:13). BM18 702.2
“Dipsiz derinlikler” ifadesinin kargaşa ve karanlık halindeki yeryüzünü simgelediği Kutsal Yazılar’ın diğer bölümlerinden anlaşılmaktadır. Kutsal Kitap, yeryüzünün “başlangıçtaki” durumuna ilişkin olarak “ıssız ve boştu; ve enginin yüzü üzerinde karanlık vardı” diyor [BURADA “ENGİN” OLARAK ÇEV RİLMİŞ OLAN İBRANİCE SÖZCÜK, İBRANİCE ESKİ AHİT’İN SEPTUAGİNTA (GREKÇE) ÇEVİRİSİNDE, VAHİY 20:13 AYETLERİNDEKİ “DİPSİZ DERİNLİKLER” OLARAK ÇEVRİLEN AYNI SÖZCÜKLE İFADE EDİLMİŞTİR.] (Yaratılış 1:2 [KM] Tekvin). Peygamberlik sözü, en azından kısmî olarak tekrar bu duruma getirileceğini öğretmektedir. Yeremya peygamber, Allah’ın büyük gününe doğru bakarak, şöyle bildirir: “Ben Yeremya yere baktım, şekilsizdi, boştu, göğe baktım, ışık yoktu. Dağlara baktım, titriyorlardı, bütün tepeler sarsılıyordu. Baktım, insan yoktu, gökte uçan bütün kuşlar kaçmıştı. Baktım, verimli toprak çöle dönmüş, bütün kentler yıkılmıştı” (Yeremya 4:2326). BM18 702.3
Burası bin yıl boyunca Şeytan’ın ve kötü meleklerinin evi olacaktır. Yeryüzüne bağlı kalacak, diğer dünyalara ulaşarak hiçbir zaman düşmemiş olanların canını sıkamayacaktır. Bağlanmış olması bu anlamdadır: üzerinde gücünü gösterebileceği hiç kimse kalmaz. Yüzyıllardır tek zevki olmuş olan aldatma ve yıkım işinden tamamen alıkonulur. BM18 703.1
Şeytan’ın bozgun zamanına doğru bakan Yeşaya peygamber şöyle haykırır: “Ey parlak yıldız, seherin oğlu, göklerden nasıl da düştün! Ey ulusları ezip geçen, nasıl da yere yıkıldın! İçinden, ‘Göklere çıkacağım’ dedin, ‘Tahtımı Tanrı’nın yıldızlarından daha yükseğe koyacağım; ... kendimi Yüceler Yücesi’yle eşit kılacağım.’ Ancak ölüler diyarına, ölüm çukurunun dibine indirilmiş bulunuyorsun. Seni görenler bakıp bakıp şöyle düşünecekler: ‘Dünyayı sarsan, ülkeleri titreten, yeryüzünü çöle çeviren, kentleri yerle bir eden, tutsakları evlerine salıvermeyen adam bu mu?’” (Yeşaya 14:1217). BM18 703.2
Şeytan’ın isyanı, altı bin yıl boyunca “dünyayı sarsmıştı.” “Yeryüzünü çöle çevirmiş, oradaki kentleri yerle bir etmişti.” Ve, “tutsakları evlerine salıvermemişti.” Altı bin yıl boyunca onun zindanı Allah’ın halkını içine almıştı, onları sonsuza dek esir ederdi de; fakat Mesih onun zincirlerini kırdı ve tutsakları özgürlüğüne kavuşturdu. BM18 703.3
Şimdi kötüler bile Şeytan’ın gücünün ulaşamayacağı yerdedir, kötü melekleriyle baş başa kaldığında günahın getirmiş olduğu lanetin etkisinin farkına varır. “Ulusların bütün kralları tek tek, görkemli mezarlarda yatıyor. Ama sen reddedilen bir dal gibi mezarından dışarı atıldın;... Ülkeni harap edip halkını katlettiğin için başkaları gibi gömülmeyeceksin” (Yeşaya 14:18). BM18 703.4
Şeytan bin yıl boyunca ıssız yeryüzünde sağa sola dolaşarak, Allah’ın yasasına karşı isyanının sonuçlarını görecektir. Bu süre içinde şiddetli acılar çekecektir. Düşüşünden beri durmaksızın faaliyetle geçen yaşamı düşünceye izin vermemiştir; fakat şimdi gücü elinden alınmış, göğün yönetimine karşı isyan ettiği zamandan beri gerçekleştirdiği işleri düşünmeye bırakılmıştır, yaptığı tüm kötülüklerin karşılığını alacağı ve işlenmesine neden olduğu günahlar nedeniyle cezalandırılacağı korkunç geleceğe titreyerek ve dehşetle bakar. BM18 704.1
Şeytan’ın esareti Allah’ın halkına memnuniyet ve sevinç getirecektir. Peygamber şöyle diyor: “RAB İsrail halkını acıdan, sıkıntıdan ve yaptığı ağır işlerden kurtardığı gün Babil Kralı’nı [burada Şeytan’ı simgelemektedir] alaya alarak, ‘Halkı ezenin nasıl da sonu geldi!’ diyecekler... RAB kötülerin değneğini, egemenlerin asasını kırdı. O asa ki, halklara gazapla vurdukça vurdu, ulusları öfkeyle, dinmeyen zulümle yönetti” (3. ve 6. ayetler). BM18 704.2
Birinci ve ikinci dirilişler arasındaki bin yılda, kötülerin yargılanması gerçekleşir. Elçi Pavlus bu yargıya ikinci gelişi izleyen bir olay olarak işaret etmektedir. “Bu nedenle, belirlenen zamandan önce hiçbir şeyi yargılamayın. Rab’bin gelişini bekleyin. O, karanlığın gizlediklerini aydınlığa çıkaracak, yüreklerdeki amaçları açığa vuracaktır” (1. Korintliler 4:5). Daniel, Eskiden beri var Olan geldiğinde, hükmün “Yüce Olan’ın mukaddeslerine veril [diğini] ” bildirir (Daniel 7:22 [KM]). Bu zamanda, doğrular Allah’ın kralları ve rahipleri8 olarak hüküm sürerler. Yuhanna Vahiy’de şöyle der: “Bazı tahtlar ve bunlara oturanları gördüm. Onlara yargılama yetkisi verilmişti.” “Onlar Tanrı’nın ve Mesih’in kâhinleri olacak, O’nunla birlikte bin yıl egemenlik sürecekler” (Vahiy 20:4, 6). Pavlus’un öngördüğü “kutsalların dünyayı yargılaması” bu zamanda gerçekleşecektir (1. Korintliler 6:2). Mesih’le birlik olarak kötüleri yargılarlar, onların eylemlerini yasa kitabı olan Kutsal Kitap’la karşılaştırır, her davaya bedende yapılan işlere göre karar verirler. Bundan sonra kötülerin işlerine göre çekmeleri gereken cezanın payı verilir; ve ölüm kitabında adlarının karşısına yazılır. BM18 704.3
Şeytan ve kötü melekler de Mesih ve halkı tarafından yargılanır. Pavlus şöyle diyor: “Melekleri bile yargılayacağımızı bilmiyor musunuz?” (3. ayet). Yahuda da, O’nun “kendi ilk durumlarını korumamış, ama bulundukları özel yerlerini terketmiş olan melekleri, büyük günün yargılaması için, sonsuz bağlarla karanlık altında sakladığını” bildirmektedir (Yahuda 6 [Kİ]). BM18 705.1
Bin yıllık dönemin sonunda ikinci diriliş gerçekleşecektir. O zaman kötüler ölümden dirilecek ve “yazılmış olan hükmün” 9 infaz edilmesi için Allah’ın huzuruna çıkacaklardır. Böylece Vahiy yazarı, doğruların dirilişini açıkladıktan sonra şunları söylüyor: “Ölülerin geri kalanı bin yıl tamamlanmadan dirilmedi” (Vahiy 20:5). Yeşaya da, kötülerle ilgili olarak beyan ediyor: “Zindana tıkılan tutsaklar gibi cezaevine kapatılacak ve uzun süre sonra cezalandırılacaklar” (Yeşaya 24:22). BM18 705.2