Büyük Mücadele

33/45

30.—İNSAN İLE ŞEYTAN ARASINDAKİ DÜŞMANLIK

“Seninle kadını, onun soyuyla senin soyunu birbirinize düşman edeceğim. Onun soyu senin başını ezecek, sen onun topuğuna saldıracaksın” (Yaratılış 3:15). İnsanın düşmesinden sonra Şeytan için verilen hüküm aynı zamanda bir peygamberlik sözüydü, zamanın sonuna kadar tüm çağları kapsayarak, yeryüzünde yaşayacak olan tüm insan ırklarının dahil olacağı büyük çatışmayı öngörüyordu. BM18 543.1

Allah şöyle bildiriyor: “Düşman edeceğim.” Bu düşmanlık doğal olarak ortaya çıkmıyor. İnsan ilahî yasayı çiğnediği zaman doğası kötüleşti ve Şeytan’la ihtilaf haline değil, uyum içine geldi. Günahlı insan ile günahın mucidi arasında doğal olarak hiçbir düşmanlık yoktur. Her ikisi de sapkınlık ile kötü oldular. Sapkın kişi, başkalarını da kendisini örnek almaları için kandırarak duygudaşlık ve destek edinmedikçe rahat edemez. Bu nedenle düşmüş melekler ile kötü insanlar umutsuz bir yoldaşlıkta birleşirler. Allah özel olarak araya girmeseydi, Şeytan ile insan Gök’e karşı ittifak kurardı; tüm insanlık ailesi de Şeytan’a düşmanlık beslemek yerine Allah’a karşı birleşirdi. BM18 543.2

Şeytan, Gök’e karşı açtığı savaşta kendisine işbirliği sağlayabilmek için, melekleri isyana sürüklemiş olduğu gibi insanı da günah işlemesi için ayarttı. Kendisiyle düşmüş melekler arasında Mesih’ten nefretleri bakımından hiçbir anlaşmazlık yoktu; diğer tüm hususlarda uyumsuzluk olsa da, evrenin Hakimi’nin yetkisine karşı koymada sağlam bir birlik halindeydiler. Fakat Şeytan, kendisiyle kadın arasında, kendi soyuyla onun soyu arasında düşmanlık olması gerektiği bildirisini duyduğunda, insan doğasını ahlaksızlaştırma çabalarının kesintiye uğrayacağını anladı; insan bir şekilde onun gücüne direnme yetisine sahip olacaktı. BM18 543.3

Şeytan’ın insan nesline karşı düşmanlığı alevlenir, çünkü onlar Mesih aracılığıyla Allah’ın sevgisine ve merhametine nail olurlar. O insanın kurtuluşu için ilahî planı engellemek, Allah’ın eserini tahrif ederek ve kirleterek O’nun şerefine leke sürmek ister; gökte keder yaratmaya, yeryüzünü ise üzüntü ve yıkımla doldurmaya çalışır. Tüm bu kötülüğün sorumlusu olarak da Allah’ın insanı yaratışındaki çalışmasını gösterir. BM18 544.1

İnsanın Şeytan’a düşman olmasını sağlayan şey, Mesih’in ruha aşıladığı lütuftur. Bu dönüştürücü lütuf ve yenileme gücü olmazsa, insan Şeytan’a tutsak olmaya devam edecek, onun emirlerini yerine getirmeye her zaman hazır bir köle olacaktır. Fakat ruhtaki yeni ilke, daha önce barış olan yerde çatışma meydana getirir. Mesih’in verdiği güç, insanın zorba ve gaspçıya karşı direnmesini sağlar. Günahı sevmek yerine bundan tiksindiği görülen herkes, iç dünyaya egemen olan tutkulara karşı direnen ve onlara galip gelen herkes, tümüyle yukarıdan olan bir ilkenin işleyişini sergiler. BM18 544.2

Mesih’in ruhu ile Şeytan’ın ruhu arasındaki düşmanlık, en çarpıcı bir şekilde dünyanın İsa’yı karşılamasında sergilenmişti. Yahudilerin O’nu reddetmelerinin nedeni, dünyasal zenginlik, debdebe ya da ihtişamı olmadan ortaya çıkması değildi. O’nun bu görünürdeki üstünlüklere sahip olmayışını fazlasıyla telafi edecek bir güce sahip olduğunu görmüşlerdi. Fakat Mesih’in paklığı ve kutsallığı imansızlarda O’na karşı nefret uyandırdı. Özverili ve günahsız bağlılıkla dolu hayatı, gururlu ve tensel zevklere düşkün topluma sürekli bir azar niteliğindeydi. İşte bu, Allah’ın Oğlu’na karşı düşmanlık uyandırıyordu. Şeytan ve kötü melekler, kötü insanlarla birlik oldular. Sapkınlığın tüm enerjileri, gerçeğin Savunucusu’na karşı bir düzen kurdu. BM18 544.3

Mesih’in izleyicilerine de, Efendileri’ne gösterilen düşmanlığın aynısı gösterilmiştir. Günahın tiksindirici niteliğini gören ve yukarıdan gelen güçle ayartıya karşı direnen herkes, kesinlikle Şeytan’ın ve onun tebaasının öfkesini uyandıracaktır. Günah ve günahkârlar var oldukça, gerçeğin saf ilkelerine karşı nefret ile onu savunanlara baskı ve zulüm de var olacaktır. Mesih’in izleyicileri ile Şeytan’ın hizmetkârları uyuşamaz. Çarmıhın suçlaması henüz ortadan kalkmamıştır. “Mesih İsa’ya ait olup Tanrı yoluna yaraşır bir yaşam sürmek isteyenlerin hepsi zulüm görecek” (2. Timoteos 3:12). BM18 545.1

Şeytan’ın aracıları, onun yetkisini tesis etmek ve Allah’ın yönetimine karşı krallığını kurmak için sürekli olarak onun yönetimi altında çalışırlar. Bu amaçla, Mesih’in izleyicilerini aldatarak, bağlılıklarından koparmaya çalışmaktadırlar. Önderleri gibi, hedeflerine ulaşmak için Kutsal Yazılar’ı yanlış yorumlayarak saptırırlar. Şeytan’ın Allah’ın şerefine leke sürmeye uğraştığı gibi, aracıları da Allah’ın halkına dil uzatmanın yollarını ararlar. Mesih’i ölüme gönderen ruh, kötüleri O’nun izleyicilerini yok etmeye yönlendirmektedir. Tüm bunlar, o ilk peygamberlik sözünde öngörülmüştü: “Seninle kadını, onun soyuyla senin soyunu birbirinize düşman edeceğim.” Ve bu, zamanın sonuna dek sürecektir. BM18 545.2

Şeytan tüm kuvvetlerini toplamakta ve tüm gücünü çarpışmaya vermektedir. Neden daha büyük bir direnişle karşılaşmamaktadır? Mesih’in askerleri neden böylesine uykulu ve kayıtsız? Çünkü Mesih’le gerçek bağlantıları çok zayıf; çünkü O’nun Ruhundan son derece yoksunlar. Günah onlara, Efendileri’ne olduğu kadar çirkin ve iğrenç gelmiyor. Mesih’in yaptığı gibi, ona kesin ve kararlı bir dirençle karşılık vermiyorlar. Günahın muazzam kötülüğünü ve habisliğini fark etmiyorlar, karanlığın efendisinin hem karakterine hem de gücüne karşı körler. Şeytan’a ve işlerine çok az düşmanlık gösteriliyor, çünkü onun gücüne ve kötü niyetine, Mesih’e ve O’nun kilisesine açmış olduğu geniş kapsamlı savaşa dair büyük bir bilgisizlik var. Burada büyük kalabalıklar aldatılmaktadır. Düşmanlarının, kötü meleklerin zihinlerini denetim altında tutan güçlü bir general olduğunu ve iyi hazırlanmış planlar ve ustaca manevralarla, canların kurtuluşunu engellemek için Mesih’e karşı savaştığını bilmemektedirler. Sözde Hristiyanlar arasında, hatta müjdenin hizmetkârları arasında, Şeytan’ın adı bile geçmemekte, belki bir iki kez kürsüde söz edilmektedir. Onun sürekli faaliyetinin ve başarısının kanıtlarını gözden kaçırmakta; kurnazlığına dair pek çok uyarıyı ihmal etmekte; hatta varlığını dahi görmezden gelmektedirler. BM18 545.3

İnsanlar onun hilelerinden habersiz iken, bu uyanık düşman her an onların yolları üzerindedir. Evlerin her odasına, kentlerimizin her sokağına, kiliselere, ulusal meclislere, adalet saraylarına girerek insanları şaşırtmakta, aldatmakta, ayartmakta, erkeklerin, kadınların ve çocukların ruhlarını ve bedenlerini yıkıma uğratmakta, aileleri yıkmakta, nefret, kıskançlık, çekişme, kışkırtma ve cinayet tohumları ekmektedir. Hristiyan alemi ise bu şeylere adeta Allah’ın takdir ettiği ve olması gereken şeyler gözüyle bakmaktadır. BM18 546.1

Şeytan sürekli olarak Allah’ın halkını dünyadan ayıran engelleri yıkmak suretiyle onları yenmeye çalışmaktadır. Eski Israil, putperest uluslarla yasak olan birlikteliğe cüret ettiğinde, ayartılarak günaha düşürülmüştü. Modern İsrail de benzer bir şekilde yoldan saptırılmaktadır. “Tanrı’nın görünümü olan Mesih’in yüceliğiyle ilgili Müjde’nin ışığı imansızların üzerine doğmasın diye, bu çağın ilahı onların zihinlerini kör etmiştir” (2. Korintliler 4:4). Mesih’in kararlı izleyicileri olmayan herkes, Şeytan’ın hizmetkârlarıdır. Yenilenmemiş kalpte günah sevgisi ve onu besleme ve mazur gösterme eğilimi vardır. Yenilenmiş kalpte ise günahtan nefret ve ona karşı kararlı direnç vardır. Hristiyanlar tanrısızların ve inançsızların toplumunu seçtiklerinde, kendilerini ayartıya maruz bırakırlar. Şeytan kendisini görünürden gizleyerek, gözleri üzerine sinsice aldatıcı örtüsünü çekmektedir. Bu ortamın kendilerine zarar vermek üzere tasarlandığını göremezler; bir yandan sürekli olarak karakter, sözler ve eylemler ile dünyaya asimile olurlarken, diğer yandan gitgide daha da körleşirler. BM18 546.2

Dünyasal geleneklere uyum kiliseyi dünyaya döndürür; hiçbir zaman dünyayı Mesih’e döndürmez. Günaha yakınlık, kaçınılmaz olarak daha az iğrenç görünmesine neden olacaktır. Şeytan’ın hizmetkârlarıyla birlik olmayı seçenler çok geçmeden efendilerinden korkmaz hale geleceklerdir. Görev yolundayken Daniel’in kralın sarayında karşılaştığı gibi denemelerle karşılaşırsak, Allah’ın bizi koruyacağından emin olabiliriz; fakat kendimizi ayartılacak duruma sokarsak er ya da geç düşeriz. BM18 547.1

Ayartıcı çoğunlukla en başarılı çalışmasını kendisinin etkisi altında olduğundan en az şüphe edilenin aracılığıyla gerçekleştirmektedir. Yetenekli ve eğitimli kişiler, sanki bu nitelikler Allah korkusunun eksikliğini telafi edermiş, ya da insana O’nun hoşnutluğunu kazandırırmış gibi, hayranlık ve saygı görmektedirler. Yetenek ve kültür başlı başına Allah’ın armağanlarıdır; fakat bunlar dindarlığın yerine konulduğunda, canı Allah’a yakınlaştırmak yerine O’ndan uzaklaştırdığında, birer lanete ve tuzağa dönüşürler. Pek çok kişi, incelik ya da zarafet gibi görünen her şeyin bir bakıma Mesih’e ilişkin olması gerektiği fikrine sahiptir. Hiçbir zaman bundan daha büyük bir yanılgı olmamıştır. Bu nitelikler her Hristiyan’ın karakterini süslemelidir, zira gerçek dinin yararına güçlü bir etki bırakacaklardır; fakat Allah’a adanmalıdırlar, aksi halde kötülük için kullanılan güçlere dönüşebilirler. Yaygın olarak ahlak dışı kabul edilen eylemlere tenezzül etmeyen, kültürlü bir zihne ve iyi davranışlara sahip pek çok kişi, Şeytan’ın elinde parlak birer aletten başka bir şey değildir. Onun etkisinin ve örnekliğinin sinsi ve aldatıcı niteliği, bu kişileri Mesih’in davası için bilgisiz ve kültürsüz kişilerden daha tehlikeli bir düşman haline getirir. BM18 547.2

Süleyman, samimi dua ve Allah’a bağlılıkla dünyanın hayretini ve hayranlığını uyandıran bilgeliğe sahip olmuştu. Fakat gücünün Kaynağı’na sırt çevirdiğinde ve kendi kendine güvenmeye başladığında, ayartıya yenik düştü. Böylece, en bilge krala bahşedilmiş olan muhteşem güçler, onu ancak canların düşmanının daha etkin bir aracısı haline getirdi. BM18 548.1

Şeytan sürekli olarak Hristiyanların zihinlerini gerçeğe kör etmeye çalışsa da, onlar savaşlarının “insanlara karşı değil, yönetimlere, hükümranlıklara, bu karanlık dünyanın güçlerine, kötülüğün göksel yerlerdeki ruhsal ordularına karşı” olduğunu unutmamalıdır (Efesliler 6:12). Esinlenen uyarının sesi yüzyılların ötesinden zamanımıza ulaşmaktadır: “Ayık ve uyanık olun. Düşmanınız İblis kükreyen aslan gibi yutacak birini arayarak dolaşıyor” (1. Petrus 5:8). “İblis’in hilelerine karşı durabilmek için Tanrı’nın sağladığı bütün silahları kuşanın” (Efesliler 6:11). BM18 548.2

Adem’in zamanından günümüze dek, büyük düşmanımız gücünü baskı yapmak ve yok etmek için kullanmaktadır. Şimdi kiliseye yönelik son seferine hazırlanmaktadır. İsa’yı izlemek isteyen herkes bu acımasız düşmanla karşı karşıya gelecektir. Hristiyan, ilahî Örnek’i ne kadar yakından izlerse, Şeytan’ın saldırıları için o kadar açık bir hedef haline gelecektir. Kötü olanın aldatmacalarını ifşa ederek Mesih’i insanlara sunma gayesiyle Allah’ın davasında faal biçimde çalışan herkes, Pavlus’un, Rabb’e tam bir alçakgönüllülükle, gözyaşları içinde kulluk ettiğine1 ilişkin tanıklığına katılabilecektir. BM18 548.3

Şeytan Mesih’e en şiddetli ve en sinsi ayartılarıyla saldırmış, ancak her çatışmada geri püskürtülmüştü. O savaşlar bizim yararımıza verilmişti; o zaferler bizim de galip gelmemizi mümkün kılmaktadır. Mesih, arayan herkese güç verecektir. Hiç kimse Şeytan’a kendi rızası dışında yenik düşemez. Ayartıcının iradeyi denetim altına almak ya da canı günah işlemeye zorlamak için hiçbir gücü yoktur. Sıkıntı verebilir, fakat kirletemez. Acı verebilir, fakat lekeleyemez. Mesih’in zafer kazanmış olduğu gerçeği, O’nun izleyicilerine günaha ve Şeytan’a karşı yiğitçe savaşmak için cesaret vermelidir. BM18 548.4