Büyük Mücadele

30/45

27.—MODERN UYANIŞLAR

Allah’ın sözünün sadık bir şekilde vaaz edildiği her yerde, O’nun ilahî kökenini kanıtlayan sonuçlar alındı. Allah’ın Ruhu O’nun hizmetkârlarının bildirisine eşlik etti ve söz güç kazandı. Günahkârlar vicdanlarının uyandığını hissettiler. “Dünyaya gelen, her insanı aydınlatan gerçek ışık” 1 canlarının gizli odalarını aydınlattı ve karanlığa dair gizli şeyler açığa çıkarıldı. Zihinlerinde ve kalplerinde kesin bir kanaat yer etti. Günaha, doğruluğa ve gelecek olan yargıya dair ikna oldular. Yehova’nın doğruluğunu kavradılar ve Kalpleri Araştıran’ın huzurunda suçları ve kirlilikleriyle durmanın dehşetini hissettiler. Izdırap içinde feryat ettiler: “Ölüme götüren bu bedenden beni kim kurtaracak?” 2 İnsanların günahlarına karşılık sonsuz kurbanı sunan Golgota’daki çarmıh açığa çıkarıldığında, suçlarına kefaret için yalnızca Mesih’in erdemlerinin yeterli geleceğini; ancak bunun insanı Allah’la barıştırabileceğini gördüler. İman ve alçakgönüllülükle, dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu’nu 3 kabul ettiler. İsa’nın kanı aracılığıyla “daha önce işlenmiş günahları” 4 affedildi. BM18 495.1

Bu canlar tövbeye yaraşır meyveler verdiler. 5 İman edip vaftiz oldular ve yenilenen yaşamda yürümek üzere ayağa kalktılar - Mesih İsa’da yeni yaratıklardı; kendilerini eski arzularına göre değil, Allah’ın Oğlu’na imanla O’nun adımlarını izlemek, O’nun karakterini yansıtmak ve O’nun pak olduğu gibi kendilerini pak kılmak üzere biçimlendireceklerdi. 6 Önceden nefret ettikleri şeyleri artık seviyor, önceden sevdikleri şeylerden artık nefret ediyorlardı. Gururlu ve kendine aşırı güvenli kimseler yumuşak huylu ve alçakgönüllü oldular. Kibirliler ve kendini beğenmişler ağırbaşlı ve dikkat çekmez hale geldiler. Kutsallara saygısızlar saygılı, ayyaşlar ayık, ahlaksızlar pak oldular. Dünyaya ait boş modalar bir kenara bırakıldı. Hristiyanlar “saç örme ve altın takma ya da giysiler giyinmeden ibaret olan dıştan süs” yerine, “Allah’ın önünde değeri büyük olan yumuşak ve sakin ruhun bozulmayan süsüyle, yüreğin gizli insanı”nı elde etmeye çalıştılar (1. Petrus 3:3, 4 [Kİ]). BM18 496.1

Uyanışlar, kalplerin derinden araştırılmasını ve alçakgönüllülüğü getirdi. Günahkârlara ciddiyetle ve içtenlikle çağrıda bulunmaları, Mesih’in kanıyla satın alınana duyulan merhametleri ile göze çarptılar. İnsanlar canların kurtuluşu için dua ettiler ve Allah’la güreştiler. 7 Böyle uyanışların meyveleri, özveri ve fedakârlıktan kaçınanlarda değil, Mesih uğruna sitemlere ve denemelere katlanmaya layık görüldüğü için sevinen 8 canlarda görüldü. İnsanlar, İsa’nın adını ananların hayatlarında bir dönüşüme tanık oldular. Onların etkisinden toplum da fayda gördü. Mesih’le birlikte toplamışlar, Ruh’a ekmişlerdi 9 ve sonsuz hayat ürününü biçeceklerdi. BM18 496.2

Şu sözler onlar için söylenebilirdi: “Acınız sizi tövbeye yöneltti.” “Tanrı’nın isteğiyle çekilen acı, kişiyi kurtuluşla sonuçlanan ve pişmanlık doğurmayan tövbeye götürür. Dünyanın acılarıysa ölüm getirir. Bakın bu acılar, Tanrı’nın isteğiyle çektiğiniz bu acılar sizde ne büyük ciddiyet, paklanmak için ne büyük istek yarattı! Sizde ne büyük öfke, korku, özlem, gayret ve suçluyu cezalandırma arzusu uyandırdı! Bu konuda her bakımdan masum olduğunuzu kanıtladınız” (2. Korintliler 7:911). BM18 496.3

Bu, Allah’ın Ruhu’nun çalışmasının sonucudur. Yeniden yapılanma meydana getirmezse, hakiki bir tövbenin belirtisi yoktur. Günahkâr, aldığı rehini, çaldığı şeyleri geri verirse, günahlarını itiraf eder, Allah’ı ve insan kardeşlerini severse, Allah’la barıştığından emin olabilir. Önceki çağlardaki ruhsal uyanış dönemlerini izleyen sonuçlar bunlar olmuştur. Meyvelerine bakıldığında, insanların kurtuluşunda ve insanlığın yükseltilmesinde Allah’ın bereketini aldıkları görülmüştür. BM18 497.1

Fakat modern zamanlardaki uyanışlardan çoğu, ilk günlerde Allah’ın hizmetkârlarının çalışmalarını izleyen ilahî lütuf tezahürlerine belirgin bir zıtlık teşkil etmiştir. Büyük bir ilginin uyandığı, birçok kişinin ihtida iddiasında bulunduğu ve kiliselere geniş çaplı katılımların meydana geldiği doğrudur; ancak sonuçlar gerçek ruhsal yaşamın orantılı olarak geliştiğine ilişkin inancı destekleyecek düzeyde değildir. Bir süre için alevlenen ışık kısa zamanda sönüp gitmekte, ardında eskisinden daha koyu bir karanlık bırakmaktadır. BM18 497.2

Popüler uyanışlar çoğunlukla hayal gücüne hitap edilerek, duygular uyandırılarak, yeni ve şaşırtıcı olan şeylere yönelik sevgi tatmin edilerek yürütülmektedir. Bu şekilde kazanılan mühtediler, Kutsal Kitap hakikatini dinlemek için çok az arzu duymakta, peygamberlerin ve elçilerin tanıklıklarına çok az ilgi göstermektedirler. Dinsel bir ibadetin sansasyonel bir niteliği yoksa, onlar için hiçbir cazibesi olmamaktadır. Coşkun olmayan mantığa hitap eden bir bildiri hiçbir karşılık uyandırmamaktadır. Allah’ın sözünde yer alan ve ebedî menfaatleriyle doğrudan bağlantılı uyarılar kulak arkası edilmektedir. BM18 497.3

Gerçekten ihtida etmiş olan her can için, Allah’la ve ebedî şeylerle ilişki hayatın en önemli konularından biri olacaktır. Fakat günümüzün popüler kiliselerinde Allah’a adanmışlık ruhu nerededir? Mühtediler, gururlarını ve dünya sevgilerini terk etmiyorlar. Benliği inkâra, haçı yüklenerek yumuşak huylu ve alçakgönüllü olan Isa’yı izlemeye, ihtida etmelerinden önce olduğundan daha istekli değillerdir. Din, imansızların ve şüphecilerin alay konusu haline gelmiştir, çünkü onun adını taşıyanlar arasından pek çok kişi ilkelerinden habersizdir. Dindarlığın gücü pek çok kiliseden neredeyse ayrılmıştır. Piknikler, kilise tiyatroları, kilise panayırları, güzel evler, kişisel gösteriş, Allah’a dair düşünceleri ortadan kaldırmıştır. Araziler, mallar ve dünyasal uğraşlar zihni meşgul etmekte, ebedî menfaatlere ilişkin konular neredeyse hiç dikkati çekmemektedir. BM18 497.4

İmandaki ve dindarlıktaki yaygın çöküşe rağmen, bu kiliselerde Mesih’in gerçek izleyicileri bulunmaktadır. Yeryüzü Allah’ın yargısına son kez uğramadan önce, Rabb’in halkı arasında elçilerin zamanından beri görülmemiş ölçüde bir temel dindarlık uyanışı gerçekleşecektir. Allah’ın Ruhu ve kudreti O’nun çocuklarının üzerine dökülecektir. O zaman pek çok kişi, bu dünyanın sevgisinin Allah’a ve O’nun sözüne olan sevginin yerine geçtiği bu kiliselerden ayrılacaklardır. Hem din görevlileri hem de halk arasından birçok kişi, Allah’ın bu zamanda Rabb’in ikinci gelişi için bir halk hazırlamak amacıyla ilan ettireceği muazzam gerçekleri memnuniyetle kabul edecektir. Canların düşmanı bu çalışmayı önlemek istemektedir; bu nedenle bu hareketin zamanı gelmeden önce, sahtesini sunarak onu engellemeye çalışacaktır. Aldatıcı gücünün etkisi altına alabileceği kiliselerde, Allah’ın özel bereketi dökülüyor gibi gösterecek; büyük bir dinsel ilginin sergilendiği sanılacaktır. Büyük kalabalıklar Allah’ın kendileri için harika bir şekilde çalıştığına sevinecek, oysa bu çalışma başka bir ruhtan olacaktır. Şeytan, dini bir kisve ile etkisini tüm Hristiyan aleminde yaymaya çalışacaktır. BM18 498.1

Geçen yarım yüzyılda ortaya çıkan uyanışların çoğunda, gelecekteki daha kapsamlı hareketlerde sergilenecek olan etki lerin aynıları, daha büyük veya daha küçük ölçüde işbaşında olmuştur. Yanlış yönlendirmeye gayet uygun olan duygusal bir heyecan, gerçeğin ve yalanın bir karışımı mevcuttur. Fakat kimsenin aldanmaması gerekir. Allah’ın sözünün ışığında, bu hareketlerin niteliğini belirlemek zor değildir. İnsanların Kutsal Kitap’ın tanıklığını boşladığı, özveri ve dünyayı terk etmeyi gerektiren açık ve canı sınayan gerçeklerden yüz çevirdikleri yerlerde, Allah’ın bereketinin verilmeyeceğinden emin olabiliriz. Mesih’in kendisinin verdiği, “Onları meyvelerinden tanıyacaksınız” (Matta 7:16) kuralına göre de, bu hareketlerin Allah’ın Ruhu’nun işi olmadıkları açıktır. BM18 498.2

Allah, sözünün gerçekleri içinde insanlara kendisi hakkında bir açıklama vermiştir; bu gerçekler, onları kabul eden herkes için Şeytan’ın aldatmacalarına karşı bir kalkan görevi görür. Bu gerçeklerin göz ardı edilmesi, dinî alemde son derece yaygınlaşmaya başlamış olan kötülüklere kapı açmıştır. Allah’ın yasasının niteliği ve önemi büyük ölçüde gözden kaybolmuştur. İlahî yasanın niteliğinin, sürekliliğinin ve zorunluluğunun yanlış kavranması, ihtida etme ve kutsal kılınma gibi kavramlarda yanılgıların ortaya çıkmasına, bunun sonucunda da kilisede dindarlık standardının düşmesine neden olmuştur. Günümüzdeki uyanışlarda Allah’ın Ruhu’nun ve kudretinin eksikliğinin sırrı burada bulunmaktadır. BM18 499.1

Çeşitli mezheplerde, dindarlığıyla göze çarpan bazı insanlar bu gerçeği kabul etmekte ve buna üzülmektedir. Güncel dinî tehlikeleri ortaya koyan Profesör Edwards A. Park, haklı olarak şunları söylüyor: “Bir tehlike kaynağı, kürsüde ilahî yasanın öneminin ihmal edilmesidir. Eski günlerde kürsü, vicdanın sesinin yankılandığı yerdi. En ünlü vaizlerimiz, Efendi’nin örneğini izleyerek ve yasaya, temel ilkelerine ve tehditlerine önem vererek, konuşmalarına harika bir ihtişam katmışlardır. İki önemli ilkeyi: yasanın ilahî mükemmelliğin bir sureti olduğunu ve yasayı sevmeyen bir kişinin müjdeyi de sevmediğini; zira müjde kadar yasanın da Allah’ın gerçek karakterini yansıtan bir ayna olduğunu tekrarlamışlardır. Bu tehlike bir başkasına, günahın kötülüğünü, kapsamını, kusurunu hafife alma tehlikesine neden olur. Emre itaatsizlik etmenin haksızlığı, itaatin doğruluğuyla orantılıdır. . . BM18 499.2

“Sözü edilen tehlikelerle bağlantılı olarak, Allah’ın adaletini küçümseme tehlikesi de vardır. Modern kürsü, ilahî adaleti ilahî ihsandan ayırma, ihsanı bir ilkeyle yüceltmek yerine bir duyguya indirgeme eğilimindedir. Yeni ilahiyat prizması, Allah’ın birleştirdiğini parçalamaktadır. İlahî yasa iyilik midir, kötülük müdür? İyiliktir. Öyleyse adalet iyidir; zira yasayı uygulama eğilimidir. İnsanlar, ilahî yasayı ve adaleti, insanî itaatsizliğin kapsamını ve kusurunu hafife alma alışkanlıklarıyla, günaha kefaret eden lütfu küçümseme alışkanlığına kolaylıkla sürüklenebilirler.” Böylece müjde insanların zihinlerinde değerini ve önemini kaybeder, çok geçmeden Kutsal Kitap’ın tamamını bir kenara atmaya hazır hale gelirler. BM18 500.1

Pek çok din öğretmeni, Mesih’in ölümüyle yasayı geçersiz kıldığını, insanların bundan böyle onun gereklerine tabi olmadıklarını öğretmektedir. Bazıları onu ağır bir yük olarak göstermekte, yasanın esaretine karşın, müjde ile tadı çıkarılabilecek olan özgürlüğü sunmaktadır. BM18 500.2

Ancak peygamberler ve elçiler Allah’ın kutsal yasasına böyle bakmıyorlardı. Davut şöyle demişti: “Özgürce yürüyeceğim, çünkü senin koşullarına yöneldim ben” (Mezmur 119:45). Mesih’in ölümünden sonra yazan elçi Yakup, On Emirden “Kralımız Tanrı’nın Yasası” ve “mükemmel yasa... özgürlük yasası” olarak söz ediyor (Yakup 2:8; 1:25). Vahiy yazarı ise, çarmıhtan yarım yüzyıl sonra, “hayat ağacına gelmeye hakları olsun ve şehre kapılardan girsinler diye, O’nun emirlerini yerine getirenler” üzerine bereket sözü vermektedir (Vahiy 22:14 [Kİ]). BM18 500.3

Mesih’in, ölümü ile Babası’nın yasasını geçersiz kıldığı iddiası temelsizdir. Yasayı değiştirmek ya da bir kenara atmak mümkün olsaydı, Mesih’in insanı günahın cezasından kurtarmak için ölmesine gerek kalmazdı. Mesih’in ölümü, yasayı geçersiz kılmak bir yana, değişmez olduğunu kanıtlamaktadır. Allah’ın Oğlu, “Yasa’yı büyük ve yüce kılmak” için geldi (Yeşaya 42:21). Şöyle dedi: “Yasa’yi geçersiz kılmaya geldiğimi sanmayın;” “yer ve gök ortadan kalkmadan ... Yasa'dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak” (Matta 5:17, 18). Kendisiyle ilgili olarak da şunu bildiriyor: “Ey Tanrım, senin isteğini yapmaktan zevk alırım ben, yasan yüreğimin derinliğindedir” (Mezmur 40:8). BM18 500.4

Allah’ın yasası, doğası gereği değişmezdir. Yazarı’nın isteğinin ve karakterinin bir açıklamasıdır. Allah sevgidir, O’nun yasası da sevgidir. Onun iki temel ilkesi, Allah’ı sevmek ve insanı sevmektir. “Sevmek Kutsal Yasa’yı yerine getirmektir” (Romalılar 13:10). Allah’ın karakteri doğruluk ve gerçektir; O’nun yasasının doğası da budur. Mezmurcu şöyle diyor: “Yasan gerçektir” “... bütün buyrukların doğrudur” (Mezmur 119:142, 172). Elçi Pavlus ise şöyle bildiriyor: “Yasa gerçekten kutsaldır. Buyruk da kutsal, doğru ve iyidir” (Romalılar 7:12). Böyle bir yasa, Allah’ın düşüncelerinin ve isteğinin bir ifadesi olarak, kendisinin Yazarı kadar kalıcı olmalıdır. BM18 501.1

İhtidanın ve kutsal kılmanın işi, insanları Allah’ın yasasının ilkeleriyle uzlaştırarak O’nunla barıştırmaktır. Başlangıçta insan Allah’ın suretinde yaratılmıştı. Allah’ın doğasıyla ve yasasıyla mükemmel bir uyum içindeydi; doğruluk ilkeleri kalbinin üzerinde yazılıydı. Fakat günah onu Yaratıcısı’na yabancılaştırdı. Artık ilahî sureti yansıtmıyordu. Kalbi Allah’ın yasasının ilkeleriyle savaşır hale geldi. “Benliğe dayanan düşünce Tanrı’ya düşmandır; Tanrı’nın Yasası’na boyun eğmez, eğemez de...” (Romalılar 8:7). Fakat insanın Allah’la barışabilmesi için, “Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu’nu verdi.” 10 İnsan, Mesih’in erdemleri aracılığıyla Yaratıcısı’yla eski uyumuna kavuşabilir. Kalbi ilahî lütufla yenilenmelidir; gökten gelen yeni yaşamı almalıdır. Bu değişiklik, İsa’nın o olmadan insanın “Tanrı’nın Egemenliği’ni göremez” 11 dediği yeniden doğuştur. BM18 501.2

Allah’la barışmanın ilk adımı, günaha dair ikna olmaktır. “Günah demek, yasaya karşı gelmek demektir.” “Yasa sayesinde günahın bilincine varılır” (1. Yuhanna 3:4; Romalılar 3:20). Günahkâr, suçunu görebilmesi için kendi karakterini Allah’ın büyük doğruluk standardına göre sınamalıdır. Bu, doğru bir karakterin mükemmelliğini gösteren bir aynadır ve kendisindeki kusurların farkına varmasını sağlar. BM18 502.1

Yasa insanlara günahlarını açıklar, fakat bir çare sağlamaz. İtaatkârlara yaşam vaat ederken, yasayı çiğneyenin payının ölüm olduğunu bildirir. Onu günahın mahkûmiyetinden ya da lekesinden yalnızca Mesih’in müjdesi kurtarabilir. Yasasını çiğnemiş olduğu Allah’a yönelerek tövbe; ve Mesih’e, O’nun kefaret edici kurbanlığına iman etmelidir. Böylece “daha önce işlenmiş günahları” affedilir12 ve ilahî tabiatı paylaşır. 13 Evlatlık ruhunu almış olarak Allah’ın çocuğu olmuştur, bu ruhla, “Abba, Baba!” diye seslenir. 14 BM18 502.2

Peki artık Allah’ın yasasını çiğnemekte özgür müdür? Pavlus şöyle diyor: “Öyleyse biz iman aracılığıyla Kutsal Yasa’yı geçersiz mi kılıyoruz? Hayır, tam tersine, Yasa’yı doğruluyoruz.” “Günah karşısında ölmüş olan bizler artık nasıl günah içinde yaşarız?” Yuhanna da şöyle beyan ediyor: “Tanrı’yı sevmek O’nun buyruklarını yerine getirmek demektir. O’nun buyrukları da ağır değildir” (Romalılar 3:31, 6:2; 1. Yuhanna 5:3). Yeniden doğuşta kalp, Allah’la uyumlu hale getirildiği gibi, Allah’ın yasasıyla da uzlaştırılır. Günahkârda bu büyük değişim meydana geldiğinde, ölümden yaşama, günahtan kutsallığa, suçtan ve isyandan itaate ve sadakate geçmiş olur. Allah’a yabancılıkla geçen eski yaşam sona ermiş; uzlaşmadan, imandan ve sevgiden ibaret olan yeni yaşam başlamıştır. Böylece, “Yasa’nın gereği, benliğe göre değil, Ruh’a göre yaşayan bizlerde yerine ge[lir]” (Romalılar 8:4). Canın dili de şöyle olacaktır: “Ne kadar severim yasanı! Bütün gün düşünürüm onun üzerinde” (Mezmur 119:97). BM18 502.3

“RAB’bin yasası yetkindir, cana can katar” (Mezmur 19:7). Yasa olmadan insanlar, Allah’ın paklığına ve kutsallığına, veya kendi suçları ve kirliliklerine ilişkin doğru bir fikir edinemezler. Günaha dair gerçekten ikna olmazlar ve tövbe ihtiyacı duymazlar. Allah’ın yasasını çiğneyenler olarak kayıp durumlarını görmediklerinden, Mesih’in kefaret edici kanına olan ihtiyaçlarının farkına varmazlar. Kurtuluş umudu, köklü bir kalp değişimi ya da yaşantıda yenilenme olmadan kabul edilir. Böylece yüzeysel bir şekilde ihtida edenlerin sayısı artmakta; Mesih’le gerçekte hiçbir zaman birleşmemiş olan büyük kalabalıklar kiliselere katılmaktadır. BM18 503.1

Yine ilahî yasanın ihmal ya da reddedilmesinden kaynaklanan hatalı kutsanma kuramları, günümüzün dinsel akımlarında önemli yer tutmaktadır. Bu kuramlar hem öğreti açısından yanlış, hem de pratik sonuçlar açısından tehlikelidir; bu kadar yaygın rağbet görüyor olmaları ise, Kutsal Yazılar’ın bu noktada öğrettiklerini net bir şekilde anlamamızı iki kat zorunlu hale getirmektedir. BM18 503.2

Gerçek kutsanma bir Kutsal Kitap öğretisidir. Elçi Pavlus, Selanik kilisesine mektubunda şöyle bildirir: “Tanrı’nın isteği şudur: kutsal olmanız.” Ve şöyle dua ediyor: “Tanrı’nın kendisi sizi tümüyle kutsal kılsın” (1. Selanikliler 4:3, 5:23). Kutsal Kitap, kutsal kılınmanın ne olduğunu ve nasıl edinileceğini açıkça öğretiyor. Kurtarıcı, öğrencileri için şöyle dua etmişti: “Onları gerçekle kutsal kıl. Senin sözün gerçektir” (Yuhanna 17:17). Pavlus da, imanlıların “Kutsal Ruh’la kutsal kılın[maları]” gerektiğini öğretiyor (Romalılar 15:16). Kutsal Ruh’un işi nedir? İsa öğrencilerine şöyle dedi: “O, yani Gerçeğin Ruhu gelince, sizi tüm gerçeğe yöneltecek” (Yuhanna 16:13). Mezmurcu ise şöyle diyor: “Yasan gerçektir.” Allah’ın sözü ve Ruhu aracılığıyla, insanlara O’nun yasasında somutlaşmış olan muazzam doğruluk ilkeleri açılmıştır. Ve Allah’ın yasası “kutsal, doğru ve iyi,” ilahî mükemmelliğin bir örneği olduğuna göre, o yasaya itaat ile şekillenecek bir karakterin kutsal olması da bunun mantıklı sonucudur. Mesih böyle bir karakterin mükemmel bir örneğidir. Şöyle diyor: “Babam’ın emirlerini tuttum.” “Her zaman O’nu hoşnut edeni yaparım” (Yuhanna 15:10, 8:29). Mesih’in izleyicileri O’nun gibi olmalıdır—Allah’ın lütfuyla, karakterlerini O’nun kutsal yasasının ilkelerine uygun olarak şekillendirmelidirler. İşte bu Kutsal Kitap’ta kutsanmadır. BM18 503.3

Bu iş yalnızca Mesih’e imanla, insanın içinde yaşayan Allah’ın Ruhu’nun gücüyle gerçekleştirilebilir. Pavlus imanlıları şöyle uyarıyor: “Kurtuluşunuzu saygı ve korkuyla etkin kılın. Çünkü kendisini hoşnut edeni hem istemeniz hem de yapmanız için sizde etkin olan Tanrı’dır” (Filipililer 2:12, 13). Hristiyan, günahın telkinlerini hissedecek, ancak ona karşı sürekli bir savaş yürütecektir. Mesih’in yardımına işte burada ihtiyaç duyulur. İnsanî zayıflık ilahî güçle birleşir ve iman şöyle haykırır: “Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla bizi zafere ulaştıran Tanrı’ya şükürler olsun!” (1. Korintliler 15:57). BM18 504.1

Kutsal Yazılar, kutsanma işinin sürekli gelişimde olduğunu açıkça gösterirler. Günahkâr, ihtida ederek kefaretin kanı aracılığıyla Allah’la barıştığında, Hristiyan hayatı ancak yeni başlamaktadır. Artık onun, “yetkinliğe doğru ilerle [mesi],” 15 “Mesih’in dolgunluğunun boyu ölçüsüne erişinceye dek” 16 büyümesi gerekir. Elçi Pavlus şöyle diyor: “Ancak şunu yapıyorum: Geride kalan her şeyi unutup ileride olanlara uzanarak, Tanrı’nın Mesih İsa aracılığıyla yaptığı göksel çağrıda öngörülen ödülü kazanmak için hedefe doğru koşuyorum” (Filipililer 3:13, 14). Petrus da, Kutsal Kitap’ta sözü edilen kutsanmanın elde edileceği aşamaları önümüze sermektedir: “Her türlü gayreti göstererek imanınıza erdemi, erdeminize bilgiyi, bilginize özdenetimi, özdenetiminize dayanma gücünü, dayanma gücünüze Tanrı yoluna bağlılığı, bağlılığınıza kardeşseverliği, kardeşseverliğinize sevgiyi katın. Bunları yaparsanız, hiçbir zaman tökezlemezsiniz” (2. Petrus 1:510). BM18 504.2

Kutsal Kitap’ta sözü edilen kutsanmayı tecrübe edenler alçakgönüllülük ruhu sergileyeceklerdir. Musa gibi, kutsallığın müthiş görkeminin bir görümünü görmüş oldular, Sonsuz Olan’ın paklığına ve yüce yetkinliğine kıyasla kendi değersizliklerinin farkına varırlar. BM18 505.1

Daniel peygamber gerçek kutsanmaya bir örnekti. Uzun hayatı, Efendisi’ne asil hizmetle doluydu. Gök tarafından “çok sevilen” (Daniel 10:11) bir adamdı. Buna rağmen, bu şerefli peygamber Allah’ın huzurunda halkı adına yalvarırken, kendisini gerçekten günahlı olan İsraillilerle özdeşleştirdi: “Doğruluğumuzdan değil, senin büyük merhametinden ötürü dilekte bulunuyoruz.” “Bizse günah işledik, kötülük yaptık.” Şöyle beyan eder: “Ben daha konuşup dua ederken, günahımı ve halkım İsrail’in günahını açıkça kabul edip ... dilekte bulunurken...” Daha sonra Allah’ın Oğlu kendisine açıklama yapmak üzere geldiğinde, Daniel şöyle der: “Gücüm tükendi, benzim büsbütün soldu, kendimi toparlayamadım” (Daniel 9:18, 15, 20; 10:8). BM18 505.2

Eyüp, fırtınanın içinden Rabb’in sesini duyduğunda, şöyle haykırdı: “Kendimi hor görüyor, toz ve kül içinde tövbe ediyorum” (Eyüp 42:6). Yeşaya, Rabb’in görkemini gördüğünde ve “Her Şeye Egemen RAB kutsal, kutsal, kutsaldır” diye seslenen keruvları duyduğunda, “Vay başıma! Mahvoldum” diye haykırdı (Yeşaya 6:3, 5). Pavlus, üçüncü göğe alınıp götürüldükten ve insanın söylemesi mümkün olmayan sözler işittikten sonra, kendisinden “bütün kutsalların en küçüğünden daha aşağı” olarak söz ediyor (2. Korintliler 12:24; Efesliler 3:8 [Kİ]). Meleğin ayaklarının dibine ölü gibi yığılan kişi, İsa’nın göğsüne yaslanan ve O’nun görkemini gören sevgili Yuhanna’ydı (Vahiy 1:17). BM18 505.3

Golgota’daki haçın gölgesinde yürüyenler için kendini yüceltmek, kibirle günahsızlık iddiasında bulunmak söz konusu olamaz. Onlar, Allah’ın Oğlu’nun kalbini parçalayanın kendi günahları olduğunu hissederler, bu düşünce de onları kendini alçaltmaya yönlendirir. İsa’ya en yakın yaşayanlar, insanlığın zaafını ve günahkârlığını en açık şekilde fark ederler ve onların tek umudu çarmıha gerilen ve dirilen Kurtarıcı’nın erdemindedir. BM18 506.1

Şu anda dinsel dünyada göze çarpmakta olan kutsal kılınma kavramı, onu Kutsal Kitap inancına yabancı hale getiren bir kendini yüceltme ve Allah’ın yasasına saygısızlık ruhuna sahiptir. Taraftarları, kutsal kılınmanın anlık bir iş olduğunu, yalnızca iman aracılığıyla mükemmel kutsallığı elde ettiklerini öğretmektedirler. “Yalnızca iman et yeter” derler, “bereket senindir.” Alıcı tarafından başka hiçbir çabanın gösterilmesine gerek olmadığı varsayılır. Aynı zamanda Allah’ın yasasının yetkisini de inkâr ederek, emirleri tutma zorunluluğundan özgür kılındıklarını öne sürerler. Ancak insanların, Allah’ın doğasını ve isteğini ifade eden ve O’nu memnun eden şeyleri gösteren ilkelere uyum sağlamadan, kutsal olmaları, Allah’ın isteğiyle ve karakteriyle uyumlu olmaları mümkün müdür? BM18 506.2

Çaba, özveri, dünyanın akılsızlıklarından ayrılış gerektirmeyen kolay bir din arzusu, iman ve yalnızca iman öğretisini popüler bir öğreti haline getirmiştir; fakat Allah’ın sözü ne demektedir? Elçi Yakup şöyle diyor: “Kardeşlerim, bir kimse iyi eylemleri yokken imanı olduğunu söylerse, bu neye yarar? Böylesi bir iman onu kurtarabilir mi? ... Ey akılsız adam, eylem olmadan imanın yararsız olduğuna kanıt mı istiyorsun? Atamız İbrahim, oğlu İshak’ı sunağın üzerinde Tanrı’ya adama eylemiyle aklanmadı mı? Görüyorsun, onun imanı eylemleriyle birlikte etkindi; imanı eylemleriyle tamamlandı... Görüyorsunuz, insan yalnız imanla değil, eylemle de aklanır” (Yakup 2:1424). BM18 506.3

Allah’ın sözünün tanıklığı, bu tuzağa düşürücü eylem içermeyen iman öğretisine karşı durmaktadır. Merhametin verilmesi koşullarına uymadan Gök’ün lütfunu talep eden, iman değildir, küstahlıktır; zira gerçek imanın temeli Kutsal Yazılar’ın vaatlerinde ve şartlarındadır. BM18 506.4

Hiç kimse, Allah’ın emirlerinden birini bilerek çiğnediği halde kutsal olabileceğini düşünerek kendini kandırmasın. Bilinen bir günahın işlenmesi Ruh’un tanıklıkta bulunan sesini susturur ve canı Allah’tan ayırır. “Günah demek, yasaya karşı gelmek demektir.” 17 Ve, “günah işleyen [yasayı çiğneyen] O’nu ne görmüştür, ne de tanımıştır” (1. Yuhanna 3:6). Yuhanna, mektuplarında sevgi üzerinde bu kadar çok durmasına rağmen, Allah’ın yasasını çiğneyerek yaşadıkları halde kutsal olduklarını iddia eden sınıfın gerçek yüzünü açığa çıkarmaktan çekinmez. ” ‘O’nu tanıyorum’ deyip de buyruklarını yerine getirmeyen yalancıdır, kendisinde gerçek yoktur. Ama O’nun sözüne uyan kişinin Tanrı’ya olan sevgisi gerçekten yetkinleşmiştir” (1. Yuhanna 2:4, 5). Her kişinin ikrarının sınanması buradadır. Bir kimseyi Allah’ın gökteki ve yerdeki tek kutsallık standardına göre ölçmeden, kendisine kutsallık atfedemeyiz. İnsanlar ahlaki yasaya gereken önemi vermezlerse, Allah’ın hükümlerini küçümser ve hafife alırlarsa, bu emirlerden en küçüğünü dahi çiğner ve insanlara öyle yapmalarını öğretirlerse, 18Gök’ün nazarında hiçbir değerleri olmaz, biz de iddialarının temelsiz olduğunu biliriz. BM18 507.1

Günahsız olma iddiası ise, başlı başına bu iddiada bulunan kişinin kutsallıktan ne kadar uzak olduğunun kanıtıdır. İnsanın kendisini kutsal olarak görmesi, Allah’ın sonsuz paklığı ve kutsallığını, ya da O’nun karakteriyle uyumlu hale gelenlerin nasıl kimseler olmaları gerektiğini tam olarak kavrayamamasından; İsa’nın paklığını ve yüce sevgisini ve günahın kötülüğünü ve fesadını tam olarak kavrayamamasından kaynaklanır. Kendisi ile Mesih arasındaki mesafe ne kadar büyükse, ilahî karakteri ve gereklilikleri anlayışı ne kadar yetersizse, kendi gözünde o kadar doğru görünür. BM18 507.2

Kutsal Yazılar’da ortaya konan kutsanma, tüm varlığı - ruhu, canı ve bedeni kapsar. Pavlus, Selanikliler için, “Rabbimiz İsa Mesih’in gelişinde tüm ruhunuz ve canınız ve bedeniniz kusursuz olarak korunsun” diye dua etti (1. Selanikliler 5:23 [Kİ]). Tekrar, imanlılara şöyle yazıyor: “Öyleyse kardeşlerim, Tanrı’nın merhameti adına size yalvarırım: Bedenlerinizi diri, kutsal, Tanrı’yı hoşnut eden birer kurban olarak sunun” (Romalılar 12:1). Eski İsrail zamanında, Allah’a kurban olarak getirilen her sunu dikkatle incelenirdi. Sunulan hayvanda herhangi bir kusur bulunursa reddedilirdi; zira Allah sununun “kusursuz” olmasını emretmişti. Böylece Hristiyanlara da, bedenlerini “diri, kutsal, Tanrı’yı hoşnut eden birer kurban olarak” sunmaları söylendi. Bunu yapabilmek için, tüm güçleri mümkün olan en iyi durumda korunmalıdır. Fiziksel ya da zihinsel gücü zayıflatan her eylem, insanı Yaratıcısı’na hizmet etmek için uygunsuz hale getirir. Allah, sunabileceğimizin en iyisinden daha düşük bir şeyden hoşnut olacak mıdır? Mesih şöyle dedi: “Tanrın Rab’bi bütün yüreğinle... seveceksin.” 19 Allah’ı tüm yürekleriyle sevenler O’na hayatlarının en iyi hizmetini vermek isteyecek, kendi varlıklarının her gücünü O’nun isteğini yerine getirme yeteneklerini arttıran yasalarla uyumlu kılmak için sürekli olarak çaba göstereceklerdir. Göksel Babaları’na sundukları sununun, durdurulmayan iştahları ve ihtiraslarıyla zayıflamasına ve kirlenmesine izin vermeyeceklerdir. BM18 508.1

Petrus şöyle diyor: “Cana karşı savaşan benliğin tutkularından kaçının” (1. Petrus 2:11). Her günahlı zevk, yetileri hissizleştirmeye, zihinsel ve ruhsal algıları köreltmeye eğilimlidir, böylece Allah’ın sözü ya da Ruhu kalp üzerinde ancak zayıf bir etki meydana getirebilir. Pavlus Korintlilere şöyle yazıyor: “Bedeni ve ruhu lekeleyen her şeyden kendimizi arındıralım; Tanrı korkusuyla kutsallıkta yetkinleşelim” (2. Korintliler 7:1). Ruh’un meyveleri “sevgi, sevinç, esenlik, sabır, şefkat, iyilik, bağlılık, yumuşak huyluluk”ile birlikte, “özdenetim”i de sınıflandırır (Galatyalılar 5:22, 23). BM18 508.2

Bu ilhamla verilmiş bildirilere rağmen, Hristiyan olma iddiasındakilerin acaba kaçı kazanç arayışında ya da modaya tapınarak güçlerini etkisizleştirmektedir; kaçı Allah’ın suretinde yaratılmış olan insanlıklarını oburlukla, ayyaşlıkla, yasak zevklerle aşağılamaktadır. Kilise ise, kötülüğü azarlamak yerine, iştaha, kazanç arzusuna ya da zevk sevgisine hitap ederek, Mesih’e olan sevginin tedarik etmekte yetersiz kaldığı hazinesini doldurmak için, çoğunlukla kötüyü teşvik etmektedir. İsa günümüzdeki kiliselere girse ve din adına yürütülen ziyafetleri ve kutsallıktan uzak trafiği görse, kutsallığı bozan bu kişileri de para bozanları tapınaktan kovduğu gibi kovmaz mıydı? BM18 509.1

Elçi Yakup, yukarıdan olan bilgeliğin “her şeyden önce pak” olduğunu bildiriyor. 20 İsa’nın değerli adını tütünle kirlenen dudaklarına alanları, nefesi ve bedeni onun kötü kokusuyla kirlenmiş olanları ve göğün havasını kirleterek çevrelerindeki herkesi bu zehri solumaya zorlayanları görseydi - elçi müjdenin paklığına bu kadar aykırı bir eylemle karşı karşıya kalmış olsaydı, bunu “dünyasal, fiziksel, şeytansal” 21olarak kınamaz mıydı? Tütünün köleleri, tüm kutsanmanın bereketine sahip olma iddiasıyla göğe gitme umutlarından söz ederler; fakat Allah’ın sözü “Oraya murdar hiçbir şey... asla girmeyecek” diye açıkça beyan etmektedir (Vahiy 21:27). BM18 509.2

“Bedeninizin, Tanrı’dan aldığınız ve içinizdeki Kutsal Ruh’un tapınağı olduğunu bilmiyor musunuz? Kendinize ait değilsiniz. Bir bedel karşılığı satın alındınız; onun için Tanrı’yı bedeninizde yüceltin” (1. Korintliler 6:19, 20). Bedeni Kutsal Ruh’un tapınağı olan bir kimse, zararlı bir alışkanlığın kölesi olmayacaktır. Güçleri, kendisini kan pahasına satın almış olan Mesih’e aittir. Mülkiyeti Rabb’e aittir. Kendisine emanet edilen bu sermayeyi israf ederek nasıl suçsuz olabilir? Sözde Hristiyanlar benliğe yönelik yararsız ve kötü zevklere büyük paralar harcıyor, canlar ise yaşam sözü için kavruluyorlar. Allah ondalıklar ve sunular yoluyla soyuluyor, öte yandan fakirlere yardım ya da müjdenin desteklenmesi için verdiklerinden daha fazlasını yıkıcı şehvet sunağı üzerinde tüketiyorlar. Mesih’in izleyicileri olduğunu iddia eden herkes gerçekten kutsal kılınmış olsaydı, gereksiz, hatta zararlı zevklere harcanan kaynaklar Rabb’in hazinesine girerdi ve Hristiyanlar özdenetim, özveri ve fedakârlık örneği sergilerlerdi. Böylece dünyanın ışığı olurlardı. BM18 509.3

Dünya zevk düşkünlüğüne teslim olmuş durumdadır. “Benliğin tutkuları, gözün tutkuları, maddi yaşamın verdiği gurur” 22büyük kitleleri kontrol altında tutmaktadır. Fakat Mesih’in izleyicileri daha kutsal bir çağrı almışlardır. ” ‘İmansızların arasından çıkıp ayrılın’ Rab diyor, ‘Murdara dokunmayın.’ ” Allah’ın sözünün ışığında, günahlı uğraşları ve dünyanın zevklerini kesin olarak terk etmeyen bir kutsanmanın gerçek olamayacağını bildirmemiz haklı çıkarılır. BM18 510.1

Allah, “İmansızların arasından çıkıp ayrılın... murdara dokunmayın” koşullarına uyanlara, “ben sizi kabul edeceğim... size baba olacağım, siz de oğullarım, kızlarım olacaksınız” vaadini vermektedir (2. Korintliler 6:17, 18). Allah’a ilişkin şeylerde zengin ve bereketli bir deneyim yaşamak her Hristiyanın ayrıcalığı ve görevidir. Isa, “Ben dünyanın ışığıyım” dedi. “Benim ardımdan gelen, asla karanlıkta yürümez, yaşam ışığına sahip olur” (Yuhanna 8:12). “ 23Doğruların yolu şafak ışığı gibidir, giderek öğle güneşinin parlaklığına erişir” (Süleyman’ın Özdeyişleri 4:18). İmanla ve itaatle atılan her adım canı dünyanın Işığı’yla daha da yakın bir ilişkiye getirir, “O’nda hiç karanlık yoktur.” Doğruluk Güneşi’nin24 parlak ışınları Allah’ın kullarının üzerine parlar, onlar da O’nun ışınlarını yansıtmalıdır. Yıldızların bize gökte görkemiyle parladıkları büyük bir ışık olduğunu bildirdikleri gibi, Hristiyanlar da evrenin tahtında karakteri övgüye ve taklit edilmeye değer bir Allah olduğunu sergilemelidirler. O’nun Ruhu’nun lütufları, karakterinin paklığı ve kutsallığı, O’nun tanıklarında sergilenecektir. BM18 510.2

Pavlus, Koloselilere mektubunda Allah’ın çocuklarına verilen zengin bereketleri ortaya koyar. Şöyle der: “Biz de sizler için dua etmekten, tam bir bilgelik ve ruhsal anlayışla Tanrı’nın isteğini bütünüyle bilmenizi dilemekten geri kalmadık. Rab’be yaraşır biçimde yaşamanız, O’nu her yönden hoşnut etmeniz, her iyi işte meyve vererek Tanrı’yı tanımakta ilerlemeniz için dua ediyoruz. Her şeye sevinçle katlanıp sabredebilmeniz için O’nun yüce gücüne dayanarak bütün kudretle güçlenmenizi diliyoruz” (Koloseliler 1:911). BM18 511.1

Tekrar, Efes’teki kardeşlerin Hristiyan ayrıcalığının zirvesini anlayabilmeleri arzusu hakkında yazıyor. Onlara, en kapsamlı dille, En Yüce Olan’ın oğulları ve kızları olarak elde edebilecekleri muhteşem gücü ve bilgiyi açıyor. Baba’nın ‘Ruhu’yla onları iç varlıklarında kudretle güçlendirmesi,’ için “sevgide köklenmiş ve temellenmiş olarak bütün kutsallarla birlikte Mesih’in sevgisinin ne denli geniş ve uzun, yüksek ve derin olduğunu anlama[ları için], bilgiyi çok aşan bu sevgiyi kavrama[ları]” için, bu bilgi ve güç onlarındı. Fakat elçinin duası “Tanrı’nın bütün doluluğuyla dolmanız için” sözleriyle, ayrıcalığın doruğuna ulaşıyor (Efesliler 3:16-19). BM18 511.2

Burada bize göksel Babamız’ın vaatlerine iman ile, O’nun isteklerini yerine getirdiğimiz zaman ulaşabileceğimiz başarı dorukları açıklanıyor. Mesih’in erdemleri aracılığıyla, Sonsuz Kudret’in tahtına yaklaşabiliriz. “Öz Oğlu’nu bile esirgemeyip O’nu hepimiz için ölüme teslim eden Tanrı, O’nunla birlikte bize her şeyi bağışlamayacak mı?” (Romalılar 8:32). Baba, Ruhu’nu Oğlu’na ölçüsüz olarak verdi, biz de onun doluluğundan pay alabiliriz. Isa şöyle diyor: “Sizler kötü yürekli olduğunuz halde çocuklarınıza güzel armağanlar vermeyi biliyorsanız, gökteki Baba’nın, kendisinden dileyenlere Kutsal Ruh’u vereceği çok daha kesin değil mi?” (Luka 11:13). “Benim adımla benden ne dilerseniz yapacağım.” “Dileyin, alacaksınız. Öyle ki, sevinciniz tam olsun” (Yuhanna 14:14; 16:24). BM18 511.3

Hristiyanın yaşamı alçakgönüllülükle tanımlansa da, üzüntü ve kendini küçümseme ile lekelenmemelidir. Allah’ın onayını ve bereketini alacak şekilde yaşama ayrıcalığı herkese verilmiştir. Sürekli mahkûmiyet altında ve karanlıkta kalmamız göksel Babamız’ın isteği değildir. Baş eğik, kalp benliğe ilişkin düşüncelerle dolu bir yaşamda, gerçek alçakgönüllülük belirtisi yoktur. İsa’ya giderek temizlenebilir, böylece yasanın önünde utançsız ve vicdan azabı duymadan durabiliriz. “Böylece Mesih İsa’ya ait olanlara artık hiçbir mahkûmiyet yoktur” (Romalılar 8:1). BM18 512.1

Adem’in düşkün oğulları İsa aracılığıyla “Allah oğulları” 25 olmuşlardır. “Hepsi kutsal kılan da kutsal kılınanlar daaynı Baba'dandır. Bunun içindir ki, İsa onlara ‘kardeşlerim’ demekten utanmıyor” (İbraniler 2:11). Hristiyanın yaşamı Allah’ta imanla, zaferle ve sevinçle dolu olmalıdır. “Tanrı’dan doğmuş olan herkes dünyayı yener. Bize dünyaya karşı zafer kazandıran imanımızdır” (1. Yuhanna 5:4). Allah’ın kulu Nehemya doğru söylemişti: “RAB’bin verdiği sevinç sizi güçlü kılar” (Nehemya 8:10). Pavlus da şöyle diyor: “Rab’de her zaman sevinin; yine söylüyorum, sevinin!” “Her zaman sevinin. Sürekli dua edin. Her durumda şükredin. Çünkü Tanrı’nın Mesih İsa’da sizin için istediği budur” (Filipililer 4:4; 1. Selanikliler 5:1618). BM18 512.2

Kutsal Kitap’a göre ihtidanın ve kutsanmanın meyveleri bunlardır; bu meyvelere bu kadar az tanık olunmasının nedeni ise, Allah’ın yasasında ortaya konulan muazzam doğruluk ilkelerine Hristiyan aleminde bu kadar kayıtsız kalınmasıdır. Bu nedenle geçmiş yıllardaki uyanışlara damgasını vurmuş olan Allah’ın Ruhu’nun derin ve kalıcı işleri bu kadar az sergilenmektedir. BM18 512.3

Bizler bakarak değişiyoruz. 26 Allah’ın insanlara kendi karakterinin mükemmelliğini ve kutsallığını açıkladığı bu kutsal hükümler göz ardı edildiğinde ve insanların zihinleri daha çok insanî öğretilere ve kuramlara çekildiğinde, bunu kilisedeki yaşayan dindarlıkta bir gerilemenin izlemesine şaşmamalı. Rab şöyle diyor: “Beni, diri suların pınarını bıraktı, kendilerine sarnıçlar, su tutmayan çatlak sarnıçlar kazdılar” (Yeremya 2:13). BM18 513.1

“Ne mutlu o insana ki, kötülerin öğüdüyle yürümez... Ancak zevkini RAB’bin Yasası’ndan alır; ve gece gündüz onun üzerinde derin derin düşünür. Böylesi akarsu kıyılarına dikilmiş ağaca benzer, meyvesini mevsiminde verir, yaprağı hiç solmaz. Yaptığı her işi başarır” (Mezmur 1:13). Allah’ın halkı olma iddiasındakiler arasında temel imanın ve dindarlığın yeniden canlandırılması, ancak Allah’ın yasasının haklı yerine iade edilmesi ile mümkündür. “RAB diyor ki, ‘Yol kavşaklarında durup bakın, eski yolları sorun, iyi yol nerede, öğrenin, o yolda yürüyün, canlarınız rahata kavuşur’ ” (Yeremya 6:16). BM18 513.2