Sevgi öğretmeni
2. Seçilmiş Halk
Yahudi halkı, bin yıldan daha fazla bir süre boyunca Kurtarıcı'nın gelişini özlemle bekledi. O'nun gelişine büyük umutlar bağladılar. İlahilerde ve peygamberliklerde, tapınaktaki ayinde, evde yapılan duada, sürekli O'nun adını kutsal bir şekilde andılar. Fakat, geldiğinde O'nu tanımadılar. “Çünkü onların önünde körpe fidan gibi ve kurak yerden kök sürgünü gibi göründü. Ne biçimi, ne de güzelliği vardı. O'nun içindeki güzelliği göremediler ve O'nu istemediler.”1“Kendi yurduna geldi, ama halkı O'nu kabul etmedi.”2 SO 23.1
Allah, yine de İsrail'i seçmişti. Onları, yasasının ilmini ve Kurtarıcı'yı işaret eden simge ve peygamberlik sözlerini korumaya çağırdı. Onların, dünyada kurtuluşun kaynağı olmalarını arzuladı. İbrahim, kendi yaşadığı çevrede; Yusuf Mısır'da ve Daniel Babil sarayında nasıl davrandıysa İbraniler de, diğer milletlere o şekilde davranmalıydı. Bu halk insanlara Allah'ı açıklamalıydı. SO 23.2
Rab, İbrahim e yaptığı çağrıda şöyle dedi: “Seni kutsayacak, sana ün kazandıracağım. Bereket kaynağı olacaksın; ...ve yeryüzünün tüm halkları senin aracılığınla kutsanacaklar”3Aynı öğreti, peygamberler aracılığıyla da tekrarlandı. İsrail, savaş ve tutsaklıkla harap olduktan sonra bile, onlar şu vaade sahiptiler: “Ve Yakup'un arta kalanı, diğer milletlerin arasında Rab tarafından çiy gibi, insan için gecikmeyen ve Adem oğulları için, beklemeyen ot üzerine düşen yağmur gibi olacaktır.”4Rab, Kudüs teki tapınakla ilgili olarak Yeşaya aracılığıyla şöyle der: “Benim evime bütün ulusların dua evi denilecektir,”5 SO 23.3
Fakat İsrailliler, umutlarını dünyasal yüceliğe bağladılar. Kenan ülkesine girmelerinden itibaren, Allah'ın emirlerinden uzaklaşıp, putperestlerin usullerini ve geleneklerini benimsediler. Allah'ın, peygamberleri aracılığıyla onlara uyarı göndermesi faydasızdı. Boş yere putperest baskısının zulmünü çektiler. Her yenilenmeyi daha derin bir inançsızlık izledi. SO 24.1
İsrail, Allah'a bağlı kalsaydı, Allah onları onurlandırarak ve yücelterek amacını gerçekleştirebilirdi. İtaat yolunda yürüselerdi, Allah onları, ünde, yücelikte, onurda “yarattığı tüm milletlerin üzerinde tutacaktı.”6Musa şöyle der: “Ve yeryüzündeki tüm halklar, Rab'bin is-miyle senin çağrılmakta olduğunu görecekler; ve senden korkacaklar.”7“Bu yasaları duyan milletler: 'Bu büyük millet, elbette ki zeki ve anlayışlı bir kavimdir' diyecekler.”8Fakat onların sadakatsizliklerinden dolayı Allah, amacını sadece sürekli olarak mücadeleler ve aşağılanmalarla gerçekleştirebildi. SO 24.2
Onlar, Babil'e boyun eğdiler ve putperestlerin ülkeleri boyunca yayıldılar. Birçoğu, acı içinde dayi O'nun Antlaşması'na olan bağlılıklarını sürdürdüler. Çenklerini söğütlere asıp, harap edilen kutsal tapınak için yas tutarlarken, gerçeğin ışığı onların üzerinde parladı ve Allah bilgisi milletler arasında yayıldı. Putperestler, Allah'ın belirlediği kurban sistemini kendi yöntemlerine göre değiştirmişlerdi. Putperest ayinlerini izleyen birçok kimse, İbranilerden, ilahi bir şekilde emredilen ibadetin gerçek anlamını öğrendiler ve iman içinde Kurtarıcı'nın vaadini beklediler. SO 24.3
Sürgün edilenlerin çoğu zulüm gördü ve Sept'e uymamaları için zorlanan birçok kişi, putperestlerin kutsal günlerine uymayı reddettiklerinden dolayı öldürüldü. Putperestler, gerçeği yok etmek için harekete geçtiklerinde, Rab, halkları ile birlikte ışığı alabilmeleri için kendisine hizmet edenleri, krallar ve hükümdarlarla yüz yüze getirdi. En güçlü hükümdarlar bile, kimi zaman, İbrani tutsakların ibadet ettikleri Allah'ın hakimiyetini açıkça tanımaya yöneldiler. SO 24.4
İsrail halkı, Babil tutsaklığıyla oyma putlara ibadetten etkin bir şekilde kurtuldu. Huzura ulaşmalarının, Allah'ın Yasası'na uymalarına bağlı olduğu inancı sabitleşinceye dek, putperest düşmanlarından asırlar boyunca baskı gördüler. Fakat birçok kimsenin itaat etme se- bebi sevgi değildi. Onlar, bencilce hareket ettiler. Milli yücelik elde etmek için araç olarak, Allah'a sadece görünüşte var olan sahte ibadetlerini sundular. Onlar, dünyanın ışığı olamadılar. Fakat putperestliğe kapılmaktan kurtulmak için kendilerini dış dünyaya kapadılar. Musa aracılığıyla verilen öğretilerde, Allah onların putperestlerle olan ilişkileri üzerinde sınırlama getirdi; fakat bu, yanlış yorumlandı. Onların putperest hareketlere uymalarını engellemek için amaçlanan bu öğreti, İsrail ve tüm diğer milletler arasında bir ayırım duvarı oluşturmak için kullanıldı. Yahudiler, Kudüs'ü kendilerinin cenneti olarak gördüler ve onlar, aslında Allah'ın diğer uluslar'a9lütuf göstermesinden endişe ettiler; bu yüzden kıskançlık duydular. SO 24.5
Babil dönüşünden sonra, dini öğretilere büyük ilgi duyuldu. Tüm ülke çapında, yasanın hahamlar ve din yorumcuları tarafından uygulandığı sinagoglarla birlikte, sanat, bilim ve dürüstlük ilkelerinin öğretildiği okullar kuruldu. Fakat zamanla bu kurumlar bozuldu. Tutsaklık döneminde birçok kişi, putperest fikirleri ve gelenekleri benimsedi ve bu, onların dini ibadetlerine karıştı. Birçok konuda, putperestlerin yaptıklarına uydular. SO 25.1
Yahudiler, Allah'tan uzaklaştıkça, kurban hizmetiyle yapılan ibadete önem vermez hale geldiler. Oysa bu hizmet, İsa'nın bizzat kendisi tarafından kurulmuştu. Bu, her bakımdan O'nun bir simgesiydi; ve ruhsal güzellik ve yaşama gücüyle doluydu. Fakat Yahudiler, dini törenlerinde ruhsal yaşamı kaybettiler ve ölü şekillere bağlandılar. Allah'a güvenmek yerine, sundukları kurbanlara ve ayinlere güvendiler. Hahamlar ve din yorumcuları kaybettikleri varlıkların yerini doldurmak için kendi taleplerini artırdılar. İnsanlar onların katı tutumlarından dolayı Allah'ın sevgisini yeterince fark edemediler. Kalpleri kibir ve ikiyüzlülükle dolarken, kutsallıklarını törenlerin ve ayinlerin çokluğuyla ölçtüler. SO 25.2
Onların mantıksız ve ağır bir yük haline gelen emirleriyle yasayı korumak imkansızdı. Allah'a hizmet etmek isteyen ve hahamların buyruklarına uymaya çalışanlar, ağır bir yük altına girdiler. Sıkıntı dolu vicdanlarının kendilerini suçlamasıyla rahat yüzü göremediler. Böylece Şeytan, Allah'ın karakterinin anlaşılmasını engellemek ve İsrail'in imanını hor görmek için insanların cesaretini kırmaya çalıştı. O, Allah'ın gökyüzünde isyan ettiğinde ileri sürdüğü ve Allah'ın isteklerinin adil olmadığı, onlara uyulamayacağını iddia eden söylemlerini tekrar ortaya atabileceğini umuyordu. İsrail'in bile yasayı korumadığını bildirdi. SO 25.3
Yahudiler, Mesih'in gelişini arzularken O'nun görevinin ne olduğunu gerçek anlamda algılayamadılar. Onlar günahtan kurtulmak yerine, Romalılardan kurtulmaya çalıştılar. Mesih'in bir fatih olarak gelmesini, zulmedenin gücünü kırmasını ve İsrail'i evrensel egemenliğe yüceltmesini istediler. Böylece, onların Kurtarıcı'yı reddetmeleri için yol hazırlanmış oldu. SO 26.1
İsa'nın doğduğu dönemde, ülke dış güçlerin hükmü altında eziliyor ve iç savaşla çalkalanıyordu. Yahudilerin ayrı bir yönetim şekli sürdürmelerine izin verildi; fakat hiçbir şey onların Romalıların boyunduruğu altında olduğu gerçeğini gizleyemezdi ya da onları güçlerinin sınırlandırılmasına razı edemezdi. Romalılar, başkahini atama ve tayin etme hakkına sahip olduklarını iddia ettiler ve böylece Yahudiler, çoğu zaman hile, rüşvet ve hatta adam öldürmek suretiyle bu pozisyonlara sahip oldular. Böylece kâhinlik gittikçe bozuldu. Hahamlar büyük bir güce ve yetkiye sahiptiler ve bunu amaçları doğrultusunda kendi çıkarları için kullandılar. İnsanlar, onların acımasız taleplerine maruz kaldılar ve Romalılar tarafından onlara ağır vergiler yüklendi. Ülkenin bu durumu halk arasında yaygın bir hoşnutsuzluğun oluşmasına ve huzursuzlukların artmasına neden oldu. Açgözlülük, şiddet, güvensizlik ve kutsal değerlere saygısızlık ülkeyi adeta yiyip bitiriyordu. SO 26.2
Romalıların nefreti, milli ve ruhsal kibirleri, Yahudileri kendi ibadet biçimlerine daha da sıkı bağlanmaya yöneltti. Hahamlar, dini tö-renlere titizlikle özen göstererek ünlerini sürdürmeye çalıştılar. Güce susamış liderler ve onların karanlık baskısı altındaki insanlar, onların düşmanlarını yenecek ve İsrail krallığını tekrar kurabilecek Kişi'nin gelişini özlemle bekliyorlardı. Peygamberliklerin üzerinde çalıştılar; ama ruhsal anlayıştan yoksundular. Bu yüzden onlar, İsa'nın ilk gelişindeki mütevazılığı işaret eden o Kutsal Yazılar'ı fark edemediler ve O'nun ikinci gelişiyle ilgili görkemli konuşmasını yanlış yorumladılar. Kibir, onların görüşünü engelledi. Peygamberliği kendi bencil arzularına göre yorumladılar. SO 26.3