Sevgi öğretmeni

31/88

30. “İsa On İki Elçisini Atadı”

“İsa, dağa çıkarak istediği kişileri yanına çağırdı. Onlar da yanına gittiler. Kendisiyle birlikte kalacak, Söz'ü yaymaya gönderebileceği on iki kişi atadı.”1 SO 271.1

Dağlık bölgedeki koruluk alanın altında; Celile denizine yakın o- lan bu yerde, İsa Söz'ü yaymaları için öğrencileri habercileri olarak atadı ve onlara burada bir konuşma yaptı. Tarlalar ve ormanlar İsa'nın en sevdiği yerlerdi. Öğretilerinin çoğu havra ya da tapınaklar yerine açık havada verildi. O'nu izleyen kalabalık gruplar, hiç bir havraya sığmazdı; fakat O'nun tarlalarda ya da koruluklarda ders vermesinin tek sebebi bu değildi. İsa doğa manzaralarını seviyordu. Sessiz ve sakin olan her yer, O'nun için kutsal bir tapınaktı. SO 271.2

Yeryüzünde yaşayan ilk insanlar, tapınaklarını Aden bahçesindeki ağaçların altında seçmişlerdi. İsa, insanlığın ilk babası Adem ile orada birlikte oldu. Aden bahçesinden kovulduklarında ilk anne ve babamız hala tarlalarda ve koruluklarda ibadet ediyorlardı; ve İsa onlarla lütfunun sevindirici haberiyle orada karşılaştı: Mamre'deki meşe ağaçlarının altında İbrahim ile2; akşam vakti ibadet etmek için tarlaya giden İshak ile; Bethel tepelerinde Yakup ile3; Midyan'ın dağlarının arasında Musa ile4; ve çocukken sürülerini otlatan Davut ile konuşan İsa'ydı. İbrani halkının on beş asır boyunca evlerini yılda bir kez terk edip, “güzel hurma ağaçlarının, sık yapraklı ağaçların ve söğüt ağaçla- rının dallarından” yapılan kulübelerde bir haftalığına kalmasını buyuran da İsa'ydı.5 SO 271.3

İsa öğrencilerini eğitirken, onlara öğretmeyi arzuladığı fedakarlıkla daha fazla uyum içinde olduğundan dolayı, şehrin gürültüsü ve kargaşası yerine, sessiz tarlaları ve korulukları tercih etti. Hizmet ettiği sıralarda, insanları mavi gökyüzü altında, yemyeşil tepelerde, göl kıyılarında bir araya getirmeyi seviyordu. Burası O'nun yarattığı doğal güzelliklerle çevriliydi. Kendisini dinleyen kişilerin yüzeysel düşüncelerden uzaklaşıp doğal düşüncelere dönmesini burada sağlayabilirdi. Doğanın büyümesi ve gelişmesinde O'nun krallığının ilkeleri açığa çıktı. İnsanlar gözlerini Allah'a doğru çevirip O'nun kendi elleriyle yarattığı harikulade eserlere bakarken, İsa'nın öğretileri onlara doğanın tüm görkemi içinde anlatıldı. Yüreğinde İsa'yı hissederek dua etmek için tarlalara giden herkes aynı şeyleri hisseder. Onlar kendilerini kutsal bir etki ile çevrelenmiş hissedeceklerdir. Rab'bin anlattığı ibret dersleri hep doğa ile ilgilidir ve önerilerini insanlara bildirmesi konusunda O'na aracılık ederler. Doğada Allah ile bütünleşerek, düşüncelerimiz yükselir ve kalbimiz huzur bulur. SO 272.1

İsa'nın ayrılışından sonra O'nun temsilcisi olacak inanlı topluluğunun organize edilmesi için ilk adım şimdi atılmalıydı. İbadet edecekleri özel bir tapınakları yoktu. Fakat Kurtarıcı, öğrencilerini, kendisinin yaptığı gibi sessiz ve tenha bir yerde, doğanın tüm güzellikleriyle birlikte dua etmeye yöneltti. O günün kutsal anısı, denizin, vadinin ve dağların oluşturduğu eşsiz manzara ile onların hafızalarına yerleşti. SO 272.2

İsa öğrencilerini, kendisi ile ilgili olarak gördükleri ve duydukları hakkında tanıklık etmeleri ve bunu dünyaya bildirmeleri için çağırdı. Bu, o zamana kadar insana verilen en önemli görevdi ve önem bakımından İsa'nın görevinden sonra geliyordu. Dünyayı kurtarmak için Allah ile birlikte çalışacaklardı. On iki öncünün Eski Antlaşma'da İsrail'in temsilcileri oldukları gibi, bu havariler de Müjde'nin temsilcileri olacaklardı. SO 272.3

Kurtarıcı, seçtiği kişilerin karakterlerini iyi tanıyordu; tüm hataları ve zayıflıkları O'nun gözünün önüne geldi; onların yaşayacakları zorlukları; ve ne kadar büyük bir sorumluluk taşıdıklarını biliyordu. Onların zaaflarını ve yanlışlarını düşündüğünde, onlar için üzüldü. Onlar dağın yamaçlarında uyurken, İsa bütün gece boyunca onlar için dua etti. Günün ilk ışıklarında kendisi ile buluşmalarını buyurdu; çünkü onlara bazı önemli açıklamalarda bulunacaktı. SO 272.4

Bu öğrenciler etkin çalışmada bazen İsa ile birlikte yer almışlardı. Yuhanna ve Yakup, Andreas, Petrus ve Filipus, Natanyel ve Matta, O'na diğerlerinden daha yakın olmuşlardı ve O'nun mucizelerine daha fazla tanık olmuşlardı. Petrus, Yakup ve Yuhanna hala O'na çok yakındılar. Neredeyse her gün O'nunla birlikteydiler. O'nun mucizelerine tanık oluyorlar ve sözlerini dinliyorlardı. Yuhanna, İsa'nın çok sevdiği bir öğrencisi olmak istediği için O'nunla daha yakın bir ilişki içine girdi. Kurtarıcı onların hepsini seviyordu; fakat Yuhanna ilahi bilgiyi almaya en fazla istekli olandı. Diğerlerinden daha gençti ve çocuksu saflığıyla kalbini tümüyle İsa'ya açtı. Böylece İsa'ya daha çok sempati duydu ve Kurtarıcı'nın en derin ruhsal öğretileri, onun aracılığıyla halkına iletildi. SO 273.1

Havarilerin oluşturduğu gruplardan birinin başında Filipus vardır. O, İsa'nın şu buyruğu verdiği ilk öğrencidir: “Ardımdan gel!” Filipus, Andreas ve Petrus'un şehri olan Beytsayda'dandı. Yahya'nın verdiği dersleri dinlemişti. Onun İsa'dan “Tanrı Kuzusu” olarak söz ederek yaptığı açıklamaları dinlemişti. Filipus gerçeği arayan dürüst bir kişiydi. Fakat kolay inanan biri değildi. İsa'ya katılmasına rağmen, Natanyel'e İsa hakkında söyledikleri, onun İsa'nın ilahiliğine tam olarak ikna olmadığını gösterir. İsa'nın, gökyüzünden gelen bir ses tarafından Tanrı'nın Oğlu olarak bildirilmesine rağmen, Filipus İsa'yı yalnızca Yusuf oğlu Nasıralı İsa olarak görüyordu. İsa beş bin kişiyi do-yurduğunda, Filipus'un imanındaki eksiklik tekrar ortaya çıktı. İsa onu denemek için “Bunları doyurmak için nereden ekmek alalım?” diye sordu. Verdiği cevapta Filipus'un inançsızlığı hemen kendisini gösterdi: “Her birinin az bir şey yiyebilmesi için iki yüz dinarlık ekmek bile yetmez.” İsa bu yanıt karşısında çok üzüldü. O'nun yaptığı çalışmaları görmesine ve O'nun gücünü hissetmesine rağmen, Filipus'un imanı hala eksikti. Grekler, İsa hakkında Filipus'a sorular sorduklarında onları Kurtarıcı ile tanıştırma fırsatını değerlendiremedi; bunu Andreas'a anlatmaya gitti. İsa çarmıha gerilmeden önceki son saatlerde Filipus'un sözleri onun imanının eksikliğini gösterdi. “Tomas, 'Rab, nereye gideceğini bilmiyoruz ki, yolu nasıl bileceğiz?' dedi. İsa ona, 'yol, gerçek ve yaşam ben'im' dedi... Eğer beni tanısaydınız, Babam'ı da tanırdınız. Filipus, şüpheyle 'Rab bize Baba'yı göster, bu bize ye- ter!' dedi.”6Üç yıl boyunca İsa ile birlikte olan bu öğrencinin imanı böylesine zayıftı. SO 273.2

Natanyel, Filipus'un inançsızlığının aksine çocuksu bir güven duyuyordu. Her konuda son derece ciddi davranan ve görünmeyen gerçekliklere iman eden biriydi. Buna karşın Filipus, İsa'nın okulunda bir öğrenciydi ve İlahi Öğretmen, onun inançsızlığına ve anlayışsızlığına sabırla dayandı. Kutsal Ruh öğrencilerin üzerine indiğinde, Filipus ilahi buyruk uyarınca bir öğretmen oldu. Ne söylediğini biliyordu ve kendisini dinleyenlerin kalplerine inanç getiren bir güvenceyle onlara dersler verdi. SO 274.1

İsa öğrencilerini havariliğe atanmaya hazırlarken, onların arasında çağrılmayan bir kişi belirdi. Bu kişi Yahuda İskariyot'tu. İsa'ya inandığını ve O'nun yolundan gittiğini iddia eden bir kişiydi. Şimdi öğrenciler arasında yer almak için ricada bulunmak üzere geldi. Büyük bir ciddiyetle ve sözde içtenliğiyle şöyle dedi: “Nereye gidersen, senin ardından geleceğim.” İsa onu ne kabul, ne de reddetti; fakat şu acı sözlerle cevap verdi: “Tilkilerin ini, gökte uçan kuşların yuvaları var; fakat 'İnsanoğlu'nun başını yaslayacak bir yeri yok.”7Yahuda, İsa'nın öğrencilerinin arasına katılarak yeni krallıkta kendisine iyi bir yer edineceğini umuyordu. İsa yaptığı açıklamayla onun bu umudunu kırmak istedi. SO 274.2

Öğrenciler, Yahuda'nın kendilerine katılmasını çok istiyorlardı. Yahuda kendisinden emin, zeki, çabuk kavrayan ve özel yeteneklere sahip biri gibi görünüyordu. İşlerinde kendisine büyük ölçüde yardımcı olabileceğini belirterek onu İsa'ya tavsiye ettiler. İsa'nın tereddütsüz bir şekilde O'nu kabul etmesine çok şaşırdılar. SO 274.3

İsa çalışmalarında İsrail'deki liderlerden yardım istemediği için, öğrencileri hayal kırıklığına uğradılar. Bu saygın kişilerin desteğini alarak O'nun durumunu güçlendirmemesinin bir hata olacağını düşündüler. İsa eğer Yahuda'yı reddetseydi, diğer öğrencileri, öğretmenlerinin düşüncelerinden şüphe duyarlardı. Yahuda'nın sonraki hikayesi, Allah'ın işi için uygun olan insanları seçerken, dünyasal düşüncelerin etkili olmasına izin vermenin ne gibi tehlikeler yaratacağını gösterecekti. Öğrencilerin istediği gibi bu tür kişilerle birlikte çalış- mak, ihanetle sonuçlanabilir ve onları en kötü düşmanlarının ellerine teslim edebilirdi. SO 274.4

Buna rağmen, Yahuda öğrencilerden biri oldu. İsa'nın karakterinin güzelliğine duyarsız değildi. İnsanları Kurtarıcı'ya çeken ilahi gücün etkisini hissetti. Ezilmiş bir kamışı kırmak ve dumanı tüten bir ocağı söndürmek için gelmeyen Kişi, ilahi ışığa doğru gelen bu kişiyi reddetmeyecekti. Kurtarıcı, Yahuda'nın yüreğindekini okudu; Tan- rı'nın lütfü ile kurtarılmazsa, Yahuda'nın, kötülüklerin bataklığında boğulacağını biliyordu. Bu kişiyi kendisine bağlayarak onu her gün kendi bencil sevgisinden vazgeçebileceği yere getirdi. Eğer kalbini İsa'ya açarsa, İlahi lütuf onun bencilliğinin sonucunda oluşan kötülükleri yok edecekti ve böylece Yahuda da Allah'ın Krallığı'nda yer almayı hak eden biri olabilirdi. SO 275.1

Allah, karakterlerindeki insana özgü özellikleriyle insanları oldukları gibi kabul eder. Eğer O'na bağlı kalırlar ve O'nunla ilgili kutsal bilgileri öğrenirlerse, Allah kendisine hizmet etmeleri için onları eğitir. Onların seçilmesinin nedeni mükemmel olmaları değildir; fakat tüm kusurlarına rağmen, gerçeği öğrenip uygulayarak ve İsa'nın lütfuyla O'nun mükemmelliğini örnek alarak ruh ve karakter yapısı bakımından kendilerini geliştirebilirler. Yahuda diğer öğrencilerle aynı imkanlara sahipti. O da İsa'nın verdiği önemli dersleri dinledi; fakat İsa'nın istediği şekilde gerçeğin uygulanması konusunda, Yahuda'nın amaçları ve arzuları farklıydı ve gökyüzünün buyruklarına uymak için kendi fikirlerinden vazgeçmek istemiyordu. SO 275.2

Kurtarıcı bir süre sonra kendisine ihanet edecek olan kişiye ne kadar nazik bir şekilde davrandı! İsa, öğretilerinde açgözlülüğü kınayan hayırseverlik üzerinde önemle durdu. Yahuda'ya açgözlülüğün ne kadar kötü bir davranış olduğunu gösterdi. Bu öğrenci birçok kez O'nun öğretisinde kendi karakterinin anlatıldığını ve kendi günahlarının işaret edildiğini fark etti; fakat dürüst olmadığını hiçbir zaman itiraf etmedi ve bu tavrından asla vazgeçmedi. O, kendi kendine yeterli olduğunu düşünüyordu ve Şeytan'ın onu ayartma çabasına karşı koymak yerine, hilekar davranışlarına devam etti. Kendisine verilen ilahi görevin ve elçiliğin değerini anlasaydı İsa'yı kendisinin olması gereken canlı örneği olarak kabul ederdi; fakat Yahuda bu ilahi derslere gereken ilgiyi göstermedi. SO 275.3

İsa, açgözlülüğünden dolayı onu asla sert bir şekilde azarlamadı. Onun yüreğindekini açık bir kitap gibi okuduğunu kanıtlarken bile, yanlış yoldaki bu kişiye ilahi bir sabırla katlandı. Doğru yola nasıl gireceğini ona açıkladı. Yahuda'nın gökyüzünün ışığını reddetmesi için hiçbir özrü yoktu. SO 275.4

Yahuda ışıkta yürümek yerine aynı yanlışları yapmayı tercih etti. Kötü arzular, intikam hırsı, karanlık düşünceler, Şeytan onu kontrolü altına alıncaya dek, onun tüm benliğini kapladı. Yahuda, İsa'nın Düş- manı'nın8temsilcilerinden biri haline geldi. SO 276.1

İsa'nın yanına ilk geldiğinde inanlı topluluğuna mutluluk getirebilecek bazı güzel huyları vardı. Eğer İsa'ya bağlı kalsaydı, havarilerin başı olabilirdi; fakat hataları kendisine gösterildiğinde kalbini taşlaştırdı. Kibir ve isyan içinde kendi bencil hırslarını seçti ve böylece Allah'ın, ona gerçekleştirmesi için verdiği göreve uygun olmayan biri haline geldi. SO 276.2

İsa onları kendi hizmetine almak için çağırdığında, öğrencilerin hepsinin büyük hataları vardı. Mütevazı Kişi ile en yakın bağı olan Yuhanna bile mütevazı ve özverili biri değildi. O ve erkek kardeşi ile birlikte “şimşeğin oğulları” diye çağrılırlardı. Onlar İsa ile birlikteyken, İsa'ya karşı yapılan yanlış bir hareket, onların hemen kızmalarına ve öfkelenmelerine neden oluyordu. Bu öğrencinin sinir, intikam ve eleştiri dolu ruhu, onun davranışlarına yansıyordu. O, kibirli ve hırslıydı ve Allah'ın Krallığı'nda ilk olmayı arzuluyordu. Fakat kendi sert kişiliğinin aksine, her gün İsa'nın davranışlarındaki sabır ve hoşgörüyü görüyordu. O'nun tevazu ve sabır ile ilgili verdiği dersleri dinliyordu. Kalbini ilahi etkiye açtı ve Kurtarıcı'nın sözlerini sadece dinlemekle kalmadı, onları bizzat uyguladı. İsa'ya bağlı kalmayı öğrendi ve O'na bu görevinde yardımcı oldu. SO 276.3

İsa bazen öğrencilerini azarlardı ve onları uyarırdı; fakat Yuhanna ve kardeşi O'nu terk etmediler; sitemlerine rağmen onlar İsa'yı seçtiler. Kurtarıcı zayıflıklarından ya da hatalarından dolayı onlardan uzaklaşmadı.. O'nun yaşamından ders aldılar ve sıkıntılarını sonuna kadar paylaşmaya devam ettiler. İsa'yı örnek aldıklarında, onların karakterleri gelişti. SO 276.4

Havarilerin alışkanlıkları ve karakterleri birbirlerinden çok farklıydı. Onların arasında vergi görevlisi Matta, Roma'dan nefret eden ateşli Şimon, aceleci ve atılgan Petrus, ihanet eden Yahuda, ürkek, çekingen fakat dürüst olan Tomas, inancı zayıf ve şüpheci Filipus, gayretli, hırslı “Zebedi'nin oğullan” olarak çağrılan iki kardeş vardı. Onların hepsi tüm hataları ve kötülüklere karşı zayıflıklarıyla bir araya geldiler; fakat onlar İsa aracılığıyla imanda, öğretide ve ruhsal bakımdan bir bütün olmayı öğrenerek Allah'ın ailesinde yer alacaklardı. Birçok kez denenecekler, zorluklarla karşılaşacaklar ve kimi zaman görüş ayrılıklarına düşeceklerdi; fakat İsa onların kalplerine yerleştiğinde, artık aralarında hiçbir şekilde anlaşmazlık olamazdı. O'nun sevgisi onları birbirlerini sevmeye yöneltecekti; Öğretmen'in verdiği dersler, onlar kendi düşünce ve kararlarında hem fikir oluncaya dek, farklı karakter yapılarına sahip olmalarına rağmen onları bütünleştirecekti. İsa onlar için merkez noktasıydı. Onlar birbirlerine İsa'ya yaklaştıkları ölçüde yaklaşacaklardı. SO 276.5

İsa öğrencilere verdiği dersin sonunda bu küçük grubu etrafında topladı; ve diz çökerek ellerini onların başlarının üzerine koyup onları kutsal görevlerine hazırlamak için dua etti. Böylece Rab'bin öğrencileri Müjde'yi yayma görevine atandılar. SO 277.1

İsa, insanların arasındaki temsilcileri olarak günahsız melekleri değil, onların kurtarmak istedikleri günahkar insanları seçti. İsa insanlığa ulaşabilmek için insan özdeşliğini aldı. İlahiliğin insanlığa ihtiyacı vardı; çünkü dünyaya kurtuluşu getirmek, hem ilahilik hem de insanlık sayesinde olacaktı. Allah ile insan arasında iletişim kurulabilmesi için ilahiliğin insanlığın yardımına gereksinimi vardı. İnsanın, kendisine Allah özdeşliğini verecek, Allah'ın verdiği görevi yerine getirmesini sağlayacak, kendi gücünün dışında ve ötesinde bir güce ihtiyacı vardır; fakat bu, insani elçiliğin gereksiz olduğu anlamına gelmez. İnsanlık, ilahi güce sımsıkı sarılır. İsa iman yoluyla onların kalbine yerleşir; ve İlahi olan Kişi ile birlikte çalışmanın sonucunda, insanın gücü iyilik yapmak için yeterli hale gelir. SO 277.2

Çelileli balıkçıları çağıran Kişi, insanları bugün hala kendisine çağırmaktadır. İlk öğrencileri aracılığıyla olduğu gibi, ilahi gücünü bizim aracılığımızla da göstermeyi arzular. Her ne kadar hatalarımız ve günahlarımız da olsa, Rab bize kendisinin öğrencileri olma fırsatını verir. O'nunla bütünleşerek Allah'ın işini yapabilmemiz için bizi ilahi dersler almaya çağırır. SO 277.3

“Üstün gücün bizden değil, Allah'tan kaynaklandığı bilinsin diye bu hâzineye toprak kaplar içinde sahibiz.”9Müjde, bu yüzden melek- ler yerine hata yapan insanlara verildi. İnsanlığın zayıflığı aracılığıyla çalışan gücün Allah'ın gücü olduğu açıkça görülür; ve böylece bizim kadar güçsüz olanlara yardım edebilen gücün, bize de yardım edebi-leceğine inanmak için yüreklendiriliriz. “Bilgisizlere, yoldan sapanlara yumuşak davranabilir. Çünkü kendisi de insana özgü zayıflıklarla kuşatılmıştır.”10Kendileri de aynı şeyleri yaşadıkları için bu yolda karşılaşılan tehlikeleri ve güçlükleri bilirler; ve bu yüzden aynı tehlikeyi yaşayanlara yardım eli uzatmak için çağrılırlar. Bunlar şüphe ile akılları karışmış, imanları zayıflamış, zorluklar içinde yaşam mücadelesi veren ve Görünmeyen'i kavrayamayacak durumda olan insanlardır; fakat yardım etmek için kendilerine doğru geldiğini gördükleri bir dost, onların zayıf imanını ve İsa ile aralarındaki bağı güçlendirebilir. SO 277.4

Bizler, İsa'yı dünyaya tanıtırken gökyüzü melekleriyle birlikte çalışmalıyız. Melekler bizim onlara yardım etmemizi sabırsızlıkla beklerler. Çünkü insanla iletişim kurmak için yine bir insan aracı olmalıdır. Tüm kalbimizle kendimizi İsa'ya adadığımızda, Allah'ın sevgisini göstermek için bizim sesimiz aracılığıyla konuşabildikleri için melekler büyük sevinç duyarlar. SO 278.1

Bu bölüm Markos 3:13:19; Luka 6:12-16'ya dayanmaktadır. SO 278.2