Geçmişten Sonsuzluğa - 1. Cilt
Yeşu'nun Uzun Günü
Givon'un teslim oluşu Kenan krallarını umutsuzlukla doldurdu. Yabancılarla barış yapanlardan öç almak için karar alındı. Kenanlı kralların beşi Givonlulara karşı birleşti. Givonlular savunmaya hazırlıklı değillerdi; Gilgal'de bulunan Yeşu'ya bir bildiri gönderdiler. “Biz kullarını yalnız bırakma. Elini çabuk tutup yardımımıza gel, bizi kurtar. Çünkü dağlık bölgedeki bütün Amor kralları bize karşı birleşti.” Bu tehlike yalnız Givonluları değil İsraillileri de tehdit ediyordu. Bu kent orta ve güney Filistin'e geçişi engelliyordu; ülkeye yerleşebilmek için ele geçirilmesi gerekiyordu. 1GS 283.5
Kuşatılan kentin sakinleri, hileleri yüzünden Yeşu'nun yardım isteğini geri çevireceğinden korkuyorlardı. Ancak İsrail'e boyun eğdikleri ve Tanrı'ya tapınmayı kabul ettikleri için Yeşu onları korumak gerektiğini düşündü. Rab de onu yüreklendirdi: “Onlardan korkma” dedi. “Onları eline teslim ediyorum. Hiçbiri sana karşı koyamayacak.” Gilgal'dan çıkıp bütün gece yol alan Yeşu, Amorlular'a aniden saldırdı. 1GS 284.1
Müttefik orduların önderleri daha kentin çevresinde tam olarak toplanamadan Yeşu onlara saldırdı. Geniş ordu dağ geçidinden kaçarak Beyt-horon'a çıktılar. Doruğa tırmanarak dağların öbür yanına indiler. Orada iri iri yağan bir dolu fırtınasına yakalandılar. Dolu fırtınasında ölenler kılıçla ölenlerden çoktu. 1GS 284.2
Amorlular kaçmaya devam ederlerken yukarıdan bakan Yeşu zaferin tamamlanması için günün yetmeyeceğini fark etti. Düşmanlar o gün alt edilmezlerse, yeniden mücadele edebilecek bir duruma geleceklerdi. Yeşu Tanrı'ya şöyle seslendi: “Dur, ey güneş, Givon üzerinde ve ay, sen de Ayalon Deresi'nde.” Halk, düşmanlarından öcünü alıncaya dek güneş durdu, ay da yerinde kaldı. Bu olay Yaşar Kitabı'nda da yazılıdır. Güneş, yaklaşık bir gün boyunca göğün ortasında durdu, batmakta gecikti. Ne bundan önce, ne de sonra Rab'bin bir insanın dileğini işittiği o günkü gibi bir gün olmamıştır. Çünkü Rab İsrail'den yana savaştı. 1GS 284.3
Akşam olmadan önce Tanrı'nın Yeşu'ya verdiği vaat yerine geldi. Düşman onun eline verildi. O günün olayları uzun süre İsrail'in belleğinden çıkmayacaktı. “Uçuşan oklarının pırıltısından, parlayan mızrağının ışıltısından, yerlerinde durakaldı güneş ve ay. Gazap içinde ilerledin yeryüzünde, ulusları öfkeyle çiğneyip ezdin. Kendi halkını, seçtiğin ulusu kurtarmaya geldin. Kötü soyun başını ezdin, soydun onu tepeden tırnağa” (Habakkuk 3:11-13). 1GS 284.4
Yeşu Tanrı'nın İsrail'in düşmanlarını yok edeceğine dair vaat almıştı, ama başarı sanki sadece İsrail'in ordularına aitmiş gibi gayret gösterdi. Bütün enerjisini kullandıktan sonra imanla Tanrı'nın yardımını diledi. Başarının sırrı Tanrı'nın gücüyle insanın gayretinin işbirliği yapmasında yatar. “Dur, ey güneş, Givon üzerinde ve ay, sen de Ayalon Deresi'nde” diye buyruk veren adam Gilgal'de yere kapa- nıp saatlerce dua eden adamdır. Büyük dua adamları, Tanrı'nın gücüyle dolu olan adamlardır. 1GS 284.5
Bu büyük mucize yaratılışın Yaratıcının elinde olduğunu kanıtlamaktadır. Doğayı, Tanrfnın üzerinde yüceltenler azarlanmalıdır. 1GS 285.1
Tanrı doğanın kuvvetlerini kendi isteğine göre kullanarak düşmanlarının gücünü kırar. “Şimşek, dolu, kar, bulutlar, O'nun buyruğuna uyan fırtınalar” (Mezmur 148:8). Yeryüzünün tarihinin son noktalarında çok daha büyük bir mücadele olacağını biliyoruz. “Rab silahhanesini açtı, öfkesinin silahlarını çıkardı” (Yeremya 50:25). 1GS 285.2
Elçi Yuhanna büyük yıkımın nasıl gerçekleşeceğini tanımlamaktadır: “Yedinci melek tasını havaya boşalttı. Tapınaktaki tahttan yükselen gür bir ses, ‘Tamam!' dedi. O anda şimşekler çaktı, uğultular ve gök gürlemeleri işitildi. Öylesine büyük bir deprem oldu ki, insan yeryüzünde oldu olalı bu kadar büyük bir deprem olmamıştı. Gökten, insanların üzerine, taneleri yaklaşık kırk kilo ağırlığında şiddetli bir dolu yağdı” (Esinleme 16:17,21). 1GS 285.3