Elçilerin İşleri

15/60

13—Hazirlik Günleri

[Bu bölüm, Elçilerin İşleri 9:19-30 ayetlerine dayanmaktadır.]

Pavlus vaftiz olduktan sonra orucunu bozdu ve “birkaç gün Şam’daki öğrencilerin yanında kaldı. Havralarda İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olduğunu hemen duyurmaya başladı.” Nasıralı İsa’nın uzun zamandır beklenen Mesih olduğunu cesaretle ilan etti; O, “Kutsal Yazılar uyarınca... günahlarımıza karşılık öl[müş], gömül[müş] ve... üçüncü gün ölümden diril[mişti],” ve bundan sonra Onikiler ve diğerleri tarafından görülmüştü. Pavlus, “Son olarak zamansız doğmuş bir çocuğa benzeyen bana da göründü” diye ekledi (1. Korintliler 15:3, 4, 8). Peygamberlik sözlerinden çıkardığı savları o kadar ikna ediciydi ve işlerine Allah’ın kudreti o kadar açık bir şekilde eşlik ediyordu ki, Yahudilerin akılları karıştı ve ona cevap veremediler. EI 107.1

Pavlus’un ihtida haberi Yahudilere büyük bir sürpriz olmuştu. “Başkâhinler tarafından yetki ve görev ile” (Elçilerin İşleri 26:12 [Kİ]) imanlıları tutuklamak ve onlara zulmetmek üzere Şam’a seyahat etmiş kişi, şimdi çarmıha gerilmiş ve dirilmiş Kurtarıcı’nın müjdesini vaaz ediyor, bu müjdenin halihazırda öğrencileri olanların ellerini güçlendiriyor ve önceleri son derece sert bir şekilde karşı çıktığı imana sürekli olarak yeni mühtediler getiriyordu. EI 108.1

Pavlus önceden Yahudi dininin gayretli bir savunucusu ve İsa’nın izleyicilerine yorulmak bilmeden zulmeden biri olarak tanınıyordu. Cesur, bağımsız ve azimliydi, yetenekleri ve eğitimi onun herhangi bir görevde hizmet etmesini sağlayabilirdi. Sıra dışı bir netlikle tartışabiliyordu, ve susturucu iğnelemeleri ile rakibini gıpta edilmeyecek bir hale getirebiliyordu. Şimdi ise Yahudiler sıra dışı bir umut vaat eden bu genç adamın eskiden zulmettikleriyle birleştiğini ve İsa’nın adıyla korkusuzca vaaz ettiğini görüyorlardı. EI 108.2

Muharebede öldürülen bir general kendi ordusu için bir kayıptır, fakat ölümü düşmana fazladan bir güç vermez. Fakat önemli bir adam karşıt güçlere katıldığında, yalnızca hizmetleri kayıp olmakla kalmaz, ayrıca katıldığı kişiler de kesin bir avantaj kazanır. Tarsuslu Saul, Şam’a giderken Rab tarafından rahatlıkla vurulup öldürülebilirdi, böylece zulmeden güçten büyük bir kuvvet çekilip alınmış olurdu. Fakat Allah, takdiri ile Saul’un hayatını bağışlamakla kalmadı, fakat onu dönüştürdü, böylece düşmanın tarafından bir savunucuyu Mesih’in tarafına geçirdi. Belagatli bir konuşmacı ve sert bir eleştirmen olan Pavlus, kararlı hedefleri ve yılmaz cesareti ile, erken kilisede ihtiyaç duyulan niteliklere bizzat sahipti. EI 108.3

Pavlus Şam’da Mesih’i ilan ederken, onu duyan herkes hayret etti ve “Yeruşalim’de bu adı ananları kırıp geçiren adam bu değil mi? Buraya da, öylelerini tutuklayıp başkâhinlere götürmek amacıyla gelmedi mi?” dediler. Pavlus, imanındaki bu değişikliğin bir dürtüyle veya bağnazlıkla değil, karşı konulmaz kanıtlarla meydana geldiğini beyan etti. Müjdeyi sunduğunda, Mesih’in ilk gelişine dair peygamberlik sözlerini açıkça ortaya koymaya gayret etti. Bu peygamberlik sözlerinin Nası- ralı İsa’da tam anlamıyla yerine geldiğini kesin olarak gösterdi. İmanının temeli, kesin peygamberlik sözleriydi. EI 108.4

Pavlus hayret içindeki dinleyicilerini “tövbe edip Tanrı’ya dönmeye ve bu tövbeye yaraşır işler yapmaya” (Elçilerin İşleri 26:20) çağırdıkça, “daha çok güçlendi; ve Mesih budur diye kanıtlayarak Şam’da oturan Yahudileri şaşırttı” (Kİ). Fakat pek çoğu kalplerini katılaştırarak, onun mesajına karşılık vermeyi reddeti, böylece çok geçmeden onun ihtidasına olan hayretleri, İsa’ya göstermiş oldukları nefrete benzer yoğun bir nefrete dönüştü. EI 108.5

Karşıtlık o kadar sertleşti ki, Pavlus Şam’daki çalışmalarını sürdüremedi. Gökten bir elçi ona bir süreliğine ayrılmasını bildirdi, böylece güvenli bir sığınak bulduğu “Arabistan’a git[ti]” (Galatyalılar 1:17). EI 109.1

Pavlus burada, çölün ıssızlığında, sessiz çalışma ve tefekkür için bol bol fırsat buldu. Geçmiş deneyimini sakin kafayla değerlendirdi ve kesin olarak tövbe etti. Allah’ı tüm kalbiyle aradı ve tövbesinin kabul edilip günahının bağışlandığından tam olarak emin oluncaya dek durup dinlenmedi. Yaklaşmakta olan hizmetinde İsa’nın kendisiyle beraber olacağının güvencesini derinden arzuladı. Canını, önceden hayatını şekillendirmiş olan önyargılardan ve geleneklerden arındırdı ve gerçeğin Kaynağı’ndan talimat aldı. İsa onunla iletişim kurdu ve onu imanda sağlamlaştırdı, ve ona zengin ölçüde bilgelik ve lütuf verdi. EI 109.2

İnsanın zihni Allah’ın zihniyle, sınırlı olan Sınırsız Olan’la birliktelik kurduğunda, bunun beden ve zihin üzerindeki etkisi tahminlerin ötesinde olur. En yüksek seviyede eğitim böy- lesi bir birliktelikte bulunur. Bu, Allah’ın kendi gelişim yöntemidir. “Şimdi onunla dost ol” (Eyüp 22:21 [KM]), O’nun insanlığa mesajıdır. EI 109.3

Pavlus’a Hananya ile görüştüğünde verilen ciddi görev, sürekli artan bir ağırlıkla kalbinde duruyordu. Pavlus “Saul kardeş, gözlerin görsün” sözüne karşılık olarak bu dindar adamın yüzüne ilk kez baktığında, Hananya Kutsal Ruh’un ilhamıyla ona şöyle dedi: “Atalarımızın Tanrısı, kendisinin isteğini bilmen ve Adil Olan’ı görüp O’nun ağzından bir ses işitmen için seni seçmiştir. Görüp işittiklerini bütün insanlara duyurarak O’nun tanıklığını yapacaksın. Haydi, ne bekliyorsun? Kalk, O’nun adını anarak vaftiz ol ve günahlarından arın!” (Elçilerin İşleri 22:13-16). EI 109.4

Bu sözler, Saul’u Şam yolunda yakaladığında İsa’nın kendisinin söylediği sözlerle uyum içindeydi: “Seni hizmetimde görevlendirmek için sana göründüm. Hem gördüklerine, hem de kendimle ilgili sana göstereceklerime tanıklık edeceksin. Seni kendi halkının ve öteki ulusların elinden kurtaracağım. Seni, ulusların gözlerini açmak ve onları karanlıktan ışığa, Şeytan’ın hükümranlığından Tanrı’ya döndürmek için gönderiyorum. Öyle ki, bana iman ederek günahlarının affına kavuşsunlar ve kutsal kılınanların arasında yer alsınlar” (Elçilerin İşleri 26:16-18). EI 110.1

Pavlus bu şeyleri kalbinde uzun uzun düşündüğünde, “Tanrı’nın isteğiyle Mesih İsa’nın elçisi olmaya” çağrılmasının anlamını gitgide daha net bir şekilde kavradı (1. Korintliler 1:1). Çağrısı “insanlarca ya da insan aracılığıyla değil, İsa Mesih ve... Baba Tanrı aracılığıyla” gelmişti (Galatyalılar 1:1). Önündeki işin büyüklüğü onu Kutsal Yazılar’ı çok çalışmaya yönlendiriyordu, öyle ki, müjdeyi “Mesih’in çarmıhtaki ölümü boşa gitmesin diye, bilgece sözlere dayanmaksızın” “Ruh’un kanıtlayıcı gücüne daya[narak]” vaaz edebilecek, böylece işiten herkesin imanı “insan bilgeliğine değil, Tanrı gücüne” dayalı olacaktı (1. Korintliler 1:17; 2:4, 5). EI 110.2

Pavlus Kutsal Yazılar’ı araştırdığında, çağlar boyunca “bedene göre çağrılmış birçok bilgeler, birçok güçlüler, birçok soylular” olmadığını öğrendi. “Ama Allah, bilgeleri utandırsın diye, dünyanın akılsız şeylerini seçti; ve Allah, güçlü şeyleri utandırsın diye, dünyanın zayıf şeylerini seçti; ve Allah, olan şeyleri iptal etsin diye, olmayan şeyleri ve dünyanın aşağı şeylerini ve hor görülen şeyleri seçti; öyle ki, O’nun önünde hiçbir insan övünmesin” (1. Korintliler 1:26-29 [Kİ]). Böylece, dünyanın bilgeliğini çarmıhın ışığında değerlendiren Pavlus, “İsa Mesih’ten ve O’nun çarmıha gerilişinden başka hiçbir şey bilmemeye karar [verdi]” (1. Korintliler 2:2). EI 110.3

Pavlus, hizmetinin ilerleyen zamanlarında, bilgeliğinin ve gücünün Kaynağı’nı hiçbir zaman gözden kaybetmedi. Yıllar sonra, halen “benim için, yaşamak Mesih’tir” diye beyan ettiğini duyuyoruz (Filipililer 1:21). Ve yine: “uğruna her şeyi yitirdiğim Rabbim İsa Mesih’i tanımanın üstün değeri yanında her şeyi zarar sayıyorum... Öyle ki, Mesih’i kazanayım ve Kutsal Yasa’ya dayanan kişisel doğruluğa değil, Mesih’e iman etmekle kazanılan, iman sonucu Tanrı’dan gelen doğruluğa sahip olarak Mesih’te bulunayım... O’nu tanımak, dirilişinin gücünü ve acılarına ortak olmanın ne demek olduğunu bilmek... istiyorum” (Filipililer 3:8-10). EI 111.1

Pavlus Arabistan’dan “yine Şam’a döndü” (Galatyalılar 1:17), ve “İsa adını... korkusuzca duyur[du].” Savlarının bilgeliğine karşılık veremeyen “Yahudiler Saul’u öldürmek için bir düzen kurdular.” Kentin kapıları kaçışını engellemek için gece gündüz dikkatle gözetleniyordu. Bu kriz öğrencileri ciddiyetle Allah’ı aramaya yönlendirdi, ve sonunda “geceleyin kendisini aldılar, kentin surlarından sarkıttıkları bir küfe içinde aşağı indirdiler” (Elçilerin İşleri 9:25). EI 111.2

Pavlus Şamdan kaçışından sonra, ihtida etmesinden yaklaşık üç yıl geçtikten sonra, Yeruşalim’e gitti. Bu ziyareti yapmaktaki asıl amacı, kendisinin sonradan belirttiği gibi, “Petrus ile tanışmak”tı (Galatyalılar 1:18 [Kİ]). Bir zamanlar “zulmedici Saul” olarak tanındığı kente vardığında, “oradaki öğrencilere katılmaya çalıştı. Ama hepsi ondan korkuyor, İsa’nın öğrencisi olduğuna inanamıyorlardı.” Onlar için böyle bağnaz bir Ferisinin, hatta kiliseyi yok etmek için bu kadar çok çalışmış birisinin, İsa’nın samimi bir izleyicisi olabileceğine inanmak çok zordu. “O zaman Barnaba onu alıp elçilere götürdü. Onlara, Saul’un Şam yolunda Rab’bi nasıl gördüğünü, Rab’bin de onunla konuştuğunu, Şam’da ise onun İsa adını nasıl korkusuzca duyurduğunu anlattı.” EI 111.3

Öğrenciler bunu duyduklarında onu aralarına kabul ettiler. Çok geçmeden onun Hristiyan deneyiminin gerçekliğine dair bol miktarda kanıt gördüler. Gelecekte Uluslara gönderilecek olan elçi, şimdi eski dostlarından çoğunun yaşadığı yerdeydi, ve bu Yahudi önderlere, Kurtarıcı’nın gelişiyle yerine gelmiş olan Mesih’e ilişkin peygamberlik sözlerini açıklamaya can atıyordu. Pavlus, bir zamanlar çok iyi tanıdığı bu İsrailli öğretmenlerin kendisi gibi samimi ve dürüst olduklarından emindi. Fakat Yahudi kardeşlerinin ruhunu yanlış değerlendirmişti ve onların çabucak ihtida etmeleri umudunda acı bir hayal kırıklığına mahkûm oldu. Her ne kadar “Rab İsa’nın adıyla cesaretle konuşu[yor]” ve “Hellenistlerle ko-nuşup tartışıyor[duysa]” da, Yahudi topluluğunun başında bulunanlar inanmayı reddettiler, ancak “kendisini öldürme girişiminde bulundular” (Kİ). Kalbini keder doldurdu. Eğer birini gerçeğe dair bilgiye getirecek olsa, hayatını seve seve verirdi. İstefanos’un şehit edilişinde oynadığı rolü utançla düşündü ve şimdi huzursuzluğunda, yalan yere suçlanan kişinin üzerindeki lekeyi silmek için, İstefanos’un uğruna hayatını verdiği gerçeği doğrulamaya çalıştı. EI 112.1

İnanmayı reddedenlerin sorumluluğunun yüküyle, Pavlus tapınakta dua ediyordu; sonradan tanıklık ettiği gibi, bu sırada bir vecit 1haline girdi; burada göksel bir haberci önünde belirerek ona “Çabuk ol” dedi, “Yeruşalim’den hemen ayrıl. Çünkü benimle ilgili tanıklığını kabul etmeyecekler” (Elçilerin İşleri 22:18). EI 112.2

Pavlus, karşıtlığa göğüs gerebileceği Yeruşalim’de kalma eğilimindeydi. Ona göre kaçmak bir korkaklık işaretiydi; zira kalarak bir ihtimal bazı inatçı Yahudileri müjde mesajının ger-çekliğine dair ikna edebilirdi, kalmak hayatına mal olsa bile. Böylece şu yanıtı verdi: “Ya Rab... benim havradan havraya giderek sana inananları tutuklayıp dövdüğümü biliyorlar. Üstelik sana tanıklık eden İstefanos’un kanı döküldüğü zaman, ben de oradaydım. Onu öldürenlerin kaftanlarına bekçilik ederek yapılanları onayladım.” Fakat kulunun hayatını gereksiz yere tehlikeye atması Allah’ın tasarısına uygun değildi; ve göksel elçi şu karşılığı verdi: “Git. seni uzaktaki uluslara göndereceğim” (Elçilerin İşleri 22:19-21). EI 112.3

Kardeşler bu görümü öğrendiklerinde, Pavlus’un suikaste uğramasından korkarak Yeruşalim’den gizli kaçışını hızlandırdılar. “Onu Sezariye’ye götürüp oradan Tarsus’a yolladılar.” Pavlus’un ayrılışı Yahudilerin sert karşıtlığını bir süre için durdurdu, böylece kilise bir dinlenme dönemine kavuştu ve bu sürede pek çok kişi imanlılar arasına katıldı. EI 113.1