Elçilerin İşleri

3/60

1—Allah’in, Kilisesi İçin Tasarisi

Kilise, Allah’ın insanlığın kurtuluşu için atadığı aracıdır. Hizmet etmek için organize edilmiştir ve görevi, müjdeyi tüm dünyaya taşımaktır. Allah’ın planı başlangıçtan beri, O’nun doluluğunun ve O’nun yeterliliğinin dünyaya O’nun kilisesi aracılığıyla yansıtılması olmuştur. Kilisenin üyeleri, O’nun karanlıktan kendi harika aydınlığına çağırdığı kişiler, O’nun yüceliğini açıklamalıdır. Kilise, Mesih’in lütfunun zenginliklerinin deposudur; ve kilisenin aracılığıyla, Allah’ın sevgisinin son ve tam belirtisi, sonunda “göksel yerlerdeki yönetimlere ve hükümranlıklara” dahi bildirilecektir (Efesliler 3:10). EI 11.1

Kutsal Yazılar’da kilise ile ilgili olarak yazılan vaatler pek çok ve harikadır. “Evime ‘Bütün ulusların dua evi’ denecek” (Yeşaya 56:7). “Onları da dağımın çevresini de bereketli kılacağım. Yağmuru zamanında yağdıracağım. Bereketli yağmurlar olacak.” “‘Onlar için ünlü bir fidanlık yetiştireceğim. Artık ülke kıtlıktan yok olmayacak, ulusların aşağılamasına uğramayacaklar. O zaman ben Tanrıları RAB’bin onlarla birlikte olduğumu ve İsrail soyunun da benim halkım olduğunu anlayacaklar.’ Böyle diyor Egemen RAB. ‘Benim koyunlarım, otlağımın koyunları siz insanlarsınız. Ben sizin Tanrınız’ım.’ Böyle diyor Egemen RAB” (Hezekiel 34:26, 29-31). EI 11.2

“‘Tanıklarım sizlersiniz’ diyor RAB, ‘Seçtiğim kullar sizsi- niz. Öyle ki beni tanıyıp bana güvenesiniz, benim O olduğumu anlayasınız. Benden önce bir tanrı olmadı, benden sonra da olmayacak. Ben, yalnız ben RAB’bim, benden başka kurtarıcı yoktur. Ben bildirdim, ben kurtardım, ben duyurdum, aranızdaki yabancı ilahlar değil. Tanıklarım sizsiniz.’ ” “Ben, RAB, seni doğrulukla çağırdım, elinden tutacak, seni koruyacağım. Seni halka antlaşma, Uluslara1 ışık yapacağım. Öyle ki, kör gözleri açasın, zindandaki tutsakları, cezaevi karanlığında yaşayanları özgür kılasın” (Yeşaya 43:10-12; 42:6, 7). EI 12.1

“Lütuf zamanında seni yanıtlayacağım, kurtuluş günü sana yardım edecek, seni koruyacağım. Seni halka antlaşma olarak ve-receğim. Öyle ki, yıkık ülkeyi yeniden kurasın, mülk olarak yeni sahiplerine veresin. Tutsaklara, ‘Çıkın’, karanlıktakilere, ‘Dışarı çıkın’ diyeceksin. Yol boyunca beslenecek, her çıplak tepede otlak bulacaklar. Acıkmayacak, susamayacaklar, kavurucu sıcak ve güneş çarpmayacak onları. Çünkü onlara merhamet eden kendilerine yol gösterecek ve onları pınarlara götürecek. Bütün dağlarımı yola dönüştüreceğim, anayollarım yükseltilecek... EI 12.2

“Ey gökler, sevinçle haykırın, neşeyle coş, ey yeryüzü! Ey dağlar, sevinç çığlıklarına katılın, çünkü RAB halkını avutacak, ezilene merhamet gösterecek. Oysa Siyon, “RAB beni terk etti, Rab beni unuttu” diyordu. Ama RAB, ‘Kadın emzikteki çocuğunu unutabilir mi?’ diyor, ‘Rahminden çıkan çocuktan sevecenliği esirger mi? Kadın unutabilir, ama ben seni asla unutmam. Bak, adını avuçlarıma kazıdım, duvarlarını gözlüyorum sürekli’ ” (Yeşaya 49:8-16). EI 12.3

Kilise Allah’ın kalesidir; isyan eden bir dünyada, koruduğu sığınak kentidir. Kiliseye karşı yapılan her bir ihanet, insanlığı biricik Oğlu’nun kanıyla satın alan Allah’a karşı ihanettir. Baş-langıçtan beri, sadık kişiler yeryüzündeki kiliseyi meydana ge-tirmişlerdir. Rabb’in her çağda, içinde yaşadıkları nesle sadık bir tanıklık sunan gözcüleri olmuştur. Bu koruyucular uyarı mesajını verdiler; zırhlarını bir kenara bırakma çağrısını aldıklarında da, işi başkaları devraldı. Allah bu tanıkları kendisiyle antlaşma ilişkisine getirerek, yerdeki kiliseyi gökteki kiliseyle birleştirdi. Kilisesine hizmet etmek için daima meleklerini göndermiştir, ve cehennemin kapıları O’nun halkına üstün gelememiştir. 2 EI 12.4

Allah, kilisesini baskı, çatışma ve karanlığa rağmen yüzyıllarca gözeterek korumuştur. O’nun gelişi için tedarikte bulunmadığı tek bir bulut bile üzerine düşmemiştir; O’nun işine engel olarak, O’nun önceden görmediği hiçbir karşıt güç yük- selmemiştir. Her şey O’nun öngördüğü gibi gerçekleşmiştir. O kilisesini terk edilmiş olarak bırakmadı, fakat meydana gelecek olan olayları peygamberlik bildirileri aracılığıyla özetledi, ve O’nun Ruhu’nun peygamberlere önceden bildirmeleri için ilham ettiği şeyler meydana geldi. O’nun tüm tasarıları yerine gelecek. O’nun yasası tahtıyla bağlantılıdır, ve kötülüğün hiçbir gücü onu yok edemez. Hakikat Allah tarafından ilham edilir ve korunur; ve tüm muhalefete karşı galip gelecektir. EI 13.1

Ruhsal karanlık çağları boyunca, Allah’ın kilisesi tepeye kurulmuş bir kent olmuştur. 3 Çağdan çağa, ilerleyen nesiller boyunca, göğün saf öğretileri onun duvarları içinde açılmaktadır. Güçsüz düşmüş ve kusurlu gibi görünse de, kilise Allah’ın kendi üstün ilgisini özel bir anlamda bahşettiği bir odaktır. O’nun lütfunun sahnesidir, burada O kalpleri değiştirme gücünü zevkle açığa çıkarır. EI 13.2

İsa, “Tanrı’nın egemenliğini neye benzetelim, nasıl bir ben-zetmeyle anlatalım?” diye sordu (Markos 4:30). Dünyanın krallıklarını bir benzetme olarak kullanamazdı. Toplumda onu karşılaştıracak hiçbir şey bulamadı. Dünyasal krallıklar fiziksel güç üstünlüğüyle hüküm sürer; fakat Mesih’in krallığından her dünyevi silah, her baskı aracı çıkarılmıştır. Bu krallık insanlığı yüceltecek ve asilleştirecektir. Allah’ın kilisesi, çeşitli armağanlarla dolu ve Kutsal Ruh bahşedilmiş olan kutsal yaşam sarayıdır. Üyeler kendi mutluluklarını yardımcı oldukları ve bereket- ledikleri kişilerin mutluluklarında bulacaklardır. EI 13.3

Allah’ın, kendi adının yüceltilmesi için kilisesi aracılığıyla gerçekleştirmeyi tasarladığı iş harikadır. Bu işin bir resmi, Hezekiel’in şifa nehri görümünde verilmiştir: “Bu sular doğu bölgesine doğru akıyor, oradan Arava Vadisi’ne, sonra Lut Gölü’ne dökülüyor. Göle dökülünce oradaki sular tatlı suya dönüşecek. Irmağın aktığı yerlerde her çeşit canlı yaratık kaynaşacak... Irmağın her iki yanında her çeşit meyve ağacı yetişecek. Yaprakları solmayacak, meyveleri tükenmeyecek. Her ay meyve verecekler, çünkü tapınaktan çıkan sular oraya akıyor. Meyveleri yiyecek olarak, yaprakları şifa için kullanılacak” (Hezekiel 47:8-12). EI 14.1

Allah başlangıçtan beri dünyaya bereket getirmek için kendi halkı aracılığıyla çalışmıştır. Allah, kadim Mısır ulusuna Yusuf’u bir hayat pınarı yaptı. Yusuf’un dürüstlüğü sayesinde o halkın tamamının hayatı korundu. Allah Daniel aracılığıyla Babil’in tüm bilge kişilerinin hayatlarını kurtardı. Ve bu kurtarışlar örnek derslerdir; Yusuf’un ve Daniel’in ibadet ettiği Allah ile bağlantı kurularak dünyaya sunulan ruhsal bereketleri örneklerler. Mesih’in kalbinde yaşadığı herkes, O’nun sevgisini dünyaya gösterecek olan herkes, Allah ile birlikte insanlığın bereketlenmesi için çalışan bir işçidir. Kurtarıcı'dan başkalarına iletmek üzere lütuf aldığında, tüm varlığından ruhsal hayat seli akar. 4 EI 14.2

Allah kendi karakterini insanlara açıklamak için İsrail’i seçti. Onların dünyada kurtuluş pınarları gibi olmalarını arzuladı. Onlara göğün öğütleri, Allah’ın isteğinin bildirisi emanet edildi. İsrail’in ilk zamanlarında, dünya ulusları yozlaşmış uygulamaları yüzünden Allah’a dair bilgiyi unutmuşlardı. Bir zamanlar O’nu tanımışlardı; fakat “O’nu Tanrı olarak yüceltmediler, O’na şükretmediler. Tersine, düşüncelerinde budalalığa düştüler;” bu nedenle “anlayışsız yüreklerini karanlık bürüdü” (Romalılar 1:21).Buna rağmen, merhameti ile Allah onları yok etmedi. Onlara kendi seçilmiş halkı vasıtasıyla yeniden O’nunla tanışma fırsatı vermeyi amaçladı. Kurban ibadetinin öğretileri aracılığıyla Mesih tüm ulusların önünde yüceltile- cekti, ve O’na bakan herkes yaşayacaktı. Yahudi sisteminin temeli Mesih’ti. Tiplemeler ve simgelerden oluşan bütün sistem, müjdenin öz olarak verildiği bir peygamberlik sözüydü, kurtuluşa dair vaatleri içeren bir sunumdu. EI 14.3

Fakat İsrail halkı Allah’ın temsilcileri olarak sahip oldukları büyük ayrıcalıkları gözden kaybettiler. Allah’ı unuttular ve kutsal görevlerini yerine getiremediler. Aldıkları bereketler dünyaya hiçbir bereket getirmedi. Tüm avantajlarını kendilerini yüceltmek için kullandılar. Ayartıdan kaçınmak için kendilerini dünyadan soyutladılar. Allah’ın onları putperestlerin uygulamalarına uyum sağlamaktan alıkoymak için putperestlerle ilişkilerine getirdiği kısıtlamaları, kendileri ile diğer tüm uluslar arasına bir ayrılık duvarı örmek için kullandılar. Allah’ı kendilerinden istemiş olduğu ibadetten mahrum bıraktılar, insan kardeşlerini de dinsel yol gösteriş ve kutsal bir örnekten mahrum bıraktılar. EI 15.1

Rahipler ve yöneticiler törenselciliğin rutinine takılıp kaldılar. Yasaya dayalı bir din onları tatmin ediyordu, bu nedenle başkalarına göğün yaşayan gerçeklerini vermeleri imkânsız hale gelmişti. Kendi doğruluklarının her şeye yeterli olduğunu düşündüler ve dinlerine yeni bir unsur getirilmesini istemediler. Allah’ın insanlara gösterdiği iyi niyeti kendilerinden ayrı bir şey olarak kabul etmediler, aksine bunu iyi işlerinden ötürü kendi erdemlerine bağladılar. Sevgiyle çalışan ve canı arındıran iman, Ferisilerin törenlerden ve insanî kurallardan oluşan diniyle hiçbir birlik noktası bulamadı. EI 15.2

Allah İsrail için şöyle bildirmişti: “Ben seni âlâ asma, tam doğru tohum olarak dikmiştim; ve bana ecnebi bir asmanın azman çubuklarına nasıl döndün?” (Yeremya 2:21 [KM]). “İsrail verimsiz bir asmadır, yalnızca kendine meyve vermektedir” 5 (Hoşea 10:1). “Ey Yeruşalim’de yaşayanlar ve Yahuda halkı, lütfen benimle bağım arasında hakem olun! Bağım için yapmadığım ne kaldı? Ben üzüm vermesini beklerken niçin yabanıl üzüm verdi? EI 15.3

“Şimdi bağıma ne yapacağımı size söyleyeyim: Çitini söküp atacağım, varsın yiyip bitirsinler; duvarını yıkacağım, varsın çiğnesinler. Viraneye çevireceğim onu; budanmayacak, çapa- lanmayacak; dikenli çalılar bitecek her yanında. Üzerine yağmur yağdırmasınlar diye bulutlara buyruk vereceğim. Her Şeye Egemen RAB’bin bağı İsrail halkı, hoşlandığı fidan da Yahuda halkıdır. RAB adalet bekledi, zorbalık gördü; doğruluk bekledi, feryatlar duydu” (Yeşaya 5:3-7). “Zayıfları güçlendirmediniz, hastaları iyileştirmediniz, yaralıların yarasını sarmadınız. Yolunu şaşıranları geri getirmediniz, yitikleri aramadınız. Ancak sertlik ve şiddetle onlara egemen oldunuz” (Hezekiel 34:4). EI 16.1

Yahudi önderler kendilerini yol göstermeye ihtiyacı olmayacak kadar bilge, kurtuluşa ihtiyacı olmayacak kadar salih, Mesih’ten gelen şerefe ihtiyaç duymayacak kadar yüce şerefli görüyorlardı. Kurtarıcı, kötüye kullandıkları ayrıcalıkları ve hafife aldıkları işi başkalarına emanet etmek için onlardan yüz çevirdi. Allah’ın görkemi açığa çıkarılmalı, O’nun sözü temel alınmalıdır. Mesih’in krallığı dünyada kurulmalıdır. Allah’ın kurtarışı çöldeki kentlerde bilinmelidir; ve Yahudi önderlerin gerçekleştiremediği göreve öğrenciler çağrıldı. EI 16.2