Elçilerin İşleri
58—Kilise Zafer Kazaniyor
Elçiler işlerinden dinlendiklerinden beri on sekiz yüzyıldan uzun bir zaman geçti, ancak onların Mesih uğruna verdikleri zahmetli çalışmaların ve yaptıkları fedakârlıkların tarihçesi halen kilisenin en değerli hazineleri arasındadır. Kutsal Ruh’un yönlendirişiyle yazılan bu tarihçe, Mesih’in her çağdaki izleyicilerinin Kurtarıcı’nın davasında daha büyük bir gayrete ve samimiyete sevk edilmeleri için kayda geçirildi. EI 511.1
Öğrenciler, Mesih’in kendilerine verdiği görevi yerine getirdiler. Çarmıhın bu habercileri müjdeyi duyurmaya başladıklarında, Allah’ın görkemi ölümlü insanın daha önce hiç tanık olmadığı bir şekilde ifşa oldu. İlahî Ruh’un işbirliğiyle, elçiler dünyayı sarsan bir iş gerçekleştirdiler. Müjde, tek bir nesilde tüm uluslara götürüldü. EI 511.2
Mesih’in seçilen elçilerinin hizmetine eşlik eden sonuçlar görkemliydi. Hizmetlerinin başlangıcında aralarından bazıları eğitimsiz adamlardı, fakat Efendileri’nin davasına adanmışlıkları tamdı, ve O’nun eğitimi altında, kendilerine emanet edilen büyük iş için hazırlandılar. Kalplerinde lütuf ve gerçek hüküm sürdü, böylece güdülerini ilham ederek eylemlerini yönlendirdi. Hayatları Mesih’le birlikte Allah’ta saklıydı, böylece benlik gözden kaybedilerek, sınırsız sevginin derinliklerine batırıldı. EI 511.3
Öğrenciler samimiyetle konuşmayı ve dua etmeyi bilen, İsrail’in Yüce Tanrısı’nın 1kudretine sımsıkı sarılabilecek olan kişilerdi. Allah’ın yanında ne kadar yakın durmuşlar, ve kişisel şereflerini O’nun tahtına bağlamışlardı! Yehova onların Tanrısı’ydı. O’nun şerefi, kendilerinin şerefiydi. O’nun gerçeği, kendilerinin gerçeğiydi. Müjdeye yapılan her saldırı sanki ruhlarını derinden yaralıyordu, ve varlıklarının her bir gücüyle Mesih’in davası için savaş veriyorlardı. Hayat sözünü sunabiliyorlardı, çünkü göğün meshedişiyle mesholunmuşlardı. Çok şey bekliyorlardı, bu nedenle çok fazla çaba gösteriyorlardı. Mesih kendisini onlara göstermişti, onlar da kılavuzluk için O’na bakıyorlardı. Gerçek anlayışları ve düşmanlıklara karşı koyma güçleri, Allah’ın iradesine uymalarıyla orantılıydı. Allah’ın bilgeliği ve gücü olan İsa Mesih, her konuşmanın konusuydu. O’nun adı -2göğün altında insanlara bağışlanmış olan ve aracılığıyla kurtulabilecekleri tek ad- onlar tarafından yüceltiliyordu. Mesih’in, dirilmiş olan Kurtarıcı’nın eksiksizliğini ilan ettiklerinde sözleri kalpleri harekete geçiriyor, böylece insanlar müjdeye kazanılıyordu. Kurtarıcı’nın adına sövmüş ve O’nun gücünü hor görmüş olan büyük kalabalıklar, şimdi Çarmıha Gerilen Kişi’nin öğrencileri olduklarını ikrar ediyorlardı. EI 512.1
Elçiler görevlerini kendi güçleriyle değil, yaşayan Allah’ın gücüyle yerine getirdiler. İşleri kolay değildi. Hristiyan kilisesinin başlangıçtaki çalışmalarına zorluklar ve acı keder eşlik etti. Öğrenciler çalışmalarında sürekli olarak mahrumiyetle, iftirayla ve zulümle karşılaşıyordu; fakat hayatlarını kendileri için değerli saymıyorlar ve Mesih uğruna sıkıntı çekmeye çağrıldıkları için seviniyorlardı. Kararsızlık, tereddüt, sebatsızlık, onların gayretlerinde yer bulmuyordu. Harcamaya ve harcanmaya istekliydiler. Üzerlerindeki sorumluluğun bilinci deneyimlerini arındırıyor ve zenginleştiriyordu, böylece Mesih adına kazandıkları zaferlerde göğün lütfu ortaya çıkıyordu. Allah sınırsız gücün kudretiyle onlar aracılığıyla çalışarak, müjdeye zafer kazandırıyordu. EI 513.1
Elçiler Allah’ın kilisesini Mesih’in kendisinin attığı temel üzerine inşa ettiler. Kutsal Yazılar’da bir tapınağın kurulması örneği, sık sık kilisenin inşa edilmesini resimlemek için kullanılmıştır. Zekeriya Mesih’ten Rabb’in tapınağını kuracak olan Dal olarak söz eder. Uluslardan olanların çalışmada yardımcı olacağını söyler: “Uzaktakiler de gelip RAB’bin Tapınağı’nın yapımında çalışacak;” Yeşaya ise şöyle bildirir: “Yabancılar senin surlarını onaracak” (Zekeriya 6:12, 15; Yeşaya 60:10). EI 513.2
Bu tapınağın inşasıyla ilgili yazan Petrus, şunları söylüyor: “İnsanlarca reddedilmiş, ama Tanrı’ya göre seçkin ve değerli olan diri taşa, Rab’be gelin. O sizi diri taşlar olarak ruhsal bir tapınağın yapımında kullansın. Böylelikle, İsa Mesih aracılığıyla Tanrı’nın beğenisini kazanan ruhsal kurbanlar sunmak üzere kutsal bir kâhinler topluluğu olursunuz” (1 Peter 2:4, 5). EI 513.3
Elçiler Yahudilerin ve Uluslardan olanların dünyalarının taş ocağında çalışarak, temele koymak üzere taşlar çıkardılar. Pavlus, Efes’teki imanlılara yazdığı mektubunda şunları söyledi: “Böylece artık yabancı ve garip değil, kutsallarla birlikte yurttaş ve Tanrı’nın ev halkısınız. Elçilerle peygamberlerden oluşan temel üzerine inşa edildiniz. Köşe taşı Mesih İsa’nın kendisidir. Bütün yapı Rab’be ait kutsal bir tapınak olmak üzere O’nda kenetlenip yükseliyor. Siz de Ruh aracılığıyla Tanrı’nın konutu olmak üzere hep birlikte Mesih’te inşa ediliyorsunuz” (Efesliler 2:19-22). EI 513.4
Korintlilere ise şöyle yazdı: “Tanrı’nın bana lütfettiği görev uyarınca bilge bir mimar gibi temel attım, başkaları da bu temel üzerine inşa ediyor. Herkes nasıl inşa ettiğine dikkat etsin. Çünkü hiç kimse atılan temelden, yani İsa Mesih’ten başka bir temel atamaz. Bu temel üzerine kimi altın, gümüş ya da değerli taşlarla, kimi de tahta, ot ya da kamışla inşa edecek. Herkesin yaptığı iş belli olacak, yargı günü ortaya çıkacak. Herkesin işi ateşle açığa vurulacak. Ateş her işin niteliğini sınayacak” (1. Korintliler 3:10-13). EI 513.5
Elçiler sağlam temel üzerine inşa ettiler, bu Çağların Kayası’ydı. Bu temele, dünyadan çıkardıkları taşları getirdiler. İnşaatçılar engelsiz olarak çalışamadılar. Çalışmaları Mesih’in düşmanlarının karşıtlıkları yüzünden son derece zorlaştı. Sahte bir temel üzerine inşa eden kişilerin bağnazlığına, önyargılarına ve nefretlerine karşı mücadele vermek zorundaydılar. Kilisenin inşaatçıları olarak çalışan pek çok kişi, Nehemya’nın zamanındaki duvarın inşaatçılarına benzetilebilir, bu kişiler hakkında şöyle yazılmıştı: “Duvarcılar, yükleri taşıyanlar, yükleyenler bir eliyle çalışıyor, bir eliyle silah tutuyordu” (Nehemya 4:17). EI 514.1
Krallar ve valiler, rahipler ve yöneticiler, Allah’ın tapınağını yıkmaya çalışıyorlardı. Fakat sadık adamlar hapse düşme, işkence ve ölüm tehlikesiyle karşı karşıyayken işi devam ettirdiler; böylece yapı güzel ve simetrik bir şekilde büyüdü. İşçiler zaman zaman kendilerini kuşatan batıl inanç sisleri yüzünden neredeyse körleşiyorlardı. Zaman zaman düşmanlarının şiddeti yüzünden neredeyse mağlup oluyorlardı. Fakat kararlı iman ve eksilmez cesaretle, iş için çaba harcamaya devam ettiler. EI 514.2
Yapıcıların önde gelenleri birbiri ardınca düşman eliyle düştüler. İstefanos taşlandı; Yakup kılıçla öldürüldü; Pavlus’un başı kesildi; Petrus çarmıha gerildi; Yuhanna sürgün edildi. Yine de kilise büyüdü. Düşenlerin yerini yeni işçiler aldı ve binaya birbiri ardınca taşlar eklendi. Böylece Allah’ın kilisesinin tapınağı yavaş yavaş yükseldi. EI 514.3
Hristiyan kilisesinin kuruluşunu yüzyıllarca süren sert zulüm dönemi izledi, fakat Allah’ın tapınağının inşasını kendi canlarından daha değerli sayan adamlar hiç eksilmedi. Bu adamlar için şöyle yazılmıştır: “Daha başkaları alaya alınıp kamçılandı, hatta zincire vurulup hapsedildi. Taşlandılar, testereyle biçildiler, kılıçtan geçirilip öldürüldüler. Koyun postu, keçi derisi içinde dolaştılar, yoksulluk çektiler, sıkıntılara uğradılar, baskı gördüler. Dünya onlara layık değildi. Çöllerde, dağlarda, mağaralarda, yeraltı oyuklarında dolanıp durdular” (İbraniler 11:36-38). EI 514.4
Doğruluğun düşmanı, Rabb’in yapıcılarına emanet edilen çalışmayı durdurma çabasıyla, elinden gelen her şeyi yapmaktan kaçınmadı. Fakat Allah, “kendini tanıksız bırakmadı” (Elçilerin İşleri 14:17). Kutsallara ilk ve son kez emanet edilmiş olan imanı3 yetkinlikle savunan işçiler ortaya çıktı. Tarih, bu adamların metanetine ve kahramanlığına tanıklıkta bulunuyor. Elçiler gibi, onların da pek çoğu görev yerlerinde düştüler, ancak tapınağın inşası durmadan devam etti. İşçiler öldürüldü, fakat çalışma ilerledi. Valdensler, John Wycliffe, Hus ve Jerome, Martin Luther ve Zwingli, Cranmer, Latimer, ve Knox, Huguenotlar, John ve Charles Wesley, ve daha pek çokları, temele sonsuzluk boyunca kalacak olan malzemeler getirdiler. Ve daha sonraki yıllarda, Allah’ın sözünün yayılmasını sağlamak için asilce çaba gösteren ve putperest ülkelerdeki hizmetleriyle son büyük mesajın ilanı için yol hazırlayan kişiler de, yapının yükseltilmesine katkıda bulundular. EI 515.1
Elçilerin zamanından beri geçen çağlar boyunca, Allah’ın ta-pınağının inşası işi hiçbir zaman durmadı. Yüzyılların ötesinden geri bakabilir ve yanılgılar ile batıl inançların karanlığının arasından ışık huzmeleri gibi parlayan, bu tapınağı oluşturan yaşayan taşları görebiliriz. Bu değerli mücevherler sonsuzluk boyunca artan bir ışıltıyla parlayarak, Allah’ın gerçeğinin gücüne tanıklıkta bulunacaklardır. Bu cilalı taşların parlayan ışığı, ışık ile karanlık arasındaki, gerçeğin altını ile yanılgının süprüntüsü arasındaki çarpıcı çelişkiyi açığa çıkarmaktadır. EI 515.2
Pavlus ile diğer elçiler, ve o zamandan beri yaşamış olan tüm salihler, tapınağın inşasında kendi üzerlerine düşen görevi yerine getirdiler. Fakat yapı henüz tamamlanmamıştır. Bu çağda yaşayan bizlerin yapılacak bir işi, oynanacak bir rolü vardır. Temele ateşle denenmeyi geçecek malzemeler, altın, gümüş ve “sarayın oymalı sütunları gibi” değerli taşlar getirmeliyiz (Mezmur 144:12). Pavlus, bu şekilde Allah için inşa edenlere teşvik ve uyarı sözleri söylüyor: “Bir kimsenin inşa ettikleri ateşe dayanırsa, o kimse ödülünü alacak. Yaptıkları yanarsa, zarar edecek. Kendisi kurtulacak, ama ateşten geçmiş gibi olacaktır” (1. Korintliler 3:14, 15). Hayat sözünü sada-katle açıklayan, insanları kutsallık ve selamet yoluna yönlendiren Hristiyan, temele kalıcı olan malzeme getirmektedir ve Allah’ın krallığında bilge bir yapıcı olarak şereflendirilecektir. EI 515.3
Elçiler için şöyle yazılmıştır: “Gidip Tanrı sözünü her yere yaydılar. Rab onlarla birlikte çalışıyor, görülen belirtilerle sözünü doğruluyordu” (Markos 16:20). Mesih öğrencilerini gönderdiği gibi, bugün de kilisesinin üyelerini göndermektedir. Elçilerin sahip olduğu gücün aynısı, onlar için de vardır. Allah’ı kendi güçleri olarak kabul ederlerse O da onlarla birlikte çalışacaktır, böylece boş yere emek vermeyeceklerdir. Dahil oldukları işin, Rabb’in kendi mührüyle mühürlediği bir iş olduğunun farkına varsınlar. Allah Yeremya’ya şöyle dedi: ” ‘Gencim’ deme... seni göndereceğim herkese gidecek, sana buyuracağım her şeyi söyleyeceksin. Onlardan korkma, çünkü seni kurtarmak için ben seninleyim.” Sonra Rab elini uzattı ve hizmetkârının ağzına dokunarak şöyle dedi: “İşte sözlerimi ağzına koydum” (Yeremya 1:7-9). O, kutsal dokunuşunu kendi dudaklarımızda hissederek, bize verdiği sözleri ilan etmek üzere çıkmamızı emretmektedir. EI 516.1
Mesih, kiliseye kutsal bir görev vermiştir. Her bir üye, Allah’ın dünyaya kendi lütfunun hazinelerini, Mesih’in keş- folunmaz zenginliğini anlatabileceği bir vasıta olmalıdır. Kurtarıcı’nın kendi Ruhu’nu ve karakterini dünyaya temsil edecek aracılar kadar arzu ettiği hiçbir şey yoktur. Dünyanın, Kurtarıcı’nın sevgisinin insanlar aracılığıyla tezahüründen daha fazla ihtiyaç duyduğu bir şey yoktur. Tüm gök, Allah’ın kendileri aracılığıyla Hristiyanlığın gücünü ilan edebileceği insanları beklemektedir. EI 516.2
Kilise, Allah’ın özel bir iş gerçekleştirmek üzere güçlendirdiği, gerçeğin ilanı için O’nun aracısıdır; ve eğer O’na sadık kalır, O’nun tüm emirlerine itaatkâr olursa, içinde ilahî lütfun görkemi ikâmet edecektir. Bağlılığına sadık kalırsa, İsrail’in Rab Allahı’nı şereflendirirse, ona karşı durabilecek hiçbir güç olmayacaktır. EI 516.3
Allah için ve O’nun davası için azimleri, öğrencileri müjdeye kudretli bir güçle tanıklık etmeye yönlendirdi. Benzer bir azim de bizim kalplerimizi kurtaran sevginin, Mesih’in ve O’nun çarmıha gerilişinin öyküsünü anlatmak için bir kararlılıkla ateşlememeli mi? Kurtarıcı’nın gelişini yalnızca beklemek değil, ayrıca hızlandırmak her Hristiyan’ın ayrıcalığıdır. EI 517.1
Eğer kilise Mesih’in doğruluğunun kaftanını giyinir, dünyayla her tür ittifaktan çekilirse, önünde parlak ve görkemli bir günün şafağı olacaktır. Allah’ın ona vaadi sonsuza dek kalacaktır. 4 O, onu ebedî bir övünç kaynağı, bütün kuşakların sevinci yapacaktır. 5 Gerçek, kendisini hor görenlerin ve reddedenlerin yanından geçip giderek zafer kazanacaktır. Zaman zaman gecikir gibi görünse de, ilerleyişine hiçbir zaman engel olunamamıştır. Allah’ın mesajı düşmanlıkla karşılandığında, O, daha fazla etki edebilmesi için ona ilave güç verecektir. İlahî enerjiyle güçlendirilmiş olarak, en güçlü bariyerlerin arasından yol açacak, her engelin üstesinden gelecektir. EI 517.2
Allah’ın Oğlu’nu, zahmetli çalışmayla ve fedakârlıkla dolu hayatında destekleyen neydi? O, kendi canının emeğinin semeresini gördü ve hoşnut oldu. 6 Sonsuzluğa doğru bakarak, O’nun kendini alçaltması aracılığıyla bağışlanma ve sonsuz hayat alan kişilerin mutluluğunu gördü. Kulağı kurtarılanların sesini duydu. Fidyeyle kurtarılanların Musa’nın ve Kuzu’nun ezgisini söylediklerini işitti. 7 EI 517.3
Geleceğin bir görümüne, yani göğün kutsanmışlığına sahip olabiliriz. Kutsal Kitap’ta gelecekteki görkemin görümleri, Allah’ın eliyle resimlenmiş sahneler gözler önüne serilmiştir, ve bunlar O’nun kilisesi için çok değerlidir. İmanla ebedî kentin eşiğinde durabilir ve bu hayatta Mesih’le işbirliği yaparak O’nun uğruna sıkıntı çekmeyi şeref sayanlara gösterilen lütufkâr karşılamayı duyabiliriz. “Sizler, Babam’ın kutsadıkları, gelin!” sözleri söylendiğinde, taçlarını Kurtarıcı’nın ayakları dibine atarak, “Boğazlanmış Kuzu gücü, zenginliği, bilgeliği, kudreti, saygıyı, yüceliği, övgüyü almaya layıktır... Övgü, saygı, yücelik ve güç sonsuzlara dek tahtta oturanın ve Kuzu’nun olsun!” diye haykırırlar (Matta 25:34; Vahiy 5:12, 13). EI 517.4
Orada, kurtarılanlar kendilerini Kurtarıcı’ya yönlendiren kişileri selamlarlar, ve tümü birlik olarak, insanoğullarının Allah’ın hayatına denk bir hayata sahip olabilmeleri için ölmüş olan Kişi’yi överler. Çatışma sona ermiştir. Sıkıntı ve çekişme bitmiştir. Zafer ilahileri tüm göğü doldururken, fidyeyle kurtarılanlar neşeli ezgiye devam ederler: Boğazlanmış olan Kuzu layıktır, layıktır, ve muzaffer fatih olarak yine yaşamaktadır. EI 518.1
“Gördüm ki, her ulustan, her oymaktan, her halktan, her dilden oluşan, kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık tahtın ve Kuzu’nun önünde duruyordu. Hepsi de birer beyaz kaftan giymişti, ellerinde hurma dalları vardı. Yüksek sesle bağırıyorlardı: ‘Kurtarış, tahtta oturan Tanrımız’a ve Kuzu’ya özgüdür!’ ” (Vahiy 7:9, 10). EI 518.2
“Bunlar o büyük sıkıntıdan geçip gelenlerdir. Kaftanlarını Kuzu’nun kanıyla yıkamış, bembeyaz etmişlerdir. Bunun için, ‘Tanrı’nın tahtı önünde duruyor, tapınağında gece gündüz O’na tapınıyorlar. Tahtta oturan, çadırını onların üzerine gerecek. Artık acıkmayacak, artık susamayacaklar. Ne güneş ne kavurucu sıcak çarpacak onları. Çünkü tahtın ortasında olan Kuzu onları güdecek ve yaşam sularının pınarlarına götürecek. Tanrı gözlerinden bütün yaşları silecek.’ ” “Artık ölüm olmayacak. Artık ne yas, ne ağlayış, ne de ıstırap olacak. Çünkü önceki düzen ortadan kalktı” (Vahiy 7:14-17; 21:4). EI 518.3