Elçilerin İşleri

29/60

27—Efes

[Bu bölüm, Elçilerin İşleri 19:1-20 ayetlerine dayanmaktadır.]

Apollos Korint’te vaaz ederken, Pavlus Efes’e geri dönme vaadini yerine getirdi. Yeruşalim’e kısa bir ziyarette bulunmuş ve ilk çalışmalarını yaptığı yer olan Antakya’da biraz zaman geçirmişti. Buradan Küçük Asya üzerinden “Galatya bölgesini ve Frikya’yı dolaşarak” (Elçilerin İşleri 18:23) seyahat etti, kendi kurmuş olduğu kiliseleri ziyaret ederek imanlıların imanlarını kuvvetlendirdi. EI 243.1

Elçilerin zamanında Küçük Asya’nın batı bölgesi Roma’nın Asya eyaleti olarak biliniyordu. Başkent Efes büyük bir ticaret merkeziydi. Limanı gemilerle doluydu, sokakları ise her ülkeden gelen insanlarla dolup taşıyordu. Korint gibi burası da müjdecilik çalışması için umut vaat eden bir alan sunuyordu. EI 243.2

Şimdi tüm medeni ülkelere geniş ölçüde yayılmış olan Yahu-diler, çoğunlukla Mesih’in gelişini bekliyorlardı. Vaftizci Yahya vaaz ederken, pek çok kişi yılllık bayramlar için Yeruşalim’e gel-diklerinde onu dinlemek üzere Şeria nehrinin kıyılarına çıkmışlardı. Orada İsa’nın Vaat Edilen Kişi olarak ilan edildiğini duymuşlar ve bu haberi dünyanın dört bir yanına götürmüşlerdi. İlahî Takdir böylece elçilerin çalışmaları için yolu hazırlamıştı. EI 243.3

Pavlus Efes’e vardığında, Apollos gibi Vaftizci Yahya’nın öğ-rencileri olan ve yine onun gibi Mesih’in görevi hakkında bir miktar bilgi edinmiş olan on iki kardeşle karşılaştı. Apollos’un yeteneğine sahip değildiler, ancak edinmiş oldukları bilgiyi aynı samimiyet ve imanla dört bir yana yaymaya çalışıyorlardı. EI 244.1

Bu kardeşler Kutsal Ruh’un görevi hakkında hiçbir şey bilmiyorlardı. Pavlus onlara Kutsal Ruh’u alıp almadıklarını sorduğunda, “Kutsal Ruh’un varlığından haberimiz yok ki!” yanıtını verdiler. Pavlus, “öyleyse neye dayanarak vaftiz oldunuz?” diye sorduğunda, “Yahya’nın öğretisine dayanarak vaftiz olduk” dediler. EI 244.2

Bundan sonra elçi, Hristiyan’ın umudunun temeli olan muhteşem gerçekleri onlara açtı. Onlara Mesih’in bu dünyadaki hayatını ve utanç dolu ve korkunç ölümünü anlattı. Yaşam Rabbi’nin mezarın engellerini nasıl kırdığını ve ölüm üzerinde zafer kazanarak dirildiğini onlara anlattı. Kurtarıcı’nın öğrencilerine verdiği görevi tekrarladı: “Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin; onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz edin” (Matta 28:18, 19). Onlara ayrıca Mesih’in Tesellici’yi gönderme vaadinden de söz etti; O’nun gücü aracılığıyla muhteşem belirtiler ve mucizeler gerçekleş-tirilecekti, ve bu vaadin Pentikost Günü nasıl mükemmel bir şekilde yerine geldiğini açıkladı. EI 244.3

Kardeşler Pavlus’un sözlerini derin bir ilgiyle, minnettar ve hayretli bir sevinçle dinlediler. Mesih’in kefaret edici kurbanlığına dair harika gerçeği imanla kavradılar ve O’nu Kurtarıcıları olarak kabul ettiler. Bundan sonra İsa’nın adıyla vaftiz oldular ve “Pavlus ellerini onların üzerine koyunca” Kutsal Ruh’un vaftizini de aldılar, bu sayede başka ulusların dillerini konuşarak peygamberlik edebildiler. Böylece Efes ve civarında müjdeciler olarak çalışabilme, ayrıca müjdeyi Küçük Asya’da duyurabilme niteliğine sahip oldular. EI 244.4

Bu adamlar alçakgönüllü ve öğretilebilir bir ruhu besleyerek, hasat tarlasına işçiler olarak gidebilmelerini sağlayan tecrübeyi elde ettiler. Örneklikleri Hristiyanlara büyük değeri olan bir ders sunmaktadır. Öğrenci konumunda bulunamayacak kadar kendilerine yettiklerini düşündükleri için ilahî yaşamda çok az ilerleme kaydedebilen pek çok kişi vardır. Allah’ın sözüne dair yüzeysel bir bilgiyle yetinmektedirler. İmanlarını ve uygulamalarını değiştirmeyi arzulamazlar, bu nedenle daha fazla ışık almak için çaba göstermezler. EI 244.5

Mesih’in izleyicileri, bilgeliği samimiyetle arasalardı, henüz kendileri için hiç bilinmeyen zengin gerçek tarlalarına yön-lendirilirlerdi. Kendisini tamamen Allah’a veren kişi, ilahî el tarafından yönlendirilecektir. Alt tabakadan ve görünürde ye-teneksiz olabilir; ancak sevgi ve güven dolu bir kalple Allah’ın iradesinin her bildirimine itaat ederse, güçleri arındırılacak, asilleştirilecek, arttırılacak ve yetenekleri çoğaltılacaktır. O, ilahî bilgelik derslerine değer verdikçe, kendisine kutsal bir görev emanet edilecektir; hayatıyla Allah’ı şereflendirmesi ve dünyaya bereket getirmesi sağlanacaktır. “Sözlerinin açıklanışı aydınlık saçar, saf insanlara akıl verir” (Mezmur 119:130). EI 245.1

Bugün de Kutsal Ruh’un kalp üzerinde çalışmasından Efes’teki imanlılar kadar habersiz pek çok kişi vardır; ancak hiçbir gerçek Allah’ın sözünde bundan daha açık bir şekilde öğretilmemiştir. Peygamberler ve elçiler bu konu üzerinde durmuşlardır. Mesih’in kendisi, Ruhu’nun ruhsal hayatın sürdürülmesindeki aracılığının bir örneği olarak, dikkatimizi bitkilerin gelişimine çekmektedir. Asmanın özsuyu kökten yukarı çıkarak dallara dağılır ve gelişimin sürmesini sağlayarak çiçekler ve meyve üretir. Kutsal Ruh’un hayat veren gücü de, Kurtarıcı'dan kaynaklanarak cana işler, güdüleri ve bağlılığı yeniler, hatta düşünceleri dahi Allah’ın iradesine itaate getirerek, gücü alan kişinin kutsal işlerin değerli meyvelerini vermesini sağlar. EI 245.2

Bu ruhsal hayatın Yaratıcısı görünmezdir ve bu hayatın verilişinin ve sürdürülüşünün tam yöntemini açıklayabilmek insanî felsefenin gücünü aşar. Ancak yine de Ruh’un işleyişi her zaman yazılı sözle uyum içindedir. Doğal dünyada nasılsa, ruhsal dünyada da öyledir. Doğal hayat ilahî güç tarafından an be an korunmaktadır; ancak doğrudan bir mucize ile değil, ulaşabileceğimiz yere konulmuş olan bereketlerin kullanımı yoluyla sürdürülmektedir. Ruhsal hayat da, İlahî Takdir’in sağladığı o araçlarla sürdürülmektedir. Mesih’in izleyicisi “yetkinliğe, Mesih doluluğundaki olgunluk düzeyine” (Efesliler 4:13) erişinceye dek gelişecekse, yaşam ekmeğini yemeli ve kurtuluş suyunu içmelidir. Her şeyde Allah’ın kendi sözünde bildirdiği talimatlarına kulak vererek, uyanık kalmalı, dua etmeli ve çalışmalıdır. EI 245.3

O Yahudi mühtedilerin deneyiminde bizim için başka bir ders daha vardır. Yahya’nın eliyle vaftiz olduklarında, İsa’nın Günahların Taşıyıcısı olarak görevini tam olarak anlamamışlardı. Ciddi yanılgılar besliyorlardı. Fakat daha net ışıkla Mesih’i Kurtarıcıları olarak memnuniyetle kabul ettiler, ve bu ileri adımla birlikte görev zorunluluklarında bir değişim meydana geldi. Daha saf bir imanı aldıklarında, hayatlarında da buna bağlı bir değişim oldu. Bu değişimin bir göstergesi ve Mesih’e olan imanlarının kabulü olarak, İsa’nın adıyla yeniden vaftiz edildiler. EI 246.1

Pavlus adeti olduğu üzere Efes’teki çalışmasına Yahudile- rin havrasında vaaz ederek başladı. Orada “Allah’ın krallığı ile ilgili şeyleri tartışıp ikna ederek” 1 üç ay boyunca çalıştı. Başlangıçta iyi bir kabul gördü; ancak diğer yerlerde olduğu gibi çok geçmeden sert bir muhalefetle karşılaştı. “Bazıları sert bir tutum takınıp ikna olmamakta direndiler ve İsa’nın yolunu halkın önünde kötülemeye başladılar.” Bunlar müjdeyi ısrarla geri çevirdikleri için, elçi havrada vaaz etmeyi bıraktı. EI 246.2

Pavlus’un kendi vatandaşları için çalışmalarında, Allah’ın Ruhu onunla birlikte ve onun aracılığıyla çalışmıştı. Gerçeği bilmeyi samimiyetle arzulayan herkesi ikna etmeye yeterli kanıtlar sunulmuştu. Fakat pek çok kişi kendilerinin önyargı ve inançsızlık tarafından kontrol edilmelerine izin verdi ve en kesin kanıtlara bile boyun eğmeyi reddettiler. İmanlıların imanının bu gerçek karşıtlarıyla sürekli ilişki halinde olmaları durumunda tehlikeye düşeceğini gören Pavlus onlardan ayrıldı ve öğrencileri ayrı bir grup halinde topladı, halka verdiği öğretilere de önemli bir öğretmen olan Tiranus’un okulunda devam etti. EI 246.3

Pavlus önünde “büyük ve etkili... bir kapı” açıldığını görüyordu, gerçi “karşı çıkanlar çok[tu]” (1. Korintliler 16:9). Efes Asya’nın yalnızca en muhteşem değil, aynı zamanda en yozlaşmış kentiydi. Batıl inançlar ve tensel zevkler kalabalık nüfusu üzerinde hüküm sürüyordu. Tapınaklarının gölgesinde her nitelikte suçlu barınak buluyor, en aşağılık ahlâksızlıklar yaygınlaşıyordu. EI 247.1

Efes, Diana ibadetinin gözde bir merkeziydi. “Efesliler’in [Dianası]”nın 2muhteşem tapınağının ünü tüm Asya’ya ve dünyaya yayılmıştı. Eşsiz görkemi onu yalnızca kentin değil, bütün ulusun gururu haline getiriyordu. Tapınağın içindeki putun gökten düştüğü geleneksel olarak anlatılıyordu. Üzerinde büyük güç ihtiva ettiğine inanılan sembolik karakterler yazılıydı. Efesliler tarafından bu sembollerin anlamını ve kullanımını açıklamak üzere kitaplar yazılmıştı. EI 247.2

Bu pahalı kitapları dikkatle inceleyenler arasında, tapınaktaki heykele batıl bir inançla tapınanların zihinleri üzerinde güçlü bir etkiye sahip olan pek çok büyücü vardı. EI 247.3

Elçi Pavlus’a Efes’teki çalışmalarında ilahî lütfun özel işaretleri verildi. Çabalarına Allah’ın gücü eşlik etti ve pek çok kişi fiziksel hastalıklardan iyileşti. “Tanrı, Pavlus’un eliyle olağanüstü mucizeler yaratıyordu. Şöyle ki, Pavlus’un bedenine değen peşkir ve peştamallar hasta olanlara götürüldüğünde, hastalıkları yok oluyor, kötü ruhlar içlerinden çıkıyordu.” Doğaüstü gücün bu tezahürleri Efes’te daha önce tanık olunan her şeyden çok daha etkiliydi ve bir gözbağcının yeteneğiyle ya da büyücünün büyüleriyle taklit edilemeyecek nitelikteydi. Nasıralı İsa’nın adıyla bu mucizeler gerçekleştirildikçe, halk göğün Allahı’nın tanrıça Diana’ya tapınan büyücülerden daha kudretli olduğunu görme fırsatına sahip oldu. Böylece Rab kendi hizmetkârını putperestlerin önünde büyücülerin en güçlüleri ve en gözdelerinden kat kat fazla yüceltti. EI 247.4

Fakat tüm kötülük ruhlarının kendisine tabi olduğu ve kendi hizmetkârlarına onlar üzerinde yetki veren Kişi, kendi kutsal adını hor gören ve kirletenler üzerine daha büyük bir utanç ve yenilgi getirmek üzereydi. Büyücülük Musa’nın yasası tarafından ölüm cezasıyla yasaklanmıştı, ancak zaman zaman sapkın Yahudiler tarafından gizlice yapılmıştı. Pavlus’un Efes’e ziyareti sırasında kentte “çevrede dolaşıp kötü ruhları kovmakla uğraşan bazı Yahudiler” bulunuyordu, bunlar onun yaptığı harikaları görerek “kötü ruhlara tutsak olanları Rab İsa’nın adını anarak kurtarmaya kalkıştılar.” “Skeva adlı bir Yahudi başkâhinin yedi oğlu” da bir teşebbüste bulundular. Cine tutulmuş bir adam bularak ona “Pavlus’un tanıttığı İsa’nın adıyla size emrediyoruz!” dediler. Ancak “kötü ruh ise onlara şöyle karşılık verdi: ‘İsa’yı biliyor, Pavlus’u da tanıyorum, ama siz kimsiniz?’ İçinde kötü ruh bulunan adam onlara saldırdı, hepsini alt ederek bozguna uğrattı. Öyle ki, o evden çıplak ve yaralı olarak kaçtılar.” EI 248.1

Böylece Mesih’in adının kutsallığına açık bir kanıt verilmiş oldu ve bu adı Kurtarıcı’nın görevinin ilahî niteliğine iman etmeden çağırmaya çalışanların uğrayacağı tehlike belli oldu. “Hepsini bir korku aldı ve Rab İsa’nın adı büyük bir saygınlık kazandı.” EI 248.2

Önceden gizli olan gerçekler şimdi açığa çıkıyorlardı. Bazı imanlılar Hristiyanlığı kabul ederken batıl inançlarından tamamıyla vazgeçmemişlerdi. Büyü uygulamasına bir ölçüde halen devam ediyorlardı. Şimdi ise hatalarına ikna olan “iman edenlerin birçoğu geliyor, yaptıkları kötülükleri itiraf edip anlatıyordu.” İyi çalışma bizzat büyücülerin bazılarına dek uzandı; ve “büyücülükle uğraşmış bir sürü kişi de kitaplarını toplayıp herkesin önünde yaktılar. Kitapların değerini hesapladıklarında toplam elli bin gümüş tuttuğunu gördüler. Böylelikle Rab’bin sözü güçlü biçimde yayılıp etkinlik kazanıyordu.” EI 248.3

Efesli mühtediler büyü kitaplarını yakarak bir zamanlar zevk aldıkları şeylerden artık tiksindiklerini gösterdiler. Bilhassa büyü aracılığıyla Allah’ı öfkelendirmişler ve canlarını tehlikeye atmışlardı; ve bu büyük kızgınlığı büyüye karşı gösterdiler. Böylece gerçek ihtidanın kanıtını verdiler. EI 249.1

Falcılık üzerine yazılmış bu eserler kötü ruhlarla iletişimin kurallarını ve biçimlerini içeriyordu. Bunlar Şeytan’a ibadetin yönetmeliğiydi - onun yardımını istemek ve ondan bilgi almak için talimatlardı. Öğrenciler bu kitapları ellerinde tutsalar kendilerini ayartıya maruz bırakacaklardı; satsalar başkalarının yoluna ayartı çıkarıyor olacaklardı. Karanlığın krallığını terk etmişlerdi ve onun gücünü yok etmek için hiçbir fedakârlıktan kaçınmadılar. Böylece gerçek, insanların önyargıları ve para sevgileri üzerinde zafer kazandı. EI 249.2

Mesih’in gücünün bu tezahürüyle, batıl inancın sağlam kalesinde Hristiyanlık adına muazzam bir zafer kazanıldı. Meydana gelmiş olan olayın etkisi Pavlus’un fark ettiğinden bile daha fazla yayıldı. Haber Efes’ten bir çok yere yayıldı ve Mesih’in davası büyük bir enerji kazandı. Elçinin kendisi görevini bitirip öldükten uzun süre sonra, bu sahneler insanların hafızasında hâlâ yaşıyor ve müjdeye mühtediler kazanmaya aracı oluyordu. EI 249.3

Putperest batıl inançlarının yirminci yüzyılın medeniyetinden önce kaybolup gittikleri saf bir şekilde varsayılmaktadır. Fakat Allah’ın sözü ve gerçeklerin acımasız tanıklığı, büyünün bu çağda da eski zaman büyücülerinin günlerinde olduğu gibi uygulanmakta olduğunu bildirmektedir. Geçmiş çağların büyü düzeni, gerçekte bugün modern ruhçuluk olarak bilinenden başka bir şey değildir. Şeytan, kendisini yeryüzünden ayrılan dostların kılığında sunarak binlerce zihne erişmektedir. Kutsal Yazılar “ölüler hiçbir şey bilmiyor” diye açıkça bildirmektedir (Vaiz 9:5). Düşünceleri, sevgileri, nefretleri yok olup gitmiştir. Ölüler yaşayanlarla birliktelikte bulunmaz. Ancak Şeytan, ilk kurnazlığına sadık kalarak, zihinlerin denetimini ele geçirmek için bu aracı kullanır. EI 249.4

Ruhçuluk aracılığıyla pek çok hasta, yaslı ve meraklı kişi kötü ruhlarla iletişim kurmaktadır. Bunu yapmaya cüret edenlerin tümü tehlikeli zemindedir. Gerçek sözü Allah’ın onlara nasıl baktığını beyan eder. O, eski zamanlarda putperest bir kâhine danışmak için adamlarını yollayan bir kralı sert bir şekilde mahkûm etmişti: ” ‘İsrail’de Tanrı yok mu ki Ekron ilahı Baalzevuv’a danışmaya gidiyorsunuz?’ Kralınıza deyin ki, ‘RAB, Yattığın yataktan kalkamayacak, kesinlikle öleceksin! diyor’ ” (2. Krallar 1:3, 4). EI 250.1

Putperest zamanların büyücüleri bugün karşılıklarını ruh- çu medyumlarda, psişiklerde ve falcılarda bulmaktadır. Eny- Dor’da ve Efes’te konuşan gizemli sesler halen yalanlı sözlerle insanoğullarını kandırmaktadır. Perde gözlerimizin önünden kaldırılsaydı, kötü meleklerin aldatmak ve yok etmek için tüm becerilerini kullandıklarını görebilirdik. İnsanların Allah’ı unutmalarını sağlamak için bir etki bırakılan her yerde, Şeytan büyüleyici gücünü kullanmaktadır. İnsanlar onun etkisine teslim olduklarında, farkına bile varamadan zihin şaşkınlığa uğrar ve can kirlenir. Elçinin Efes kilisesine verdiği tavsiyeye bugün Allah’ın halkı kulak vermelidir: “Karanlığın meyvesiz işlerine katılmayın. Tersine, onları açığa çıkarın” (Efesliler 5:11). EI 250.2