Geçmişten Sonsuzluğa - 2. Cilt

55/61

Bölüm 54—Tefecilik Mahkum Ediliyor

Nehemya, halkın yoksul sınıflarının durumlarıyla ilgilenmeye başladığında Kudüs surları henüz tamamlanmamıştı. Ülkenin oturmamış durumundan ötürü tarım işleri bir dereceye kadar ihmal edilmişti. Üstelik Yahuda'ya dönen bazı kişilerin bencilliklerinden ötürü Rab'bin bereketi ülkenin üzerinde değildi, buğday sıkıntısı vardı. 2GS 381.1

Ailelerine yiyecek sağlamak zorunda olan yoksullar borçlanıyor ve yüksek ücretlerle mücadele etmek zorunda kalıyordu. Ayrıca Pers krallarının ağır vergilerini ödemek için faizli kredi alıyorlardı. Yoksulların sıkıntısına ek olarak Yahudilerin arasındaki zenginler onların ihtiyaçlarından yararlanarak kendilerini zenginleştiriyordu. 2GS 381.2

Rab Musa aracılığıyla İsrail'e, her üç yılda bir yoksullar için ondalık toplanmasını buyurmuştu. Yedinci yılda da tarım işleri durdurulacak, toprak nadasa yatırılacak, kendinden çıkan ürünler de ihtiyaç içinde olanlara bırakılacaktı. 2GS 381.3

Bu sunuları yoksullar ve diğer yararlı amaçlar için kullanmak Allah'ın herkesin sahibi olduğu gerçeğini halkın gözleri önünde bulunduracak ve herkese bereket kaynağı olma fırsatı verecekti. Yahve'nin tasarısı İsraillilerin bencillikten arınmak, soylu ve derin bir karaktere kavuşmak amacıyla eğitilmeleriydi. 2GS 381.4

Allah, Musa aracılığıyla şöyle buyurmuştu: “Halkıma, aranızda yaşayan bir yoksula ödünç para verirseniz, ona tefeci gibi davranmayacaksınız. Üzerine faiz eklemeyeceksiniz. Kardeşinize para, yiyecek ya da faiz getiren başka bir şey ödünç verdiğinizde, ondan faiz almayacaksınız” (Çıkış 22:25, Tesniye 23:19). Allah yine şöyle demişti: “Allahınız Rab'bin size vereceği ülkenin herhangi bir kentinde yaşayan kardeşlerinizden biri yoksulsa, yüreğinizi katılaştırmayın, yoksul kardeşinize eli sıkı davranmayın. Tersine, eliniz açık olsun; gereksinimlerini karşılayacak kadar ona ödünç verin. Ülkede her zaman yoksullar olacak. Bunun için, ülkenizde yaşayan kardeşlerinize, yoksullara, gereksinimi olanlara eli açık davranmanızı buyuruyorum” (Tesniye 15:7,8,11). 2GS 381.5

Sürgündekilerin dönüşünü izleyen dönemde zengin Yahudiler bu buyrukların tersine gittiler. Yoksullar krala haraç ödemek için zenginlerden ödünç para almak zorundaydılar, ama zenginler faiz oranını çok yüksek tutuyorlardı. Yoksulların topraklarını ipotek altına alarak zavallıların yoksulluklarını perçinliyorlardı. Birçoklan oğullarını ve kızlarını köle olarak satmak zorunda kaldılar, buna rağmen durumlarını iyileştirme umutları yoktu. Ne çocuklarını ne de topraklarını kurtaramıyorlardı. Geleceğe baktıklarında sadece sıkıntı, i eksiklik ve tutsaklık görüyorlardı. Buna rağmen hepsi de aynı ulustandı; aynı antlaşmanın çocuklarıydılar. 2GS 381.6

Halk bu durumu Nehemya'nın dikkatine sundu: “Oğullarımızı kızlarımızı köle olarak satmak zorunda kaldık. Kızlarımızdan bazıları cariye olarak satıldı bile. Çaresiz kaldık. Çünkü tarlalarımız, bağlarımız başkalarının elinde.” 2GS 382.1

Nehemya bu zalimce baskıyı işittiği zaman yüreği kederle doldu. Bundan ötürü şöyle yazmıştır: “Onların bu dertlerini, yakınmalarını duyunca çok öfkelendim.” Bu baskıyı ortadan kaldırmak için kararlılıkla adaletin yanında yer alması gerekmekteydi. Kendine özgü bir enerji ve kararlılıkla kardeşlerinin acısını dindirmek için çalışmaya başladı. 2GS 382.2

Zalimlerin kentin onarımı için desteğine ihtiyaç duyulan zengin sınıftan olmaları Nehemya'yı hiç etkilemedi. Soylular ve yöneticileri keskin bir dille azarladı. Halka toplantı sırasında Allah'ın ilkelerini yeniden hatırlattı. 2GS 382.3

Kral Ahaz'ın devrindeki olaylara dikkat çekti. Allah'ın o dönemde İsrail'in zalimliğini ve acımasızlığını azarlamak için söylediği sözleri tekrarladı. Yahudalılar putperestliklerinden ötürü daha putperest olan kardeşlerinin, İsrail halkının eline verilmişti. İsrailliler Yahudalıların binlercesini savaşta katletmiş, kadınları ve çocukları tutsak almış, onları köleleştirmiş ya da imansızlara satmıştı. 2GS 382.4

Yahuda'nın günahlarından ötürü Rab savaşı önlemek için müdahale etmemişti. Ancak Odet peygamber zaferli ordunun zalim tasarısını azarlamıştı: “Şimdi de Yahuda ve Yeruşalim halkını kendinize köle ve cariye yapmayı düşünüyorsunuz. Allahınız Rab'be karşı siz hiç suç işlemediniz mi?” (2.Taıihler 28:10). Odet, İsrail halkını Rab'bin öfkesine karşı uyardı, adaletsizlikleri ve zalimlikleri Allah'ın yargısına maruz kalmalarına yol açacaktı. Bu sözleri işiten askerler bütün önderlerin ve halkın huzurunda tutsakları bıraktılar. Sonra da Efrayim oymağının ileri gelenleri tutsakları aldılar, yağmalanmış giysilerle aralarındaki çıplakların hepsini giydirdiler. Onlara giysi, çarık, yiyecek, içecek sağladılar. Yaralarına zeytinyağı sürdüler. Yürüyemeyecek durumda olanları eşeklere bindirdiler. Onları hurma kenti Eriha'ya, kardeşlerine geri götürdükten sonra Samiriye'ye döndüler (15.ayet). 2GS 382.5

Nehemya ve diğerleri imansızlara satılan bazı Yahudileri fidyeyle kurtarmışlardı. Şimdi de kardeşlerini tutsak etmek için dünyasal kazançlarını kullanan kişilere karşı mücadele veriyorlardı. “Yaptığınız doğru değil” dedim, “Düşmanlarımız olan öteki ulusların aşağılamalarından kaçınmak için Allah korkusuyla yaşamanız gerekmez mi?” 2GS 383.1

Nehemya kendisini örnek gösterdi; Pers kralının yetkisine sahip olduğundan büyük miktarda kişisel çıkar sağlayabilirdi. Buna rağmen kendisine ait olan paya bile elini sürmemiş, ihtiyaç içinde olanların acısını dindirmek için kendi hakkını onlarla paylaşmıştı. Yahudi yöneticiler arasında haraç suçu işleyenleri uyararak buna son vermelerini, yoksulların topraklarını onlara bağışlamalarını, tehditle alman paraları geri vermelerini ve faizsiz borç vermelerini istedi. 2GS 383.2

Bu sözler bütün topluluğun önünde söylenmişti. Önderler kendilerini haklı gösterme fırsatına sahiptiler, ama mazeret göstermediler. “Veririz” dediler, “Artık onlardan hiçbir şey istemeyeceğiz. Ne diyorsan öyle yapacağız.” Bu vaadin üzerine Nehemya kahinleri çağırdı ve şöyle dedi: “Kim verdiği sözü tutmazsa, Allah da onu böyle silksin; malını mülkünü elinden alsın; tamtakır bıraksın.” Herkes buna, “Amin” dedi ve Rab'be övgüler sundu. Ve sözlerini tuttular. 2GS 383.3

Bu metinler önemli bir ders vermektedir. “Her türlü kötülüğün bir kökü de para sevgisidir” (l.Timoteyus 6:10). Bizim kuşağımızda baskın çıkan tutku kazanç arzusudur. İnsanlar zenginliğe kavuşmak için çoğunlukla sahtekarlık yapmaktadır. Yoksulluk içinde mücadele eden, küçük ücretler için yoğun emek veren kalabalıklar vardır. Böyleleri en temel gereksinimlerini bile sağlamaktan yoksundurlar. Yoğun emek ve yoksunluk nedeniyle yükleri giderek ağırlaşmaktadır. Sıkıntı ve kaygı içinde yaşayan bu insanlar acılarını dindirmek için nereye döneceklerini bilememektedir. Üstelik bütün bunlar zenginlerin müsrifliğini beslemek ve onların istifleme arzusunu tatmin etmek için yapılmaktadır. 2GS 383.4

Para ve gösteriş sevgisi bu dünyayı hırsızlar ve soyguncularla doldurmuştur. Kutsal Yazılar Mesih'in ikinci gelişinden hemen önce baş gösterecek olan açgözlülük ve zalimlik furyasına dikkat çekmektedir. Yakup şöyle yazmıştır: “Dinleyin şimdi ey zenginler, başınıza gelecek felaketlerden ötürü feryat ederek ağlayın. Altınlarınız, gümüşleriniz pas tutmuştur. Bunların pası size karşı tanıklık edecek, etinizi ateş gibi yiyecektir. Son günlerde servetinize servet kattınız. Bakın, ekinlerinizi biçmiş olan işçilerin haksızca alıkoyduğunuz ücretleri size karşı haykırıyor. Orakçıların feryadı, tüm güçlere egemen olan Rab'bin kulağına erişti. Yeryüzünde zevk ve bolluk içinde yaşadınız. Boğazlanacağınız gün için kendinizi besiye çektiniz. Size karşı koymayan doğru kişiyi yargılayıp öldürdünüz” (Yakup 5:1, 3-6). 2GS 384.1

Rab korkusunda yürüdüklerini iddia edenlerin arasında bile İsrail'in soylularının davranışlarını benimseyenler vardır. Ellerinde güç ve yetki olduğu için haklarından fazla pay almakta ve böylece zalimliğe düşmektedirler. Mesih'in adını taşıdığını iddia eden bazıları para hırsı ve hainlik içinde hareket ettikleri için Mesih'in adı hor görülmektedir. Müsriflik, para tutkusu ve haraç nedeniyle birçoklarının imanı çürümekte, ruhsallığı yok olmaktadır. İmanlılar topluluğu bu günahlarından ötürü sorumludur. Eğer bu furyaya karşı sesini yükseltmezse kendini kötülüğe teslim edecektir. 2GS 384.2

Dünyadaki alışkanlıklar Hıristiyanlar için bir ölçü olamaz. Hıristiyanlar dünyadaki zalimce uygulamaları, dolandırıcılığı ve haraççılığı benimseyemezler. İnsanlara karşı yapılacak her türlü adaletsizlik altın kuralın çiğnenmesidir. Allah'ın çocuklarına yönelik her türlü yanlışlık Mesih'e yapılmış demektir. Başka insanların cahilliğinden, zayıflığından ve talihsizliğinden yararlanmak için yapılacak her türlü girişim göklerin kayıtlarına sahtekarlık olarak düşmektedir. Allah'tan gerçek anlamda korkanlar dullardan ve yetimlerden haksız kazanç sağlamak ve başkalarını doğru yoldan soğutmak yerine gece gündüz emek verip yoksulluk ekmeğini yemeyi tercih etmelidir. 2GS 384.3

Dürüstlükten en ufak bir kopuş engelleri kaldıracak ve yüreği daha büyük bir adaletsizliğe hazırlayacaktır. İnsan bir başkasının zararı uğruna kendi yararını ne oranda gözetirse Allah'ın Ruhunun etkisine o denli duyarsız kalacaktır. Böyle bir bedelle edinilen kazanç aslında korkunç bir kayıptır. 2GS 384.4

Hepimiz Allah'ın adaletine borçluyduk, ama bu borcu ödeyecek hiçbir şeyimiz yoktu. İsa Mesih bize merhamet ederek kurtuluşumuzun bedelini ödedi. Bizim zenginleşmemiz için kendisi yoksul oldu. Yoksulları serbest kılacak eylemler, bize sunulan bu merhamete karşı ne denli içtenlikle minnet duyduğumuzu gösterecektir. Pavlus şöyle diyor: “Bunun için fırsatımız varken herkese, özellikle iman ailesinin üyelerine iyilik yapalım” (Galatyalılar 6:10). Bu sözler Kurtarıcının sözleriyle örtüşüyor: “Yoksullar her zaman aranızdadır, dilediğiniz anda onlara yardım edebilirsiniz; ama ben her zaman aranızda olmayacağım. İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın. Kutsal Yasa'nm ve peygamberlerin söylediği budur” (Markos 14:7; Matta 7:12). 2GS 385.1