Geçmişten Sonsuzluğa - 2. Cilt
Bölüm 37—Babil Sürgünü
Zedekiya'mn yönetiminin dokuzuncu yılında Babil Kralı Nebukadnessar bütün ordusuyla Yeruşalim önlerine gelip ordugah kurdu. Kent surlarının çevresine toprak rampalar kurdular (2.Krallar 25:1). Yahuda umutsuz bir durumdaydı: “Rab şöyle diyor: 'Ben sana karşıyım! Kılıcımı kınından çıkaracak, içindeki doğru kişiyi de kötü kişiyi de kesip yok edeceğim. Böylece herkes kılıcını kınından çıkaranın ben Rab olduğumu anlayacak. Onu bir daha yerine koymayacağım. Sen, ey insanoğlu, inle! Onların gözü önünde ezik bir yürekle acı acı inle! Sana, 'Neden böyle inliyorsun?' diye sorduklarında, 'Yakında duyulacak haberden ötürü' diye yanıtlayacaksın. 'Her yürek eriyecek, her el gevşeyecek, her ruh baygın düşecek, her dizin bağı çözülecek. Evet, haber duyulacak! Bu kesinlikle yerine gelecek.1 Rab Yahve böyle diyor. 'Öfkemi üzerinize dökeceğim, kızgınlığımı üzerinize üfleyeceğim; acımasız adamların, yakıp yok etmekte usta kişilerin eline teslim edeceğim sizi”' (Hezekiel 21:3,5-7,31). 2GS 269.1
Mısırlılar kuşatılan kenti kurtarmak için gelmeye çalıştılar. Kıldaniler onları geri püskürtmek için Yahuda'nın başkentindeki kuşatmayı bir süre için kaldırdılar. Zedekiya'nın yüreğinde bir umut oluştu, Yerenya'ya haberci göndererek İbrani ulusunun adına Allah'a dua etmesini istedi. 2GS 269.2
Peygamber korkutucu bir karşılık verdi. Kıldaniler geri dönecek ve kenti yok edeceklerdi. Ferman verilmişti, tövbesiz ulus artık Allah'ın yargısından kaçamayacaktı. Rab halkını şöyle uyardı: “Kildaniler üzerimizden çekilip gidecek diyerek kendinizi aldatmayın. Çünkü çekilip gitmeyecekler! Sizinle savaşan bütün Babil ordusunu bozguna uğratsanız, çadırlarında yalnız yaralılar kalsa bile, bunlar çadırlardan çıkıp bu kenti ateşe verecekler” (Yeremya 37:9,10). Yahuda'da kalanlar sürülecek ve daha iyi koşullarda öğrenmeyi reddettikleri dersleri sıkıntılı koşullarda öğreneceklerdi. Kutsal Allah'ın bu fermanından kurtuluş yoktu. 2GS 269.3
Kudüs'te yaşayan doğru kişilerin arasında tanrısal tasarıyı kavrayanlar, On Buyruğun ilkelerinin yazılı olduğu taş levhaları içeren kutsal sandığın acımasız ellere düşmesine engel olmaya kararlıydılar. Bunu gerçekleştirdiler. Ağlayış ve üzüntüyle sandığı bir mağaraya sakladılar. Sandık İsrail ve Yahuda halkının günahlarından ötürü onlardan gizlenecek ve artık onlara verilmeyecekti. O kutsal sandık hala saklıdır ve bundan ötürü ele geçirilmemiştir. 2GS 269.4
Yeremya uzun yıllar boyunca Allah'ın sadık bir tanığı olarak halkın huzurunda durmuştu. Şimdi ise kent imansızların eline düşmek üzereydi. Peygamber görevini yaptığını düşünerek oradan ayrılmaya kalktı ama sahte peygamberlerden birinin oğlu Yeremya'nın Babillilere sığınacağını söyleyerek ona engel oldu. Peygamber bu iftirayı inkar etti ama Yeremya'ya öfkelenen önderler onu dövdürtüp tutukevine çevirdikleri Yazman Yonatan'ın evine kapattılar (15.ayet). 2GS 270.1
Nebukadnessar'ın ordusu, Mısırlılarla çarpışmak üzere güneye döndüğü zaman önderlerin ve halkın yüreğinde doğan umut kısa sürede kırıldı. Rab, Mısır kralı Firavun'a karşı olduğunu söylemişti. Mısır'ın gücü kırık bir kamış gibiydi. “Kendi ırmaklarının içinde yatan büyük canavar Mısır Firavunu, işte, sana karşıyım. Sen ki, Nil benimdir, Onu kendim için yaptım dersin. O zaman Mısır'da yaşayan herkes benim Rab olduğumu anlayacak. Babil Kralı'nın gücüne güç katacak, Firavun'un gücünü zayıflatacağım. Kılıcımı Babil Kralı'nın eline verdiğimde ve o kılıcı Mısır'a doğru uzattığında, benim Rab olduğumu anlayacaklar. Mısırlıları uluslar arasına gönderecek, ülkelere dağıtacağım. O zaman benim Rab olduğumu anlayacaklar” (Hezekiel 29:3,6; 30:25,26). 2GS 270.2
Yahudalı önderler yardım için boşu boşuna Mısır'a bakmaya devam ederken kral Zedekiya kaygılı bir önseziyle tutukevine konulan peygamberi düşünüyordu. Birkaç gün sonra Kral Sidkiya Yeremya'yı sarayına getirtti. Orada kendisine gizlice, “Rab'den bir söz var mı?” diye sordu. “Evet” diye yanıtladı Yeremya, “Babil Kralı'nın eline verileceksin.” 2GS 270.3
Sonra Kral Sidkiya'ya şöyle dedi: “Sana, görevlilerine ve bu halka karşı ne günah işledim ki beni tutukevine kapattınız? 'Babil Kralı sana da bu ülkeye de saldırmayacak' diyen peygamberlerin hani nerede? Şimdi lütfen beni dinle, ey efendim kral! Lütfen dileğimi kabul et. Beni Yazman Yonatan'ın evine geri gönderme. Orada ölmek istemiyorum” (Yeremya 37:17-20). 2GS 270.4
Bunun üzerine Kral Sidkiya Yeremya'nın muhafız avlusuna kapatılmasını, kentteki ekmek bitene dek her gün fırıncılar sokağından kendisine bir ekmek verilmesini buyurdu. Böylece Yeremya muhafız avlusunda kaldı (21. ayet). 2GS 270.5
Kral Yeremya'ya inandığını belli etmeye cesaret edemedi. Korkusu yüzünden ondan gizlice bilgi almak istediyse de peygamberin duyurduğu gibi Allah'ın isteğine teslim olamayacak kadar zayıftı. Önderlerin ve halkın onayını kaybetmekten korkuyordu. 2GS 271.1
Yeremya tutukevinden Babil yönetimine tabi olmakla ilgili tavsiyeler vermeye devam ediyordu. Buna direnmek ölümü davet etmek olacaktı. Rab Yahuda'ya şöyle bildirdi: “Bu kentte kalan kılıçtan, kıtlıktan, salgından ölecek. Kildaniler'e gidense sağ kalacak, canını kurtarıp yaşayacak.” Bu sözler son derece açık ve olumluydu. Peygamber cesaretle duyurdu, “Bu kent kesinlikle Babil Kralı'nın ordusuna teslim edilecek, Babil Kralı onu ele geçirecek” (38:2,3). 2GS 271.2
Yeremya'nın yinelediği tavsiyelerin kendilerinin direniş politikasına karşı olmasından ötürü öfkelenen önderler kralın önüne gelerek ricada bulundular, peygamberin ulusun düşmanı olduğunu, sözlerinin halkın gücünü zayıflattığını ve başlarına talihsizlik getirdiğini söyleyerek öldürülmesini istediler. 2GS 271.3
Korkak kral bu sözlerin iftira olduğunu biliyordu. Ne var ki ulusun önde gelen, etkili konumlarında yer alan bu kişilerin öfkesini yatıştırmak için onlara inanıyormuş gibi yaptı, Yeremya'yı ellerine teslim etti. “Böylece Yeremya'yı alıp kralın oğlu Malkiya'nın muhafız avlusundaki sarnıcına halatlarla sarkıtarak indirdiler. Sarnıçta su yoktu, yalnız çamur vardı.Yeremya çamura battı” (6.ayet). Ancak Allah krala Yeremya için yalvaran ve onu tutukevinin avlusuna çıkmasını sağlayan arkadaşlar gönderdi ve onu avluya yerleştirdi. 2GS 271.4
Kral bir kez daha gizlice Yeremya'yı getirterek Allah'ın Kudüs'le ilgili tasarısını sordu. Yeremya, “Sana bir şey bildirirsem, beni öldürmeyecek misin?” diye karşılık verdi, “Üstelik öğüt versem bile beni dinlemeyeceksin.” Kral Sidkiya, “Bize yaşam veren Rab'bin varlığı hakkı için seni öldürmeyeceğim, canının peşinde olan bu adamların eline seni teslim etmeyeceğim” diyerek gizlice ant içti (15,16. ayetler). 2GS 271.5
Kralın, Yahve'nin uyarılarına kulak asmak, böylece kentin ve ulusun üzerine gelecek yargıyı merhametle yumuşatmak için önünde hala fırsat vardı. Bunun üzerine Yeremya Sidkiya'ya şu karşılığı verdi: “İsrail'in Allahı, Her Şeye Egemen Rab Allah diyor ki: 'Babil Kralı'nın komutanlarına teslim olursan, canın bağışlanacak, bu kent de ateşe verilmeyecek. Sen de ailen de sağ kalacaksınız. Ama Babil Kralı'nın komutanlarına teslim olmazsan, kent Kildaniler'e teslim edilecek, onu ateşe verecekler. Sen de onlardan kaçıp kurtulamayacaksın.'” 2GS 271.6
Kral Sidkiya, “Kildaniler'in tarafına geçen Yahudiler'den korkuyorum” dedi, “Kildaniler beni onların eline verebilir, onlar da bana kötü davranırlar.” “Vermezler” diye yanıtladı Yeremya, “Lütfen sana aktardığım Rab'bin sözünü işit. O zaman sağ kalır, iyilik görürsün (17-20. ayetler). 2GS 272.1
Allah kendi gereklerine uymayı seçenlere merhamet etmek istediğini son saate kadar bildirdi. Kral söz dinlemeyi seçseydi, halkın canı esirgenecek, kent de yakılıp yıkılmaktan kurtulacaktı, oysa geri adım atamayacak kadar ileri gittiğini düşünüyordu. Yahudailerden, alay konusu edilmekten ve kendi canından korkuyordu. Allah'a karşı yıllarca isyan içinde yaşayan Sidkiya, Yeremya peygamber aracılığıyla verilen sözlerin Rab'den geldiğini kabul etmeyi ve bu uyarıların ışığında düşmana karşı savaş açmaktan vazgeçmeyi alçaltıcı buluyordu. 2GS 272.2
Yeremya Sidkiya'ya kendini ve halkı kurtarması için yalvardı. Yüreği acıyarak Allah'ın sözlerine kulak asmazsa canını kurtaramayacağını ve mallarının Babillilerin eline düşeceğini söyledi. Ne var ki kral yanlış yolda yürümeye başlamıştı ve geri adım atmaya niyeti yoktu. Sahte peygamberlerin ve isteklerine boyun eğdiği için kendisini zayıflıkla suçlayan adamların sözünü dinledi. Kendisinin soylu özgürlüğünden özveride bulunarak kamu düşüncesinin tutsağı oldu. Kötülük yapma kararlılığından yoksun olan bu adam, doğruluğun yanında yer alacak cesaretten de yoksundu. Yeremya'nın verdiği öğüdün değerini bildiği halde, buna uyacak ahlaksal gücü yoktu. Sonuçta yanlış yöne sapmayı seçti. 2GS 272.3
Kral saraylıların ve halkın Yeremya'yla görüştüğünü bilmelerinden bile çekinecek kadar zayıftı, bu nedenle insan korkusuna teslim oldu. Sidkiya cesaretli davranıp peygamberin hali hazırda yarı yarıya gerçekleşmiş sözlerine inandığını duyursaydı, ne büyük bir yıkımdan kaçınmış olacaktı! Rab'bin sözlerine inanıyorum demeli ve kenti yok olmaktan kurtarmalıydı. İnsanlardan korktuğum ve onların beğenisini kazanmak istediğim için Allah'ın buyruklarını göz ardı edemem, günahtan nefret ediyorum ve İsrail'in Yüce Allahının öğüdüne uymayı seçiyorum, demeliydi. 2GS 272.4
O zaman halk da bu cesarete saygı duyacak, iman ve imansızlık arasında gidip gelenler doğruluğun yanında yer alacaktı. İzlediği bu yolun korkusuzluğu ve adalet tutkusu halkının hayranlığını ve sadakatini kazanacaktı. Arkasında büyük bir destek bulacak, Yahuda da kan dökümünden, ateşten ve kıtlıktan kurtulmuş olacaktı. Sidkiya'nın zayıflığı karşılığında korkutucu bir ceza ödemek durumunda kaldığı bir günahtı. Düşman önü alınmaz bir çığ gibi ortalığı yakıp yıktı ve kentin altını üstüne getirdi. İbrani orduları şaşkınlık içinde geri çekildi. Ulus işgal edildi. Sidkiya tutsak alındı, oğulları gözünün önünde katledildi. Kral Kudüs'ten bir tutsak olarak çıkarıldı, kör edildi ve Babil'e vardıktan sonra sefil bir şekilde mahvoldu. Siyon dağının doruğunu dört yüzyıl boyunca bir taç gibi süsleyen güzel tapmak Kıldaniler tarafından yıkıldı. “Allah'ın Tapınağı'm ateşe verdiler, Yeruşalim surlarını yıkıp bütün sarayları yaktılar, değerli olan her şeyi yok ettiler” (2.Tarihler 36:19). 2GS 273.1
Kudüs'ün Nebukadnessar tarafından tümüyle yerle bir edildiği zaman uzun kuşatmanın dehşetinden kaçmış olanlar kılıçla vurulup düştüler. Geriye kalanlar, kahinlerin başı ve ulusal önderler Babil'e götürülerek hainlik suçundan idam edildiler. Hayatta kalanlar ise Pers krallığı egemen oluncaya dek Rab'bin Yeremya aracılığıyla söylediği sözlere göre Nebukadnessar'ın ve oğullarının köleleri olarak yaşadılar (20,21. ayetler). 2GS 273.2
Yeremya hakkında şöyle yazılmıştır: “Babil Kralı Nebukadnessar, muhafız birliği komutanı Nebuzaradan aracılığıyla Yeremya'yla ilgili şu buyruğu verdi: 'Onu sorumluluğun altına al, ona iyi bak, hiç zarar verme, senden ne dilerse yap'” (Yeremya 39:11,12.) 2GS 273.3
Babilli görevliler tarafından tutukevinden çıkarılan peygamber, bağcılar ve bahçeciler olarak Kıldaniler'den kalma bir arazide yaşayan cılız azınlıkla kalmayı seçti. Babilliler bu azınlığın üzerine vali olarak Gedalya'yı atadı. Yeni atanan vali birkaç ay geçmeden haince katledildi. Zavallı halk birçok denemeden geçtikten sonra önderleri tarafından Mısır ülkesine sığınmak için ikna edildi. Yeremya bu girişime karşı sesini yükselterek Mısır'a gitmemeleri için yalvardı. Ne var ki peygamberin öğüdü dikkate alınmadı. Bütün erkekleri, kadınları, çocukları, kral kızlarını götürdüler. Peygamber Yeremya'yla Neriya oğlu Baruk'u da alıp Rab'bin sözünü dinlemeyerek Mısır'a gittiler. Tahpanhes'e vardılar (Yeremya 43:5-7). 2GS 273.4
Yeremya, Nebukadnessar'a başkaldırarak Mısır'a kaçan azınlığın kötü sonuyla ilgili peygamberlikler iletirken akılsızlıklarından tövbe edip geri dönmeye hazır olanlara da afla ilgili sözler verdi. Rab kendi öğüdünü dinlemeyip Mısır'ın ayartıcı putperestliğine dönenleri esirgemeyecek, ama sadık ve doğru kalanlara merhamet edecekti. Yeremya şöyle duyurdu: “Kılıçtan kurtulup da Mısır'dan Yahuda'ya dönenlerin sayısı pek az olacak. Mısır'a yerleşmeye gelen Yahuda halkından sağ kalanlar o zaman kimin sözünün yerine geldiğini anlayacak: Benim sözümün mü, yoksa onlarınkinin mi?” (Yeremya 44:28). 2GS 274.1
Peygamberin dünyanın ruhsal ışığı olması gerekenlerin sapkınlığına ilişkin kederi, Babil'e sürülenlerle ilgili elemi Yahve'yi bırakıp da insan bilgeliğine dönenlerin akılsızlık anıtı gibi duracak olan ağıtlara kaydedilmiştir. Bütün bu yıkımın ortasında Yeremya hala şöyle diyebiliyordu: “Rab'bin sevgisi hiç tükenmez, merhameti asla son bulmaz; davranışlarımızı sınayıp gözden geçirelim, yine Rab'be dönelim” (Yeremya'nın Ağıtları 3:22,40). Yahuda'nın uluslar arasında egemenlik sürdüğü dönemde Allah'a, “Yahuda'yı büsbütün mü reddettin? Siyon'dan tiksiniyor musun?” diye sormuş ve “adın uğruna bizi küçümseme” diye yalvarmıştı (Yeremya 14:19,21). Peygamber Allah'ın karışıklıktan düzen çıkarmaya, dünya uluslarına ve tüm evrene adalet ve sevgi sıfatlarını göstermeye ilişkin sonsuz tasarısına mutlak imanı vardı. Bu iman sayesinde kötülükten doğruluğa dönebilecek olanlar adına güvenle yalvarışta bulunabiliyordu. 2GS 274.2
Ne var ki şimdi Siyon tümüyle yıkılmıştı; Allah'ın halkı sürgündeydi. Kederle dolup taşan peygamber ağıt yaktı: “O kent ki, insan doluydu, nasıl da tek başına kaldı şimdi! Büyüktü uluslar arasında, dul kadına döndü! Soyluydu iller arasında, angarya altına düştü! Geceleyin acı acı ağlıyor, yanaklarında gözyaşı; avutan tek kişi bile yok bunca oynaşı arasında. Dostları ona hainlik etti, düşman oldu. Yahuda acı çekip ağır kölelik ettikten sonra sürgün edildi, ulusların arasında oturuyor, ama rahat bulamıyor. O sıkıntıdayken ardına düşenler ona yetişti. Siyon'a giden yollar yas tutuyor, çünkü bayramlara gelen yok. Bütün kapıları ıssız, kâhinleri inliyor, erden kızları sıkıntıda, kendisi de acı çekiyor. Hasımları başa geçti, düşmanlarının rahatı yerinde. Çok isyan ettiği için Rab ona acı çektiriyor, yavruları hasımlarının gözü önünde sürgüne gitti. 2GS 274.3
''Rab öfkelenince Siyon kızını nasıl bulutla kapladı! İsrail'in görkemini gökten yere fırlattı, öfkelendiği gün ayağını dayadığı iskemleyi anımsamadı.” “Senin için ne diyeyim? Ey Yeruşalim kızı, seni neye benzeteyim? Ey Siyon'un erden kızı, sana neyi örnek göstereyim de seni avutayım? Şendeki gedik deniz kadar büyük, kim sana şifa verebilir? 2GS 275.1
“Anımsa, ya Rab, başımıza geleni, bak da utancımızı gör. Mirasımız yabancılara geçti, evlerimiz ellere. Öksüz kaldık, babasız, analarımız dul kadınlara döndü. Atalarımız günah işledi, ama artık onlar yok; suçlarının cezasını biz yüklendik. Köleler üstümüzde saltanat sürüyor, bizi ellerinden kurtaracak kimse yok. Bu yüzden yüreğimiz baygın, bunlardan ötürü gözlerimiz karardı. 2GS 275.2
“Ama sen, sonsuza dek tahtında oturursun, ya Rab, egemenliğin kuşaklar boyu sürer. Niçin bizi hep unutuyorsun, neden bizi uzun süre terk ediyorsun? Bizi kendine döndür, ya Rab, döneriz, eski günlerimizi geri ver” (Yeremya'nın Ağıtları 1:1-5; 2:1,13; 5:13,7,8,17,19-21). 2GS 275.3