Geçmişten Sonsuzluğa - 2. Cilt

4/61

Bölüm 3—Zenginliğin Gururu

Süleyman göklerin yasasını yüceltirken Allah onunla birlikteydi, İsrail'i insanlar arasında ayrım gözetmeden merhametle yönetmesi için ona bilgelik verilmişti. İlkönce, Süleyman zenginliğe ve dünyasal onura kavuşurken alçakgönüllü kaldı ve son derece etkili oldu. “Süleyman, Fırat lrmağı'ndan Filist'e, oradan Mısır sınırına kadar bütün ülkelere egemendi... bütün krallıkları Süleyman yönetiyordu. Her tarafta barış vardı... Yahuda ve İsrail halkının her bireyi Süleyman'ın yaşamı boyunca güvenlik içinde yaşadı” (1.Krallar 4:21,24, 25). 2GS 28.1

Ancak, büyük bir vaadin sabahından sonra yaşamı imandan dönmenin etkisiyle karardı. Yedidyah - 'Rab tarafından sevilen' - diye adlandırılan (2.Samuel 12:25), Allah'ın beğenisinin belirtileriyle onurlandırılan, bilgelik ve doğruluk sayesinde dünya çapında bir şöhret kazanan, başkalarını İsrail'in Allahını yüceltmeleri için yönlendiren kişi, Yahve'ye tapınmayı bırakıp putperestlerin putları önünde eğildi. 2GS 28.2

Süleyman tahta geçmeden yüzlerce yıl önce Rab, İsrail'in yöneticisi olarak seçilecek kişileri bekleyen tehlikeleri önceden gördüğü için Musa'ya onları yönlendirmek amacıyla buyruklar vermişti. “Kral tahtına oturunca, Levili kâhinlerin koruması altındaki Kutsal Yasa'nm bir örneğini kendisi bir kitaba yazacak. Bu yasa örneğini yanında bulunduracak, yaşamı boyunca her gün onu okuyacak. Öyle ki, Allahı Rab'den korkmayı, bu Yasa'nın bütün sözlerine ve kurallarına uymayı öğrensin; kendini kardeşlerinden üstün saymasın, Yasa'nm dışına çıkmasın; kendinin ve. soyunun krallığı İsrail'de uzun yıllar sürsün” (Yasa'nm Tekrarı 17:18-20). 2GS 28.3

Rab bu buyrukla birlikte kral olarak meshedilecek kişiyi uyarmıştı: “Atayacağınız kral yüreğinin Rab'den sapmaması için çok kadın edinmemeli, büyük ölçüde altın, giimiiş biriktirmemeli” (17.ayet). 2GS 28.4

Süleyman bu uyarıları biliyordu ve bir süre için bunlaıa kulak asmıştı. En büyük arzusu, Sina'da verilen buyruklar doğrultusunda yaşamak ve yönetmekti. Krallığın işlerini yönetme biçimi, o dönemin uluslarının - Allah'tan korkmayan ve O'nun kutsal yasasını ayakları altına alan geleneklerine çarpıcı derecede karşıttı. 2GS 28.5

İsrail'in güneyindeki güçlü krallıkla ilişkilerini pekiştirmek isteyen Süleyman, yasak olanı yaptı. Şeytan, Allah sözünü dinlemenin sonuçlarını biliyordu. Süleyman'ın yönetiminin ilk yıllarında - kralın bilgeliğinden, hayırseverliğinden ve doğruluğundan ötürü görkemli geçen yıllarda - Süleyman'ın sadakatini bozmak ve O'nu Allah'tan ayırmak için sinsice çalışıyordu. Düşmanın başarılı olduğunu şu ayette görebiliyoruz: “Süleyman, Mısır Firavununun kızıyla evlendi. Böylece firavunla müttefik oldu. Eşini Davut Kenti'ne götürdü. Kendi sarayı, Rab'bin Tapmağı ve Yeruşalim'in çevre surları tamamlanıncaya kadar orada yaşadılar” (1.Krallar 3:1). 2GS 29.1

Allah yasasının öğretişlerine karşıt olan bu evlilik insanın bakış açısından bir bereket gibi görünüyordu. Süleyman'ın putperest karısı iman etmiş ve gerçek Allah'a tapınmaya başlamıştı. Üstelik, 'Mısır Firavunu gidip Gezer'i ele geçirmiş ve ateşe vermişti. Orada yaşayan Kenanlılar'ı öldürerek kenti Süleyman'la evlenen kızına armağan etmişti' (1.Krallar 9:16). Bu kenti Süleyman bina etmiş ve böylece krallığını Akdeniz kıyılarında güçlendirmişti. Ancak putperest bir prensesle evlenerek ve putperest bir ulusla ittifak yaparak, halkın paklığını devam ettirmek amacıyla Allah'ın sağladığı bilgece çözümü reddetmiş oldu. Mısırlı karısının iman edebileceğini düşünmesi de günahını zayıf bir mazeretle örtme girişimiydi. 2GS 29.2

Allah sınırsız merhametinden ötürü bu korkunç hatayı bir süre görmezden geldi; Kral da bu arada bilgece davranıp karanlık güçlerin işlevini en azından kontrol etmeliydi. Ne var ki Süleyman, güç ve yücelik Kaynağını görmekte zorlanmaya başlamıştı. Aklın üstünlüğü arttıkça, benliğe duyduğu güven arttı, Rab'bin tasarısını kendince yerine getirmeye çalıştı. Çevredeki uluslarla ticari ve siyasal ittifaklar kurmanın, bu ulusları gerçek Allah'ın bilincine eriştirebileceğini düşündü ve her ulusla kutsal olmayan ilişkiler kurdu. Yahve'nin buyrukları, çevre halklarının gelenekleriyle değiştirilmeye başlandı. 2GS 29.3

Süleyman bilgelik ve güç sayesinde, karılarını putperestlikten döndürerek gerçek Allah'a yöneltebileceğini düşünmüştü. Bu tür ittifaklar da, çevredeki ulusların İsrail'e yaklaşmasını sağlayabilecekti. Boş umut! Süleyman'ın, putperest ulusların etkisine direnebilecek kadar güçlü olduğunu düşünmesi ölümcül bir hataydı. Allah'ın yasasını kendisi çiğnediği halde, diğer insanların bu yasanın gereklerine saygı göstermelerini ve uymalarını bekleyerek kendini aldatmış oldu. 2GS 29.4

Kralın putperest uluslarla ittifakı ve ticari ilişkileri kendisine şöhret, onur ve bu dünyanın zenginliklerini kazandırdı. Ofır'den bol bol altın, Tarşiş'ten de gümüş getirebiliyordu. “Krallığı döneminde Yeruşalim'de altın ve gümüş taş değerine düştü. Sedir ağaçları Şefela'daki yabanıl incir ağaçları kadar bollaştı” (2.Tarihler 1:15). Bolluk ve zenginliğin türlü ayartıları Süleyman'ın günlerinde birçok kişinin yaşamına girdi, ancak karakterin saf altın niteliği zarar gördü ve zedelendi. 2GS 30.1

Süleyman farkında olmadan, o denli küçük adımlarla imandan sapmıştı ki, Allah'tan oldukça uzaklaşmıştı. Allah'ın yönlendirişine ve bereketine giderek daha az güvenmeye başladığını hissetmedi. İsrail, özel bir halk kılacak olan sarsılmaz söz dinlerlikten yavaş yavaş uzaklaştı. Çevredeki ulusların geleneklerine giderek daha çok ayak uydurdu. Başarının ve onurlu mevkisinin getirdiği ayartılara teslim oldukça, bolluğun kaynağını unuttu. Güç ve görkemde tüm diğer uluslardan üstün olma sevdası, Allah'ın yüceliği için kendisine verilen göksel armağanları bencilce amaçlar için kullanmasına neden oldu. Yoksullara yardım etmek ve kutsal yaşam ilkelerini tüm dünyaya yaymak amacıyla kutsal bir emanet gibi kullanımına sunulan parayı kendisine ait hırslı projelerle tüketti. 2GS 30.2

Dışsal gösterişle diğer uluslara baskın çıkma arzusu, kralın, karakter güzelliğini ve yetkinliğini ihmal etmesine neden oldu. Kendisini dünya sahnesinde yüceltmeyi arzu ederek kendi onurunu ve namusunu sattı. Ülkelerden ticaret yoluyla edinilen dev gelirlere, ağır vergiler eklendi. Böylece gurur, müsriflik ve benliğin zevkleri, zalimlik ve zorbalık meyveleri vermeye başladı. Süleyman'ın yönetiminin ilk yıllarında insanlarla ilişkilerine hükmeden vicdanlı, düşünceli yaklaşımı artık değişmişti. Yöneticilerin en bilgesi, en merhametlisi, yozlaşarak zalim bir despota dönüştü. Bir dönemin Allah'tan korkan, merhametli halk koruyucusu, baskıcı bir diktatör haline geldi. Lüks sarayın giderlerini karşılamak için halka vergi üzerine vergi dayatıldı. 2GS 30.3

İnsanlar şikayet etmeye başladılar. Bir zamanlar krallarına duydukları saygı ve hayranlık sevgisizliğe ve tiksintiye dönüştü. 2GS 30.4

İnsanlardan oluşan bir orduya güvenip bağımlı olmamaları için Rab, İsrail'i yönetenlerin atları çoğaltmamalarını buyurmuştu. “Süleyman'ın atları Mısır ve Keve'den getirilirdi. Kralın tüccarları atları Keve'den satın alırdı. Süleyman'ın atları Mısır'dan ve biitiin öbür ülkelerden getirilirdi. Süleyman savaş arabalarıyla atlarını topladı. Bin dört yüz savaş arabası, on iki bin atı vardı. Bunların bir kısmını savaş arabaları için ayrılan kentlere, bir kısmını da kendi yanına, Yeruşalim'e yerleştirdi” (2.Tarihler 1:16; 9:28; 1.Krallar 10:26). 2GS 31.1

Kral lüksü, zevkleri ve dünya sevgisini 'büyüklük belirtileri' olarak görmeye başladı. Mısır'dan, Fenike'den, Edom'dan, Moav'dan ve başka birçok yerden güzel ve çekici kadınlar getirildi. Bu kadınların sayıları yüzleri buluyordu ve putlara tapıyorlardı. Onlara zalimce ve aşağılayıcı ayinlere katılmaları öğretilmişti. Onların güzelliğine vurulan kral, Allah'a ve Krallığa yönelik görevlerini ihmal etti. 2GS 31.2

Karıları da Süleyman'ın üzerinde giiçlii bir etkiye sahiplerdi, onu yavaş yavaş kendi tapınmalarına dahil etmeyi başarıyorlardı. Süleyman, Allah'ın kendisini inançsızlığa karşı bir engel olarak hizmet etmek için çağırdığını unuttu ve sahte ilahlara tapınmaya başladı. “Süleyman yaşlandıkça, karıları onu başka ilahların ardınca yürümek iizere saptırdılar. Böylece Süleyman biitiin yüreğini Allahı Rab'be adayan babası Davut gibi yaşamadı. Saydalılaı'ın tanrıçası Aştoret'e ve Ammonlular'ın iğrenç ilahı Molek'e taptı” (1.Krallar 11:4,5). 2GS 31.3

Yahve'nin giizel tapmağı Moriya dağında bulunuyordu. Süleyman, bu dağın karşısındaki Zeytin Dağının güneyine, putperest tapınağı olarak kullanılacak binalar yaptırdı. Karılarını hoşnut etmek için mersin ve zeytin korularının ortasına taş ve tahtadan biiyiik putlar diktirdi. Putperest tanrılar için yapılan o sunaklarda, Moavlılar'ın iğrenç ilahı Kemoş'a ve Ammonlular'ın iğrenç ilahı Molek'e tapılmaya başlandı ve putperestliğin en aşağılık ayinleri düzenlendi ( 7.ayet). 2GS 31.4

Süleyman'ın çizdiği rota onun cezası oldu. Putperestlerle iletişim kurarak Allah'tan ayrılması onu mahvetti. Allah'ıyla bağını koparması kendisini denetleyememesine yol açtı. Ahlaksal yetkinliğini yitirdi. Duyuları körleşti, vicdanı katılaştı. Yönetiminin ilk yıllarında çaresiz bir bebeği bahtsız annesine teslim edebilecek kadar büyük bir bilgelik ve sevgi gösterebilen Süleyman (Bkz.1.Krallar 3:16-28), o kadar düştü ki, çocukların diri diri kurban edildiği bir putun dikilmesine bile razı oldu. Gençliğinde sağduyulu ve anlayışlı davranan, olgunluğunda “öyle yol var ki, insana düz gibi görünür, ama sonu ölümdür” diyebilen (Süleyman'ın Özdeyişleri 14:12) kral, ileri yaşlarında Kemoş'a ve Molek'e iğrenç, şehvetle dolu ayinlerle tapınacak kadar paklıktan uzaklaştı. Tapınağın adanması sırasında, “bugünkü gibi O'nun kurallarına göre yaşamak ve buyruklarına uymak için bütün yüreğinizi Allahımız Rab'be adayın” (1.Krallar 8:61) diyen kişi, en başta kendi yüreğinde ve yaşamında bu sözlere karşı geldi. Krallığını özgürlük için kötüye kullandı. Bedelini ağır ödeyerek ışığı karanlıkla iyiliği kötülükle, paklılığı kirlilikle, Mesih'i Şeytan'la birleştirmeye kalkıştı. 2GS 31.5

Eli asa tutan en büyük krallardan biri olan Süleyman, başkalarının piyonu ve kölesi haline geldi. Bir zamanlar soylu ve erkeksi olan kişiliği kuvvetten düşüp kadınsı bir kimliğe büründü. Yaşayan Allah'a yönelik imanı, tanrıtanımazlığın kuşkuculuğuna kapıldı. İnançsızlık Süleyman'ın mutluluğuna gölge düşürdü, ilkelerini zedeledi ve yaşamını aşağılaştırdı. Yönetiminin ilk yıllarına ait adalet ve yüce gönüllülük, despotluğa ve zalimliğe dönüştü. Zavallı, kırılgan insan doğası! Allah'a bağımlılığını yitiren insanlar için Allah'ın yapabileceği o kadar az şey var ki! 2GS 32.1

İsrail'in ruhsal çöküş süreci, imandan dönüş yıllarında giderek hızlandı. Kralları, çıkarlarını Şeytan'ın hizmetkarlarıyla birleştirdiği zaman başka ne olabilirdi ki? Düşman bu sayede İsraillilerin zihinlerinde gerçek ve sahte tapınmayı birbirine karıştırdı. Diğer uluslarla ticaret, İsrail halkının Allah'ı sevmeyen insanlarla yakın bir beraberlik kurmasını sağladı. Bu nedenle, halkın Allah sevgisi de büyük oranda azaldı. Allah'ın yüce, kutsal karakterine ilişkin sağlam duyguları ölmeye yüz tuttu. Söz dinleme yolunu izlemedikleri için doğruluğun düşmanlarıyla ittifak yaptılar. Putperestlerle evlenmek, yaygın bir uygulama haline geldi. İsrailliler putperestlikle ilgili nefretlerini kaybettiler. Çok eşlilik onaylandı. Putperest anneler, çocuklarını puta tapma ayinlerini seyretmeye getirdiler. Bazılarının yaşamında Allah'a sunulan ruhsal hizmetin paklığı, putperestliğin karanlığıyla gölgelendi. 2GS 32.2

Mesih inanlıları kendilerini bu dünyanın ruhundan ve etkilerinden ayrı tutmalıdırlar. Allah bizi bu dünyada tümüyle koruyacak güçtedir, ama bu dünyadan olmamamız gereklidir. Allah'ın sevgisi belirsiz ve değişken değildir. Allah çocuklarını ölçüsüz bir sevgiyle gözetir. Ancak bizden de sarsılmaz bir bağlılık bekler. “Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz hem Allah'a, hem de paraya kulluk edemezsiniz” (Matta 6:24). 2GS 33.1

Süleyman'a harika bir bilgelik verilmişti, ama dünya onu Allah'tan kopardı. Günümüzde insanlar, ondan daha güçlü değildirler. Süleyman kendisini yıkıma götüren etkenlere karşı ne denli savunmasızsa, günümüz insanı da aynı oranda savunmasızdır. Allah Süleyman'ı tehlikelere karşı nasıl uyaıdıysa, çocuklarını da şimdi aynı şekilde dünyaya karşı uyarmaktadır. “İmansızların arasından çıkıp ayrılın” diyor Rab. “Murdar olana dokunmayın ve ben sizi kabul edeceğim.” Gücü her şeye yeten Rab diyor ki, “Size Baba olacağım, siz de oğullarım ve kızlarım olacaksınız” (2.Korintliler 6:17,18). 2GS 33.2

Bollukta pusuya yatmış bekleyen tehlikeler vardır. Çağlar boyunca saygınlık ve zenginlikler, alçakgönüllülük ve ruhsallık için bir tehdit oluşturmuştur. Boş kaseyi taşımak zor değildir; titizlikle dengede tutmamız gereken kase, ağzına kadar dolu olandır. Sıkıntılar ve zorluklar bize keder verebilir, ama ruhsal yaşamın en büyük düşmanı bolluktur. İnsan Allah'ın isteğine sürekli boyun eğerek yaşamadıkça ve gerçekle kutsal kılınmadıkça, bolluk doğal olarak küstahlığa kapı açacaktır. 2GS 33.3

Mütevazılık ve sadelik vadisinde yaşayan insanlar, Allah'tan adım adım ışık isterler, ders almak için O'na bağımlıdırlar ve güvendedirler. Ancak, yüksek bir tepede duran ve konumlarından ötürü büyük bilgelik sahibi olması gerekenler, büyük tehlike altındadır. Bu tür insanlar Allah'a bağımlı olmadıkça, mutlaka düşeceklerdir. 2GS 33.4

Gurur ve hırslar baskın çıktığında, yaşam mahvolur, çünkü gurur, hiçbir şeye ihtiyaç duymadığım hissettiğinde, yüreği Göklerin sınırsız bereketlerine kapatır. Kendini yüceltmeyi amaç edinenler, gerçek zenginliklerin ve en doyurucu sevinçlerin kaynağı olan Allah'ın lütfundan yoksun kaldıklarını göreceklerdir. Ancak her şeyi Mesih için veren ve yapanlar, şu gerçeği göreceklerdir: “Rab'bin bereketidir kişiyi zengin eden, Rab buna dert katmaz” (Süleyman'ın Özdeyişleri 10:22). Kurtarıcı yumuşak bir lütuf dokunuşuyla insan canının sıkıntılarını ve kutsal olmayan hırslarını dağıtır, düşmanlığı sevgiye, inançsızlığı güvene dönüştürür. Allah insan canına seslenerek “Beni İzle” dediği zaman dünyanın büyülerinin gücü kırılır. Allah'ın sesi, açgözlülüğün ve hırsların boyunduruğunu kaldırır. Özgür kılınan insanlar, O'nu izlemeye başlarlar. 2GS 33.5