Geçmişten Sonsuzluğa - 2. Cilt
Bölüm 25—Yeşaya'nın Çağrılması
Azarya olarak da bilinen Uzziya'nın, Yahuda ve Benyamin topraklarındaki uzun yönetimi, iki yüzyıl kadar önce ölen Süleyman'dan sonraki en büyük bolluğa sahne olmuştu. Kral yıllar boyunca sağduyulu bir yönetim sergiledi. Göklerin bereketi sayesinde ordusu, önceki yıllarda kaybedilen bazı bölgeleri geri aldı. Kentler yeniden inşa edildi ve sağlamlaştırıldı. Ulusun çevredeki halkalar arasındaki konumu daha da güçlendi. Ticaret canlandı, ulusların zenginlikleri Kudüs'e akmaya başladı. Uzziya'nın ünü uzaklara kadar yayıldı; çünkü gördüğü olağanüstü yardım sayesinde büyük güce kavuşmuştu ( 2.Tarihler 26:15). 2GS 179.1
Ne var ki bu dışsal bolluğa eşlik eden bir ruhsal canlılık gerçekleşmedi. Tapınaktaki etkinlikler önceki yıllarda olduğu gibi sürüp gidiyor, kalabalıklar yaşayan Allah'a tapınmak için toplanıyordu; ama alçakgönüllülüğün ve içtenliğin yerini gurur ve resmiyet almıştı. Uzziya için şöyle yazılmıştır: Ne var ki, güçlenince kendisini yıkıma sürükleyecek bir gurura kapıldı. Allahı Rab'be bağlı kalmadı. Buhur sunağı üzerinde buhur yakmak için Rab'bin Tapınağı'na girdi (16.ayet). 2GS 179.2
Uzziya'ya yıkım getiren günah küstahlıktı. Yahve'nin açık buyruklarından birini çiğnedi, Harun'dan başka kimsenin kahinlik görevini yürütemeyeceğini bildiği halde tapınağa girdi ve sunakta buhur yakmaya kalkıştı. Başkahin Azarya ve yardımcıları ona sitem ettiler, vazgeçirmeye çalıştılar: “Sen Rab'be bağlı kalmadın; Rab Allah da seni onurlandırmayacak!” (16,18.ayetler). 2GS 179.3
Krala böyle seslenilmesi Uzziya'yı kızdırdı. Ancak, sorumlulara karşı gelerek tapınağı kirletmesine izin verilemezdi. Öfkeli bir isyan içinde tapınakta dururken Allah'ın yargısı üzerine geldi. Alnında deri hastalığı belirdi. Başkâhin Azarya ile öbür Kâhinler ona bakınca alnında deri hastalığı belirdiğini gördüler. Onu çabucak oradan çıkardılar. Uzziya da çıkmaya istekliydi, çünkü Rab onu cezalandırmıştı. Kral Uzziya ölünceye kadar deri hastalığından kurtulamadı. Bu yüzden ayrı bir evde yaşadı ve Rab'bin Tapınağı'na sokulmadı. Ne üstün konumu ne de yaşam boyu süren hizmeti, yönetiminin son yıllarını lekeleyen ve üzerine Göklerin yargısını getiren küstahça günaha mazeret oluşturabilirdi. 2GS 179.4
Allah insanlar arasında ayrım gözetmez. “Yerli ya da yabancı biri bilerek günah işlerse, Rab'be saygısızlık etmiştir. Bu kişi halkının arasından atılmalı” (Sayılar 15:30). 2GS 180.1
Uzziya'nın üzerine gelen yargının oğlu üzerinde olumlu bir etkisi oldu. Yotam babasının yönetiminin son yıllarında ağır sorumluluklar taşıdığı gibi onun ölümünden sonra tahta geçti. Yotam'la ilgili şöyle yazılmıştır: “Babası Azarya gibi, Yotam da Rab'bin gözünde doğru olanı yaptı. Ancak alışılagelen tapınma yerleri henüz kaldırılmamıştı ve halk oralarda hâlâ kurban kesip buhur yakıyordu. Yotam Rab'bin Tapınağı'nın Yukarı Kapısı'nı onardı” (2.Krallar 15:34,35). 2GS 180.2
Uzziya'nın yönetimi sona ermek üzereydi ve Yotam birçok devlet sorumluluğu üstlenmişti. Krallık soyundan gelen Yeşaya, genç bir adam olduğu halde peygamberlik görevine bu dönemde çağrıldı. Yeşaya'nın emek vereceği dönemde, Allah halkı için özel bir tehlike söz konusuydu. Peygamber, kuzey İsrail'in ve Suriye'nin birleşik ordularının Yahuda'yı işgaline tanık olacaktı. Astır ordularının krallığın önde gelen kentleri kuşattığını görecekti. Daha o hayattayken Samiriye yıkılacak, İsrail'in on oymağı ulusların arasına dağılacaktı. Yahuda Astır orduları tarafından tekrar tekrar işgal edilecek, Kudüs kuşatılacak ve Allah'ın mucizevi müdahalesi olmasa yıkıma uğrayacaktı. Güneydeki krallık ciddi tehlikelerin tehdidi altındaydı. Allah'ın koruması kalkıyor, Asur kuvvetleri Yahuda topraklarına yayılmaya hazırlanıyordu. 2GS 180.3
Ne var ki dış tehlikeler, ne kadar bunaltıcı görünse de iç tehlikeler kadar ciddi sayılmazdı. Rab'bin kulunu en çok şaşırtan ve bunaltan kendi halkının sapkınlığıydı. Ulusların arasında ışığı taşıması gerekenler sapkınlık ve isyan yoluyla Allah'ın yargılarını davet ediyorlardı. Kuzey krallığına yıkım getirmekte olan, Hoşea ve Amos'un işaret ettiği kötülüklerin çoğu Yahuda krallığının hızla çürümesine yol açıyordu. 2GS 180.4
Halkın sosyal durumu özellikle cesaret kırıcıydı. Kazanç peşindeki insanlar eve ev, araziye arazi katıyorlardı (Bkz. Yeşaya 5:8). Adalet çarpıtılıyor, yoksullara merhamet edilmiyordu. Allah bu kötülüklere ilişkin şöyle dedi: “Rab, halkının ileri gelenleri ve önderleriyle davasını görecek. Rab, Her Şeye Egemen Yahve onlara diyor ki: “Bağları yiyip bitiren sizsiniz, evleriniz yoksullardan zorla aldığınız malla dolu. Ne hakla halkımı eziyor, yoksulu sömürüyorsunuz?” (Yeşaya 3:14,15). Çaresizleri korumakla görevli oldukları halde, yoksulluk ve ihtiyaç içindekilerin, dulların ve yetimlerin feryatlarına kulak tıkamışlardı (Bkz. Yeşaya 10:1,2). 2GS 180.5
Eziyet ve zenginlikle birlikte gurur ve gösterişçilik, sarhoşluk ve alemcilik baş gösterdi (Bkz. Yeşaya 2:11,12; 3:16,18-23; 5:22,11,12). Yeşaya'nın günlerinde putperestlik artık şaşkınlıkla karşılanmıyordu (Bkz. Yeşaya 2:8,9). Günahlı uygulamalar bütün sınıflar içerisinde o kadar baskın çıktı ki Allah'a sadık kalan azınlık sık sık cesaretini yitirme ve ümitsizliğe kapılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. 2GS 181.1
Bu koşullarda, Uzziya'nın yönetiminin son yılında Yahuda'ya Allah'ın uyarı ve sitem bildirisini iletmek üzere çağrılan Yeşaya'nın bu sorumluluktan kaçınması şaşırtıcı değildir. Yeşaya inatçı bir direnişle karşılaşacağını biliyordu. Bu durumla tek başına yiizleşemeyecek olduğunu fark etti; halkın inatçılığını ve inançsızlığını gördü, bundan ötürü ümitsizliğe kapıldı. Görevini çaresizlikten ötürü bırakmalı mıydı? Yahuda'nın putperestlik içinde rahatsız edilmeden yaşamasına izin vermeli miydi? Ninova'nın ilahları göklerin Allahına meydan okuyarak yeryüzüne böyle hükmedecek miydi? 2GS 181.2
Tapmakta dururken Yeşaya'nın zihninden bu tür düşünceler geçiyordu. Tapınağın içindeki örtü ve kapı birdenbire açılır gibi oldu. Ayak basmaması gereken en kutsal yeri görmesine izin verildi. Yahve'nin taht üzerinde yüce ve görkemli bir şekilde oturduğunu gördü. Yüceliği tapmağı dolduruyordu. Tahtın her iki yanında seraflar uçuyordu. Yaratıcılarına hizmet ederken yüzleri hayranlıkla örtülmüştü. “Her Şeye Egemen Rab. Kutsal, kutsal, kutsaldır. Yüceliği bütün dünyayı dolduruyor” diyorlardı. Seraflar'ın sesinden kapı söveleriyle eşikler sarsıldı, tapmak dumanla doldu (Yeşaya 6:3). 2GS 181.3
Yeşaya Rab'bin yüceliğini ve görkemini gördüğü zaman Allah'ın paklığına ve kutsallığına hayran kaldı. Yaratıcısının eşsiz yetkinliğiyle kendisinin de bir parçası olduğu İsrail'in ve Yahııda'nın günahlı yolları arasında ne büyük bir karşıtlık vardı! “Vay başıma! Mahvoldum” dedim, “Çünkü dudakları murdar bir adamım, dudakları murdar bir halkın arasında yaşıyorum. Buna karşın Kral'ı, Her Şeye Egemen Rab'bi gözlerimle gördüm” (5.ayet). Tapınağın iç kısmında Allah'ın varlığının yetkin ışığıyla dolup taşan Yeşaya, çağrıldığı görev için kendisinin ne denli yetersiz ve kusurlu olduğunu anladı. Ancak Yeşaya'nın sıkıntılarını gidermek için bir Seraf gönderildi ve bu yüce göreve uıyum göstermesi sağlandı. Seraflar'dan biri bana doğru uçtu, elinde sunaktan maşayla aldığı bir kor vardı; onunla ağzıma dokunarak, “İşte bu kor dudaklarına değdi, suçun silindi, günahın bağışlandı” dedi. Sonra Rab'bin sesini işittim: “Kimi göndereyim? Bizim için kim gidecek?” diyordu. “Ben! Beni gönder” dedim (7,8.ayet). 2GS 181.4
Göksel ziyaretçi, bekleyen haberciye “
Git, bu halka şunu duyur” dedi,
“İşittikçe işitecek ama anlamayacaksınız,
Baktıkça bakacak ama görmeyeceksiniz!
Bu halkın yüreğini duygusuzlaştır,
Kulaklarını ağırlaştır.
Gözlerini kapat.
Öyle ki, gözleriyle göremesinler,
Kulaklarıyla işitemesinler, yürekleriyle anlamasınlar
Ve bana dönüp şifa bulmasınlar” (9,10.ayetler).
2GS 182.1
Peygamberin görevi açıktı; hakim olan kötülüklere karşı sesini yükseltecekti. Ne var ki herhangi bir güvence olmadan görevi üstlenmeye korkuyordu. “Ne vakte kadar, ya Rab?” diye sordu (1 1.ayet). Seçilmiş halkın asla anlamayacak, tövbe edip iyileşmeyecek mi? 2GS 182.2
Yanılgı içindeki Yahuda'yla ilgili yükü boşu boşuna taşmmamalıydı. Görevi meyvesizlikle sonuçlanmamalıydı. Ne var ki kuşaklar boyunca çoğalıp duran kötülükler tek bir günde silinip anlamazdı. Tüm yaşamı boyunca sabırlı ve cesur bir öğretmen, hem yargıyı hem de ümidi bildiren bir peygamber olmalıydı. Allah'ın tasarısı yerine geldiği zaman çabaları meyve vermeli, Allah'ın sadık habercilerinin emekleri boşa çıkmamalıydı. Bir kalıntı kurtuluşa kavuşmalıydı. Bu hedefe ulaşmak için isyancı ulusa uyarılar ve ricalarla seslenmek gerekliydi. Rab şöyle duyurdu: 2GS 182.3
“Kentler viraneye dönüp kimsesiz kalıncaya,
Evler ıpıssız oluncaya,
Toprak büsbütün kıraçlaşıncaya kadar.
2GS 182.4
İnsanları çok uzaklara süreceğim,
Ülke bomboş kalacak” (11,12.ayetler).
2GS 183.1
Tövbesizlerin üzerine gelecek ağır yargılar - savaş, sürgün, zulüm, ulusların arasında güiç ve prestij kaybı - bunlara bakarak Allah'ın elini görmeleri ve tövbeye yönelmelerini amaçlıyordu. Kuzey krallığının on oymağı kısa süre içinde ulusların arasında dağıtılacak, kentler ıssız kalacaktı. Düşman ulusların yıkıcı orduları ülkeyi tekrar ve tekrar silip süpürecekti. Kudüs bile sonunda düşecek, Yahuda tutsak alınıp götürülecekti. Bunlara rağmen, vaat edilen ülke sonsuza dek terk edilmiş bırakılmayacaktı. Göksel haberci Yeşaya'ya şöyle bildirdi: 2GS 183.2
Halkın onda biri kalsa da ülke mahvolacak.
Ama devrildiği zaman kütüğü kalan Sakız ve meşe ağacı gibi,
Kutsal soy kütüğünden çıkacak.”
Kral Ahaz'a Bir İşaret: İmmanuel (13.ayet).
2GS 183.3
Allah'ın tasarısının son evresine ilişkin güvence, Yeşaya'nın yüreğini ümitle doldurdu. Dünyasal güçler Yahuda'yı kuşatsalar ne fark ederdi? Rab'bin habercisi karşıtlık ve direnişle karşılaşsa ne fark ederdi? Yeşaya Kralı, Rablerin Rabbi'ni görmüştü. Serafların, “yüceliği bütün dünyayı dolduruyor” diye ezgi söylediklerini işitmişti. Yoldan çıkan Yahuda'ya Kutsal Ruh'un gücüyle nasıl bir ümit verildiğini anlıyordu. Peygamber önüne konulan göreve hazırlanmıştı (3.ayet). Uzun ve çetin görevi süresince bu görümün anısını taşıdı. Yahuda halkının huzurunda altmış yıl boyunca bir ümit peygamberi olarak durdu. Mesih'e inananların gelecekteki zaferiyle ilgili bildirilerini giderek artan bir cesaretle önceden bildirdi. 2GS 183.4