Bereket Daği’ndan Düşünceler

3/54

1. Bölüm—Dağ Yamacında

İsa’nın Beytlehem’de doğmasından on dört yüzyıldan daha uzun bir süre önce, İsrailoğulları Şekem Vadisi’nde toplandı ve her iki yandaki dağlardan rahiplerin1 bereketleri ve lanetleri ilan eden sesleri işitildi - “bugün size emretmekte olduğum Allahınız RABBİN emirlerini dinlerseniz, bereket... dinlemezseniz, ve... yoldan saparsanız, lanet (Yasanın Tekrarı 11:27, 28 [KM]). Böylece, takdis sözlerinin kendisinden söylendiği dağ, Bereket Dağı olarak bilindi. Fakat günah ve keder içindeki dünyaya bir takdis olarak gelen sözler, Gerizim Dağı’nda söylenmemişlerdi. İsrail, önüne konulmuş olan yüksek ideale ulaşamamıştı. O’nun halkını Yeşu’dan başkası gerçek iman istirahatine götürmeliydi. Artık Mutluluk Vaatleri Dağı olarak bilinen dağ Gerizim değil, Ginnesar Gölü’nün yanındaki, İsa’nın öğrencilerine ve kalabalığa bereket sözlerini söylediği o isimsiz dağdır. BDD 9.1

Şimdi o sahneye gittiğimizi farz edelim ve dağın yama-cında öğrencilerle birlikte otururken, onların kalplerini dolduran düşüncelere ve duygulara girmeye çalışalım. İsa’nın sözlerinin işitenler için ne anlama geldiğini anlayarak, onlarda yeni bir canlılık ve güzellik görebilir, ayrıca onlardaki derin dersleri kendimiz için alabiliriz. BDD 10.1

Kurtarıcı hizmetine başladığında, Mesih’e ve O’nun işine dair yaygın anlayış, insanların O’nu kabul edebilmesine son derece elverişsizdi. Gerçek bağlılık ruhu gelenekler ve tören- selcilik içinde kaybolmuştu, peygamberlik sözleri ise gururlu ve dünyayı seven kalplere göre yorumlanıyordu. Yahudiler gelmekte Olan’ı günahtan Kurtarıcı olarak değil, tüm ulusları Yahuda oymağının Aslanı’nın egemenliği altında toplayacak olan büyük önder olarak bekliyorlardı. Vaftizci Yahya onları, kadim peygamberlerin kalpleri araştıran gücüyle, tövbe etmeye boş yere çağırmıştı. Şeria Nehri’nin yanında, İsa’ya dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu olarak boş yere işaret etmişti. Allah onların zihinlerini Yeşaya’nın acı çeken Kurtarıcı’ya ilişkin peygamberlik sözüne yönlendirmeye çalışıyordu, fakat onlar dinlemek istemediler. BDD 10.2

İsrail’in öğretmenleri ve önderleri İsa’nın dönüştürücü lütfuna teslim olsalardı, O onları insanlar arasında kendi elçileri yapardı. Krallığın gelişi ilk olarak Yahudiye’de ilan edilmiş, tövbe çağrısı ilk orada yapılmıştı. İsa, Yeruşalim’deki tapınağı kirletenleri oradan kovarken, kendisini Mesih olarak, yani canı günahın kirliliğinden temizleyerek kendi halkını Rab için kutsal bir tapınak haline getirecek olan Kişi olarak ilan etmişti. Fakat Yahudi önderler Nasıralı alçakgönüllü Öğretmen’i kabul etmek üzere kendilerini alçaltmak istemediler. Yeruşalim’e ikinci gelişinde sorgulanmak için Sanhedrinin2 huzuruna çıka-rıldı; buradaki ileri gelenleri O’nun canını almaktan alıkoyan tek şey, halktan korkuları oldu. Bundan sonra da, Yahudiye’den ayrılarak Celile’deki hizmetine başladı. BDD 10.3

Oradaki çalışması, Dağdaki Vaaz’ını vermesinden önce birkaç ay sürmüştü. Tüm bölgede duyurduğu “Göklerin Ege-menliği yaklaştı” mesajı (Matta 4:17), tüm sınıflardan insanların dikkatini çekmiş ve köklü umutlarının alevini daha da körüklemişti. Yeni Öğretmen’in ünü Filistin sınırlarını aşmıştı, ve hiyerarşinin tutumuna rağmen, bu kişinin umut edilen Kurtarıcı olabileceği duygusu yayılmıştı. İsa’nın çevresini büyük kalabalıklar sarıyor ve halkın coşkunluğu yükseliyordu. BDD 11.1

Mesih’in işine daha doğrudan bir şekilde katılmak üzere O’nunla en yakından ilişkili olan öğrenciler için zaman gelmişti; bu büyük kalabalıklar çobansız koyunlar gibi sahipsiz bırakılarak ihmal edilmemeliydi. Bu öğrencilerin bazıları O’na henüz görevinin başında katılmışlardı, ve onikilerin neredeyse tümü İsa’nın aile fertleri olarak bir arada bulunuyordu. Ancak bunlar yine de, hahamların öğretileri tarafından yanlış yönlendirildiklerinden, yaygın olan dünyevi krallık beklentisini paylaşıyorlardı. İsa’nın hareketini kavrayamamışlardı. O’nun rahipler ve hahamların desteğini alarak davasını güçlendirmek için hiçbir teşebbüste bulunmaması, dünyevi bir Kral olarak yetkisini tesis etmek için hiçbir şey yapmaması akıllarını karıştırıyor ve canlarını sıkıyordu. Bu öğrenciler İsa göğe yükseldikten sonra kendilerine verilecek olan kutsal emanete hazır olana dek, kendileri için büyük bir iş gerçekleştirilecekti. Yine de Mesih’in sevgisine karşılık vermişlerdi ve inanmakta yürekleri ağır davransa da, İsa onlarda kendi muhteşem işi için eğitip hazırlayabileceği kişileri görmüştü. Ve O’nun görevinin ilahî karakterine olan imanlarını bir dereceye kadar pekiştirecek denli uzun bir süredir O’nunla birlikte olduklarına ve halk da O’nun gücünün kanıtlarını sorgulayamayacakları bir şekilde gördüğüne göre, O’nun krallığının gerçek mizacını anlamalarına yardımcı olacak olan ilkelerinin beyan edilmesinin yolu hazırlanmıştı. BDD 11.2

İsa, Celile Gölü’nün kıyısındaki bir dağda yalnız başına kalarak, tüm geceyi bu seçilmişler için dua ederek geçirmişti. Şafakta onları kendi yanına çağırarak, dua ve talimat sözleri ile, ellerini başları üzerine koyarak onları kutsadı ve müjdeleme işi için ayırdı. Bundan sonra onlarla birlikte, sabahın erken saatlerinde büyük bir kalabalığın toplanmaya başlamış olduğu göl kıyısına indi. BDD 12.1

Celile kasabalarından gelen her zamanki kalabalığın yanı sıra, Yahudiye’den ve bizzat Yeruşalim’den; Perea’dan ve Dekapolis’in yarısı putperest olan halkından; Yahudiye’nin güneyinde yer alan İdumeya’dan ve Akdeniz kıyısındaki Fenike kentleri olan Sur ve Sayda’dan gelen çok sayıda insan vardı. O’nun “yaptığı bütün şeyleri işiterek,” O’nu “dinlemeğe ve hastalıklarından iyi edilmeğe” gelmişlerdi; “çünkü O’nun içinden akan bir güç herkese şifa veriyordu” (Markos 3:8 [KM]; Luke 6:17-19, [17, 18 KM]). BDD 12.2

Sonra, dar sahil kendisini işitmek isteyen herkese ayakta duracak yer bile veremeyince, İsa geri dönerek onları dağın yamacına yöneltti. Geniş topluluk için uygun bir toplanma yeri sunan düz bir boşluğa ulaşınca çimlere oturdu, öğrenci- lele kalabalık da onun gibi yaptılar. BDD 12.3

Öğrenciler, her zamankinden daha büyük bir şeyler olabi-leceği duygusuyla, Efendileri’nin etrafında kümelenmişlerdi. Sa-bahki olaylardan, krallıkla ilgili bir açıklama yapılacağına dair bir güvence edinmişlerdi; O’nun bu krallığı çok yakında kuracağını saf bir şekilde umut ediyorlardı. Kalabalığa da bir beklenti duy-gusu yayılmıştı, hevesli yüzler derin ilgiye tanıklık ediyorlardı. BDD 12.4

Yeşil yamaca oturup ilahî Öğretmen’in sözlerini beklerken, kalpleri gelecekteki görkemin düşünceleriyle doluydu. Nefret edilen Romalılar üzerinde egemenlik kuracakları ve dünyanın büyük imparatorluğunun zenginliklerine ve ihtişamına sahip olacakları günü iple çeken yazıcılar ile Ferisiler oradaydılar. Fakir köylüler ile balıkçılar, virane barınaklarının, kıt yiyeceklerinin, zahmetli hayatlarının ve sefalet korkusunun giderilerek, bunların yerine bereketli malikanelerin ve rahatlık günlerinin getirileceği güvencesini duymayı umut ediyorlardı. Gündüzün örtüleri ve gece de battaniyeleri onlan perişan bir giysinin yerine, Mesih’in kendilerine ülkelerini ele geçiren fatihlerin gösterişli ve pahalı kaftanlarından vereceğini umuyorlardı. BDD 13.1

Tüm kalpler, İsrail’in çok yakında Rabb’in seçilmişi olarak ulusların huzurunda şereflen dirileceği ve Yeruşalim’in evrensel krallığın başı olarak yüceltileceği şeklindeki gururlu umutla titriyordu. BDD 13.2