Sevgi öğretmeni

75/88

8. Bölüm — Çarmihin gölgesinde

74. Getsemani Bahçesinde

İsa, öğrencileri ile birlikte Getsemani bahçesine doğru yavaş adımla1a ilerliyordu. Fısıh süresinde bulutsuz gökyüzünde dolunay parlıyordu. Hacıların çadırlarıyla dolu şehir sessizlik içindeydi. SO 677.1

İsa, öğrencilerine her şeyi açıkça anlatıyor ve onlara dersler veriyordu; fakat Getsemani Bahçesi'ne yaklaştıklarında O'nu garip bir sessizlik sardı. Burası, O'nun dinlenmek ve yeniden güç kazanmak için çok sık geldiği bir dua yeriydi; fakat daha önce hiçbir kez bu gece olduğu kadar üzgün bir şekilde buraya gelmemişti. Yeryüzündeki yaşamı boyunca Allah'ın varlığının ışığında yürümüştü. Şeytan'ın ruhu tarafından kışkırtılan insanlarla mücadele ederken şöyle diyebiliyordu: “Beni gönderen benimledir. O, beni yalnız bırakmadı; çünkü her zaman O'nu hoşnut edeni yaparım.”1Fakat şimdi Allah'ın O'nu koruyan varlığından uzaktaymış gibi görünüyordu. O, şimdi günahkar insanlığın özdeşliğini almıştı ve onların günahlarının yükünü taşıması gerekiyordu. Günah nedir bilmeyen Kişi'nin üzerine hepimizin günahları yüklendi. Günah O'na öylesine korkunç ve taşıması gereken günahın yükü de öylesine ağır görünür ki, bu yüzden Baba'nın sevgisinden sonsuza dek uzak kalacağını bile düşünür. Allah'ın emirlerinin çiğnenmesine duyduğu öfkenin ne kadar büyük olduğunu bildiği için şöyle haykırır: “Yüreğim ölüm derecesinde kederli.”2 SO 677.2

Bahçeye yaklaştıklarında öğrenciler Öğretmenlerinin üzerindeki değişikliği fark ettiler. O'nu daha önce hiç bu kadar sessiz ve üzgün görmemişlerdi. Yaklaştıkça yüreğini daha da derin bir sıkıntı kaplıyordu; buna karşın, O'na niçin üzgün olduğunu sormadılar. Son derece bitkin görünüyordu. Bahçeye vardıklarında öğrenciler, O'nun bir an önce dinlenebilmesi için kaygı içinde bir yer aradılar. İsa, şimdi attığı her adım için büyük çaba harcıyordu. Yüreğindeki büyük acının etkisiyle inliyordu. Öğrencileri, düşmemesi için O'na iki kez destek oldular. SO 677.3

Bahçenin girişine yakın bir yerde İsa, üç öğrencisi hariç diğerlerinin dua etmelerini buyurarak yanlarından ayrıldı. Petrus, Yakup ve Yuhanna ile ıssız bir bölgeye çekildi. Bu üçü, İsa'nın en güvendiği öğrencilerdi. Daha önce İsa'nın görünümünün değiştiği dağda O'nun görkemine bakmışlardı; Musa ve İlyas'ın O'nunla konuştuğunu görmüşlerdi; gökyüzünden gelen sesi duymuşlardı. İsa, şimdi bu büyük acıyı çekerken onların, kendisinin yanında olmalarını arzulamıştı. Onlar daha önce pek çok kez İsa ile burada kalmışlardı. İsa onları ertesi sabah uyandırıncaya dek, dua ettikten sonra kimse tarafından rahatsız edilmeden Öğretmenlerinin biraz uzağında uyumuşlardı. Fakat İsa, bu kez onların geceyi kendisi ile birlikte dua ederek geçirmesini istiyordu. Buna karşın çekeceği büyük acıya tanık olmalarına yüreği dayanmıyordu. SO 678.1

İsa, onlara “Burada kalın. Benimle birlikte uyanık durun” dedi.3Kendisini görebilecekleri ve duyabilecekleri kadar ilerledi ve yüz üstü yere kapanıp dua etmeye başladı. Günah yüzünden Babasından uzak-laştığını hissediyordu. Uçurum öylesine derin ve karanlıktı ki, onun önünde adeta ruhu ürperdi. Bu acıdan kurtulmak için ilahi gücünü kullanamayacaktı. İnsan özdeşliğinde, insanların günahlarının sebep olduğu acıya katlanacak ve Allah'ın günaha duyduğu öfkeye katlanacaktı. SO 678.2

İsa'nın şu anki konumu, daha öncekinden çok farklıydı. Yüreğindeki büyük acı, Zekarya peygamberin şu sözleriyle en açık bir şekilde ifade edilebilir: '“uyan, ey kılıç! Çobanıma, yakınıma karşı harekete geç' diyor her şeye egemen Rab.'”4İsa, günahkar insanlığın yerine şu anda kapsamlı bir şekilde anladığı ilahi yargının hükmü altında acı çekiyordu. İsa, o zamana dek sürekli başkalarını korumak için elçilik etmişti; fakat şimdi kendisi bir koruyucuya sahip olmayı istiyordu. SO 678.3

İsa, Baba ile olan bütünlüğünün bozulduğunu hissettiğinde, insani yüreğiyle, karanlığın güçlerine karşı girişeceği mücadeleye dayanamayacağını hissetti. Çöldeki sınanmasında insanlığın kaderi tehlikeye düşmüş- tü, buna rağmen İsa, bu mücadeleden galip çıkmıştı. Ayartıcı, bu kez son büyük savaş için İsa'n,n yanına gelmişti. O, İsa'nın üç yıllık hizmet, boyunca bunun için hasırlanmaktaydı. Herşey bu savaşın sonucuna bağlıydı Eğer bu kez de kaybederse, egemenlik umudunu kaybedecekti du yanın krallıkları en sonunda İsa'nın olacaktı; Şeytan ise tahttan indirilecek ve dışarı atılacaktı. Fakat, eğer İsa'yı yenerse dünya Şeytan m egemenliği altına girecekti. İnsanlığın kontrolünü sonsuza dek ele geçirecekti. Önündeki bu çatışmanın izleri, İsa'nın yüreğim Allahtan aynim korkusu ile doldurdu. Eğer günahkar bir dünyanın kefili olursa Şeytan, İsa'nın sonsuza dek Allah'tan ayrı kalacağını söylemişti. Böyle bir şey gerçekleşseydi O, Şeytan'ın hakimiyeti altına girecek ve bir daha Allah ile asla bütünleşemeyecekti. SO 678.4

Bu büyük fedakarlıkla aslında ne kazanılacaktı? İnsanlık, nankörlüğü ve suçuyla ne kadar umutsuz görünüyordu. Şeytan, Kurtarıcı'ya karşı tüm gücüyle savaştı; dünyevi ve ruhsal bakımdan herkesten ustun olduk-larını iddia edenler, Kurtarıcı'yı reddettiler. Onlar, seçilmiş bir halk olarak kendilerine verilen vaatlerin kaynağı ve tüm önbildirilerin mührü olan Kurtancı'yı yok etmeye çalışmaktadırlar. O'na iman edenlerin arasında en fazla etkin olan ve O'nun derslerini dinleyen kendi ogrencı en O'na ihanet edecektir. En azimli bir şekilde O'nun yolundan gidenler, O'nu inkar edeceklerdir. Onların hepsi de Kurtarıcı'yı terk edecektir. SO 679.1

Mesih tüm benliğiyle bu düşünceleri kafasından silmeye çalıştı. Kurtarmak için geldiği ve sonsuz sevgisini sunduğu insanların, Şeytan ı e işbirliği yapmaları O'nun yüreğini derinden yaraladı. Kurtarıcı, Şeytan ile zorlu bir mücadeleye girdi. Bunun ölçüsü, ulusunun, kendisini suçlayıp ihanet edenlerin ve kötülüklerin içinde yaşayan dünyanın suçuydu. İnsanların günahlarının yükü İsa'nın üzerine yüklendi ve insanlığı kurtarmanın uğruna Allah'ın günaha olan öfkesine katlandı. SO 679.2

İnsanlığı kurtarmak için gerekli olan bedeli ödeyen Kurtarıcı kendisinin, Allah'tan daha fazla uzaklaşmasına engel olmaya çalışırcasına yüzüstü yere kapanır. Gecenin dondurucu çiğ tanelerine aldırmaz. Solgun dudaklarından şu sözler dökülür: “Baba, mümkünse bu kase benden uzaklaştırılsın. Yine de benim değil, senin isteğin olsun.”5 SO 679.3

İnsanın yüreği, sıkıntılı anlarında hep şefkat özlemi içindedir. İsa da bu duyguyu en derinden hissetti. İsa, yüreğindeki büyük acıyla, sıkıntılı' anlarında her zaman kendisinin teselli ettiği öğrencilerinden teselli dolu birkaç söz duymak için onların yanına geldi. Onlara her zaman şefkat dolu sözler söyleyen Kişi, şimdi hiçbir insanın katlanamayacağı acıyı çekiyordu ve onların dua ettiklerini bilmek istiyordu. Günahın kötü-lüğü O'na ne kadar da karanlık görünüyordu! İsa, Allah'ın nazarında suçsuz olmasına rağmen insanlığın günahının sonucuna katlanıyordu. Öğrenciler bunun farkında olabilselerdi bu, İsa'nın yüreğini güçlendirirdi. SO 679.4

Isa, bu acılar içinde sadık öğrencilerinin yanma döndüğünde onları uyumuş buldu. Onları dua ederken görseydi, bu O'nu ne kadar da mutlu edecekti! Şeytan'ın güçlerinin kendileri üzerinde hüküm sürmemesi için Allah'a sığınmış olsalardı, onların imanı ve bağlılığı İsa'yı teselli edecekti. Fakat onlar, İsa'nın defalarca kez yaptığı şu uyarıyı göz ardı ettiler: “Uyanık durun ve dua edin!”6 Normalde sakin ve ağırbaşlı olan öğretmenlerini, sebebini anlayamadıkları kadar üzgün görmeleri öğrencileri çok üzdü. İsa'nın güçlü haykırışlarını duyarken dua ettiler. Öğretmenlerini yalnız bırakmak istemiyorlardı; fakat onların üzerlerinde sanki bir uyuşukluk vardı. Eğer Allah'a yakarmaya devam etmiş olsalardı, bu uyuşukluğu üzerlerinden atabilirlerdi. Ayartılmaya karşı dayanmak için uyanık kalmanın ve içtenlikle dua etmenin gerekli olduğunun farkına varamadılar. SO 680.1

İsa, öğrencileri ile birlikte bahçeye gelmeden önce onlara şöyle demişti: “Bu gece hepiniz benden ötürü sendeleyip düşeceksiniz.”7 Öğrenciler, O'nunla birlikte hapse, hatta ölüme gidebileceklerinin güvencesini vermişlerdi. Petrus “herkes sendeleyip düşse bile ben düşmem” demişti.8 Fakat öğrenciler, kendilerine güveniyorlardı. İsa'nın tavsiyesine uymadılar ve Güçlü Yardımcı'dan, kendilerine yardım etmesini dilemediler. Bu yüzden Kurtarıcı'nın, onların sevgisine ve duasına en fazla ihtiyaç duyduğu anda onlar uyuyorlardı. Petrus bile uyuyordu. SO 680.2

Kurtarıcı'nın çok sevdiği öğrencisi Yuhanna'nın da Rab'bine duyduğu büyük sevgiden dolayı uyanık kalması gerekirdi. O'nun bu sıkıntılı anında Kurtarıcı ile birlikte içtenlikle dua etmeliydi. Kurtarıcı, imanlarının azalmaması için geceler boyu öğrencileri için dua etmişti. İsa, Yakup ve Yuhanna'ya daha önce de sorduğu bir soruyu tekrarladığında: “Benim içeceğim kaseden siz içebilir misiniz?” onlar bu soruyu yine “evet içebiliriz” diye yanıtlamaktan çekindiler.9 SO 680.3

Öğrenciler, İsa'nın sesiyle uyandılar; fakat çektiği acıdan dolayı yüzü solgun ve kendisi de çok bitkin bir durumda olduğu için O'nu zorlukla tanıyabildiler. İsa, Petrus'a “Simun, uyuyor musun? Bir saat uyanık kalamadın mı? Uyanık durun ki, ayartılmayasınız. Ruh isteklidir, ama beden güçsüzdür” dedi.10İsa, öğrencilerinin zayıflığına merhamet etti. Kendisine ihanet edildiğinde ve ölümünde yaşayacakları büyük acılara onların dayanamayacakları düşüncesi O'nu endişelendirdi. Onları kınamadı, fakat sadece şöyle dedi: “Uyanık durun ki, ayartılmayasınız. Bu büyük acısında bile onların zayıflığını hoş görmeye çalışıyordu. “Ruh isteklidir, ama beden güçsüzdür”11 SO 681.1

Mesih'in yüreğini tekrar o dayanılmaz acı kapladığında çok bitkin bir haldeydi. Daha önce bulunduğu yere sendeleyerek gen döndü. Bu kez öncekinden daha büyük bir acı çekiyordu. Ruhunu bu derin hüzün kapladığında “teri toprağa düşen kan damlalarına benziyordu.12Servi ve palmiye ağaçları, O'nun bu büyük acısının tek tanıklarıydı. Tıpkı doğa, karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan yaratıcısı için ağlıyormuş gibi, ağaçların yapraklı dallarından Kurtarıcı'nın bitkin bedenine çiğ taneleri düşüyordu. SO 681.2

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi. Her aşamasında karanlığın güçlerine karşı zafer kazandığı görevini bir kahraman gibi tamamlamak üzereydi. İlahi yüceliğini ve Allah ile olan bütünlüğünü açıkça göstermiş ve övgü dolu ilahilerle Allah'ın adını yüceltmişti. Öğrencilerine her zaman sonsuz bir şefkat göstermiş ve onları yüreklendiren sözler söylemişti. Ama şimdi karanlığın güçlerinin zamanı gelmişti. O'nun sesi şimdi akşamın sessizliğinde zafer haykırışıyla değil, acı ve korkuyla karışık bir fısıltı şeklinde duyuldu. Yarı uykulu haldeki öğrenciler, İsa'nın şu sözler söylediğini duydular: “Baba, mümkünse bu kase benden uzaklaştırılsın. Yine de benim değil, senin isteğin olsun.”13 SO 681.3

Öğrencilerin ilk düşüncesi O'nun yanma gitmek oldu; fakat İsa, onların orada kalmalarını ve uyanık kalıp dua etmelerini buyurdu. İsa, yeniden öğrencilerinin yanına geri geldiğinde onları bir kez daha uyumuş buldu. Etrafını saran karanlığın güçlerinin zincirlerini kırması ve kendisine teselli vermesi için yeniden öğrencilerin, kendisine cesaret verici sözler söylemesini istiyordu. Fakat onların göz kapaklarına bir ağırlık çökmüştü. İsa'ya ne diyeceklerini bilemiyorlardı. Varlığı onları uyandırdı; kan ter içindeki yüzüne baktılar ve korkuya kapıldılar. O'nun ruhi korkusunu anlayamıyorlardı, ayrıca “biçimi, görünüşü öyle bozulmuştu ki, insana benzer yanı kalmamıştı.”14 SO 682.1

İsa, öğrencilerinin yanından ayrılıp tekrar dua ettiği yere çekildi. Önündeki büyük karanlığın verdiği tarifsiz acıyla yüzüstü yere kapandı. İsa Mesih'in insani doğası bu zorlu saatte ürperdi. Bu kez imanları azalmasın diye öğrencileri için değil; denenen ve çektiği acıdan dolayı derin yara almış olan kendi ruhu için dua etti. Dünyanın kaderini belirleyecek olan kritik an gelmişti. İnsanlığın kaderi henüz belirlenmemişti. İsa, o an günahkar insanlık için belirlenen acı kaseyi içmeyi reddedebilirdi. Vakit henüz çok geç değildi. İsa alnında biriken kanlı teri silebilir ve insanlığı, kötülüklerinden ve günahlarından dolayı yok olmak üzere kendi kaderi ile baş başa bırakabilirdi. “Günah işleyen cezasını çeksin! Ben Babamın yanma gidiyorum” diyebilirdi. İsa Mesih acılarla ve alçaltılmayla dolu bu kaseyi içecek midir? Masum Kişi, suçlu insanlığı kurtarmak için günahın sonucu olan hükme katlanacak mıdır? İsa'nın titreyen solgun dudaklarından şu sözler dökülür: “Eğer ben içmeden bu kasenin uzaklaştırılması mümkün değilse, senin istediğin olsun.”15 SO 682.2

İsa, üç kez bu duayı etti; tam üç kez içindeki insanlığı şerefli kurbanlığından dolayı korkutuldu. Fakat şimdi insanlık soyunun tarihi dünyanın Kurtarıcısı'nın gözlerinin önüne gelir. Kendine güvenerek yasayı çiğneyenlerin yok olacağını görür. İnsanlığın çaresizliğini ve günahın gücünü görür. Yok olmaya doğru giden bir dünyanın kederi ve yası gözlerinin önüne gelir. Dünyanın yaklaşan kaderini görür ve kararını verir. Kendisi için her ne pahasına olursa olsun insanlığı kurtaracaktır. Yok olmak üzere olan milyonlarca kişinin, onun aracılığıyla sonsuz yaşama kavuşacağı kanlı vaftizi kabul eder. O, bir tek kayıp koyunu, yasayı çiğneyerek kaybolmuş olan dünyayı kurtarmak için mutluluk, dürüstlük ve görkemle dolu olan göksel saraylardan vazgeçmiştir. Hizmetinden asla dönmeyecektir. Günahkar bir soyun kefili olacaktır. Duasında Allah'ın isteğine olan bağlılığını açıkça ifade eder: “... Senin istediğin olsun.”16 SO 682.3

Bu karardan sonra ölü gibi yere yığılır. Öğrenciler, o anki görünüşü İnsanoğlu'ndan çok farklı olan Öğretmenlerine yardım etmek ve O'nun dinlenmesini sağlamak için şefkatle ellerim uzatabilirlerdi. Kurtarıcı üzümü tek başına çiğnemişti, yanında halklardan kimse yoktu.17 SO 683.1

Fakat göklerdeki Baba, Oğlu ile birlikte acı çekti ve melekler Kurtarıcı'nın çektiği büyük acıya şahit oldular. Rab'bin, şeytani güçleri tarafından kuşatıldığına, gizli bir korku içinde diz çoktürüldüğüne tanık oldular. Gökyüzünü sessizlik sarmıştı. Ölümlüler, Allah'ın ışığını, sevginin ve görkemin ışınlarını sevdiği Oğlu'ndan ayırdığını izlerken meleklerin düştüğü şaşkınlığı eğer görseydiler, O'nun nazarında günahın ne kadar kötü olduğunu daha iyi anlayabilirlerdi. SO 683.2

Günaha düşmeyen dünyalar ve gökyüzü melekleri, sona yaklaşan bu mücadeleyi büyük bir katılımla izlediler. Şeytan ve taraftarları da insanlığın kurtarılması için gerçekleştirilen görevdeki bu karar saatini dikkatle izlediler. İyiliğin ve kötülüğün güçleri, İsa'nın bu üç kez ettiği duaya nasıl bir cevap verileceğini görmek için beklediler. Melekler, o saatte Kurtarıcı'nın sıkıntısını hafifletme özlemi içindeydiler; fakat bunu yapamazlardı. Tanrı'nın Oğlu için hiçbir kaçış noktası yoktu. Bu korkunç krizde her şey tehlikedeyken ve bu gizemli acı kasesi Kurtarıcı'nın titreyen ellerindeyken, gökler açıldı ve gecenin koyu karanlığını yaran bir ışık bulutu içinde, kovulan şeytanın yerim alarak Allah'ın huzurunda duran başmelek İsa'nın yanma geldi. Bu melek, İsa'nın elinden kaseyi almak için değil; bilakis, Allah'ın sevgisinin güvencesiyle içmesi için O'na güç vermek üzere geldi. O, insan özdeşliğindeki ilahi Kurtarıcı'ya güç vermek için geldi. Acı çekmesinin sonucunda insanlığın kurtulacağını söyleyerek O'na açılan gökyüzünü işaret etti. Baba'nın Şeytan'dan daha yüce ve daha güçlü olduğunun; ölümünün Şeytan'ın çöküşü anlamına, geldiğinin ve bu dünyanın egemenliğinin, En Yüce olanın kutsallarına verileceğinin güvencesini verdi. Melek, O'na “Canını feda ettiği için ışığı görünce hoşnut olacağım”18anlattı. Çünkü sonsuza dek kurtulmuş olan büyük bir kalabalık O'na tanıklık edecekti. SO 683.3

İsa'nın acısı dinmedi; fakat ruhunu saran sıkıntısı hafifledi ve meleğin sözleri O'nu yüreklendirdi. Ruhundaki fırtına asla dinmemişti; fakat Mesih bu fırtınaya karşı mücadele edebilmek için güçlenmişti. İsa sakinliğini ve sessizliğini koruyarak savaştan çıktı. Solgun yüzünü gökyüzünün huzuru sardı. Hiçbir insanın katlanamayacağı acıya katlanmıştı; çünkü insanlık ailesinin her bir ferdi için ölümün acısını tat-mıştı. SO 684.1

Uyuyan öğrenciler, İsa'yı çevreleyen ışığın etkisiyle bir anda u- yandılar. Meleklerin, yerde yüzüstü yatan öğretmenlerine doğru eğildiğini gördüler. Öğrenciler, meleğin O'na gökyüzünü işaret ettiğini gördüler. İsa'ya umut ve teselli veren ve tıpkı hoş bir ezgiyi andıran meleğin sesini duydular. Öğrenciler, İsa'nın görünümünün değiştiğinde yaşadıkları olayı hatırladılar.19Tapmakta İsa'yı saran görkemi ve ışık bulutundan gelen Allah'ın sesini duydular. Aynı görkemi tekrar gördükleri için Öğretmenleri için daha fazla endişelenmediler; O, Allah'ın koruması altındaydı; O'nu korumak üzere güçlü bir melek gönderilmişti. Öğrencilerin üzerinde yine o garip uyuşukluk vardı. İsa tekrar onları uyurken buldu. SO 684.2

İsa, üzgün bir şekilde onlara doğru bakarak şöyle dedi: “Hala u- yuyor, dinleniyor musunuz? İşte saat yaklaştı. İnsanoğlu günahkarların eline veriliyor.”20 SO 684.3

Bu sözleri söylerken kendisini arayan kalabalığın ayak seslerini duyabiliyordu. İsa sözlerine şöyle devam etti: “Kalkın gidelim. İşte beni ele veren geldi.”21 SO 684.4

İsa, kendisine ihanet eden kişiyi karşılamak için doğrulduğunda yüzünde, yüreğindeki büyük acının hiçbir izi fark edilmiyordu. Öğren-cilerinin önüne çıkıp gelenlere “kimi arıyorsunuz” diye sordu. “Nasıralı Isa'yı” diye karşılık verdiler.22İsa, onlara “Ben'im” diye cevap verdi. Bu sözler söylenirken daha önce O'na yardım eden melek, İsa ile kalabalık grubun arasında duruyordu. İlahı bir ışık Kurtarıcı'nın yüzünü aydınlattı ve güvercini andıran bir gölge Onun üzerine duştu. Yürekleri kötülük dolu bu katiller topluluğu, O'nun ilahı görkeminin varlığına dayanamadılar ve geri çekildiler Hahamlar, ihtiyarlar, askerler ve hatta Yahuda ölü gibi yere kapandı.23 SO 684.5

Melek oradan ayrıldı ve ışık yavaş yavaş sönüp gitti. İsa'nın kaçmak için elinde fırsatı vardı; fakat soğukkanlı ve kendinden emin bir şekilde hiçbir yere ayrılmadı. Tüm görkemiyle korkmuş ve yarama muhtaç bir şekilde yere kapanmış olan bu topluluğun ortasında durdu. Öğrenciler sessizce, şaşkınlık ve korku içinde olup biteni izlediler SO 685.1

Fakat olaylar hızlı bir şekilde gelişiyordu. Romalı askerler, hahamlar ve Yahuda İsa'nın etrafını sardılar. Kendi güçsüzlüklerinden utanıyor ve İsa'nın kaçmasından korkuyorlardı. Kurtarıcı tekrar “kimi arıyorsunuz?” diye sordu. Önlerinde duran Kişi'nin, Tanrı'nın Oğlu olduğuna yeterince tanık olmuşlardı; fakat buna ikna olmak istemiyorlardı. İsa “kimi arıyorsunuz” diye sorduğunda O'na tekrar Nasıra ı İsa'yı” diye karşılık verdiler. Bunun üzerine İsa, öğrencileri kastederek onlara “size söyledim, 'Ben'im.' Eğer beni arıyorsanız bunları bırakın gitsinler” dedi.24Onların ne kadar zayıf olduğunu biliyordu. Onları Şeytan tarafından ayartılmaya ve zorluklara karşı korumaya çalışıyordu. Onlar için kendisini feda etmeye hazırdı. SO 685.2

Hain Yahuda, oynayacağı rolü unutmamıştı. Bahçeye girdiklerinde Yahuda, kendisini yakından takip eden başkâhinle birlikte kalabalığın en önünde geliyordu. İsa'yı yakalamaları için onlara yol gösteren Yahuda onlarla daha önceden anlaştığı gibi “kimi öpersem, O dur. O'nu tutuklayın ” dedi ve şimdi sanki O'nunla hiç bağlantısı olmamış gibi davrandı. Sanki bu tehlikeli durumda O'na sevgi gösteriyormuş gibi dosdoğru İsa'ya giderek dostça “selam sana Rabbi!” dedi ve defalarca elini öptü. SO 685.3

İsa, ona “Arkadaşım, ne için geldin?”25dedi. üzgün ve titreyen bir ses tonuyla sözlerine şöyle devam etti: “Yahuda, İnsanoğlu'nu bir öpücükle mi ele vereceksin?”26Bu sözler hainin inatçı yüreğini yumu-şatmalı ve yaptığı işin ne kadar yanlış olduğunun bilincine varmasını sağlamalıydı; fakat o, yüreğinin kapılarını, onura, dürüstlüğe ve insani duygulara çoktan kapatmıştır Merhamet duygusundan tamamen yoksun olan Yahuda, İsa'nın karşısına küstahça ve meydan okurcasına çıkmıştı. Yahuda, kendisini Şeytan'a teslim etmişti ve ona karşı direnecek gücü yoktu. İsa, yine de hainin selamını geri çevirmedi. SO 685.4

Topluluk, Yahuda'nın biraz önce gözlerinin önünde tüm görkemiyle duran kişiye dokunmasından cesaret aldı. Kurtarıcı'yı yakaladılar ve o ana dek iyilikten başka hiçbir şey yapmamış olan o değerli elleri bağladılar. SO 686.1

Öğrenciler, Öğretmenlerinin kendisini tutuklamalarına izin vereceğini düşünmemişlerdi. Çünkü kalabalığın gerileyip düşmesine neden olan aynı güç, İsa ve öğrenciler oradan uzaklaşıncaya dek onları yine etkisiz hale getirebilirdi. Çok sevdikleri Öğretmenlerinin ellerinin bağlanması için getirilen ipleri görünce hayal kırıklığına uğradılar ve gücendiler. Petrus tüm öfkesiyle aniden kılıcını çekti ve Öğretmeni'ni korumak istedi. Başkahinin kölesine vurup kulağını uçurdu. İsa bunu gördüğünde Romalı askerin elinden kurtulup: “'bırakın yeteri' dedi ve kölenin kulağına dokunarak onu iyileştirdi.”27 SO 686.2

Sonra öfkeli Petrus'a “kılıcını yerine koy! Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek. Yoksa Babam'dan yardım isteyemez miyim sanıyorsun? İstesem hemen şu an bana öğrencilerin her biri yerine on iki tümen-den fazla melek gönderir” dedi.28 Öğrenciler, İsa'nın, niçin kendisini kurtarmadığını düşündüler. İsa, onların düşüncelerini okuyup şöyle cevap verir: “Ama böyle olması gerektiğini bildiren Kutsal Yazı o zaman nasıl yerine gelir?”29“Baba'nın bana verdiği kaseden içmeyeyim mi?”30 SO 686.3

Yahudi liderlerin yüksek mevkileri, İsa'yı tutuklamak için oluşturulan guruba katılmalarına engel olmamıştı. O'nun tutuklanması, sonunda kalabalığa teslim edilebilmesi açısından çok önemli bir fırsattı. Yüreği kötülükle dolu olan hahamlar ve ihtiyarlar, Yahuda'nın rehber- ligindeki çeteyi Getsemani bahçesine kadar izlemişlerdi. Yahuda liderlerin katıldığı çete, sanki azılı bir haydudun peşine duşmuş gibi her çeşit silahlarla gelmişti! SO 686.4

İsa, hahamlara ve ihtiyarlara doğru dönerek şöyle bir baktı. Onlar yaşadıkları sürece İsa'nın bu sözlerini asla unutamayacaklardı. Bu sözler, onların yüreğine sivri bir ok gibi saplanmıştı. Onlara şöyle dedi- “Bir haydudun peşindeymiş gibi beni kılıç ve sopalarla mı yaka lamaya geldiniz. Her gün tapmakta oturup ders veriyordum. Ben. tutuklamadınız. Ama bu saat sizindir. Karanlığın egemen olduğu saattir”31 SO 687.1

Öğrenciler, İsa'nın, kendisini tutuklamalarına izin verdiğim görünce dehşete kapıldılar. Bunun, İsa'yı ve kendilerini küçük düşürdüğünü düşünerek çok kızdılar. O'nun bu hareketinin sebebim anlayamadılar ve çeteye teslim olduğu için O'nu suçladılar. Bu durum onları korkutmuş ve öfkelendirmişti. Petrus, diğerlerine de oradan kaçıp kurtulmayı önerdi ve onun bu önerisine uyan “öğrencilerin hepsi de O'nu bırakıp kaçtı.”32Fakat İsa, onların kendisini terk edeceğim önceden bildirmişti: “İşte hepinizin evlerinize gitmek üzere dağılacağınız ve beni yalnız bırakacağınız saat geliyor, geldi bile. Ama ben yalnız değilim. Baba benimle birliktedir.”33 SO 687.2

Bu bölüm Matta 26:36-56; Markos 14:32-50; Luka 22.39-53 ve Yuhanna 18:1-12'ye dayanmaktadır. SO 687.3